Gelenek’in bu kitabı global ekonomik ve siyasi süreçler ve bu düzeydeki gelişmeler çerçevesinde Türkiye kapitalizminin dinamiklerini, muhtemel gelişmeleri konu alıyor. Seçtiğimiz ana konunun özellikle geçtiğimiz yıl sosyalist sistemde yaşanmaya başlayan çözülme bağlamında son derece güncellik kazandığını söyleyebiliriz.
Aydın Giritli dünya kapitalizminin bunalımını geçmişi ve bugünüyle ele alarak konumuza uluslararası iktisadi bir çerçeve çizmeyi deniyor. Global-tarihsel çerçevenin tamamlanmasını hedefleyen ikinci çalışma Hikmet Seçkinoğlu’nun. Seçkinoğlu iki bölümden oluşturmayı tasarladığı yazısının bu ilk bölümünde 1917’den 1949’a kadar dünya siyasetinin evrelerini, temel niteliklerini tartışıyor. Gelecek kitabımızda yer vereceğimiz ikinci bölüm ile bu seferki ana konunun daha bütünlüklü bir nitelik kazanacağını sanıyoruz.
Akın Dalman’ın yazısı tartışmamızın Türkiye ve ekonomi odaklı bir altbaşlığını dolduruyor. Dalman, Türkiye kapitalizminin sorunlarının temel özelliklerini ve gelişmelerin muhtemel yönlerini kapsayan bir senaryonun köşe taşlarını saptamayı deniyor. Ana konumuzun dördüncü çalışması Metin Çulhaoğlu’nun imzasını taşıyor. Önceki yazıların çizdiği çerçevede Çulhaoğlu Türkiye’nin önündeki uluslararası, ama mutlaka içe dönük bir bütünlüğü olan yönelimleri ya da dünyanın değişen dengelerinden Türkiye’ye düşen payın ne olabileceğini tartışıyor.
Arkadaşımız Kenan Çözer’in imzasını Gelenek’te ilk kez görüyorsunuz. Çözer SBKP’nin aşırı-reformcu kanadından Boris Yeltsin’in konuşmalarından yaptığı aktarmalarla bu en eski sosyalist ülkedeki restorasyoncu eğilime ilişkin önemli ipuçları sunuyor. Bu çalışmanın ana temamızı desteklediğini düşünüyoruz.
Kitabımız yazar ve araştırmacı Sibel Özbudun ile yaptığımız bir söyleşiyle sürüyor. Genel öneminin ötesinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla da güncellik taşıyan kadın sorunu konusundaki söyleşiyi, arkadaşlarımız Serap Biçer ve E.Esin Bozoğlu gerçekleştirdiler. Bir söyleşiye Gelenek’te ilk kez yer vermiş oluyoruz. Teorik yayın niteliğimiz çerçevesinde bu türü sürdürmeyi düşünüyoruz.
H. Seçkinoğlu’nun bu kitaptaki ikinci çalışması “Ekonomizmi Eleştirememek” başlığını taşıyor. Seçkinoğlu Türkiye’den Birikim yazarlarının, dünyadan yeni solcu teorisyenlerin bir anlamda “laçka” ettikleri ekonomizm, indirgemecilik vb. eleştirileri değerlendiriyor.
Can Ali Tamer okurlarımızın daha önceki yazılarından tanıdıkları bir konuk yazarımız. Tamer’in bu çalışması “Devrimci Teori ve Devrimci Eylem: Şefik Hüsnü Solculuğunun Anatomisine Doğru” başlığını taşıyor.
Bir diğer konuk yazarımız Erhan A. Yazıcı. Yazıcı, modern ve avant-garde sanat üzerine bir deneme olan çalışmasında modernizmi “kaçış ve edilgen bir başkaldırı” olarak değerlendiriyor. Bu tür çalışmaların bugüne dek siyasal teori yoğunluklu olan yayınımızda bir boşluğu dolduracağını düşünüyoruz.
Son iki yazımız Ali İbrahim Önsoy’un Bartın Cezaevi’nden Gelenek’e ulaştırdığı katkılardan oluşuyor. Her iki çalışmasında da Önsoy Türkiye’nin toplumsal yapısıyla önümüzdeki devrimci adım arasındaki ilişkileri irdeliyor.
Dikkatli okurlarımız Gelenek’in önceki kitaplarında ilk bölümleri yayınlanan yazıların devamını bekliyorlardır. C. Uygur’un “Demokratik Devrim: Perspektifsizlik Mirası” ve C. Hekimoğlu’nun “Sosyalist Demokrasi Tartışmaları” başlıklı çalışmaları bundan önceki iki sayımızda yer almışlardı. Bu yazıların ikinci bölümlerini Mayıs ayında yayınlamayı düşündüğümüz kitapta sizlere ulaştırabileceğimizi sanıyoruz.
Son olarak Gelenek’e ulaştırılan yazılara ilişkin bir uyarıda bulunmak istiyoruz. Bu uyarı özellikle konuk yazarlarımıza yönelik. Bu yazıların iki daktilo aralığıyla yazılması gerekmektedir. Katkıda bulunmayı tasarlayanların bu noktaya özen göstermelerini diliyoruz.
Mayıs kitabımızda buluşmak dileğiyle…