Son kitabımızdan bu yana Türkiye kapitalizminin defteri kabarmayı sürdürdü. Kimilerine göre Demirel’in kadersizliği Kozlu grizu patlamasında Erzincan depreminde kana bulanan Nevroz kutlamalarında bir kez daha tecelli ediyor (!) Zonguldak madencisinin üretim durmasın diye yeni bir özelleştirme gürültüsüne ortam olsun diye ölüme terkedilmesinin, ocağa gömülmesinin Türkiye kapitalizminden başka sorumlusu var mı? Bir kentin bir kaç on yılda bir neredeyse yarı yarıya yok olup yeniden inşa edilmesi bir önceki inşaata yatırım yapmış sermayeden başka kime kâr sağlıyor Kürt katliamından ordunun, korucunun, polisin yanısıra, ve en az bunlar kadar, burjuva basını, siyasi partileri ve düzenin diğer güçleri sorumlu değil mi?
Gelenek‘in teknik hazırlıklarının tamamlanmak üzere olduğu sıralarda bu tablo Kürt bölgelerinde çatışmaların katliama dönüşmesiyle kararmaya devam ediyordu.
Gelenek‘in elinizde bulunan sayısı önemli bir ağırlıkla sosyalist hareketimizin siyasal program sorununu ele alıyor. Bu yılın ilk günlerinde yaygın dağıtımı yapılan Sosyalizm Programı (Taslak) bu tartışmanın odağını oluşturuyor. Yayınlandığı günden bu yana Taslak birçok eleştiri aldı. Kitabımız yayına hazırlandığı sırada yayınlanmış bulunan eleştirilerin bir bölümünün yanıtlarına bu sayıda yer veriyoruz. Tüm okurlarımızı, açık devrimci işçi partisi ve program çalışmasını anlamlı bulan tüm sosyalistleri bu tartışmaya katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Tartışma gerek Gelenek sayfalarında gerekse çeşitli toplantılar aracılığıyla sürecek. Parti doğrultulu çalışmaların gündeminde şu aşamada program sorunu var. Gelenek bu gündemi izlemeye ve yansıtmaya devam edecek.
Gelenek Gündemi ve arkadaşımız Nadir Koraltan’ın yazısı, son katliamlar merkezinde Kürt hareketine ilişkin değerlendirmeler içeriyor. Metin Çulhaoğlu, Gelenekten Geleceğe bölümündeki değinisinde marksizm ile devrimcilik arasındaki ilişkinin günümüz Türkiyesi’nde içerdiği sorunları tartışıyor: Yazının başlığı içeriğine dair de ipucu veriyor: “Marksizm ‘Devrimci’ Sofraların Mezesi Değildir. “
Aydın Giritli’nin çalışması Program metninin temel vurgularının ve oturduğu ana ideolojik eksenin gerekçelerine taslağın sistematiğine kimi açıklıklar getirmeyi deniyor.
Bu sayımız için Gelenek‘te program üzerine bir soruşturma yayınlamayı düşünmüştük. Ne yazık ki, yurt içinden ve dışından çok sayıda dostumuza ulaştırdığımız sorulara, yalnızca Emek dergisi yazarı Kenan Kalyon, yayın takvimimize uygun zamanda yanıt verebildi. Kalyon’un eleştirisi bu sayımızda yer alan yazılar arasında
Bundan sonraki iki çalışma, programatik tartışmaları Sosyalizm Programı taslağının dışında, bugün mevcut iki açık sol partinin kimlik ve programlarının eleştirileriyle sürdürüyor. SP’ninki Hakan Cerrah’a ait. SBP’ninkini ise, Erhan Yazıcı kaleme aldı.
M. Çulhaoğlu uzun yazısında Türkiye solunun güncel sorunları üzerinde yoğunlaşıyor. Çulhaoğlu sosyalist hareketin geniş boyutlu bir likidasyon tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu saptamasından yola çıkarak, bu tehlikenin bertaraf edilebilmesine olanak sağlayacak önlem ve perspektifleri tartışıyor.
C. Hekimoğlu’nun çalışması ise, siyasal ve teorik kimliği etrafında Lenin’in düşüncesini değerlendiriyor. Bilgi-sezgi ilişkilerine Lenin somutunda değinen yazının ilgi çekeceğini düşünüyoruz.
Kitabımız Ayça Gürses’in Türkiye merkezli bir uluslararası ilişkiler panoraması ile sürüyor: “Kimliksiz Dünyada Türkiye”
Arkadaşımız Semih Sercan’ın katkısı ise işçi sınıfının tanımı ve misyonuna ilişkin sürdürülen tartışmalara bir müdahale amacını taşıyor. Sercan proletaryanın tarihsel misyonu, sınıf bilincinin gelişimi, sınıfın yaşadığı ve yaşamadığı değişimler üzerine bir tartışma yürütüyor.
Erhan Yazıcı bu sayımızda yer alan ikinci yazısında, daha önce ilk bölümü yayınlanmış olan bir çalışmasını sürdürüyor. “Ütopyalar – II” liberalizm üzerinde yoğunlaşıyor.
Dostumuz Ahmed Hamdi Dinler’in bu sayıya katkısı bilimsel teknolojik devrim tartışmalarını konu alıyor. Dinler, kapitalizme bir üçüncü bilim ve teknoloji devrimi atfetmenin son derece temelsiz olduğunu, çeşitli tezleri değişik açılardan tartışarak kanıtlamayı hedefliyor.
Ali E. Oğuz’un kısa denemesinin başlığı “Saldırının ve Korkunun Aleti Olarak Cinsellik”. Oğuz’u yazıyı kaleme almaya kışkırtan bir etken de, İstanbul Şehir Tiyatrolarında sergilenen güncel bir tiyatro oyunu…
Son yazı, Ankara’lı bir grup dostumuzdan. Aralarında daha önce Gelenek‘e “konuk yazar” olarak yazı katkısı sunan A. C. Tamer’in de bulunduğu bir grup öğretmen Türkiye’de öğretmen hareketinin sorunlarını ve örgütlenmeyi de kapsayan perspektiflerini, hareketin geçmişe uzanan arka planını da ele alarak irdeliyorlar. Gelenek yazı kurulu, olarak konuk yazar arkadaşlarımızın çalışmasını, yazı üzerinde, çoğu teknik, kimi redaksiyonlar yaparak yayınlamayı uygun bulduk.
Okurlarla bölümümüzü kimi haberlerle kapatalım. Önce üzücü, ama o ölçüde mücadele azmimizi güçlendiren bir haber. Zonguldak Kozlu’daki Grizu katliamında yitirdiğimiz işçiler arasında Sosyalizm Programını ve Parti çalışmalarını, ilk adım olarak imza kampanyamıza katılarak destekleyen arkadaşımız CELAL KAPLANGİL de vardı. İşçi partisi çalışmaları içindeki arkadaşlarımıza Türkiye sosyalist hareketine başsağlığı diliyoruz.
Gelenek‘in elinize ulaştığı sıralarda parti çalışmaları çerçevesinde İstanbul’da bir açık toplantıyı gerçekleştirmiş olacağız. Bu toplantının gündemini Sosyalizm Programı Taslağının sunuluş ve tartışılması oluşturuyor. Bu ve benzeri etkinlikleri, yakın bir tarihte Parti Girişim Kurulu’nun şekillenmesiyle sonuçlandırılacak bir toplantı izleyecek.
Bir sonraki kitabımızın 1 Mayıs 1992’yi izleyen günlerde sizlere ulaşacağını umuyoruz. Şimdiden tüm okurlarımızın 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlarız. İçinde yer aldığımız parti girişiminin, ’92 1 Mayısı’nda önceki yıllarda yaşanan kısırlıkların aşılmasına katkı sağlayacağını umuyor, tüm okurlarımızı önümüzdeki günlerde netleşecek olan etkinliklere duyarlı olmaya, aktif katılım göstermeye çağırıyoruz…