Bu kitabımızda Türkiye sosyalist hareketinde zaman zaman uykuya yatırılsa bile çok tartışılmış 60’lardan bu yana çeşitli ideolojik gelişmelerin çerçevesini oluşturmuş bir konuya geniş yer ayırıyoruz: Devrim tanımı perspektifi ve aynı doğrultuda sosyalist devrim-demokratik devrim tezleri…
Ana konuya ilişkin yazılardan önce “Gelenek Gündemi”nde Türkiye sosyalist hareketinin yakın dönem perspektifleri üzerine kısa ama önemli olduğuna inandığımız bir değerlendirme yer alıyor. Değerlendirme geleceği belki çok hızlı olmayan ama sağlam adımların atılabildiği bir sürecin ürünlerinde arıyor. Başlık: “Yakın Geleceğe Bakarken”
Ana konuya ilişkin sorunun daha çok klasikler açısından genel teorik çerçevesini oluşturmayı hedefleyen ilk yazı Aydın Giritli’nin: “Sosyalist Devrim Teorisi: Marx’tan Türkiye’ye.” Giritli Marx ve Engels’in çözümlemelerinden kalkarak 19. yüzyılın sonlarına doğru ağırlığını hissettiren durağanlığın nedenlerini araştırıyor. Giritli’nin değerlendirmesinin ikinci bölümünde 20. yüzyıl ile birlikte devrim teorisinde gerçekleştirilen sıçramalar anlatılıyor ve bir senteze yöneliniyor.
Konumuzun teorik boyutuna yönelik en kapsamlı değerlendirme yazısı Cemal Hekimoğlu’nun. “Bir Tartışmada Yeni Ufuklar” başlığından da anlaşılabileceği gibi sosyalist devrim-demokratik devrim tartışmalarına çeşitli gelişmeleri ve teorik temele ilişkin farklı yorumlamaları da dikkate alarak yeni bir açıdan yaklaşıyor. Amaç hiç kuşkusuz kimi tartışmaları bir “inatlaşma” düzeyinde sürdürmek değil; çoğu kez gözardı edilen bir gerçeği en doyurucu biçimde vurgulamak: Bir perspektif olarak sosyalist devrim bilimsel sosyalist kaynakların tam tamına içindedir…
“Klasiklerde Devrim İktidar ve Program Sorunu” ise Hikmet Seçkinoğlu’nun yazısı. Yazı Giritli’nin çalışması ile bir bütünlük oluşturuyor. Marx’la Başlayan “kesintisiz devrim” perspektifi ile Lenin’in 1917 Nisanı’ndaki ulaştığı nokta arasındaki bağlantılar ele alınıyor. Bu arada Lenin’i “hepten” ya da 1917’ye dek “aşamacı” sayan görüşler de eleştiriliyor.
Metin Çulhaoğlu’nun yazısı Türkiye solunun yakın geçmişine 1961-71 dönemine ilişkin. Türkiye solunun belleği genel olarak zayıftır. Çünkü her dönemin ana gövdesini yeni kuşaklar oluşturuyor. Çulhaoğlu “Solda Kimlik Aranışları: 61-71” başlıklı yazısında söz konusu dönemin ünlü MDD-SD kavgasına eğiliyor. Yazıda 61-71 strateji tartışmalarının aslında Türkiye solundaki ciddi kimlik arayışlarının görüntüsü olduğu savunuluyor.
Kitabın sonlarında iki de “değinme” yer alıyor. Toplumsal Kurtuluş dergisi adına İstanbul’da gerçekleştirilen bir sohbet toplantısı ile Saçak dergisinin Ocak sayısında Taner Akçam’la yapılan söyleşi bu değinmelerin içeriğini oluşturuyor. Toplumsal Kurtuluş radikalizm ile sosyalist sisteme dostça bakışı kaynaştırmaya çalışan bu nedenle de Gelenek’in saygıyla baktığı bir yayın organı. Ne var ki zaman zaman bu dergide rastlanan sorumsuz çıkışlardan sonra İstanbul’da yapılan bir sohbet toplantısında sergilenen tutum soru işaretlerine neden oldu. Serdar Aydın bunları dile getiriyor. İ. Suphi Candemir ise Akçam’ın Saçak’ta yer alan görüşlerine eğiliyor. Gelenek “sivil toplumcu” dene- bilecek bu tür görüşlere öteden beri eleştirel biçimde yaklaşıyor. Candemir’in değinmesine neden olan özellik eski bir Dev-Yol önderinin sivil toplumculuğu bilimsel sosyalizme sahip çıkan çizgilere ve bilimsel sosyalizmin özüne “küstahça” yaklaşarak savunması…
Mart’ta buluşma dileğiyle.
Eleştiri katkı ve önerilerinizi bekliyoruz…