Gelenek Kitap Dizisi baskıya hazırlanırken geçtiğimiz yılın sonuna doğru SİP’in dışına düşen ve şu anda SBP, Emek, Kurtuluş ve Yeni Yol tarafından kurulan partide yeralan bir grubun çıkartmakta olduğu Sosyalist Politika adlı üç aylık yayın elimize geçti. Daha önce SİP’te yöneticilik yapma onuruna sahip olan iki kişinin ortaklaşa yazdıkları bir üçüncü sınıf öykünün dışında, İ. Suphi Candemir’in, SİP/Gelenek “çevresi”yle “bilimsel” bir hesaplaşmayı tercih ettiği görülüyor. Kriz koşullarında devrimci mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini düşünen ve bu konuda öznel faktörü güçlendirmeye çalışan bir hareketin üyesi olarak Sosyalist Politika konusunda birkaç şey söylemek istiyorum.
1) Bu çevre Gelenek açısından bir “iç” mesele olmaktan çoktan çıkmıştır.
2) Siyasal muhatabımız bu çevre değil, BSA, SBP,ya da popüler adıyla BSP’dir.
3) SP çevresindeki “ileri gelenler” akıl hocalığı yapacaklarsa Gelenek’e değil, ortaklık kurdukları Sadun Aren’e, Erdal Kara’ya, Sıtkı Coşkun’a vb. yapmalıdırlar. Bu, seçtikleri siyasi misyon açısından, daha münasip düşer.
4) Yok, amaç teorik katkı veya polemikse, daha dikkatli olmalıdırlar. Yine münasip olan budur.
5) İ. Suphi Candemir çok dikkatsiz bir yazardır.
6) Candemir, “Gelenek yazarlarının şu veya bu nedenle bir devrimci durum merakı içerisinde olduğunu” ileri sürmektedir.
7) Gelenek yazarları meraklı değil, iddialı devrimcilerdir.
8) Candemir, “devrimci durum, ancak güçlü bir öznenin varlığı ile gerçeklik kazanabilir” diye yazmaktadır. Dolayısıyla, Candemir’e göre, şu anda işçi sınıfına öncülük edecek olgunlukta bir özne olmadığını kabul eden Gelenek’çiler aynı zamanda yakın gelecekte olasılıklardan birisi olarak “devrimci durum”a işaret ederek bir yanlış yapmaktadırlar.
9) İ. Suphi Candemir 1979-80 arasında Sosyalist İktidar Dergisi’nde de yazmıştır.
10) Sosyalist İktidar Dergisi, 1978-80 arasındaki dönemde Türkiye’de bir devrimci durumun varlığını ileri sürerek, geleneksel sol içerisinde önemli bir kopuş gerçekleştirmiştir.
11) Sosyalist İktidar ve İ. Suphi Candemir, bu devrimci durumun “hakkını verecek” bir öznenin olmadığı tespitini de yapmışlardır.
12) Dolayısıyla Sosyalist İktidar’a göre, devrimci durumun göstergeleri arasında “güçlü bir devrimci özne” yoktur.
13) O dönem Sosyalist İktidar çevresinden bazıları “devrimci durum” saptamasına itiraz etmişlerdir. İtiraz edenleri ikna etmeye çalışanlardan birisi İ. Suphi Candemir’dir. Şimdi, bu konuda yaklaşık 15 yıl önce Candemir’i ve Sosyalist İktidar’ın konuya ilişkin tutarlı ve devrimci tavrını anlamak istemeyenlerden bazıları SP veya SBP’de Candemir’in yoldaşıdır. Ve Candemir’i 15 yıl sonra ikna etmişe benzemektedirler.
14) İ. Suphi Candemir, 1979-80 yıllarında Sosyalist İktidar’ın yayın kurulu üyeliğini yapmıştır.
15) İ. Suphi Candemir, ilk yazısını Sosyalist İktidar’ın ikinci sayısında, Kasım 1979’da yazmıştır.
16) Aynı sayıda Mesut Odabaşı’nın “Devrim, Devrimci Durum, Sosyalist Devrim” başlıklı bir yazısı çıkmıştır.
17″Marksist için bir devrimci durum olmadan devrim olanaksızdır; bunun da ötesinde, her devrimci durum devrime yol açmaz. Genel olarak, bir devrimci durumun belirtileri nelerdir? Aşağıdaki üç belli başlı belirtiyi gösterirsek yanılmış olmayız:
1) Egemen sınıflar için egemenliklerini hiçbir değişiklik olmadan sürdürme olanağı kalmadığı zaman; “yukarı sınıflar” arasında şu ya da bu biçimde bir bunalım, egemen sınıfın politikasında, ezilen sınıfların hoşnutsuzluk ve öfkesinin fışkırıp çıkacağı bir çatlağa yol açan bir bunalım olduğu zaman. Bir devrimin olması için, “aşağı sınıfların” eskisi gibi yaşamak “istememeleri” genellikle yetersizdir; aynı zamanda “yukarı sınıfların” da eskisi gibi “yaşayamıyor olmaları” gereklidir;
2) Ezilen sınıfların acıları ve istekleri her zaman olduğundan daha fazla ağırlaştığı zaman;
3) Yukarıdaki nedenlerin bir sonucu olarak, “barış zamanında” soyulmaya şikayetsizce razı olan, ama karışıklık dönemlerinde, hem bunalımın tüm koşullarının hem de “yukarıdaki sınıfların” kendilerinin tarihsel eylemin içine çektiği yığınların eyleminde hatırı sayılır bir yükseliş olduğu zaman.
“Yalnız tek tek grupların ve partilerin değil, tek tek sınıfların bile iradesinden bağımsız olan bu nesnel değişiklikler olmaksızın, genel bir kural olarak, devrim olanaksızdır. Bütün bu nesnel değişikliklerin toplamına devrimci durum denir.”
18) Yukarıdaki pasaj Mesut Odabaşı’nın anılan çalışmasında yer almaktadır. Pasaj, Lenin’in Bütün Eserleri Cilt 21 sayfa 213’ten alınmıştır. 1915’teki bu tanım, devrimci durum için klasikleşmiş bir tanımdır. Lenin, bu tanıma koşut kimi değerlendirmeleri Proletarya Devrimi ve Dönek Kautsky’de ve Sol Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı’nda da yapmıştır.
19) Devrimci durum, yalnızca Lenin tarafından değil, Candemir dışında neredeyse bütün literatür tarafından bu doğrultuda tanımlanmaktadır.
20) Devrimci durumda öznel olarak değerlendirilebilecek tek şey, emekçi kitlelerin politikleşme oranı ve devrimci alternatife karşı duyarlılıklarıdır.
21) “Devrimci durum”un ortaya çıkması, güçlü bir devrimci öznenin de varlığı anlamına gelmez. Suphi Candemir ya kimi ders kitaplarını yeniden okumalıdır, ya da eğer linguistik merakı nedeniyle yeni kavramlar peşindeyse, bunu açıkça söylemelidir.
22) Üçüncü sınıf öykü yazarları ise, SİP’i yeterince siyasal bulmadıklarını söylemeden önce, partili olmaları sona erdikten tam 7 ay sonra kimsenin anlayamayacağı türden bir fesat kurgusunu hangi yüzle yaptıklarını düşünmelidirler. Eğer politikleşme buysa…
23) Candemir’in yazısının başlığı ve sonsözü Krizden Dönenin Kaşığı Kırılsın’dır.
24) Dönenin Kaşığı Kırılsın!