Çeyrek yüzyıl önce Rajiv Gandi Hindistan’ın Başbakanı sıfatıyla, “Kalküta 1 ölmekte olan bir kenttir” diyerek, utanç verici bir yorum yapmıştı. Bengal’in modern Hindistan’ın inşasına yaptığı bütün katkılara ve bugün temsil ettiği herşeye karşı yapılan bu hakaret, bu çeyrek yüzyıl boyunca Bengal halkı tarafından her fırsatta şiddetle reddedilmiştir.
Bugün Rajiv Gandi’nin oğlu, Kongre Partisi Genel Sekreteri 2 şunları söyleyerek babasının okuduğu nakaratı tekrarlıyor: “Bu Komünist hükümet yoksulları unuttu. Ve son otuz yılda eyaleti ileriye götürmek yerine, en az otuz yıl geriye götürdü.” Rahul Gandi, Bengal’deki yoksulluk düzeyini Orissa’da bulunan Kalahandi’yle ve Bihar ve Uttar Pradeş’in bazı bölgeleriyle karşılaştırarak daha da ileri gitti. Böyle absürd iddialar yalnızca ayağını doğru düzgün yere basmadan, pek mola vermeden helikopterle havadar bir gezinti yapan birisinden gelebilirdi. Bengal’de sözü edilen bölgenin, Purulia’nın, esas gerçekliği yalnızca Orissa, Bihar ve Uttar Pradeş’te bahsedilen yerlere kıyasla değil, Kongre Partisi Başkanı ve Genel Sekreteri’nin temsilciliğini yaptığı Rae Bareily ve Amethi’ye kıyasla da daha olumludur.
Kongre başkanı Bengal’deki merkezi fonların istismar edildiği hakkında karalayıcı görüşler ileri sürmüş, yolsuzluk yapıldığı ve bu kaynakların amacı dışında kullanıldığı suçlamaları yöneltmiştir. Bu suçlamaların, Sol, nükleer silahlarla ilgili anlaşmadan sonra Birleşik İlerici İttifak’ın (UPA) ABD emperyalizmine teslim olmasının ardından Manmohan Singh hükümetine desteğini çektikten sonra, hükümetin güvenoyu alabilmesi için parlamentoda oy satın almak üzere eşi görülmemiş bir çabaya girişerek siyasi ahlaksızlığı doruk noktasına ulaştıran bir partinin liderinden gelmesi tuhaftır.
Sürekli tekrarlanan bir nakarat da Bengal’deki Sol Cephe hükümetinin Ulusal Kırsal İstihdam Garantisi (NREGA) planı çerçevesinde tahsis edilen fonları etkin bir biçimde kullanmamış olduğu iddiasıdır. Bengal’deki Sol Cephe hükümeti merkezi hükümete NREGA’nın müsade ettiği çalışmaların öncelikle ülkedeki kurak ve yarı kurak alanlar için tasarlandığını, dolayısıyla Bengal gibi çok yüksek miktarda yağış alan bölgeler için uygun olmadığını bildirmiştir. Bu nedenle Batı Bengal hükümeti insanların bu plan çerçevesinde, merkezi olarak finanse edilen ve halihazırda devam eden başka planlar kapsamında sürdürülen işlerde istihdam edilmesi için izin istemiştir. Listelenmiş olan özel sulama ve arazi iyileştirme paketleri toprağın düzlenmesi, çiftlik inşaatlarının yapılması, meyve ağaçları ve yem bitkileri dikilmesi, çiftlik havuzları yapılması, düşük maliyetli çamur köprüler inşa edilmesi gibi faaliyetleri içermektedir. Bu tür işler Bengal gibi bölgelerin iklim özelliklerine daha uygundur. Ancak merkezi hükümet Batı Bengal hükümetinin bu tür faaliyetleri NREGA kapsamında yapmasına izin vermemiştir. Dolayısıyla Bengal’de NREGA fonlarının etkin biçimde ve eksiksiz kullanılamamasının sorumlusu bizzat UPA hükümetinin kendisidir. Kongre liderlerinin Sol Cephe hükümetinin “yüz binlerce3 yoksul köylüye” “çalışma karnesi” vermediği yolundaki asılsız saldırılarına karşın gerçek, Batı Bengal hükümetinin şu ana kadar ihtiyacı olan 9,5 milyon yoksula bu karneleri vermiş olmasıdır. Ülke çapında verilen çalışma karnesi sayısı 40 milyondur. Başka bir deyişle ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 8’ine sahip olan Batı Bengal’de bütün ülkede dağıtılan çalışma karnelerinin yüzde 25’i verilmiştir.
Eyaletteki iktisadi gelişim konusunda Sol Cephe aleyhine yayılan asılsız haberlere bir göz atalım. 1993 ile 2003 (güvenilir verilerin bulunduğu son yıl budur) arasındaki neoliberal iktisadi reformlar döneminde, eyaletin net hasılası ortalama yüzde 7,10 büyümüştür; bu Hindistan’ın on altı büyük eyaleti arasındaki en büyük orandır. Bu oran, medyanın gözdesi olan Maharaştra (yüzde 4,74), Gujarat (yüzde 5,87), Karnataka (yüzde 6,27), Andra Pradeş (yüzde 5,27) ve Tamil Nadu (yüzde 5,24) gibi eyaletlerin hayli üzerindedir. Bu oranlar Merkezi İstatistik Örgütü, İktisadi Etütler ve Hindistan Merkez Bankası (RBI) bültenlerinden alınan istatistikleri yayınlayan Politika Alternatifleri Merkezi tarafından yapılmış bir çalışmadan alınmıştır. Dünya Bankası ve Planlama Komisyonu Başkanvekili Montek Singh Ahluwalia tarafından daha önce yapılan çalışmalar da bu bulguları teyid etmektedir.
Kişi başına düşen gelir yönünden bakıldığında, ortalama ulusal büyüme hızı yüzde 4,01’ken Batı Bengal ortalama yüzde 5,51 büyüme kaydetmiştir. Bu, yıllık nüfus artış hızı 1,64, yani en hızlı nüfus artış hızına sahip olduğu iddia edilen Tamil Nadu (1,06) gibi eyaletlerden bile daha yüksek olmasına rağmen gerçekleşmiştir. Çalışma şunları not etmektedir: “Kuşkusuz, özellikle Bangladeş’ten, ama aynı zamanda Nepal’den ve komşu eyaletler Bihar ve Orissa’dan da gerçekleşen kontrol edilemez görünen ve kesilmeden devam eden göç, nüfusun bu görece hızlı artışına katkıda bulunmuştur. Nedenleri ne olursa olsun, Bengal’e nüfus akışı olmasaydı kişi başına düşen gelirdeki artış daha yüksek olacaktı.”
Batı Bengal’in sergilediği performansın daha önemli olan boyutu, söz konusu büyümenin ulusal deneyimin tam tersine tarımın öncülüğünde gerçekleştirilmesi, dolayısıyla bunun bir “dahili büyüme” örneği olmasıdır. Toprak reformları çoğunlukla yalnızca, başka hiçbir geçim kaynağı olmayan insanlara bir geçim kaynağı sunulması biçimindeki insani boyutu üzerinden kavranmıştır. Bu kuşkusuz konunun önemli bir boyutudur. Ancak uygun bir akılcı toprak dağıtımı, üretkenliğe de (hem toprağın hem de emeğin üretkenliğine) katkı yapmakta ve başka türlü piyasa tarafından dışlanan halkın büyük bir kısmının satın alma gücünü artırmaktadır. Günümüzde Bengal’de bu üç unsur da görülebilir. Yaklaşık 1,3 milyon hektar tarımsal araziye Sol Cephe hükümeti tarafından el konulmuş ve bu araziler topraksız yoksullara dağıtılmıştır (bu süreç bugün bile devam etmektedir). Sonuç olarak yaklaşık 2,5 milyon insan bundan yararlanmıştır. Bir hektar toprağın değerini ihtiyatlı bir tahminle 1 milyon Rupi 4 olarak alırsak, bu, toprak dağıtımıyla 1,3 trilyon Rupi 5 değerinde kaynağın zenginden yoksula aktarıldığı anlamına gelir. Böylesine büyük bir kaynak transferi sayesinde bugün Batı Bengal en hızlı büyüyen kırsal ekonomidir. Ayrıca Batı Bengal’de yaklaşık 2 milyon ortakçı köylü bulunduğu kaydedilmiştir; bu da artık toprak sahiplerinin onları tahliye edemediği anlamına gelmektedir. Ortakçılara miras yoluyla toprağı işleme hakkının devri de söz konusudur. Bu iki önlem sayesinde yaklaşık 5 milyon insanın ya da ailelerini de katacak olursak yaklaşık 25-30 milyon insanın yaşamları köklü bir biçimde değişmiştir.
Toplam arazisinin yüzde 76,61’i ekili olan Batı Bengal, Hindistan’ın en yoğun tarım yapılan üçüncü eyaletidir. Ancak, örneğin Bhakra Nangal Barajı gibi merkezi projeler sayesinde ekili arazilerinin yüzde 89,72’sini sulayabilen Pencap Eyaleti’nden farklı olarak, bu tür projelerden mahrum bırakılan Bengal bu ekili arazinin yalnızca yüzde 28,1’inde sulama yapabilmektedir. Buna rağmen Bengal bugün Hindistan’da en yüksek üçüncü ortalama rekolteye sahiptir ve tahıl üretimi hacmi de Pencap ve Uttar Pradeş’in (üretkenliği değil, muazzam büyüklüğü sayesinde üretimi yüksektir6 ) ardından üçüncü sıradadır. Günümüzde Batı Bengal ülkenin en büyük pirinç üreticisidir. Seksenli yılların başında Batı Bengal’de kişi başına tarımsal hasıla ulusal ortalamadan yüzde 18 daha düşüktü. Bugün yüzde 10 üzerinde bulunmaktadır.
Bengal halkının son otuz yılda yapılan yedi genel seçimde neden Sol Cephe’ye inanmaya devam ettiklerini gösteren böylesine sağlam gerçeklere rağmen Kongre liderleri, Trinamul Kongresi’yle yasal olarak yeni oluşturdukları ortaklık aracılığıyla, Sol Cephe’nin “kötü yönetimi” hakkında atıp tutmaya devam ediyor. Bütün demokrasilerde halk kendi fikrince yaşam kalitesini en fazla yükseltmeye en uygun olan siyasi partiyi seçecektir. Bu ölçütle bakıldığında Sol Cephe’nin Bengal’de, eşi görülmemiş biçimde son otuz yıldır tekrar tekrar seçilmesi hepimizi halkın Sol Cephe’ye yaşam kalitesindeki iyileşmelerden ötürü güvenmeyi sürdürdüğünü anlatmalıdır.
Geçmişte bu gerçek çok defa “bilimsel dalavere” suçlamaları savurulurak inkâr edilmeye çalışılmıştı. Böyle temelsiz suçlamalara boyun eğen Seçim Komisyonu, 2006 Eyalet Meclisi Seçimleri’ni, yerli olanların Hindistan Komünist Partisi (Marksist) taraftarı olduklarını iddia ederek Bengal dışından getirilen güvenlik güçleri ve seçim personeliyle beş aşamada yapmaya karar vermişti. Bu aşamada bizler, Seçim Komisyonu’na seçmenleri de Bengal dışından getirmedikleri takdirde Sol Cephe’yi hiçkimsenin yenemeyeceğini bildirmiştik. 2006 seçimleri, Trinamul’un şefi Mamta Banerjee de dahil, herkes tarafından özgür ve adil bir seçim olarak selamlanmış ve Sol Cephe’ye Meclis’te üçte ikiden daha büyük bir çoğunluk kazandırmıştır.
Dolayısıyla Bengal’in Sol Cephe tarafından otuz yıldır kötü yönetildiğini söylemek, Bengal halkına ve halkın deneyimleri ışığında yaptığı seçime bir hakarettir. Bengalli seçmenler geçmişte olduğu gibi, bir kez daha bu imalı sözlere gereken cevabı verecektir.
CPI(M): Sol Müttefikleriyle Birlikte Hareket Edecek
Hindistan Komünist Partisi (Marksist) (CPI(M)) Genel Sekreteri Prakaş Karat, AIADMK , TDP , JD(S) ve BJD gibi partilerle seçim ittifakı kuran sol partilerin, kurulacak hükümet ve seçim sonrasına dair diğer meseleler hakkında bu partilere danışarak kolektif karar alacağının altını çizdi.
24 Nisan 2009’da AKG Bhavan’daki bir konferansta basının sorularını yanıtlayan Karat, “Neye karar verilirse verilsin, bunun sadece Sol’un kararı olmayacağı konusunda son derece netiz. Bu partilerle bir seçim ittifakımız var ve seçimlerden sonra Kongre’siz, BJP’siz (Bharatiya Janata Party) bir hükümetin kurulması konusunda ortak bir yaklaşımımız ve kavrayışımız bulunuyor” şeklinde konuştu.
BJP lideri L.K. Advani’nin Hindistan ile ABD arasındaki nükleer anlaşma konusunda attığı taklalara da değinen Karat, buna BJP’nin son derece önemli ulusal çıkarlar söz konusu olsa bile ABD’yi karşısına alamayacak bir parti olmasının neden olduğunu söyledi. Parlamentoda kendi partisinin hükümete gelmesi durumunda anlaşmayı yeniden gündeme alacağını belirten Advani, şimdi de bunun uluslararası bir anlaşma olması nedeniyle sürdürülmek zorunda olduğunu söylüyor. Karat, “ulusal bir vizyon”dan yoksun olmaları nedeniyle bölgesel partilerle çoğu zaman alay eden BJP ve Kongre’nin aksine, AIADMK ve TDP gibi bölgesel partilerin manifestolarında doğru bir tutum aldıklarını belirtti.
BJP’nin kıdemli liderini Darjeeling’ten aday gösterme kararına ve Darjeeling ve Kamtapur’da birer eyalet kurulmasına verdiği açık desteğe de değinen Karat, BJP’yi Batı Bengal’i küçük parçalara bölmeye niyet etmekle suçladı. Karat, bunun bütün yıkıcı, sol karşıtı güçlerin CPI(M)’ye karşı saldırılarını yoğunlaştırdıkları bir dönemde gerçekleşmekte olduğunu belirtti. Karat, son üç günde beş CPI(M) üyesinin Maocular tarafından Purulia bölgesinde bulunan Lalgarh ve Balarampur’daki Salboni ve Saluka köylerinde vahşice katledildiğini anımsattı. Seçim kararının alınmasından bu yana yaklaşık iki düzine CPI(M) üyesi bu güçler tarafından öldürüldü. (…)
Karat ayrıca Birleşik İlerici İttifak (UPA) hükümetini İsrail’le el altından savunma anlaşmaları ve askeri işbirliği yapmakla suçladı. Kısa süre önce İsrail yapımı RISAT-2 uydusunun Hindistan Uzay Araştırmaları Örgütü (ISRO) tarafından fırlatılmasına değinen Karat, bunun İsrail’in üç casus uydusunun fırlatılması için yapılan bir anlaşmanın parçası olup olmadığını sordu. UPA hükümetinin geçtiğimiz Ocak ayında fırlatılan ilk uyduyla ilgili anlaşmayı “ticari bir faaliyet” olarak niteleyerek gizlemeye çalıştığına değinen Karat, İsrail medyasında uydunun İran gibi ülkeleri gözetlemek için fırlatılan gelişmiş bir casus uydu olduğu haberlerinin yer aldığını belirtti. Son fırlatılan uydununsa Hindistan’ın güvenliği için olduğu ileri sürülmüştü; ancak Karat bu uydunun bir öncekiyle aynı teknik özelliklere sahip olduğuna ve aynı yörüngeye yerleştirildiğine işaret etti. Karat, “Öyleyse bu nasıl olup da güvenliğimize yardımcı olacak?” diye sordu. Karat, bu uydunun fırlatılmasının İsrail’le istihbarat paylaşımını içeren bir ortak girişimin parçası olup olmadığını sordu.
CPI(M) Nisan sonunda Hindistan, ABD ve Japonya tarafından Okinawa sahilinde yapılan ortak deniz tatbikatına da karşı çıkıyor. UPA hükümeti, ABD’yle Savunma Alanında Çerçeve Anlaşması’nın imzalanmasından sonra ABD’nin Hindistan ve Japonya’yı kendisiyle askeri işbirliğine zorlayan girişimlerini giderek daha fazla kolaylaştırıyor. (…)
Dipnotlar ve Kaynak
-
- Kalküta, otuz yılı aşkın süredir yönetimi Sol Cephe’nin elinde bulunan Batı Bengal Eyaleti’nin başkenti, 15 milyonu geçen nüfusuyla Hindistan’ın üçüncü büyük kentidir – çevirenin notu.
- Rahul Gandi – çev.
- Türkçe’ye “yüz binlerce” şeklinde çevirdiğimiz ifadenin orijinali “lakhs of”tur. Lakh, Hint rakam sisteminde 100.000, crore ise 100 lakh, yani 10.000.000 anlamına gelmektedir. Orijinal metindeki sayılar bu birimler cinsinden ifade edilmiştir (örneğin 25 lakh insan, 4 crore çalışma karnesi gibi). Anlaşılırlığı kolaylaştırmak amacıyla bu birimleri Türkçe metinde kullanmamayı daha uygun gördük – çev.
- Yaklaşık 31.776 TL.
- Yaklaşık 41 milyar 309 milyon TL.
- Uttar Pradeş’in (Kuzey Eyaleti) yüzölçümü 243.286 km2, Batı Bengal’in yüzölçümü 88.752 km2’dir – çev.