Bu kitabımız yerel seçimlerin yapılacağı ay yayımlanıyor. Seçimlere kısa bir süre kala sol hareketin daha önceki yıllara benzer bir tavır dağılımına sahip olduğu görülüyor. Yine düzen partilerinden oylarını esirgemeyenler var. Bu kesimlerin sosyalist bağımsız adaylara verdikleri kısmi destek, düzen partilerine oy aktaran bir genel politikanın “istisnası” olarak kaldıkça, pek de bir anlam taşımıyor. Bu kesimler içinde, 1989 Türkiye’sinde desteklenecek demokratlar listesini DYP’ye kadar genişletenlere artık söyleyecek bir şey yok. Bunlara oranla “bağımsız tavır”, “kimlik” vb. sözcüklerini çok daha fazla telaffuz eden sosyal-demokratların bile ne denli demokratlıktan uzak kaldıklarını sık sık işleyen ama iş tutum beyanına geldiğinde SHP pusulalarını gösterenlerin konumu daha ilginç. Bunların gerekçesi legal bir sol partinin varolmayışında düğümleniyor. Bu olgu Türkiye solunun her sorununun tartışılmasında gündeme getirilecek, her derde deva bir silah değildir. Legal bir sol parti elbette Türkiye sol hareketine yepyeni bir dinamizm katacak, gelişimi yeni mecralara dökecektir. Ama bu araçtan yoksun olunması sosyalistleri sorumluluktan kurtarmıyor. Mevcut koşullar içerisinde yeni çözümler yaratamamak bir kader olarak değerlendirilemez. Üstelik Türkiye’de düzen destekçiliğinin dışında bir yolun varlığı başkalarınca da savunulmaktayken…
Gelenek‘in de benimsediği tutum yerel seçimlerde de bağımsız sosyalist adaylar çerçevesinde birleşik bir propaganda kampanyası yürütülmesidir. Dokuz siyasi yayının organize ettikleri kampanya çalışmaları sosyalist hareketin bağımsız sınıf çizgisi ve kimliğini geliştirmesinde, sosyalizm alternatifinin güncelleştirilmesinde bir adım olarak görülmeli ve desteklenmelidir.
Gelenek‘in bu kitabında “Okurlarla”nın hemen ardından Servet Ulusoy’un konuyla ilgili bir çalışmasına yer veriyoruz. Yazıda sosyalistlerin yerel yönetimler konusunda bağımsız politika önerileri için önemli ipuçları sunulmakta…
Kitabımızın ana konusunu Türk solunun tarihi oluşturuyor. Bu çerçevede ilk yazımız “Solun Tarihine Bakarken” başlığını taşıyor. Cevdet Çetiner’in çalışmasında Türkiye sol hareketinin 1919-1960 arası tarihi üzerine genel bir panorama çiziliyor. Yazının giriş bölümünde vurgulanan bir noktayı burada tekrarlamak isteriz: Çalışmanın amacı kapsamlı bir tarih dökümü olarak değil, diğer incelemeler için bir arka plan hazırlamak ve solun tarihi üzerine çalışanlara ve düşünenlere bir “araştırma şeması” sunmak biçiminde düşünülmelidir.
İkinci “tarih” çalışması Metin Çulhaoğlu’nun. “Solun Tarihinde Solun İnsanları”, 20’li yıllardan başlayarak solda yaşanan süreçlerin kimi yönlerini, Nazım Hikmet ve Şevket Süreyya’dan hareketle çizilen tipolojiler yardımıyla tartışıyor.
Bunu Hikmet Seçkinoğlu’nun yazısı izliyor: “Solun Geçmişinden Bir Dönem: 1960-71”. Yazar sol hareket için bir yükselişi içeren 60’lı yıllarda kadroların soludukları entellektüel atmosferi, temel teorik çatışmaları, yaşanan ayrışmaları ve ayrışan hareketlerin dinamiklerini… ele alıyor.
Dizimizin “konuk yazarı” Ahmet Hamdi Dinler, Gelenek‘in 24. kitabına “TİP Tarihinden Kesitler-I” ile katkıda bulunuyor. Başlığından da anlaşılacağı gibi Dinler’in çalışması TİP deneyimini değerlendiren bir dizi yazıdan oluşacak. Bu ilk bölümün, solun en önemli yasal parti pratiğinin eksiklerini sergilemesiyle ve sunduğu değerli saptamalarla, gerek teorik gerekse pratik açıdan oldukça önemli olduğuna inanıyoruz.
Ana konumuzun başlıca yazıları böylece tamamlanıyor. Kitabımızı böylece -kimi atıflar dışında- 1970 öncesi dönemlerle sınırlamış ve özel olarak 60’lı yıllara ağırlık tanımış oluyoruz. Gerek önceki dönemlerin gerekse 70’ten günümüze uzanan tarih diliminin daha ayrıntılı çalışmalarla ele alınmasını Gelenek‘in ileriki kitaplarına bırakıyoruz.
Ana konumuzun dışındaki bir uzun çalışma da Levent Ertuğrul’a ait. Yazar, eşitsiz gelişme yasasını Gelenek‘te daha önce yeterince ele alınmamış olgularla da besleyerek ele alıyor.
H.Arif Tunçel ile Levent Özbay’ın ortak yazıları “Sosyalist Harekette Halkçılık Tartışması”, popülizmin Türkiye sol hareketi üzerindeki etkilerini ele alıyor ve birkaç ay önce yayımlanmış bir kitap hakkında değerlendirmeler sunuyor. Söz konusu kitap Dönem Yayıncılık’tan çıkan, Osman Devrez’in “Sosyalist Hareket ve Halkçılık” adlı çalışması…
Cemal Hekimoğlu’nun kısa bir yazısı, uluslararası ve Türkiye geleneksel solunun kapıldığı eleştirellik rüzgarlarına karşı haklı bir tepkiyi dile getiriyor. Hekimoğlu’nun “Sol Tarihte Nesneler İçin Kısa Bir Not”unu, Serdar Aydın’ın “Bir Zamanlar Politika” başlıklı değinmesi izliyor. Aydın’ın yazısı da G.Dinçer’in Görüş Dergisi‘nde yayımlanan bir yazısı üzerinde yoğunlaşıyor.
Son olarak Gelenek yazarlarından İ.Suphi Candemir’in 10 yıl önce Sosyalist iktidar Dergisi’nde yayımlanmış bir çalışmasını belge olarak sunuyoruz. “Bir Daha Fenersiz Yakalanmamak İçin” başlıklı yazı aradan geçen zamana karşın güncel önemini koruyan ve solun tarihi ana konumuz açısından da anlam taşıyan bir belge…
Ocak ayında yayımlanan 23. kitabımızda Sovyetler Birliği’ndeki gelişmeleri ve yeni tezleri tartışan yazıda bir değerlendirme yeralıyordu. Yazarlar, Sovyet tezlerinin Türkiye solunda henüz gerektiği ölçüde tartışılmadığını belirterek iki “tartışmacı”, Ahmet Kaçmaz ile Yalçın Küçük’ün görüşlerine değiniyorlardı. 23. kitabımızın yayınlandığı ay konunun başka sol dergilerde de ele alınmasıyla tartışma daha genişlemiş oldu. Gelenek ile bu anlamda gündemleri çakışan iki dergi Emek ve Çağdaş Yol idi. Bu yayınlarla Türk solunun uluslararası tartışmalara gösterdiği duyarlılığın ve sağlıklı tepkilerin olumlu biçimde artmakta olduğunu söylemek mümkün…
“Okurlarla” bölümünü kapatırken yeni kitaplarda tekrar buluşmayı diliyoruz.