Gelenek Sayı 104

Yankee Üsleri ve Latin Amerika’nın Egemenliği

Ulus kavramı tarih, dil, kültür, kıyafetler, kanunlar, kurumlar ve insan topluluklarının maddi ve manevi yaşantısıyla ilgili başka ortak unsurların bir bileşiminden doğmuştur. Bolivar, Amerika halklarının özgürlüğü için verdiği mücadele esnasında kendisinin “Büyük Kurtarıcı” olarak anılmasına neden olan kahramanca eylemleri gerçekleştirirken, Amerika halklarından “yaygınlık ve zenginliğinden ziyade özgürlüğüne ve gururuna tutkun olan, dünyanın en büyük ulusunu” yaratmaya çalışıyordu. Antonio José de Sucre, Ayacucho’da 300 yıldan uzun bir süre boyunca bu kıtanın büyük bölümünü İspanyol Hanedanı’nın mülküne dönüştüren imparatorluğa karşı son savaşı vermişti. On yıllar sonra, yükselen Yankee emperyalizmi tarafından parça parça bölünen Amerika’nın ta kendisi, Marti tarafından “Bizim Amerikamız” olarak adlandırılıyordu....

50.Yılında Küba Devrimi’nin Başarıları ve Sorumlulukları

Küba Devrimi’nin Sorumluluğu Raul Castro Ruz Çeviren: Ebru Aktolunay, Yiğit Günay Yazılama Yayınevi, İstanbul, Aralık 2008, 83 sayfa Bir devrimci öznenin başarısının en temel belirleyeni kuşkusuz ki siyasal iktidarın alınmasıdır. Ancak başarıyı daha ileriye taşıyan dinamiklerden söz edebiliriz, etmeliyiz. “Devrim” yalnızca bir iktidar yapısının siyasal temsilcisinin yerinden edildiği bir mücadele süreci değildir. Devrim kavramının sürekli olarak gündemde tutulması bir tercihin ürünüdür ve bu tercihin neden yapıldığı sorusuna, devrimin ve devrimciliğin, emperyalizmin var olduğu her anda varlığının zorunluluğu, güncellenmesinin gerekliliği ve yeni mücadele başlıklarının yeniden üretilmesi gerektiği cevabı verilebilir. Devrim yapıldıktan sonra da… Küba Devrimi’nin başarısı sadece Granma’yla Küba kıyılarına çıkarma...

Ne Olacak Bu Bilimin Hali?

Tarihte Bilim, 2 Cilt J.D. Bernal Çeviren: Tonguç Ok Evrensel Yayınevi, İstanbul, 2008 İnsanoğlunun doğaya hükmetme macerasının başlangıcı çok eskilere dayanıyor. İlk avcı-toplayıcı atalarımızın hayvan avlamak için geliştirdiği aletler, “teknoloji”nin en ilkel hali sayılabilir. İnsan, alet yapmaya başladığı, kendi “doğa”sını ve tarihini yarattığı andan itibaren hayvandan ve doğadan ayrılmaya başladı. Bilim denilen kavramın nüveleri, en başında bu teknik ihtiyaçlardan ortaya çıktı. Bugün “modern” anlamda kullanageldiğimiz bilim dallarının ilk birikim süreci, pratik insan ihtiyaçları tarafından yönlendiriliyordu. Örneğin, ateşin kontrol altına alınışı ve bunun en doğal sonucu olan yemek pişirme, bugünkü kimya biliminin başlangıcıydı. Avcıların parçaladığı hayvanlar, anatomi ve biyolojiye yol açıyordu....

Avrupalı bir Marksist’ten AB’nin Sınıf Tahlili

Guglielmo Carchedi Başka Bir Avrupa İçin. Avrupa’nın Ekonomik Bütünleşmesinin Sınıf Tahlili İngilizce’den Çeviren: Mustafa Topal Yordam Kitap, İstanbul, Temmuz 2009, 519 sayfa Guglielmo Carchedi sekiz yıl önce yazılan, fakat Türkçesi yeni yayımlanan Başka Bir Avrupa İçin, Avrupa’nın Ekonomik Bütünleşmesinin Sınıf Tahlili adlı kitabında neoklasik iktisat anlayışının Avrupa Birliği’nin doğuşunu ve gelişimini açıklayamayacağını öne sürüyor. Carchedi, neoklasik iktisadın çelişkilerini eleştirerek ve yanılgılarındaki çaresizliğine dikkat çekerek, değerin üretim ve dağılımını ekonominin temeli, dolayısıyla sınıfları toplumsal yaşamın temel birimi olarak ele alan bir anlayışla Avrupa Birliği’ni üç ana başlıkta ele alıyor: Sırasıyla, entegrasyon, içerde ve dışarda emperyalist politikalar ve sınıf düşmanlığı… Egemen iktisat,...

Seçim Sonrası İran’a Bakarken İlkeleri Hatırlamak

İran’da 12 Haziran’da gerçekleşen ve Ahmedinecad’ın oyların yüzde 64’ünü alarak kazandığı ilan edilen seçimlerin ardından yaşanan sürecin nasıl okunması gerektiği sorusu, dünya solunu ikiye bölmüş durumda. Ortada molla rejimine karşı özgürlük ve demokrasi talebiyle bir halk isyanı olduğunu savunan bir tarafla, bir çeşit emperyalist müdahale ya da tezgahın, yeni bir “renkli devrim” girişiminin olduğunu söyleyen bir diğer tarafın olduğu söylenebilir. Fakat hem İran’ın kendisi hem de yaşananlar o kadar özgün ki, yukarıda kabaca çizdiğim ayrım, dünya solunda genel olarak liberal ve anti-emperyalist olarak tanımlayabileceğimiz bir taraflaşmaya denk düşmüyor. Genel siyasi duruş olarak aynı ilkeleri paylaşan birçok yazar, İran olayları sonrası...

Temmuz Ayında Dünyada Neler Oldu?

1 Temmuz: ABD, “Hançer Operasyonu” adıyla Afganistan’ın Helmand Eyaleti’nde Taliban’a karşı geniş kapsamlı bir operasyon başlattı. Saldırı, Obama döneminin ilk büyük savaşı oldu. 3 Temmuz: Küba lideri Raúl Castro, 2003 yılı ortalarında ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Küba’ya karşı büyük bir saldırı planladığını öne sürdü. Castro, “Bu, 1962 füze krizinden bu yana ülkemizin karşılaştığı en tehlikeli andı” dedi. 5 Temmuz: Çin’in Sincan Uygur özerk bölgesinde Uygur müslümanları, başka bir bölgede iki Uygur’un öldürülmesi üzerine Han Çinlileri’ne saldırdı. Günlerce süren çatışmalarda yüzlerce insan öldü. Olay Batı basınının Çin karşıtı propagandasını yoğunlaştırmasına yol açarken, mesele Türkiye’de adeta bir hezeyana dönüştü. Olaylarda Batı...

Kriz ve İşsizlik: AKP Ne Yapıyor, Biz Ne Yapmalıyız?

Dünya krizinin Türkiye’ye olan etkisini ele alırken, üzerinde en fazla argüman üretilmesi gereken başlığı işsizlik oluşturuyor. Türkiye ekonomisi krizden kredi olanaklarının daralması ve ihracat pazarlarında talebin düşmesi üzerinden etkilenirken, bu etkilerin işçi sınıfı açısından en ağır sonucu felaket boyutlarına varan bir işsizlik artışı oldu. Krizin kuşkusuz sınai üretimde düşüş, özel sektörün dış borç çevriminin pahalılaşması gibi sonuçları da var, ancak işçi sınıfı üzerindeki en ağır etkisi olan işsizliğin altının daima burjuvazi üzerindeki etkisinden daha kalın biçimde çizilmesi ve diğer sonuçların bu sonuç ile bağının kurulması gerekiyor. İşsizlik bu açıdan çok önemli bir siyasi başlık niteliği de taşıyor. Zira burjuva biliminin...

Krizi Anlamak İçin Meta Kavramına Yöntemsel bir Giriş

Kapitalist sistemin krizi 2007 yılının yaz aylarında ABD’deki ipotekli konut piyasasında patlak veren sorunlarla kendini hissettirmeye başladığında, konunun uzmanı sayılan insanlar, önce bunun ABD’deki finansal piyasalarla sınırlı olduğunu iddia etmişlerdi. Arkasından, bunun küresel finans piyasalarıyla sınırlı olduğunu söylemeye başladılar; ama çok geçmeden ekonomik kriz terimini kullanır oldular. Nihayet krizin ilk belirtilerinden yaklaşık bir sene sonra, toplumsal krizden de söz eder oldular. Bütün bu zorunlu kabullenişlerin ardından tahmin becerileri bu krizin ne kadar süreceği, toparlanmanın ne zaman başlayacağı konularına yönelmeye başladı. 2008 sonlarını işaret edenler, çok geçmeden 2009 sonlarına işaret etmeye başladılar; ancak bu da yetmedi, bu sefer 2010 yılı için...

Temmuz Ayında Türkiye’nin Dış Politikasından Önemli Başlıklar…

6 Temmuz: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ABD Başkanı Barack Obama bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede ABD’nin dünyadaki müslüman toplumlarla ilişkileri, Kafkaslar’daki durum, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Yukarı Karabağ sorunu ve Türkiye-ABD ilişkilerinin ele alındığı duyuruldu. Görüşmede Gül’ün Obama’ya Kahire’de gerçekleştirdiği konuşması için teşekkür ettiği belirtildi. 9 Temmuz: Çin’in Sincan bölgesinde yaşanan çatışmaları “adeta bir soykırım” olarak nitelendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuyu Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne taşıyacaklarını söyledi. İlerleyen günlerde Çin hükümetinin Erdoğan’ın sözlerine sert tepki vermesinin ardından Dışişleri Bakanlığı Türkiye’nin Çin’in iç işlerine karışmasının söz konusu olmadığını ifade etti. MHP lideri Devlet Bahçeli ise Erdoğan’a “one minute...

Türk Milliyetçiliğine Rusya Aşısı

Osmanlı’nın son yıllarında gelişen Türk milliyetçiliğinin kaynakları konusu ele alındığında konuyla biraz ilgili herkesin ilk aklına gelen isimlerden biri Yusuf Akçura’dır. Yusuf Akçura’nın Osmanlı’da milliyetçiliğin gelişimine önemli katkıları olmasının yanında başka bir davanın insanı olduğu da çoğunlukla bilinir. Akçura bir Rusya Tatarı’dır. Kazan burjuvazisinin önemli temsilcilerinden olan bir aileden gelir ve Rusya müslümanlarının çarlığa karşı verdikleri hak mücadelelerinin liderlerindendir. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren çeşitli ”büyük olaylar” vesilesi ile Türkiye’ye Rusya’dan büyük sayılarda Volga, Orta Asya, Azerbaycan ve Kırımlı Türk-Tatar müslüman nüfus akmıştır. Bu olaylardan ilki olan Kırım Savaşı’nı (1853-56) 93 Harbi (1877-78) takip etmiş, 1905 Devrimi ile Rusya’daki...

Sayıdaki Konular

Sayıdaki Yazarlar

    Hoşgeldiniz!

    Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

    Kayıt Ol!

    Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

    *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

    Şifrenizi geri alın

    Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

    Oluştur