Gelenek Sayı 50

SOSYALİST HAREKET VE AYDINLAR II

Gelenek'in geçen sayısında yayınlanan ilk bölümde, Ekim Devrimi'ne kadar olan dönem işlenmişti. Bu ikinci bölümde, genel hatlarıyla, Ekim Devrimi sonrasında Türkiye'nin geçtiği aşamaları, sosyalist hareket ile aydınların ilişkisini gözler önüne sermeye çalışacağım. Konuya özel önem atfettiğim iki siyasal güç ve örgütlülükle başlıyorum.KEMALİSTLER ve TKP İlk komünist hareketler; işgal döneminde İstanbul'da, sonrasında Anadolu'nun pek çok yerinde filizlenmiş ve hızla genişlemiştir. İçerisinde reformist burjuva öğeler barındırmasına rağmen, bilimsel sosyalizmi ilke olarak benimseyen Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, 1919 yılında kurulmuş diğer komünist gruplarla birlikte "grevler dalgası" altında çalkalanan işgal İstanbul'unda, örgütsel ve siyasal bir zemin bulmuştur.1918 yılında komünistlerin önderliğinde büyük bir...

SOSYALİST KURULUŞU STALİN’DEN ÖĞRENİRKEN-II

Sosyalizmin teorik onca sorunu varken "Stalin meselesi" üzerinde durmanın anlamı üzerine bir şeyler yazma ihtiyacı, "Sosyalist Kuruluşu Stalin'den Öğrenirken" başlıklı yazımın ikinci bölümünün bilgisayar kurbanı olmasından sonra ortaya çıktı. Genişleterek bir kitap çalışmasına dönüştürmeyi düşündüğüm bu yazıyı yeniden yazmaya başlarken (yeniden yazımın can sıkıcılığı içinde) konunun neden önemli olduğuna kısaca değinme ihtiyacı hissettim."Stalin döneminde şunlar oldu bunlar oldu" gibi laflar etmeyeceğim çünkü bunlar zaten yazının kapsamında... Stalin meselesini bugün hassas kılan şey, bu meselenin sosyalizm içi tartışmaların "bottle neck"i olma özelliğini korumasıdır. Bu tartışmalarda hangi türde bir labirent oluşturulursa oluşturulsun, Stalin meselesine yakınlaşılmakta, veya en azından Stalin mesele yapılmaktadır. Marksist...

BİR AYDININ SİYASAL ANATOMİSİ: MAKSİM GORKİY

"SSCB'nin toplumsal temeli; işçilerin, köylülerin ve aydın kesiminin, kopmaz ittifakıdır". (SSCB Anayasası 19.madde)Rus edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan ve kitapları birçok dilde, tekrar tekrar basılan Maksim Gorkiy'in hayatının sosyalist devrim süreci boyunca, sanatçı ve siyaset arasındaki gerilimi yansıttığı söylenebilir.Ekim devrimi öncesinde ve sonrasında, bolşeviklerle birlikte, yoksul Rus halkının "eşitliği ve özgürlüğü" uğruna savaşan, fakat hiçbir zaman bolşevik olmayan Gorkiy'nin Rus Sosyal Demokratlarla olan fikir ayrılıklarını, devrime yönelik kuşkularını daha iyi anlamak için, genel çizgileriyle "aydın kimliği" üzerinde biraz durmak gerekiyor.Dar anlamıyla günümüzde kullanılan aydın kavramı, burjuva devrimlerinin bir ürünü olmuştur. Fransız devriminin ideolojik ve siyasal yapılanmasının, temellerini atan ve devrimi...

SOSYALİZMİN İKTİSADI ÜZERİNE

Sosyalizmin iktisadından kastedilen en azından bu yazı kapsamında iktisadi uygulamalar ya da teknikler değil. Bu yazının konusu olan çerçeve yaşanmış sosyalist kuruluş deneyimleri söz konusu olduğunda ekonomik politikaların tekil siyasal kararların ele alındığı bir tarih incelemesi olmayacak. Tikel olarak ele alınan deneyim ancak kendi sınırlı tarihselliği içinde açıklanabilir. Kuramsal bir açılım denemesi ise yaşanmış olanın tarihselliği ile sınırlanmamış daha geniş bir tarihsel çerçeveye oturtulmak durumundadır. Bu çerçeve genel olarak kapitalizmden sosyalizme geçişin tarihselliğidir.Bu yazıda sosyalist ekonomi ya da sosyalist kuruluş ile ilgili bütünlüklü bir teorik inşa amaçlanmıyor. Yazı bu alanda mütevazı bir girişimi hedefliyor: Sosyalist kuruluşun tarihsel öncüllerinin bir çerçevesi...

TÜRKİYE’DE DEVRİMCİ SİNEMA TARTIŞMALARI 1960’LI YILLAR

Davamızı halletmez ölüm yaşamı paylaşalımNazım HikmetBu yazıda yeniden Türk sinemasının belli bir kesitinin tartışmalı ve önemli olduğunu düşündüğümüz bir olgusuna değineceğiz: Devrimci sinema tartışmaları. Kuşkusuz günümüzde böyle bir seçim kendi içinde siyasal ve ideolojik yönleri de taşıyor.İdeolojik olmasının gerekçesi kültürsüzleştirme ve depolitizasyon sürecine bir tepkiyi ve sinemaya bu anlamda politik bakmayı içeriyor. Siyasal yönü ise Türk toprağında, teorik ve pratik belli deneyimleri taşıyan bu olgunun gelecekte siyasal mücadeleyi zenginleştireceği düşüncesidir. Bu yüzden ve yeniden: Türk aydını geleceğini arıyorsa önce geçmişini kendi elleriyle kurmak zorundadır Metin Çulhaoğlu, Aydın Hep Günah Keçisi mi Olacak?, Gelenek 1 Kasım 1986 .Türkiye'de devrimci sinema tartışmaları...

MAHALLE ÇALIŞMASINDA SOSYALİSTLERİN TABAN ARAYIŞI

Sayısal çoğunluk sağlamayı devrimci atılımın kaynağı sayan anlayışların liberal ve de popülist karakterine kafayı bozmadan politik mücadelenin yasalarını hatırlamak durumundayız. Bu hareket komünistlerin Türkiye'nin ihtilalci birikiminde jakoben sıfatını gururla sahiplenmesinde oynadığı rolü sosyalist devrimci düşüncenin emekçi kesimlerde taban bulmasında da üstlenmek zorundadır. Çark "çekiç saflarında mücadele verenlerin bu görevi ertelemeleri mümkün değildir. Bugün politik mücadelenin birincil sorunu sosyalizmin toplumsal tabanını genişletmektir.Tartışmalarımızda birçok kez önemine işaret ettiğimiz ideolojik mücadele meselesinin anlaşılabilmesi, bu meselenin kafamızı soyut biçimlerle meşgul etmemesi için sosyalizmin kalabalıklara taşınma işlemine daha fazla önem vermemiz gerekmektedir.Bu işlemin içeriği konusu çok sayıda yoldaşımız tarafından bu derginin sayfalarında ele alındı. İçerik...

KOMÜNİST NAZIM ARAMIZDA

Bu topraklarda savaşan devrimcilerin büyük bir şansı var: Bu topraklar çağdaş şiirin en önemli doruklarından birini bağrında yaşatmış, yüzyılımızın en büyük şairine Nazım Hikmet'e "memleket" olmuştur.Nazım bugün burjuva medyasının ve onun sanatçı bozuntularının iddia ettiği gibi melonkolik bir aşk şairi değildir, hiçbir zaman da olmadı. Nazım kemalizmin mahkemelerinde yargılanırken ne olduğunu, ne yaptığını ve neyi hedeflediğini burjuvazinin suratına haykırmıştır:"Ben komünistim bu muhakkaktır. Komünist şairim ve daha esaslı bir komünist olmaya çalışıyorum!"Garbaçov rüzgârlarını arkasına alıp pupa yelken düzene iltihak eden ve bugün karşı devrimin borazanını üflemekle meşgul bir takım "aydınlar" Nazım'a sahip çıkmak için kan ter içinde debeleniyorlar. Her fırsatta yazılar...

MAHALLE ÇALIŞMASI VE SINIF PERSPEKTİFİ

Bu yazımda, mahalle çalışmasının geçmişine genel bir bakış getirmeye, özellikle de bugünün verili koşullarında mahallelerin ne gibi bir potansiyele sahip ve hangi çalışma tarzına açık olduğuna dair ipuçları vermeye çalışacağım.Bunu yaparken bu konuda bir hayli "zengin" ve çeşitli özgüllükler taşıyan bir coğrafyayı Çukurova Bölgesi'ni, özelde ise Çukurova'nın şahdamarını oluşturan Adana'yı merkeze koyacağım.Mahalle çalışması deyince akla ilk gelen gecekondular ve "göç" olmakta, haliyle yapılan tahliller ve çıkartılan sonuçlar birbirine sıkı sıkıya bağlı ve birbirini besleyen bu iki olgu etrafında dönmektedir.60'ların sonunda başlayan ve 1970'li yıllarda doruğa tırmanan, göç temelinde "ekmek ve iş" derdini içeren iktisadi bir boyut taşıyor ve kırlardan kentlere...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur