2000’e Doğru adlı haftalık derginin 14-20 Şubat tarihli 8. sayısında Dergi’nin Ankara Büro Şefi Hasan Yalçın’ın Yalçın Küçük ile yaptığı bir görüşme yer aldı. Hasan Yalçın bu görüşmede Toplumsal Kurtuluş’un Şubat sayısında yayınlanan “Özal, Perinçek’ in Partisini Destekliyor” başlıklı bir haber nedeniyle Küçük’e sorular yöneltiyor. Bu ilginç görüşmeyi okurlarımıza aynen sunuyoruz.
“Ben de mahkûm olabilirim. Benim de siyasi hakkım yok.”
Küçük’ün birkaç davası var. Bir kitabından mahkûmiyet bekliyor. Parti kurma hakkının olup olmadığına ise emin değil.
Toplumsal Kurtuluş dergisinde çıkan, “Özal, Perinçek’in Partisini Destekliyor” başlıklı haber üzerine Yalçın Küçük ile Hasan Yalçın konuştu.
–Sayın Yalçın Küçük “Toplumsal Kurtuluş” dergisinin Şubat sayısında “Özal, Perinçek:in Partisini Destekliyor” başlıklı bir haber yer alıyor. Üstelik kapağına da çıkarmış. Bu haberin kaynağı nedir?
Ben direkt olarak yazı işleriyle ilgili değilim. Haber tümüyle Sabah gazetesinden alınma. Toplumsal Kurtuluş’un iki resimden başka katkısı yok.
– “Toplumsal Kurtuluş” biraz seviniyor gibi değil mi? Resimlerle “desteklenen, destekleyen” resim altları ve üstleriyle bir kompozisyon yapmış.
Memnuniyetten çok, şaşırdığını söylemek mümkün. Nasıl bunlar konuşuluyor? Sabah gazetesinden alınmış bir haber. Ne ölçüde doğrudur, ne ölçüde yanlıştır? Özünün çok fazla yanlış olduğunu düşünse herhalde bunu basmaz. Ama, çok şaşırtıcı. Ben de şaşırtıcı buluyorum.
– “Toplumsal Kurtuluş” haberi yaparken Sabah gazetesinin 12 Ocak günlü sayısına dayanıyor. Oysa ertesi gün Sabah’ta Doğu Perinçek’in bir açıklaması çıktı. Bakın fotokopisi burada. Ayrıca 17 Ocak tarihli 2000’e Doğru da Perinçek’in Taksim toplantısında söylediklerini içeren bir başyazısı çıktı. Bunları görmediniz mi? Toplumsal Kurtuluş bunları incelemeden haber yazarken doğru mu yapmıştır?
Doğu Perinçek’in Özal’a “devlete güveniyoruz” deyip dememesi önemli değil. Daha önemli olan eğer doğruysa Turgut Özal’ın Doğu Perinçek’e “Bir parti kurun sizi destekliyorum, korkmayın” demesi.
– “Eğer doğruysa” diyorsunuz. Bunu araştırabilirdiniz. Özal’ ın sözleri sizin söylediğiniz gibi değil. 200 kişi var o toplantıda size anlatabilecek, 180 tane insan çıkardı aralarından.
Bakın yani burada Toplumsal Kurtuluş’u her türlü savunurum ama bunlar benim işim değil. Arkadaşlarımın işi. Üstelik ben evimden çıkmıyorum.
– Kusuru onlara bırakıyorsunuz.
Tabii. Yani bu dediğiniz yapılsa olurdu.
– Ama sizin yanlış düşünmenize yol açmışlar. Sizin gibi bu kadar objektiflik üzerine yazıp çizen objektif olmayanları eleştiren bir insanı…
Çok önemli oluyorsa düzeltilir.
–Biz önem vermiyoruz da, Toplumsal Kurtuluş çok önem vermiş.
Ama, yani, gerçekten bir tek haklı olabileceğiniz nokta şudur: Niye Sabah’ın yazısına itibar edildi? Yoksa varsayalım ki bu aşağı yukarı doğru; o zaman bu çok önemli.
–O başka tartışma konusu. Onu da tartışırız.
Ancak dikkat edilirse burada kapağa çıkarılan ne Doğu Perinçek’in sordukları, ne de Turgut Özal’ın söyledikleri. Bence şundan bundan öte Doğu Perinçek’in böyle bir toplantıya katılmasını kendi taktiridir; ama ben çok şaşırtıcı buldum.
“O BAŞKA!”
–Sizin böyle toplantılara katıldığınız hiç olmadı mı? Ne bakımdan yanlış buluyorsunuz?
Hiç, hiç. Katılmam da. Bu her şeye rağmen o toplantılara katılan insanlar arasındaki belli bir yakınlığı ifade eder. Onlar arasında belli usullere bağlanıyorsunuz. Bunların içinde saygıdeğer insanlar yanında aşırı sağcı insanlar, güvenilmez insanlar var. Tutucu gazetecilerin yöneticileri var. Sosyalizm mücadelesi verme durumunda olan bir insanın onlarla beraber…
–Orada ne söylendiği, nasıl davranıldığı önemli değil m?
Hiç, hiç. Tabii ki, takdir onun.
– Geçen yıl Amerikalılarla bir yemekte bulunduğunuzu biliyorum. Yanlış mı yoksa?
Hayır. Söyledim arkadaşlara. Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı gelmiş. Bir gün özel yemeğe çağırdı. Benim Türkiye’deki hapishanelerde, üniversitede olanlarla ilgili görüşümü almak istedi.
–Ama bir emperyalist devletin temsilcisi değil mi?
Ayrı onlar, geliyorlar. Her ülkeden geliyorlar, ediyorlar.
BORAN’IN MECLİS’E GÖTÜRÜLMESİNİ DE ONAYLAMIYORUM
–Doğu Perinçek’in başyazısında açıkladığı sorularına bir eleştiriniz var mı?
Okumadım, çok özür dilerim. Ben bu ara bir kitap yazıyorum. Hasan Bey, tekrarlamak durumundayım, bence Taksim görüşmelerinin en ilginç yanı Turgut Özal’ın orada oturanlara “Ben 141, 142, 163’ü kaldıracağım, ama Evren, adını vermemekle beraber, razı olmuyor, daha ikna edemedim” demesi.
–Özal bunları kaldıracağım derse, sol mu kusurlu olur? Siz mi kusurlu olursunuz, yani sizin de içinde bulunduğunuz sol?
Hayır efendim ona katılmıyorum. Çok iyi olur, kim kaldırsa iyi olur. Bir tek önemli olan tarafı hangi sözlerle söylenmiş olursa olsun “Kurun destekliyorum” demesi veya buna yakın bir anlama gelen söz söylemesi.
–“Sosyalist Parti’yi destekliyorum” diye bir söz yok. Tercüman ve Bulvar gazeteleri Sosyalist Parti kurulunca aleyhte bir kampanya başlattılar. Bunu değerlendirir misiniz?
Normal tabii. Tercüman bir ara daha okuyan bir sağın temsilcisi görünüyordu. Anladığım kadarıyla tiraj sorunlarıyla daha fanatik bir sağın temsilcisi görünüyor. Behice Boran’ın cenazesi Meclise götürüldüğünde benim de orada olduğumu yazdı. Ben hiç oralı bile olmadım.
–Behice Boran’ın Meclise götürülmesini de mi biraz teslimiyetçi buluyorsunuz?
Bunu hiç onaylamadım
–Biraz şekillerle ilgili değil misiniz acaba? Bu tür olayları biraz da Türkiye ve dünya çapındaki güç ilişkileriyle açıklamak gerekmez mi?
Hayır efendim. Seni yurttaşlıktan çıkarmış bir parlamento binasına… Başka hesaplar var. Hiç kimseyi de güçlü gördüğüm yok.
MAHKÛMİYETE GİDİYOR…
–Şimdi Yalçın Bey, 12 Eylül boyunca yargılandınız. Çok uzun süre hapis yattınız.
Çok uzun değil, çok uzun değil.
–Kaç yıl?
Hiç. Bir yıl bile değil. Ama çok uzun istendi. Şimdi de 3-4 tane oldu.
–Ne gibi sonuçlar alındı? Beraat mahkûmiyet?
Bir tanesi mahkûmiyete doğru gidiyor. Yani kitap davam. Beraat ediyoruz, ısrar ediyorlar. Bir kısmından beraat ediyoruz.
–Üniversiteye dönmeniz gerçekleşti?
Ama bugün gazetelerde var. Danıştay, bizim bölge mahkemesinden aldığımız iptal kararını bozdu. Yargı yoluyla yeniden göreve dönme yolunu tıkadı.
–Şundan sordum bunları: Düzenin bize karşı tutumuna verdiğiniz önemi göz önüne alıyorum. Siz Doğu Perinçek’le ilgili yargı oluştururken Turgut Özal’ın üstelik ne dediğini tam bilmeden sözlerini kullanıyorsunuz.
Hayır efendim hayır. Öyle düşünmüyorum ben. Bugünkü rejim ve Toplumsal Kurtuluş’un yazdığına göre de daha çok MİT ve Genelkurmay İstihbarat Dairesi’ nin planlanmasıyla da Türkiye’de evcimen, uysal bir sosyalist parti ya da komünist bir parti istiyor.
–Onun eylemine bakmak gerekmez mi?
Şunu söyleyeyim, ben, yeni kurulan parti bu olacaktır demiyorum. Doğu Perinçek’in kuracağı partiye de böyle bakabilir, TöBeKP’ye de böyle bakabilir.
–Doğu Perinçek bir parti kurdu 80 öncesinde. Yargılandı, mahkûm oldu. Siz de aynı dönemde yargılandınız, hakkınızda davalar açıldı, mahkûm olmadınız. Mahkum olmamanız sevindirici, ayrıca benim için. Bunları sizin mantığınız içinde söylüyorum. “Düşmanın bize karşı tutumu” diye kullanılan yargılama açısı bakımından…
Yok, yok, yok. Şu anda benim davalarımın hiçbirinin mahkûmiyetle sonuçlanmadığı söylenemez.
–Var mı mahkûmiyet?
Benim şu anda parti kurma hakkımın olduğundan emin değilim.
–Olduğu çok açık. Olması da çok güzel. Sizin gibi önemli bir şahsiyetin parti kurma hakkının olması bütün sol için güzeldir.
Kitap davam sekiz yıldır sürüyor. 8. Daire kararı bozuyor, başsavcılık ısrar ediyor. Benim de Doğu Perinçek gibi herhangi bir parti kurma imkânım olmayabilecek.
-Mahkûm olmak istiyor musunuz?
Hayır.
–Mantığınız oraya götürmüyor mu? Yani mahkûm olsanız memnun olacakmışsınız gibi? Yani düşman o zaman size sert davranmış olacak?
Kesinlikle. Yeteri kadar sert davranıyorlar. Şu anda hakkımda üç tane yeni dava açılıyor. Ben birtakım arkadaşlar gibi bunu propaganda etmeyi düşünmüyorum. Yıllardır pasaport alamıyorum…
–O zaman “Özal tarafından destekleniyor” diye yazılar yazmak biraz insafsız olmuyor mu? Türkiye’de kurduğu parti dolayısıyla mahkûm olmuş, cezası kesinleşmiş, ömür boyu siyasi haktan yoksun insanlar hakkında?
Özal, 141-142’den şiddet unsurunu kaldırdığı zaman benim de 142’den kesinleşmiş mahkûmiyetim varsa bu, de facto bir af olacaktır. Bunu yaparsa şimdi “ben böyle istemiyorum” falan demeyeceğim. Böyle bir kompleksim yok.
TEK STANDART
–Toplumsal Kurtuluş, siz de zaman zaman överek söylersiniz, “çok sert” yazılar yayımlamasına rağmen düzen dışı değil, değil mi efendim?
Değil, değil kesinlikle değil.
– O zaman onu da mı şu “hoşgörülen sol” içinde değerlendirmek gerekir?
Hiç öyle düşünmüyorum. Toplumsal Kurtuluş da her yasa çizgisi içerisinde çalışan hareket, her yasal hareket, parti, bir tür ödün verir. Bu doğaldır. Toplumsal Kurtuluş da böyle yapıyor. Toplumsal Kurtuluş’un da, 2000’e Doğru’nun da bir işlevi vardır. Sürekli olarak yasa çizgisini geliştirmek. Önemli olan sürekli yasalardaki daralmayı açmaya çalışmak.
–Ben bu ölçüyü herkese uygulamak gerektiği için soruyorum zaten.
Arkadaşlar bir dergi gösterdiler.. Hatta “cevap verelim mi” dediler. Ben de “vermeyin” dedim. Toplumsal Kurtuluş’u ve beni eleştiriyorlar… Doğu Perinçek’in düzenlediği parti toplantılarına katılarak, Doğu Perinçek’in meşrulaşmasına katkıda bulunmuşum…
–Aman efendim hiç ihtiyaç yok buna. Önemsiz topluluklar bunlar.