Geçen ayın notları, devreden soruları
29 Mart Yerel Yönetimler Seçimleri
AKP’nin Genel Seçimlerde elde ettiği olağandışı yüksek oyun traşlanması her şeyin ötesinde ülke adına olumlu bir gelişme olsa da, 7 yıldan sonra, üstelik işsizliği ve yoksulluğu yeni boyutlara ulaştıran kriz ortamında hükümet partisine yüzde 39 oranında oy verilmesi düşündürücüdür. AKP’nin geçmişteki seçim başarıları toplumdaki “değişim” beklentisine bu partinin verdiği demagojik yanıtlarla açıklanmıştı. Bu saptamada acele mi edildi? 29 Mart seçimlerinin sonuçlarına bakarak, AKP’ye güç veren mufazakar toplumsal zeminin son on yıl içindeki davranış kalıplarına ilişkin daha sağlıklı neler söylenebilir?
AKP’nin kaybı büyük ölçüde MHP, Saadet ve BBP’ye gitmiştir. Ülke siyasetinde sağın ağırlığı tartışılmayacak biçimde sürmektedir. “Sağ-sol ayrımı bitti” noktasından sağcılığın bir erdem olarak sunulduğu bir noktaya gelinmesinin tek nedeni solun bir türlü büyüyememesi midir, yoksa sağ bir geçiş evresinin ardından ideolojik temellerini gözden geçirip koşullara daha uygun bir kimlik oluşturmayı becermiş midir?
CHP alınan sonuç parlatılmaya, Kılıçdaroğlu faktörünün yarattığı kısmi yükseliş genel bir eğilim olarak gösterilmeye çalışılsa da, böyle bir dönemde ana muhalefet partisi olarak başarısızdır. Cumhuriyet Halk Partisi, hiç ilgisi olmamakla birlikte, hâlâ toplumun bir kesimi tarafından solcu bir parti olarak algılandığı için mi belli bir oy oranının altında kalmaktadır, yoksa bir seçenek üretemediği için mi? Bu partinin iyice merkeze çekilmesi ve sağın bazı unsurlarıyla güçlendirilmesi projelerinin bir sonraki seçimlerde CHP’yi başarıya taşıma şansı var mıdır?
Kürt coğrafyasında AKP’nin DTP’yi geriletme planı tutmamış, bununla birlikte AKP bu bölgede düzen siyaseti açısından tekel olma durumunu tescil ettirmeyi becermiştir. DTP-AKP ikiliği, hükümetin arkasında durduğu Barzanici çözümü zorlaştırmakta mıdır, kolaylaştırmakta mıdır? DTP’nin bu partinin kalıcı ve militan destekçileri dışındaki seçmeni ile AKP’nin seçmeni arasında hangi ideolojik farklılıklar belirginleşmektedir?
TKP, ÖDP ve EMEP seçimlerde başarısızdır. Bazı belediyelerde elde edilen başarılar sevindirici olsa da, özellikle büyük kentlerdeki tıkanmayı dengeleyecek bir önem taşımamaktadır. Türkiye solunun bir türlü büyük kentlere hitap edememesi düzen cephesinin boşluk bırakmamasıyla mı yoksa solun iç dünyasına kapanmasıyla mı ilgilidir? Sol, seçim başarısıyla mı yeni bir enerji yakalayabilir, yoksa belli toplumsal damarları tutarak mı seçim tablosunda kısmi bir iyileşme sağlayabilir?
Diğer başlıklar
Hükümette yapılan revizyon, AKP’nin seçimlerden sonra daha ihtiyatlı olacağına ilişkin kimi çevrelerde olan beklentileri boşa çıkardı. Hükümet daha gerici ve Amerikancı bir dengeye yerleşti. Hiç kuşkusuz bu gelişmede AKP’yi en fazla rahatlatan şey, ABD yönetiminin tavrı olmuştur. ABD hükümetinin yakın gelecekte Türkiye’deki burjuva laisizmine “yedek at” olmanın ötesinde bir misyon yüklemeyeceğinin belli olmasıyla birlikte siyasal alanda ne gibi gelişmeler yaşanabilir? Sağda yeni parti arayışları bu bağlamda bir yere oturuyor mu?
1 Mayıs, geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi, 2009’da da Taksim başlığına kilitlendi. Her ne kadar belli bir kitleyle Taksim’de kısa bir kutlama yapılabilse de, 1 Mayıs’ın işçi sınıfının siyasal ağırlığını artırıcı bir etki yapmadığı, işçi kitlelerin örgütlü siyasete ve sendikal mücadeleye ilgilerini artırmadığı ortada. Son yıllarda yaşanan deneyler ışığında Türkiye’de dünyanın başka birçok ülkesinden çok daha fazla önem taşıyan 1 Mayısları anlamlı hale getirmek için öncesinde neler yapılabilir? AKP’nin 1 Mayıs politikasına damga vuran “solu ıslah etme” planları nasıl bozulabilir?
Obama’nın Türkiye ziyareti, kimi çevrelerin iddia ettiği gibi “ılımlı islam” projesinin geri çekilmesinden çok, bu projede gaza basılacağını göstermiştir. Emperyalizm Türkiye’de ideolojik ve siyasal açıdan nasıl bir İslam istiyor? İslama biçilen rol, yalnızca bölgesel gerekçelere mi dayanıyor, yoksa din aynı zamanda Türkiye’nin dönüşümü konusunda vazgeçilmez bir araç olarak mı değerlendiriliyor? ABD’nin tercihleri ile Türkiye’nin iç dinamikleri ve AKP’nin kendi tercihleri arasında hiç mi çelişki yok?
***
Sevgili Gelenek okurları 100. Sayımızda ilan ettiğimiz gibi, oldukça farklı bir dergi ile karşınızdayız. Artık her ayın 15’inde birlikte olacağız ve Türkiye’nin en eski Marksist teorik yayınını özlenen noktaya taşıyacağız.
Sizlerle her ay paylaşacağımız geçen ayın notları ve devreden sorularının bazıları bir sonraki sayımızda kapsamlı araştırmaların konusu olacak. Dergimizi yeni bazı bölümlerle daha da zenginleştireceğiz. Eleştiri ve önerilerinizi bize yazmayı unutmayın.
GELENEK
12 Mayıs 2009