Gelenek Sayı 36

ÇÖZÜLEN VE “ÇÖZÜMLEYENLER”

Teorik çözümleme gücü, yalnızca marksistler için değil, bütün düşünürler ve eylem adamları için özenilen, edinilmeye ve sergilenmeye çalışılan bir nitelik. Kendini marksizm gibi güçlü bir felsefi-teorik geleneğe ait görenler içinse bu özenme kimi zaman bir saplantı boyutuna da varabiliyor. Saplantıların güçlü bir sorumluluk duygusu ile beslendikleri koşulda yapıcı olmaları bile mümkünken, sorumsuzluk "teorik üretim özentisini" tiksindirici sonuçlara götürebiliyor.Okur bu girişten sonra nereye varılacağını tahmin etmekte güçlük çekmemiş olmalı: Yeni sol yazar ve "siyasetçi"ler belli zamanlarda en fazla tiksinti uyandırıyorlar.Reel sosyalizm deneyimini yorumlama konusunda, yeni solun gösterdiği teorik performans biliniyor. Eleştirilerindeki dışardanlığı, sorumsuz bir çözümleme yoğunluğu ile aştıklarını zannediyorlar. Pek çoğu...

OKURLARLA

Gelenek 6. yılına girmeye hazırlanırken oldukça doyurucu bulunacağına inandığımız bir sayıyla çıkıyor karşınıza.Önce elbette seçimlerdeki tavrımıza değinen Gündem var. Gelenek, bu seçimlerde sosyalizmin bağımsız sesi olacak bir açık devrimci işçi partisinden yoksun olmanın burukluğunu yaşıyor. Ancak mevcut olanaklarla bu sesin yükseltilmesi için elden gelen herşeyin yapılmasında büyük yarar var. Bu nedenle devrimci seçim bloğundaki çalışmalara etkin bir biçimde katılıyoruz.Seçimlerin burjuvazinin yakın dönem perspektif ve sorunları açısından değerlendirildiği Erkan Deniz Tarcan'ın yazısından sonra Devrimci Seçim Bloğu kapsamında İstanbul 4. Bölge'den milletvekili adayı olan arkadaşımız Vahdettin Özkan ile yapılmış bir söyleşiye yer veriyoruz. Özkan'a ve diğer sosyalist adaylara bütün devrimci güçlerin gereken...

DOĞRULANAMAYAN DOĞRULAR…

Aşağıda Sovyetler Birliği'nde karşı devrim öncesinde ülkenin en önemli günlük gazetelerinden birisi olan Sovyetskaya Rassiya'nın yazı kurulu üyelerinden biri ile yapılan görüşmenin bir bölümünü sunuyoruz. Görüşme, Ağustos ayındaki müdahaleden önce gerçekleşmesine rağmen bugün olup bitenlere ışık tutan niteliği gözönüne alınarak yayınlandı.GELENEK: Gazeteniz reformistler tarafından Sovyetler Birliği'nin en "muhafazakar" yayını olarak kabul ediliyor. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?N.R.: Burası ülkenin sol muhalefetinin sesi durumunda.GELENEK: Neye muhalefet?N.R.: Bizi çokları sağ kanatın karşıtı olarak görüyor. Biz ise Gorbaçov'a soldan muhalefet ediyoruz. Demokratlar ise sağdan. Karşıtımız Gorbaçov'dur.GELENEK: Konumlanışınızın dışında siyasi olarak veya ideolojik olarak neredesiniz?N.R.: Burası komünistlerin yayınıdır. Gerçek komünistlerin... Mutlaka bir ad takacaksanız, örneğin...

BÜTÇE: PİSLİĞİN KOLLEKTÖRÜ

Temmuz ayının sonlarına doğru kamu kesiminde çalışan yaklaşık 500 bin işçinin yıllık yüzde 141 oranında ücret zammı alacağı belli oldu. Bundan kısa bir süre önce de devlet memurlarının (elbette biz varolan işçi-memur ayrımını benimsemiyoruz ancak kime ne oranda ücret zammı verildiğini ele alırken ister istemez bu ayrımı kullanmak gerekiyor) 1991 yılı ücret zammı ortalamasının yüzde 44 olacağı kesinleşti. (Siz ilk 6 ay için verilen yüzde 20'lik ücret artışını ikinci 6 ay için verilen yüzde 40'lık ücret artışı ile toplayıp "memurlara yüzde 60 oranında yıllık ücret zammı verildi" diyenlere inanmayın; onlar sadece hesap yapmasını bilmiyorlar). Sonuçta 10 yılı aşkın bir süre...

BURJUVAZİNİN SEÇENEKSİZ SEÇİMİ

Türkiye kapitalizmi seçimlerden ne bekliyor? Temel sorusu bu şekilde konulmuş bir yazıda kesin doğrulanması beklenecek önermeler ileri sürmek yerine Türkiye'nin siyasal panoramasına bir gözatıp, olası yanıtları belirlemeye çalışmak yararlı olacaktır. Siyasal panoramaya gözatmak dedik. İlk söylenmesi gereken -bunu söylemek bize acı verse de- siyasal arenada sosyalizmin yokluğudur. Acı veriyor, çünkü Türkiye'de sosyalistler varken Türkiye siyasetinde sosyalizm yoktur. Kimse sosyalizmin dünya ölçeğindeki gerilemesinden vs. sözetmesin, bu gerileme gözönüne alındığında bile Türkiye'de sosyalist hareketin olması gerekenden, olabileceğinden çok geri bir noktada bulunduğunu düşünüyorum. Yukarıda sözedilen acı, ya haklı bir gurur ve sevince, ya da bir utanca dönüşecektir. Hangisi sorusunun yanıtını Türkiye'de sosyalistlerin...

BAĞIMSIZ TAVIRDAN PARTİLİ MÜCADELEYE DOĞRU

Cam işçisi bir aileden, sekiz kardeşinden yedincisi olan Vahdettin ÖZKAN 1961 yılında PAŞABAHÇE'de doğdu. İlk ve ortaokulu tamamladıktan sonra F.İ.Lisesi 1.sınıftan terketti. Okul döneminden sonra kısa dönem Şişe Cam işçiliği ve Hizmet İşkolunda Gezi Oteli'nde çalıştı. Siyasal yaşama 1976-1977 yıllarında atıldı. TİP Beykoz ilçe örgütünde üye olarak çalıştı. 1980 döneminde ve sonrasında siyasal mücadelenin içindeydi. Bir dönem Beykoz Halkevi YK üyeliği yaptı; halen bir işçi partisi oluşturulması için yürütülen çalışmalara aktif olarak katılıyor.GELENEK: Neden bağımsız adaylık, açıklar mısınız?VAHDETTİN ÖZKAN: Bağımsızlık konusuna değinmek istiyorum. Bağımsızlık doğal olarak birilerinden bağımsızlık anlamını taşıyor. Bir yanda burjuvazi diğer yanda proletarya. Özellikle 12 Eylül ile...

“MARKSİSTLERLE SOSYALİSTLER AYRIŞMALIDIR!”

GELENEK: Türkiye solunda mevcut oluşumların sosyalist program ve örgütlenme alanında ortaya çıkan boşluğu doldurdukları söylenebilir mi, içinde bulunduğunuz SBP bu boşluğu doldurma açısından işlevsel olabildi mi?SAVAŞ AL: Kuşkusuz son yıllarda sosyalist dünyada gelişen olaylar, ülkemiz sosyalistlerini de derinden etkiledi. Yalnız burada bir konuyu açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Bugüne kadar sosyalist denilince; bizde anlaşılan doğrudan doğruya marksistlerdi. Sosyalist oluşumların program farklılıklarındaki derin ayrılıklara karşın bu böyle bilinirdi. Bu oluşumların sadece ülke koşullarını değişik yorumladığı kabul edilirdi. Hiç kimsenin aklına program farklılığı nedeniyle o grubun marksist olmadığı gelmezdi. Batı'da 1890'lı yıllarda uç vermeye başlayan sosyalist-marksist ayrımı bizde hiçbir zaman olmamıştır.Dünyada son yıllarda meydana...

ŞİMDİ CEHALET VE GÖRGÜSÜZLÜK MODA

"Şimdi Pavarotti turları moda; Kopenhag'daki Hamlet Şatosu'nda 3 bin kişiye konser verecek olan ünlü tenor için bir uçak da İstanbul'dan kalktı."Gazeteler böyle yazıyor. Başlığın ardından, Sabancı, Ali Koçman ve Erol Aksoy gibi ünlü işadamları Pavarotti'yi ne kadar beğendiklerini anlatıyorlar."Valizin üzerinde 'Özal' yazısını gören Amerikalı hamal 'sen President'ın oğlu musun' diye sormuş. Yani çok tanınıyoruz, bundan yararlanmak lazım."Gazeteler yazıyor, bu sözler Türkiye'nin sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a aittir."Moskova'daki gösterilerde Çar Nikola'nın resimlerinin taşınması, Rus halkının demokrasiye olan özleminin bir ifadesi olarak yorumlanıyor."Bu Cumhuriyet gazetesinde bir fotoğraf altı olarak yer alıyor.Pavarotti'nin Avrupa'ya ne "okuduğu" belli. Sözgelimi Andy Williams ya da Matt Monroe'dan dinlenebilecek,...

Sayıdaki Konular

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur