Dizimizin 21. kitabı “Marksist Klasiklerde Politika” başlığını taşıyor. Ana konuyu oluşturan çalışmalar, bilimsel sosyalizmin klasik “siyaset teorisi” yapıtlarını ve kritik dönemleri ele almakta. Metin Çulhaoğlu’nun “Gelenekten Geleceğe” sayfalarındaki makalesi konuya bir giriş niteliğinde; yazar klasiklerin okunmasına ve değerlendirmesine ilişkin bazı hatırlatmalarda bulunuyor.
Ana konumuza ilişkin Servet Ulusoy, Faik Biçer ve Serap Biçer’in ortak çalışmaları olan yazıları sayfalarımızın sınırlılığı nedeniyle Kasım kitabımızda yer alacak. Yazıda Marx’ın Fransa’da Sınıf Mücadeleleri, Louis Bonapart’ın 18. Brumaire’i ve Fransa’da İç Savaş yapıtları merkeze alınarak Gelenek‘de değişik açılardan sıkça tartışılan 19. yüzyıl Marksistlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuluyor.
Ana konumuzun bir alt bölümü diyebileceğimiz “Lenin ve dönemi” en geniş ağırlığı taşıyor. Hikmet Seçkinoğlu Ne Yapmalı‘yı, Ayşe Ümit Köprülü Nisan Tezleri’ni, Yakup Burcu Sol Komünizm‘i merkez alıyorlar yazılarında. Cemal Hekimoğlu’nun çalışması ise 1918’den 23’e, yani yeni başlayan inşa sürecinin Lenin’li yıllarında, onun imzasını taşıyan beş ayrı makaleyi konu alıyor.
“Klasiklerde Politika” konumuz böylece biri Marx ve Engels’in, biri Plehanov’un, dördü Lenin’in eserlerini ve dönemlerini irdeleyen çalışmalarla tamamlanmış olacak. Bu arada tablonun kimi eksik yanları olduğu da açık. Bu açıkların bir bölümü Gelenek’te daha önce oldukça ayrıntılı ve sanırız doyurucu olarak incelenmiştir. İki Taktik ve 1905 dönemli Manifesto ve 1848’ler, buna örnek oluşturuyorlar. Bunları yenilemeye gerek duymadık. Bir de, daha önce değinilmiş olmasına karşın kendisi merkez alınarak belirli netleşmeler getirilmesine hala ihtiyaç duyulan klasik yapıtlar bulunabilir. Bunlar üzerinde yoğunlaşan çalışmalar Gelenek‘in ileriki kitaplarında yer almaya devam edecek.
Diğer yazılara gelirsek… “Türkiye’den Dünyaya” köşesindeki kısa yazısında C. Hekimoğlu’nun “Evrenselliği Savunurken” başlığı altında bir kez daha “yeni politik kültür”le gelen sorunlara değiniyor.
Bu kitabımızda ana konunun dışındaki ilk uzun yazı Metin Çulhaoğlu’nun imzasını taşıyor. İlk bölümü geçen ayki kitapta yayınlanan “İdeoloji ve Siyaset”in ikincisinde yazar üstyapılar sorununu Türkiye tarihi bağlamında tartışmaya alarak, bu kez Türkiye’ye ilişkin bir model oluşturmayı deniyor. Sonraki yazı bir polemik yazısı: Nevzat Levent Taşçı birkaç ay önce Çağdaş Yol dergisinde yayınlanan uzun bir “Gelenek eleştirisi”ni yanıtlıyor. Derginin aynı sayısında bir başka yazıda bir Oblomov değerlendirmesine ilişkin olarak K. Saruhan’ın C. Hekimoğlu’na yönelttiği eleştiriler yeralmıştı. Hekimoğlu’nun “Saruhan’a Not”unu, Taşçı’nın çalışmasına ek olarak sunuyoruz. Bu kitabımızın son iki yazısı bir değinme ve bir mesajdan oluşuyor.
Değinme Serdar Aydın’a ait. Aydın, İran-Irak savaşında ateşkese ulaşılmasıyla Güney Kürdistan’daki ulusal hareketler üzerinde varolan baskıların artan saldırılara ve hatta katliam biçimine sokuluşu çerçevesinde oluşan yeni gelişmelerin genel bir değerlendirmesini yapıyor. Aydın, yazısıyla Kürt direniş hareketine sınıfsal ve sosyalist bir içerik kazandırabilecek “bir dönemeç noktasının” vurgusunu dile getiriyor.
Son olarak da Toplumsal Kurtuluş dergisinin sahibi Bilgesu Erenus’un imzasını taşıyan ve Gelenek‘e de ulaştırılan, 3.8.1988 tarihli bir açıklamayı yayınlıyoruz, Açıklamanın, duruşmaya davet içeriği taşıyan ilk bölümünü aradan geçen zaman nedeniyle anlam taşımadığından çıkarttık. Tutukluluk halleri kaldırılmış olmasına karşın Toplumsal Kurtuluş üzerindeki baskılar hala sürüyor. Erenus’un açıklamasını yayınlarken, baskılara uğrayan tüm sosyalist yayınlarla dayanışmamızı dile getirmek istiyoruz.
Türkiye 1988’de sandık başına gidiyor. İlk önce 25 Eylül referandumu. Konuya ilişkin tavrımızı kısaca sergilemek için arka kapağı değerlendirdik. Gelenek, referandumda oy vermemeyi doğru buluyor, sosyalistleri bu oylamaya katılmamaya çağırıyor… Referandum sonrasında bu oylamayla tarihi belirlenecek olan yerel seçimler gündeme gelecek. Gelenek, şimdiden söylenebilir, geçen yılki seçimlerde izlediği çizginin, bağımsız adaylar çerçevesinde ortak kampanya yürütme ve bunun dışında boş oy atmak biçimindeki politikasının geçerliliğini koruduğuna inanıyor. Ağustos ayında sosyalist basında konunun tartışılmasına başlandı. Bu tartışmada burada ifade edilen ile benzeşen tavırların sergilenmesini, şimdiden ortak aday tespiti ve ortak çalışma çağrısı yapılmasını olumlu buluyoruz.
Okurlarımıza son bir haberimiz var. Gelenek yayınevi bu sıralarda ikinci bir periyodik yayının hazırlıklarını sürdürüyor. Bu çalışmaların ileriki aylarda güncel bir “siyasi yayın” ile ürün vereceğini umuyoruz. Ancak bu hazırlıklar şu anda sürdürmekte olduğumuz kitap dizimize ilişkin bir değişikliği de zorluyor. Gelenek bundan böyle okuyucularının karşısına iki ayda bir, ama daha doymuş bir içerikle çıkacak. Bu değişiklikle, kitap dizimizin teorik yayın olma kimliğinin hakkını, daha eksiksiz verebileceğimize de inanıyoruz.
Gelenek Kasım 1986’da ilk kitabını yayınlamıştı. Bundan sonraki kitabı, ikinci yılımızı dolduracağımız Kasım ayında yayınlamayı hedefliyoruz.
Bu kez, iki ay sonra birarada olmak dileğiyle…
GELENEK