Etiket: Türkiye Sol Tarihi

İsmail Bilen: Atılım’ın mimarı

Bir bütün olarak Türkiye komünist hareketinin ve özel olarak TKP’nin tarihindeki en önemli isimlerden biri İsmail Bilen’dir.Marat, Laz İsmail, Savaş Üstüngel en çok bilinen müstearlarıdır. Tam da bu yüzden İsmail Bilen’in yaşamı üzerine bir şeyler yazmanın ciddi kısıtları var. 1922 yılından hayatını kaybettiği 1983 yılına kadar, tam 61 yıl, TKP üyesi olan ve Parti’nin çeşitli organlarında yöneticilik yapan İsmail Bilen’i TKP’den, TKP’nin mücadele tarihinden ve mücadele pratiğinden, politik-ideolojik-örgütsel tarzından ve salınımlarından ayırıp, sadece tarihsel bir figür, bir komünist lider, ...

Türkiye’de sosyalist mücadele:

Türkiye’de sosyalist mücadelenin tarihi çeşitli vesilelerle yazıldı, tartışıldı. Çok özel bir şey söylenmeyecek, yeni bir belge ortaya konmayacaksa bu kadar çok tarih yazma çabası eninde sonunda o tarihte yaşamayı getirecektir. Bu nedenle, kimlerin neler yaptığına ilişkin bir tarih yazısı yerine bugüne de yararı olacak bir tarih incelemesi daha yerinde olacaktır. Türkiye’de sosyalist mücadelenin bu dönemde en çok gereksinim duyduğu şeylerden biri de esasında geçmişte ne yaptığından ziyade bugün yaptıklarının ve/veya yapacaklarının olası sonuçlarına ilişkin geçmişten dersler çıkartılıp çıkartılamayacağı noktasında toplanmaktadır. ...

Türkiye komünist hareketi Ekim Devrimi’yle doğmuştur

1917 Ekim Sosyalist Devrimi, tek başına Rusya’nın kaderini değiştirmemiş, aynı zamanda bir bütün olarak dünyanın kaderinde muazzam etkide bulunmuştur ve bu anlamıyla tarihin önemli bir sıçrama noktası olarak görülmelidir. İnsanlık tarihinde benzer sıçrama noktalarından birisi olan 1789 Fransız Devrimi gibi 1917 Ekim Sosyalist Devrimi de bilimden kültüre, ekonomiden uluslararası ilişkilere kadar bir dizi alanda köklü dönüşümlerin anahtarı olmuştur. Reel sosyalizmin çözülüşü, Ekim Devrimi’nin etkisini ortadan kaldırmadı. Tersine Ekim Devrimi’nin yaratmış olduğu değişimin bir kez daha ne kadar önemli olduğunu ve ...

TKP’lilerin bazı hikayelere karnı tok*

Gazete Manifesto: 29 Ocak tarihinde “Gelenekten Geleceğe TKP Konferansı” düzenleyeceksiniz. Bu toplantının amacı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Aysel Tekerek: 29 Ocak TKP geleneğinde oldukça önemli bir tarih. Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledildiği tarihte ülkenin komünistlerinin bu vesile ile toplanmalarının anmayı aşan anlamı oldu hep. Bu tarih, kimi zaman bir seçim gündemi ile, kimi zaman iktidarın güncel bir saldırısına karşı örgütlenmek için komünistlerin görevlerini tazeledikleri, umutlarını güçlendirdikleri, Mustafa Suphi’nin yoldaşlığından bir kez daha gurur duydukları bir tarih oldu. Bu yıl ...

Gelenek Dergisi’ne yanıt: Anlatılan senin hikayen değil…

Eskiden yalnızca “Ne Yapmalıcılar” vardı. Artık “Ne Yapmalıcılar” ile “Ne Yapmamalıcılar” var. Ne yapılmaması gerektiği açık, ancak “Ne ve Nasıl Yapmalı” konusunda bir ayrım bulunmaktadır. TKP saflarında yaşanmış olan tartışma, bir leninizm tartışmasıdır. Sınıfa sadece kurgusal düzeyde yer veren, asli olarak yarı aydın elitizmine dayanan bir leninizm mi, işçi sınıfı temelli bir leninizm mi? Leninizmi “taş devri siyaseti” sayanlarla zaten işimiz bitmiştir, onlar konu dışıdır. Aynada kendilerine bakarak ne kadar haklı olduklarıyla kibirlenenler, “Ne Yapmalı”yı değil “Ne Yapmamalı”yı temsil etmektedirler. ...

İşçi sınıfının ve bilimsel sosyalizmin hocası: Behice Boran

Behice Boran hakkında birçok biyografi yazıldı; kendi yazıları, konuşmaları ve mahkemelerde yapmış olduğu savunmalar kitap olarak basıldı. Hakkında yazılan yazılara rağmen, onun üzerine konuşmanın, mücadelesini ve Türkiye sosyalist hareketine katkılarını bir kez daha hatırlamanın güncel siyasi pratiğimiz açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Gökhan Atılgan, Boran’ın hayatını “Cumhuriyet döneminde yetişmiş bütün aydınlarda olduğu gibi halkı eğitmek, aydınlatmak isteyen genç bir yurtseverin; daha sonra bütün toplumu değiştirmeyi hedefleyen Marksist bir kuramcı ve siyasal lider olarak ortaya çıkılması arasında geçen bir serüven” olarak tanımlamaktadır. ...

“TÜRKİYE’NİN DÜZENİ”: VAR MI?

“Türkiye’nin Düzeni” (1968) 1960’lı yılların en önemli çalışmalarından biridir. Çalışmanın önemi, siyasal konumu ve bağlanması net bir yazarın (Doğan Avcıoğlu), en titiz akademisyenlerin bile dudak bükemeyecekleri bir bilgi ve belge zenginliğini okura sunmasından kaynaklanır. Okurun, bu bilgi ve belge zenginliğinden “stratejik ipuçları”Tarihsel çözümleme bağlantılı “stratejik ipuçları” terimi aslında 60’lı yıllarda ilk kez İdris Küçükömer tarafından kullanılmıştır. Küçükömer’in 1969 tarihli “Düzenin Yabancılaşması: Batılaşma” adlı çalışmasının (Ant Yayınları) bir bölümü “Son Bürokrat Paşaya Sorular ve Stratejik İpuçları” başlığını taşır. Küçükömer’in “stratejik ipuçları”, ...

KURU GÜRÜLTÜYÜ AŞMAK

“Much Ado about Nothing” Shakespeare’in oyunlarından biridir. Türkçe’ye “Kuru Gürültü” adıyla çevrilmiş, bu adla sahnelenmiştir. Oyunun adı düz biçimde Türkçe’ye çevrildiğinde “Ortada fol yok yumurta yok, ama bir vaveyladır gidiyor.” gibisinden bir anlam çıkmaktadır.Shakespeare’in bu oyunu beş perdelik bir komedidir.Türkiye’de Kürt sorunu, bu oyunun adının tam tersini çağrıştıracak bir noktaya gelip dayanmıştır. Birçok siyasal ve toplumsal özne açısından bakıldığında, ortada hem fol hem de yumurta vardır; gelgelelim, bu özneler (ki aralarında solun yanı sıra burjuvazi, AKP ve Kürt dinamiğinin siyasal ...

Sayfa 1 of 18 1 2 18

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur