Sayı 4 / Ağustos 2018

Türkiye Komünist Hareketi 2018 Konferans Raporu

BÖLÜM I ÇOK KUTUPLULUĞA GİDEN DÜNYA   Reel sosyalizmin çözülüşünün ardından, emperyalist-kapitalist sistemin, Yeni Dünya Düzeni denilen ve küreselleşme ideolojisi ve söylemiyle tüm dünyaya yayılan saldırganlığı bugün uluslararası alanda ve tekil tekil bir dizi ülkede yaşanan sorunların kaynağıdır. Sovyetler Birliği’nin ve sosyalist bloğun çözülmesinin ardından, emperyalist-kapitalist sistem “Yeni Dünya Düzeni” diyerek “küreselleşmeyi” dünyaya dayatmıştır. Aradan geçen sürede 1990’ların başında “dünya vatandaşlığı, sınırların ortadan kalkması” gibi pozitif önermelerle örülmeye çalışılan küreselleşme ideolojisinden bugün geriye savaşlar, terörizm, işsizlik, yoksullaşma, adaletsizliklerin artışı, büyük bir göçmen ve sığınmacı sorunu, artan dinci, ırkçı, yabancı düşmanı gericilik gibi ağır sorunlar kalmıştır. Sadece sermayeye sınırsız hareket edebileceği...

Türkiye Komünist Hareketi’nden seçim sonuçlarına ilişkin açıklama

Hesap siyaseti kaybetti, hesap sorma siyaseti kazanacak! Bugünün kaybedeni düzen muhalefetidir, yarın emekçilerin mücadelesiyle kazanılacaktır! AKP’yi yenecek tek güç devrimci siyaset, sosyalist program ve emekçi halkın örgütlü gücüdür! 24 Haziran, AKP ve MHP eliyle çok önceden hesaplanan, tezgahlanan ve hazırlanan bir korsan seçim olarak emekçi halkımıza dayatılmıştır. Referandumun meşruiyet sorunu ortadayken, AKP ve MHP eliyle dayatılan bu korsan seçim, emekçi halkın iradesinin gasp edilmesinin bir yöntemi olarak düşünülmüş, bütün iplerin gerici iktidarın elinde olduğu OHAL koşullarında hayata geçirilmiştir. Kimse, seçimlerde yaratılan havaya bakarak, bu korsanlığın, dayatmanın ve hukuksuzluğun üzerinin örtülmesine izin vermemelidir. Seçim sonuçları, düzen muhalefetinin ve sahte solun bütün...

Bu oyuna mahkum değiliz! Reddediyoruz!

AKP-MHP tarafından seçimlerin yaklaşık 1,5 yıl önceye alınarak 24 Haziran tarihine çekilmesi normal bir süreç olarak görülemez. Bu adım, düzenin sahipleri için bir zorunluluktan öte doğrudan gerici-faşist koalisyonun bir tercihi olarak karşımıza çıkmış, ülkemiz bir dayatmayla karşı karşıya bırakılmıştır. Bu anlamıyla 24 Haziran seçimleri baskın bir seçim olmanın ötesinde basbayağı korsan bir seçimdir ve seçimin meşruiyeti temelden sorgulanmak durumundadır. Bugünkü tablonun birdenbire ve kendiliğinden ortaya çıktığını söylemek, en hafif tabirle saflıktır. Öncesinde gelişen sürecin tamamı, bunun, AKP ve MHP tarafından adım adım planlanan bir seçim darbesi olduğunu açık olarak göstermektedir. YSK tarafından atılan adımlar, seçim mitingleri gibi düzenlenen AKP örgüt...

Bir tarihe sadakatsizlik örneği: Rüzgarın Hatıraları

“merdivenleri çıkıyorum dik ve sonu gelmez merdivenleri... o yol güneşe götürecek bizleri”Aram Pehlivanyan’ın 5 Ocak 1946 tarihli “Türkü” isimli şiirinden bir alıntı.   Marksist Manifesto’nun dosya konusu “Sol” olunca, yazının temasını seçmek için tonlarca girişimde bulundum. Aklımda sayısız fikir varken, üstelik bir tanesini işlemeye başlamışken, Özcan Alper’in RüzgarınHatıraları isimli filmine denk geldim. Filmin henüz ortasında kafamdaki konu belirlenmişti, hatta yazmaya başlamıştım. Tarihe nasıl sadakatsizlik edilir, bu yazıda biraz bunu irdeleyeceğiz. Alper’in, Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi, Ermeni şair-ressam Aram Pehlivanyan’ın hayatından esinlenerek çektiği 2014 yapımı Rüzgarın Hatıraları filmine ilişkindeğerlendirmemize birazdan geçeceğiz ancak önce Pehlivanyan’ın hayatına ilişkin ufak bir bilgi: Aram...

Her devrin adamı Joseph Fouché ile her mevsime dayanıklı adam Thomas More

Fransız siyaset adamı Joseph Fouché (1759–1820) gibi bir karakterin (yoksa karaktersizin mi demek gerekiyor) dünya siyaset sahnesine geldiği görülmüş değildir. Avusturyalı roman, tiyatro, biyografi yazarı ve gazeteci Stefan Zweig’ınJoseph Fouché: Bir Politikacının PortresiZweig, S.,Fouché: Bir Politikacının Portresi, (çev.: B. Arpad), İstanbul, Can Yayınları, 1996. isimli biyografik yapıtından yola çıkarak bu görülmemiş politik karaktere göz atacağız. 1790’da papaz okulu öğretmeni, 1792’de kiliselerin yağmacısı, 1793’te komünist, 1799’da İmparator Napolyon’un Polisi, Bakanı olan binbir surat Joseph Fouché… Stefan Zweig, Joseph Fouché’yi “modern zamanların en mükemmel Machiavel’i” olarak adlandırır; çünkü o bütün partilerin ve politikacıların adamı olan ve tahta geçecek herkesin, her zaman yularını başarıyla...

Ermeni Sorunu: Yalanlar ve gerçekler

Ermeni Sorunu’nundoğuşu ve 1915’e evrilentarihsel süreç Türk milliyetçi tarih yazımında emperyalist devletlerce Osmanlı Devleti’ne yapılan dış müdahaleler ve bu müdahalelerin biçimlerinden biri olarak görülen misyonerlik faaliyetleri, Ermeni Sorunu’nun ortaya çıkışı ve gelişmesinde neredeyse yegâne etken olarak gösterilmekte, Ermenilerin Osmanlı idaresi altında hiçbir sorun yaşamaksızın adeta bir “asr-ı saadet” içerisinde oldukları iddia edilmekte ve bu sorunun herhangi bir tarihi temele dayanmayan, dış güçler ve bilhassa da misyonerler tarafından ortaya çıkarılan “sunî bir sorun” olduğu görüşü yaygın biçimde savunulmaktadır.Oysa Ermenilerin Osmanlı idaresinde herhangi bir sorun yaşamazken, salt dış güçlerin kışkırtmaları ve misyonerlik faaliyetleri neticesinde devlete isyan ettikleri yönündeki iddialar; emperyalist müdahalelerin Osmanlı...

Popüler kültür-edebiyat yayıncılığı ve sol siyaset:

“Ciguli, Azer Bülbül, Sabahattin Âli ve Nâzım Hikmet gibi isimleri yan yana getirebilecek bir yayın fikri geliştirin!” desek, kafanızda nasıl bir şey canlanır? Belki 5 sene önce sormuş olsaydık en fazla alaycı bir gülümseme ile karşılaşacağımız bu yaklaşım son 3-4 yıldır kültür ve edebiyat yayıncılığımızın merkezine oturmuş gözüküyor. Türkiye solunun ve medyasının özellikle 2013 sonrası bir fotoğrafını çekmek istediğimizde, sıklıkla “muhalif” veya “alternatif” gibi etiketlerle karşımıza çıkan, “popüler kültür ve edebiyat” şeklinde kategorize edebileceğimiz bir medya formatı önemli yer tutmaktadır. En popüler örnekleri arasında KAFA, OT, Bavul gibi dergileri sayabileceğimiz bu formatın günümüz kültür ve edebiyat dergiciliği alanında bir modele...

Türkiye Komünist Partisi:

Türkiye sosyalist hareketinin siyasal haritası çizildiğinde Türkiye Komünist Partisi geniş bir alanı doldurur ve siyasal mücadelede TKP çizgisi önemli bir ağırlık taşır. Bu durum, tek başına isminin yaratmış olduğu değerle değil, aynı zamanda –bu değerle birlikte– TKP’nin sosyalist hareket içinde temsil ettiği çizginin, sosyalist hareketin diğer bölmelerine göre özgün bir yer taşıması ile ilgilidir. Bu saptamanın altında yatanların başında, tarihsel olarak TKP’nin sosyalist devrim hattının biricik temsilcisi olması varken aynı zamanda güncel siyaset bağlamında TKP’nin temsil ettiği, savunduğu ve ortaya koyduğu siyasetin de ilgisi bulunuyor. Marksist Manifesto’nun bu sayısında ele alınan konu, Türkiye solu olunca, TKP’yi ayrı bir yazı olarak...

Devrimci demokrasi yola nasıl devam edecek?

Türkiye’nin son on beş yılı Türkiye sol hareketinde yeni bir tasnif ihtiyacını doğuruyor mu? 21.yüzyıla girerken Türkiye sol hareketinin farklı öznelerini tanımlayan karakteristikler, 21.yüzyılın ikinci on yılında halen geçerli mi? AKP’li yılların toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda ortaya çıkardığı dönüşümlerin Türkiye sol hareketinin farklı öznelerinin geleneksel pozisyonlarını etkilemediğini düşünmek için herhangi bir gerekçeye sahip değiliz. Tam tersine, ülkenin tamamına etki eden dönüşümlerin sol hareketi etkilememesi tuhaf olurdu ya da bu durumdan etkilenmeyecek bir sol hareket ancak kendi kabuğunun içine çekilmiş, ülkeye dair hiçbir iddiası olmayan bir sol hareket olurdu. Kritik nokta bu etkilenmenin başta sorduğumuz sorulara yanıt vermeyi gerektirecek kadar...

Bir HDP yazısı: Liberal ve ulusalcı sentez

Halkların Demokratik Partisi (HDP) üzerine yazılacak bir yazı birden fazla yönü içinde barındırmak durumunda. Türkiye tarihinde HDP sıradan bir muhalefet partisi olarak görülemeyeceği gibi, Türkiye’de sosyal demokrasinin ana unsuru pozisyonunda olmadığını ve meseleyi Türkiye’nin çeşitli özgünlükleri ile birlikte ele almak gerektiği açık olmalı. Buradan hareketle HDP’ye dair bir tartışmayı yürütürken bu yönlerin ana hatlarının ifade edilmesi gerekmektedir ve kabaca şu başlıkları yazmak mümkündür: HDP’nin Kürt siyasi hareketinin tarihselliği içerisinde ele alınması. HDP’nin Türkiye siyasetinde oturduğu güncel yerin netleştirilmesi. Kürt ulusalcılığı düzleminde HDP’nin rolü. HDP ve liberalizm. HDP, Türkiye siyaseti, Türkiye işçi sınıfı mücadelesi ve sol. Tüm bu başlıkların ayrı ayrı...

Sayıdaki Konular

    Sayıdaki Yazarlar

      Hoşgeldiniz!

      Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

      Kayıt Ol!

      Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

      *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

      Şifrenizi geri alın

      Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

      Oluştur