Hesap siyaseti kaybetti, hesap sorma siyaseti kazanacak!
Bugünün kaybedeni düzen muhalefetidir, yarın emekçilerin mücadelesiyle kazanılacaktır!
AKP’yi yenecek tek güç devrimci siyaset, sosyalist program ve emekçi halkın örgütlü gücüdür!
24 Haziran, AKP ve MHP eliyle çok önceden hesaplanan, tezgahlanan ve hazırlanan bir korsan seçim olarak emekçi halkımıza dayatılmıştır. Referandumun meşruiyet sorunu ortadayken, AKP ve MHP eliyle dayatılan bu korsan seçim, emekçi halkın iradesinin gasp edilmesinin bir yöntemi olarak düşünülmüş, bütün iplerin gerici iktidarın elinde olduğu OHAL koşullarında hayata geçirilmiştir. Kimse, seçimlerde yaratılan havaya bakarak, bu korsanlığın, dayatmanın ve hukuksuzluğun üzerinin örtülmesine izin vermemelidir. Seçim sonuçları, düzen muhalefetinin ve sahte solun bütün meşrulaştırma girişimlerine ve umut tacirliğine rağmen, emekçi halkımıza dayatılan bu korsanlıkla elde edilmiştir.
24 Haziran seçimi, bizzat sermaye devletinin arkasında durduğu ve AKP gericiliği tarafından planlanan bir dayatma olarak halkın iradesi ve geleceğinin çalındığının resmidir.
Biliyoruz ki, ülkemizin ilerici toplumsal birikimi ve işçi sınıfı potansiyeli devrimci bir seçenek altında birleşmek kaydıyla bütün bu hesapları yenebilecek güçtedir. Ancak bu güç, sahte sol ve düzen muhalefeti tarafından bir kez daha düzen kanalına akıtılmış, AKP’nin korsan seçimine ve başkanlık rejimine geçişe meşruiyet katacak bir oyuna dönüştürülmüştür. Bugün düzenin sahte solunun ve muhalefetinin, «AKP’yi geriletmek» adıyla kurduğu oyun çökmüştür. Emekçi halkımız, bir kez daha bu gerçeği görmeli ve özünde Erdoğan’ın başkanlığının yolunu açan umut tacirlerine güvenmenin maliyetiyle yüzleşmelidir.
Siyaseti bir kenara bırakıp aritmetikle Meclis çoğunluğu hesapları yapanlar halkımıza yalan söylemiştir. Meclis’te AKP-MHP gerici-faşist koalisyonunun geriletilmesi mümkün olmamış, tersine gerici AKP ve MHP’nin yanına bir başka faşist partinin eklenmesi sağlanmıştır. Düzen solunun “hesapları”, AKP diktasından kurtulmak adına başkanlık rejimine meşruiyet katmak ve Meclis’in daha da sağcılaşmasının önünü açmak dışında bir sonuca ulaşmamıştır.
24 Haziran seçimleri sağın sağla yarışından başka bir şey olmamış, sağı sağla geriletmek gibi garabet bir durum ülkemize muhalefet olarak pazarlanarak bugünkü sonucun yolu döşenmiştir. Sağın sağla geriletilemeyeceği bir kez daha ve açıkça ortaya çıkmıştır.
«Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız» diye yola çıkanlar, bu korsan seçime katılarak Erdoğan’ı el birliği ile başkan yapmışlardır. 24 Haziran seçimlerine büyük anlamlar yükleyerek, emekçi halkımızı korsan seçim oyunun bir parçası haline getirenler, başkanlık rejimine meşruiyet katma konusunda en büyük paya sahip olmuşlardır.
Yine aynı şekilde HDP’nin barajı geçmesi, AKP-MHP ittifakının geriletilmesine yol açmamış, Erdoğan başkan olurken gerici-faşist güçler de Meclis’te çoğunluğu sağlamış, kurulan bu denklem büyük bir demagojiden ibaret kalmıştır. Ülkemizin devrimci, ilerici, cumhuriyetçi, yurtsever ve emekten yana birikiminin temsiliyeti «AKP geriletilecek» yanılsamasıyla bir kez daha HDP siyasetine yama edilmeye çalışılmıştır. Bugün HDP’nin Meclis’te bulunması sağcı bir rejimde “demokrasi süsü” olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır.
Sosyalist ve devrimci güçlerin temsil edilmediği gibi, yeni rejimin meşruiyetini onaylatma hamlesi olan 24 Haziran seçimlerinde bağımsız aday politikası da, korsan seçimin mezesi olmak dışında bir anlam ifade etmemektedir.
Bu seçimlerin kaybedeni bizzat bakkal hesaplarıyla seçim politikası yürüten düzen muhalefeti ile sahte soldur. Meclis’in öneminin daha da azaldığı bir süreçte, milletvekili aritmetiği üzerine büyük umutlar yaratarak gerici sermaye düzenine ve AKP rejimine meşruiyet katan umut tacirlerinin maliyeti ortadadır. Bu maliyet ise emekçi halkımıza ve ülkemize çıkarılacaktır.
Ülkemizin ilerici, cumhuriyetçi, yurtsever ve emekten yana toplumsal birikimi büyük bir güçtür. Yeter ki bu güç derlenip, devrimci bir siyaset, sosyalist bir program ve örgütlü bir güçle ayağa kalksın!
Bugün sosyalistler bu sorumlulukla her zamankinden daha fazla karşı karşıyadır. Sosyalizmin bağımsız siyasal hattının ortaya çıkması, işçi sınıfının ve emekçi halkımızın devrimci siyasal odağının yaratılması görevi bugün çok daha büyük önem kazanmıştır. AKP’yi yenecek yegane güç emekçi halkın örgütlü gücü, bu gerici sermaye diktatörlüğüne karşı başarının tek yolu da işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir.
Partimiz, 24 Haziran seçimleri öncesi bu tabloya dair uyarılarını yapmış, düzenin karşısında mücadelesini sürdürürken başkanlık rejimine meşruiyet arayışlarının dışında durmuştur. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi bu sorumluluğun bilinciyle mücadele görevini bundan böyle daha büyük kararlılıkla sürdürecektir.
TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ