Dizimizin elinizde bulunan 19. kitabının ana konusunu Türkiye solundan aydın tiplemeleri oluşturuyor. Bu ana konu çerçevesinde üç uzun yazımız yer alıyor. Üçünü de Gelenek imzasıyla yayınladığımız yazılarda sırasıyla üç Türk “aydını”, Yalçın Küçük, Murat Belge ve Doğu Perinçek’in kariyerleri, teorik ve siyasi performansları değerlendirilmeye çalışılıyor. Bu yazılar üzerinde yalnızca ele aldıkları kişilerin özel ve ilgi çekici ayrıntıları açısından değil, Türkiye aydının genel çizgilerine ilişkin ipuçları vermeleri açısından da durulmasını diliyoruz.
Ana konusunu bu üç isim çevresinde örülmesinde gözetilen kıstasları kısaca belirtmek istiyoruz. Türkiye solu 1980 sonrasında içine düştüğü suskunluktan ilk önce “sol aydın” olarak öne çıkan kimi isimlerle sıyrılmaya başlamıştı. Küçük, Belge ve Perinçek, solun genel suskunluk ortamında, ilki kitapları, diğer ikisi yayın etkinlikleriyle dikkatleri üzerlerine çektiler. Öyle ki, 70’li yıllarda varlığından sözedilemeyecek bir konum ortaya çıktı: Küçük, Belge ve Perinçek 85-86 kıpırdanmalarında Türkiye’de sosyalizm denilince gözlerin çevrildiği kişiler oldular; panellerde, parti girişim ya da tartışmalarında, röportajlarda vb… Sol aydın tiplemelerinde bu üç kişiliğin seçilmesinde bir etkenden daha sözedebiliriz. Küçük, Belge ve Perinçek, Türkiye solunun her biri değişik kanatlarından gelen, bu kanatların temsilciliğine ya da toparlayıcılığına soyunan insanlar. Bu kanatlar, sırasıyla, geleneksel sol, yeni sol ve Maoizm…
19. Kitabımızın ana konusunun belirlenmesinden sonra yazıların hazırlandığı aşamada, Yalçın Küçük Toplumsal Kurtuluş dergisinin sorumlularının da içinde bulunduğu birkaç arkadaşıyla birlikte gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu vesileyle bir kez daha sosyalistler ve sol basın üzerindeki gerici baskıları kınıyor, bu arkadaşlarımızın özgürlüklerinin en kısa zamanda iade edilmesini talep ediyoruz.
Ancak bu dayanışmanın, elinizdeki kitapta yer verdiğimiz “Yalçın Küçük: Bir Soran Var” adlı polemik çalışmayla bir ilişkisinin kurulamayacağını da vurgulamak isteriz. Her gün tüm somutluğuyla ya da tehdit düzeyinde yaşanan baskılar dolayısıyla, sosyalistlerin kendi aralarındaki ideolojik tartışmaları, siyasal hesaplaşmaları ertelemeleri gerektiğine inanmıyoruz.
Kitabımızın Gelenek imzalı üç yazı içermesi nedeniyle “Gündem” yazısına bu kez yer vermiyoruz. Metin Çulhaoğlu’nun “Gelenekten Geleceğe” sayfalarındaki yazısı “aydın dosyamızı” besleyen bir değinme niteliğinde. Yazının başlığı “Sol’da Rantiyecilik”. “Türkiye’den Dünyaya”da ise Cemal Hekimoğlu Saçak yazarlarından Halil Berktay’ın son aylarda dışa vurduğu tutum değişikliğini tartışıyor. Hekimoğlu “Berktay’ın Büyük Dönemeci”nde eski tezlerin revizyonunun evrensel nedenlerini ele alıyor ve aşılması olanaksız sınır taşlarına işaret ediyor.
Konuk yazarımız Ahmet Hamdi, Gelenek‘e katkıda bulunmayı sürdürüyor. Hamdi’nin yazısı 27 Mayıs’ın Türk solundaki yaygın bakışın tersine ilerici bir hareket olarak nitelenemeyeceğini, darbenin dünya kapitalist sisteminin değişen gerekliliklerine uygun yapılanmalar yaratma işlevini gördüğünü öne sürüyor. Çalışma 27 Mayıs hareketini önceleyen ekonomik etkenler üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu kitabımızda yer alan iki yeni imzadan birincisi Nejat Gündeş. Gündeş’in yazısı ” ‘Yenileşme’: Yeni Bir Oyuncak Mı?” başlığını taşıyor. Geleneksel solda TBKP program tasarısıyla başlayarak son aylarda netlik kazanan yeni yönelimleri sorgulayan Gündeş, yaratıcı olabilmenin belirli koşulları olduğunu vurgulayarak, yeni açılımların eskilerinden yalnızca nicel ölçekte farklı olduğuna, ancak bu kadar bir farklılaşmanın geleneksel sol çerçevenin sınırlarını şimdiden zorlamakta olduğuna dikkat çekiyor.
İkinci yeni imza, bir diğer arkadaşımız Cem Gönenç’e ait. Gönenç, Gündeş’in Yeni Açılım dergisine atfen eleştirdiği eğilimleri Gün dergisinde çıkan yazılardan kalkarak değerlendiriyor. Yer yer benzer temalar içermekle birlikte iki yazının birbirlerini bütünleyeceklerini düşünüyoruz.
Ahmet Hamdi’nin bu kitapta ikinci bir yazısı daha var: Hamdi, Gelenek‘in 16. kitabında yayınlanan “Türkiye’de Sosyal Demokratlar Mı Var?” adlı çalışmasına, 17. kitapta Akın Dalman’ın “Bir Yazının Düşündürdükleri” başlığı altında yönelttiği eleştirileri kısaca yanıtlıyor. Hamdi’nin, değinmesinin sonunda söz ettiği 27 Mayıs üzerine çalışması ise yukarıda tanıttığımız yazı…
Son olarak düşmek istediğimiz bir kaç not var: Cengiz Uygur’un “Türkiye’de Faşizm Tahlilleri ve Tartışmaları” adını taşıyan çalışmasının ilk bölümünü geçen ayki kitabımızda yayınlamıştık. Çalışmanın ikinci bölümünü bu kitabımızda yer verdiğimiz yazıların belirli bir iç bütünlüğü olması ve sayfalarımızın sınırlılığı nedeniyle gelecek aya bırakıyoruz.
Haziran ayında yayınlanan Legal Sol Parti ve Program Sorunu kitabımızdaki bazı hatalar dikkatli okuyucularımızın gözünden kaçmamıştır. Önemli olanları düzeltmek istiyoruz.
— s. 37’de birinci alıntının yapıldığı ve parantez içinde verilen kaynak, Yeni Aşama değil, Yeni Açılım‘dır.
–s. 40’da ikinci paragrafın ilk cümlesinden iki sözcük düşmesi, kısmen bir anlam kayması yaratmaktadır. Doğrusu şöyle: “Hiç değilse belli bir süre, bir partinin kuruluşundan çok, tartışmaların kendisi önem taşıyacaktı”.
–s. 74’teki dipnotta “612” şeklinde çıkan tarih “61” olacaktır.
Ağustos ayında Gelenek‘in 20. kitabında buluşmak dileğiyle…