İki Temmuz Bindokuzyüzdoksanüç… Gericiliği de onun önünü açanları da ona yataklık eden bu kalleş düzeni de unutmayacağız…
Ne de yitirdiğimiz dostlarımızı kardeşlerimizi…
Bu sayımızın ağırlıklı konusu dinci gericilik. Birbirini tamamlayan yeni çalışmalar için zemin oluşturduğuna inandığımız yazıların ilgi uyandıracağını düşünüyoruz.
Siyasal gündeme dair yazı Fazilet Partisi’nin kapatılmasıyla birlikte ortaya çıkan “yeni gerici” aktörü karşı devrim-devrim denkleminde ele alarak konuya güncel bir giriş yapmış oluyor.
Aydemir Güler de Fazilet Partisi’nin kapatılması gündeminden hareketle yürütülen tartışmalardaki konumlanışları deşifre ederek gericiliğin ülkemizdeki misyonu ve komünistlerin alması gereken tavır sorununu ele alıyor. “Gericilikle mücadelenin alfabesi” başlıklı yazı ülkemizde bir süredir yaşanan kafa karışıklıklarına güncel ve tarihsel bir açıklık getiriliyor.
“Marksizm aydınlatmıyor mu” başlıklı yazısında Kemal Okuyan komünist hareketin aydınlanma bayrağını taşırken en küçük bir tereddüt göstermemesi gerektiğini vurguluyor. Tek tanrılı dinlerin yapısı kapitalizmin dinler üzerindeki etkisi ve Aydınlanma Çağı’nın anlamı üzerinde yoğunlaşan Okuyan komünistlerin din konusundaki politikasını ateizm ve laisizm ekseninde değerlendiriyor.
Türkiye’de gericiliğin kentlerde tuttuğu mevziler ve kentleri kazanma mücadelesinde aydınlanmacı kimliğin önemi üzerinde değerlendirmelerin yer aldığı Uğur İşlek’in yazısı daha önce fazla üzerinde durulmamış bir başlığa ilişkin düşündürücü saptamalar içeriyor.
Kendisiyle yaptığımız söyleşide Türkiye’nin Avrupa Birliği üye adaylığı sürecinde yürütülen tartışmaları özgün bir yaklaşımla değerlendiren İzzettin Önder üzerinde çok tartışılan “demokrasi” sorununa yalın bir saptamayla açıklık getiriyor: “AB’den gelecek olan demokrasi sermaye demokrasisidir. O bile gelmez.”
Dünya Armağan Türkiye kapitalizminin krizine dair bir “yazı dizisi”nin girişi olarak nitelediği “Ekonomik krizin arka planı üzerine” başlıklı yazısında bugünkü krizi hazırlayan tarihsel dinamikleri inceliyor. Türkiye kapitalizminin 70’lerdeki durumunun 1994 krizinin de değerlendirildiği yazıda 90’ların yükselen sektörlerinin bitişine ilişkin saptamalar yer alıyor.
IMF’nin emperyalist sistem içerisindeki gerçek misyonu ve Türkiye kapitalizminin son krizindeki rolü Ergun Çağlayan tarafından değerlendiriliyor. “IMF emperyalizmin iktisadi uçak gemisi midir” başlıklı yazıda hakkında çokça yanlış fikirler üretilen (üretilmesi istenen) enflasyon ve bankacılık başta olmak üzere Türkiye kapitalizminin krizinde öne çıkan unsurlara dair saptamalar yer alıyor.
Aydın Demir Esen “Devrim coğrafyasında NATO ve alt birimi Avrupa Ordusu” başlıklı yazısında son dönemde ülke gündeminde önemli yer tutan bir başlığı Avrupa Ordusu’nu değerlendiriyor; NATO’nun bir “altbirimi” olarak tarif ettiği Avrupa Ordusu’nda Türkiye’nin rolüne dair hesapları deşifre ediyor. Bu sürecin Avrupa Birliği’nin genişlemesi tartışmalarıyla paralel yönlerine ışık tutuyor.
“Solda bu ay” köşesinde Deniz Aygen’in Özgürlük ve Dayanışma Partisi ile ilgili değerlendirmelerini bulacaksınız. “Sen elmayı seviyorsun diye…” başlıklı yazısında Aygen bir süredir ciddi bir tıkanıklığın yaşandığı ÖDP’nin bir toplumsal ve siyasal proje olarak yolun sonuna geldiği saptamasını yapıyor.
“Aydın Çubukçu neyi teorize ediyor” Mehmet Kuzulugil Özgürlük Dünyası’nın Haziran 2001 tarihli sayısındaki Aydın Çubukçu imzalı yazıyla polemiğinde Çubukçu’nun “sol” “Emek Platformu” “işçi hareketi” gibi başlıklardaki saptamalarına yönelik eleştirel bir değerlendirme yapıyor.
Bu sayıdaki belgelerimizden biri Küba lideri Fidel Castro’nun 23 Şubat 2001 ta-rihinde Ulusal Spor Beden Eğitimi ve Eğlence Enstitüsü’nün (INDER) 40. kuruluş yıldönümü ve Uluslararası Beden Eğitimi ve Spor Okulu’nun açılışı sebebiyle yaptığı konuşmanın metni. Castro’nun kısa (!) konuşmalarından birini belgeleyen bu makaleyi zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz.
Diğer bir belge Yunanistan Komünist Partisi (YKP) tarafından düzenlenen ve geçtiğimiz ay Atina’da gerçekleştirilen “parti ve sendikalar” gündemli toplantılarda Sosyalist İktidar Partisi (SİP) adına yapılan sunuşun metni. Emperyalizmin içinden geçtiği yeni dönemde işçi sınıfı örgütlerinin durumu ve sınıf partilerinin bu durum karşısında geliştirebileceği araçlar üzerine çeşitli tartışmaların yapıldığı toplantılara dünyanın çeşitli ülkelerinden 60’ın üzerinde komünist ve işçi partisi katıldı.
Bu belgeden önce Sosyalist İktidar Partisi Merkez Komitesi’nin Komünistlere Çağrısı’nı okuyabilirsiniz.
Ağustos’ta görüşmek dileğiyle…
GELENEK