15-19 Şubat 2002 tarihler arasında Filistin ve İsrail’e giden Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu (WFDY) heyetinin raporunu yayımlıyoruz
Aralık 2001’de Atina’da toplanan Genel Konseyi’nin aldığı karar üzerine WFDY harekete geçerek Filistin halkına, öğrencilerine ve gençliğine destek ve dayanışmamızı iletmek için Filistin Öğrencilerinin Genel Birliği (GUPS) ve İsrail Genç Komünist Ligi (YCLI) ile yakın işbirliği içinde 2 yıl içinde üçüncü defa bir dayanışma heyetini Ortadoğu’ya gönderdi.
Heyetin zamanlaması tesadüfi değildi ve 18 ay önce başlayan İkinci İntifada’dan bu yana İsrail askerlerinin Filistin topraklarına ve özellikle Gazze Şeridi ile Batı Şeria’ya karşı giriştikleri en kanlı ve vahşi işgalle çakışıyordu.
WFDY heyeti 13 örgüt ve ülkeden katılan 18 delegeden oluşuyordu. İki WFDY temsilcisi dışında heyette aşağıdaki örgütlerden yoldaşlar ve arkadaşlar vardı:
Portekiz Komünist Gençliği (JCP), İtalyan Komünist Gençliği, EDON (Kıbrıs), Sol Parti Gençliği (Finlandiya), Belçika Emek Partisi Gençliği, Brezilya Devrimci Gençliği, Sol Cephe-İşçi Gençlik İttifakı (Macaristan), TKPli Öğrenciler (Türkiye), KNE (Yunanistan), İşçi Partisi (İrlanda), Japon Barış Gemisi, İsrail Genç Komünistler Ligi (YCLI) ve Filistin Öğrencilerinin Genel Birliği (GUPS).
Temel amaç İsrail askerleri ve Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki rollerini, Filistinli ailelerin çektiklerini, her gün yaşanan ölümleri, kurumların ve binaların yok edilmesini incelemek ve bunlara tanıklık etmekti.
Aynı zamanda yakın dönemde İsrail’de gelişen barış hareketinin incelenmesi ve İsrail’in temel politikasını izlemeyi reddeden, işgalin sona erdirilmesini ve 1967 sınırları çerçevesinde kurulacak bağımsız bir Filistin devletini talep eden güçlerle dayanışmanın ifade edilmesi de hedefleniyordu.
İsrail ve Filistin’i ziyaret etmek, GUPS ve YCLI temsilcileriyle görüşüp İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü işgal, yakın zamanda yükselen tansiyon ve İsrail ve Filistin’deki siyasi güçlerin tepkisi, emperyalist güçlerin sorumluluğu ve WFDY’nin mevcut koşullardaki sorumlulukları hakkındaki görüşlerini almak bir başka amaçtı.
Son olarak da, WFDY bu heyet aracılığıyla tüm Federasyon üyelerinin ve kardeş örgütlerin en sıcak ve militanca selamlarını Filistinli gençlere ve öğrencilere iletmeyi, gittikçe büyüyen Filistin’le dayanışma hareketi hakkında bilgi vermeyi ve elbette gelecekte Filistinliler’in mücadelelerine destek olacak eylemleri koordine etmeyi hedefliyordu.
Her ne kadar durum hâlâ gergin ve İsrail’in Filistin’deki askeri varlığı her gün artan kurbanlarla devam etmekteyse de yukarıdaki görüşler ışığında WFDY, heyetin başarılı olduğu görüşündedir. WFDY heyetinin ziyaretini önemli kılan bir başka gerekçe de geçtiğimiz yıl hiçbir uluslararası gençlik ya da öğrenci örgütünün Filistin’i ziyaret etmemiş oluşudur. WFDY bu durumu olumlu bulmamakta ancak bu durum WFDY’nin Filistin davasına bağlılığını ve verdiği özel ağırlığı yansıttığını düşünmektedir. Heyetin tüm üyeleri heyet programının görevlerini paylaşarak heyete aktif bir biçimde katılmışlardır.
Batı Şeria’daki toplantılar ve gözlemler
WFDY, İsrail tankları Ramallah’a girerek, şehri “kontrol noktaları”yla bölüp hareket etmeyi zorlaştırırken, büyük bir gerilim ve ciddi tehlikeler altında, GUPS liderliği tarafından sıcak ve yoldaşça karşılanmıştır. GUPS Başkanı İbrahim Keşri, Ramallah’taki GUPS Genel Merkezi’nin birkaç gün önce İsrail askerleri tarafından işgal edildiğini ve siyasi materyallerle dosyalarına el konulduğunu belirtti. Büronun bulunduğu bölge kapatılmıştı ve birkaç gün boyunca büroya ulaşmak mümkün olmamıştı. GUPS Yürütme Komitesi Filistin bölgesi içinde serbest dolaşıma getirilen sınırlamalar ve yasaklar dolayısıyla 18 aydan bu yana tam katılımlı bir toplantı yapamamıştı.
GUPS Filistin gençliğinin ve öğrencilerinin mücadele ettiği mevcut durum ve koşullar hakkında bilgi vererek, Öğrenci Birlikleri’nin ve diğer gençlik örgütlerinin işgalcilere karşı direnişi örgütlemek için nasıl harekete geçirilmeye ve örgütlenmeye çalışıldığını anlattı. Zorluklara rağmen GUPS kahramanca ve cesur bir biçimde, yılgınlığa düşmeden, sürekli olarak halkının hakları için mücadele ediyor. Ziyaret boyunca karşılıklı takdir ve daha yakın bir işbirliği WFDY ve GUPS arasındaki temel zemini oluşturuyordu.
Heyet, Filistin Yasama Konseyi Genel Sekreteri Ruhi Fatih ile görüştü. Dostça bir atmosferde geçen görüşmede Filistinli yetkili mevcut durumu, Batı Şeria’nın yeniden işgaliyle ortaya çıkan gelişmeleri, sivillerin her gün öldürülmesini ve evlerin ve binaların yıkılmasının anlattı. Liderlere ve önde gelen kişilere karşı İsrail askerleri tarafından düzenlenen suikastlere işaret etti. Filistin’deki tüm siyasi güçlerin katıldığı ve desteklediği FKÖ’nün ve Filistin Ulusal Meclisinin aldığı tavrı açıkladı. İsrail birliklerinin 1967’de işgal edilen topraklardan kayıtsız şartsız çekilmesi, yerleşimlerin durdurulması ve kaldırılması, mültecilerin geri dönmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve özgür bir Filistin devletinin kurulması. İsrail’in artan saldırganlığı açıkça 11 Eylül’de ABD yaşanan olaylarla ilişkilidir, İsrail “terörizmle savaş” söyleminden faydalanarak Filistinlileri ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Çabalarında ABD yönetiminden tam destek almaktadırlar.
Ramallah kenti halk için sorunlar yaratacak biçimde askerler ve tanklar tarafından tamamen işgal edilmişti. Şehrin giriş ve çıkışlarında her gün işlerine gitmeleri engellenen ve küçük düşürülen insanların beklediği kilometrelerce uzunluğunda kuyruklar oluşuyordu. Şehir akşamüstü ve geceleri ölü bir kente dönüşüyordu çünkü herhangi biri için sokağa çıkmak çok tehlikeliydi. İçlerine sokakta oynayan çocukların da bulunduğu yüzlerce kişi bir yerden bir yere gitmeye çalışırken ya da evlerinin yakınlarında vurularak yaralanmış ya da öldürülmüştü.
FKÖ ve Filistin Ulusal Yönetimi Başkanı Yaser Arafat’ın karargahı bile gözünü korkutmak ve Filistinli liderin serbestçe hareket etmesini engellemek için tanklarla kuşatılmıştı.
Filistin Başkanı heyeti karargahında ağırladı ve heyet üyeleriyle samimi ve gayet dostça bir fikir alışverişi gerçekleşti. Başkan Arafat’ın yabancı temsilcilerle görüşmesi bir saatten fazla sürdü ve görüşme Filistin medyası tarafından kapsamlı bir biçimde yayımlandı. Zor bir zamanda yapılan ziyaret için içten şükranlarını ifade eden Arafat, bürosunun hemen yanı başındaki İsrail tanklarını göstererek “kimsenin kendisini yerinden kıpırdatamayacağını ya da tehdit edemeyeceğini çünkü tek bir ses ardında birleşen Filistin halkının onunla beraber olduğunu” söyledi.
Arafat Filistin halkının yaşadığı sıkıntıların tarihini anlatarak, yıllar önce Filistin Devleti’nin eski Filistin topraklarının yüzde 22’sine sahip olacağı ve geri kalanının İsrail’e bırakılacağı sözünün verildiğini ancak bununla ilgili 242 ve 338 sayılı Birleşmiş Milletler kararlarının hiçbir zaman uygulanmadığını ifade etti. Öte yandan Arafat geçtiğimiz on yıl boyunca FKÖ’nün iki tarafın da kabul edeceği bir çözüm bulmak için yürüttüğü çabaların (Madrid, Oslo ve İzak Rabinle görüşmeler) imzalarının ve anlaşmalarının arkasında durmayan İsrail tarafından yok sayıldığını belirtti.
Başkan Arafat’ın değerlendirmesi İsrail hükümetinin temel uluslararası hukuk kurallarını ve kararlarını, insan haklarını ihlâl ettiği, ırkçı ve gerici bir rejim olduğu şiddetin yükselmesinden ve İkinci İntifada’nın başlamasından sorumlu olduğu yönündeydi. Filistinlilerin 1967 sınırları ve Doğu Kudüs başkent olarak kabul edilirse İsrail’le barış içinde yaşamak istediklerini vurguladı. Açıkça, Filistin sınırları içinde Filistin halkı tarafından gerçekleştirilen eylemleri “kendini savunma eylemleri” ve İsrail sınırları içinde yapılan eylemleri “terör eylemleri” olarak niteledi.
Başkan Arafat saldırgana ve kurbana eşit mesafede duran, doğrudan ve dolaylı olarak İsrail saldırganlığını destekleyen ABD ve diğer ülkelerin tavrından duyduğu düş kırıklığını ifade etti. 2001 yılında ABD Başkanı Bill Clinton ve İsrail Başbakanı Ehud Barak’la gerçekleştirdikleri Camp David Toplantısı’na değinerek, bu toplantının İsrail’in Filistin sorununun hayati problemleri olan yerleşimler, başkent, mülteciler gibi konulardan bahsetmeyen “teklifler”i hakkındaki yalanları yaymak amacıyla kullanıldığını söyledi. İsrai’lin Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ni yeniden işgalini ABD’nin dünya çapında yürüttüğü “terörizmle savaş”la benzer göstermek için harcadığı çabalara değindi. Bu teorinin çok tehlikeli olduğunu söyleyerek şimdiden son 18 ayda 1200’den fazla Filistinlinin hayatına, binlerce yaralıya ve tamamen yok edilmiş bir ekonomik ve sosyal hayata malolduğunun altını çizdi.
WFDY Filistinlilerin tavrına tamamen katıldığını belirterek Filistin halkına dönük hâlâ devam eden soykırımı kınadı ve Filistin Ulusal Yönetimi’nin demokratik biçimde seçilmiş ve meşru yönetimine tam desteğini ifade etti. WFDY’nin Filistin halkının kahramanca ve cesur tavrına duyduğu şükran ve tebrikleri ifade edilerek Filistin halkını bölmeye dönük çabaların her hangi bir zemin bulamayacağının çünkü halkın temel tutumlar ve liderliği etrafında birleştiğinin altı çizildi. Heyet gizli ve sessiz bir biçimde ABD’yle işbirliği yapan ve işgal kuvvetleri ve kurbanla eşit mesafede duran AB’nin ve üyelerinin tavrı karşısında duyduğu öfkeyi ifade etti. WFDY kendini diğer üye ve kardeş örgütlerle beraber tüm ülkelerde daha güçlü bir dayanışma hareketi için daha fazla çalışmaya adamıştır.
WFDY heyeti Batı Şeria’da Ramallah belediye başkanı, sivil örgütlerden bir heyet ve bakanlık binasına giriş çıkışlar İsrail askerleri tarafından engellendiği için geçici bir binaya taşınmak zorunda kalan Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Jamal Mheseen’le de görüşme fırsatı buldu. Şehrin bir çok bölgesinde devam eden yıkım inanılmazdı. Bir çok yabancı yatırım ya da altyapı bağışları veya tesisleri yıkılmış ya da yok edilmişti. Bunun en karakteristik örneği aynı zamanda bir televizyon binası olan Ramallah’taki PBC (Palestanian Broad Casting) binasının birkaç hafta önce İsrail askerleri tarafından içindeki insanlar çıkarıldıktan sonra patlayıcılar ve bombalar kullanılarak tamamen yok edilmesiydi. Amaç “PBCnin terör eylemleri için çağrıda bulunduğu” bahanesiyle Filistin halkının sesini kesmekti.
Filistinlilere dönük askeri operasyonların ve diğer saldırıların sonuçları şu şekildedir: Geçtiğimiz 18 ay boyunca sadece Batı Şeriada 6 bin 350 kişi yaralandı. Bunların yüzde 32’si 17 yaşın altındaydı ve yüzde 22,6’sı gerçek mermilerle yaralanmıştı. Yüzde 40,4’ü kafalarından, yüzde 37’si göğüslerinden ve toplamda yüzde 65’i vücutlarının üst kısmından yaralandı. Düzinelerce okul kapalı halde; çünkü ya tehlikeli bölgelerin yakınında bulunuyorlar ya da İsrail askerleri tarafından işgal edilmiş durumdalar.
İşsizlik oranı yüzde elliden fazla, 12 binden fazla işçi askerler tarafından tutuklanmış üç bini cezalandırılmış ve iki bini hapishanelerde kötü davranışa ve hakarete maruz kalmış.
Nüfusun yüzde 65’inden fazlası günde 1,5 ABD dolarından daha azıyla yaşamını sürdürüyor. İsrailli bir yerleşimci yılda bin 450 metreküp su kullanabilirken bir Filistinli için bu rakam sadece 50 metreküp.
Programın bir başka önemli parçası Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC) lideri ve FKÖ yürütme kurulu üyesi Gaes Abdülkerim’le yapılan görüşmeydi. Bunu Filistin Halk Partisi (FHP) Merkez Komitesi koordinatörü ve FKÖ Yürütme Kurulu üyesi Hana Emireh’le Doğu Kudüs’te yapılan görüşme izledi. Her iki görüşmede de WFDY heyeti liderlerin temel noktalarda FKÖ’nün bütünüyle uyuşan görüşlerini yoldaşça tartışma imkanı buldu. ABD siyasetinin ve Ortadoğu’daki rolünün kınanması, AB’nin belirsiz rolü, 11 Eylül’den sonra kötüleşen durum ve Filistin devletinin oluşturulması ve işgalin durdurulmasına dönük BM kararlarında ısrar görüşmede tartışılan konulardı. Liderler açıkça masum sivillerin ölmesine neden olarak Filistin davasına hizmet etmeyen İsrail’e dönük intihar saldırılarıyla aralarına mesafe koydular. Bu saldırıların Filistin bölgesinde ölümcül işgal kuvvetlerine karşı yürütülen meşru ve yasal savunma kategorisindeki direniş eylemlerinden farklı değerlendirilmesi gereğine dikkat çekildi.
Gazze Şeridi’ni ziyaret
Gazze Şeridi’ne girebilen delegasyon şanslıydı çünkü İsarail askerleri zaman zaman Eretz’deki giriş noktasından geçerek yaklaşıyorlardı. Gazze Şeridi’nde yaşayanların karşı karşıya kaldıkları zor ve kritik durum ilk andan itibaren gözlenebiliyordu.
İsrail tarafından uygulanan abluka ve yaptırımlardan tüm Filistin halkı zarar görüyor ancak Gazze Şeridi’ndeki durum daha da kötü.
Genel Sekreter Mahmut El-Habil tarafından yönetilen Gazze’deki GUPS liderliği WFDY heyetini sıcak bir biçimde karşıladı ve neredeyse her gün bombalanan yerler, evler ve tesisler hakkında bilgi verdi. Bir mülteci kampını bulunduğu güneydeki Refah kentine de bir ziyaret gerçekleştirildi. Burada yakın zamanda İsrail askerleri Mısır sınırına yakın 74 evi yıkmıştı. Burada yaşayan insanlar tüm bölgedeki nüfusun neredeyse en yoksullarıydı. İsrail günlük saldırılarında F-16 savaş uçakları ya da Apache helikopterleri gibi gelişmiş silahları kullanıyorlardı. Denizden de savaş gemileri Gazze Şeridi’ndeki saldırılara katılıyordu.
Heyet karargahı birkaç hafta önce bombalara hedef olan Refah Valisi Macid El-Aga’yla görüştü. Buradaki yıkım en ciddilerinden biriydi. Birçok kadın ve çocuk tarlada çalışırken, sokakta oynarken ya da bir yerden başka bir yere giderken Yahudi yerleşimciler ya da İsrail askerleri tarafından yaralanmış ve öldürülmüştü. Bir yandan yerleşimciler için özel yollar yapılırken diğer yandan Gazze’den Han Yunus’a giden yolda sık sık Gazze’yle Refah arasındaki bağlantıyı kesen yeni kontrol noktaları oluşturulmuştu.
Bir yıldan fazla bir süredir çalışmayan Gazze Uluslararası Havaalanı 2002’nin başından itibaren ağır bombardımanlara hedef olmuştu. Bunun sonucunda tüm pist ve havaalanındaki tesisler tamamen yok edilmişti. WFDY İsrail’in bölgedeki tüm sivil altyapıyı yok eden çılgınlığına tanıklık edebilmişti.
WFDY toplam 18 yıl boyunca İsrail tarafından hapiste tutulan ve şu anda Refah’taki mülteci kampında yaşayan Erzak Bakanı Ebu Ali Şahin’le görüşme şansını bulabildi. Bakan kamptaki mültecilerin ve özellikle çocukların günlük sıkıntılarını anlattı. Filistin halkının saygınlığı ve yaşaması için direnmekten başka bir yolu olmadığının altını çizdi.
Ebu Ali Şahin İkinci İntifada’ya kadarki tarihsel gelişmelere değinerek Filistin halkının barışçıllığına ve İsrail halkı ile, bağımsız bir devlet olmak koşuluyla bir arada yaşama konusundaki uzlaşmacılığını vurguladı. Toplantıya Uluslararası İşbirliği Bakanlığı’ndan Ahmet Ramadan ve Nebil Glelatt’da katılarak, Filistin Ulusal Yönetimi’nin Filistin halkının içinde bulunduğu durumun anlaşılması için ülke içinde olduğu kadar ülke dışında da çaba gösterdiğine değindiler.
WFDY Gazze Şeridini terk etmeden önce El-Fetih Gençlik hareketi ve hareketin başkanı Abdülhakim Awad ile Gazze şehrindeki Genel Merkezlerinde dostça bir buluşma gerçekleştirdi. Her iki taraf da, Fetih Gençliğinin ülkedeki en büyük gençlik örgütü olarak özel öneminin altını çizerek gençliğin genel olarak İntifada içindeki rolünün altını çizdi. WFDY, Fetih Gençlik hareketinin cesur duruşunu takdir ettiğini ifade etti.
İsraildeki toplantılar
WFDY’nin, başkanlığını Genel Sekreter Salim Murad’ın yaptığı İsrail Genç Komünistler Birliği (YCLI) liderleriyle Nazarethdeki Genel Merkezlerinde bir buluşma gerçekleştirme fısatı oldu. YCLI’nın Nazarethdeki yerel örgütünün düzenlediği bir organizasyonda yapılan çalışmalar ve örgütün duruşu hakkındaki sunumların ardından yabancı delegeler toplantıdakilere hitap etti.
YCLI’nın Filistinlilerin bağımsız bir devlet ve yerleşim yerleri dahil 1967’den bu yana işgal edilen tüm bölgelerden geri çekilinmesi amaçlarına verdiği açık desteği ifade etti. Kalıcı ve adil bir çözümün yalnızca BM’nin 242 ve 338 numaralı kararlarının uygulanması ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devletinin kurulması ile sağlanabileceğinin altı çizildi.
YCLI, İsrail toplumu içindeki çalışmalarını özetleyerek YCLI’nın, hiç bir fark olmaksızın iki-toplumlu bir mücadeleden oluşan bir Yahudi-Arap hareketi olduğunu ifade etti. Bu çabalara rağmen eşitsizliklerin ve ayrımcılığın okullarda, üniversitelerde ve iş yerlerinde günlük yaşamın bir paçası haline geldiği belirtildi. YCLI’nın gerici siyonist güçlere karşı mücadele ettiği ve Filistin sorununun “iki halk için iki devlet” temelinde bir çözümü hedefledikleri vurgulandı.
Toplantıya İsrail Komünist Partisi (CPI) ve Eşitlik ve Özgürlük Cephesi (Hadash) adına İsrail Kneset’i üyesi Eisam Makhoul’da katıldı. Eisam Makhoul, partinin ve cephenin, halkın, Tel Avivde her birine yaklaşık kırk bin kişinin katıldığı iki gösteri ile büyüyen barış hareketi sürecinde harekete geçirilmesi konusundaki güncel çabalarına değindi. Yüksek sayıda (360’ın üzerinde) İsrail ordusu üyesi askerin ve subayın, Filistin’de işgal edilen bölgelerde görev yapmayı yazılı olarak reddettiklerini bildirmeleri cesaret verici bir gelişmeydi. Bu İsrail hükümetinin gerici politikalarının, İsrail Savunma Kuvvetleri içinde dahi muhalefetle karşılaştığının bir göstergesi.
WFDY, başkanlığını Genel Sekreter Muhammed Nafaa’nun yürüttüğü CPI delegasyonu ile de bir toplantı gerçekleştirdi. CPI WFDY’ye Filistinlilerin bu zor döneminde oluşturulan heyet için tebriklerini sundu. Genel Sekreter, bugünkü durumu İsrail ordusunun 1982’de Beyrut’a düzenlediği saldırı ve işgal ile karşılaştırarak rejimin artan saldırganlığının başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin İsrail’e verdikleri destekle doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizdi.
Muhammed Nafaa, mücadelede karşılaşılan güçlüklere ve engellere rağmen partinin halk içinde daha fazla destek kazanma yönünde ilerlediğini belirtti. Derinleşen krizle birlikte ülkenin ekonomik durumu, özellikle İsrail’deki Arap toplumunun işsizlik sorunu ve sendikalarla diğer kitle örgütlerinin mücadeleleri hakkında bilgi de verildi.
CPI, tüm yabancı delegelere gerçekleri tüm dünyaya duyurmaları ve yalanlara karşı savaşmaları ve Ortadoğu’daki emperyalist politikalara karşı büyüyen protestolara paralel olarak Filistin ile dayanışma eylemlerini artırmaları çağrısında bulundu.
Heyetin vardığı sonuçlar ve öneriler
WFDY, GUPS, Filistinli yetkililer ve YCLI’nın heyetin başarıya ulaşması için gösterdikleri çabaları ve verdikleri desteği takdir eder. Ortak değerlendirme, heyetin WFDY ve üye örgütlerin durumu daha iyi anlamalarına ve Filistin ile dayanışma hareketinin güçlendirilmesi için dayanışma göstermelerine yardımcı olduğu şeklindedir.
WFDY çabalarını ısrarla sürdürecektir. Heyette yer alan tüm katılımcılarla yaptığımız görüşmeler sonucunda aşağıdaki önerileri açıklıyoruz:
- Dünya çapında dayanışma eylemlerini artırmak.
- Toprak Günü olan 30 Mart’ta tüm ABD ve İsrail Elçilikleri önünde protesto gösterileri yapılması için çağrıda bulunmak.
- Filistin’in işgalinin 35. yılı olan 5 Haziran’da WFDY’nin diğer bölgesel ve uluslararası gençlik ve öğrenci örgütleriyle beraber oluşturacağı çok daha büyük bir heyetle bölgeye gitmek.