BÜYÜNÜN SÖZÜNDEN SÖZÜN BÜYÜSÜNE
Bu yazının konusu, ilkel büyü törenlerinden doğan ve binlerce yıllık serüveni içinde sürekli değişen şiirin; dili, yapısı ve işlevidir. Şiirin serüveni, onunla aynı kaynaktan doğan ve aynı tarihsel koşullardan beslenen; müziğin dansın ve (biraz da) tiyatronun serüvenine benziyor. Bu nedenle bu yazıyı okurken “şair”i “sanatçı” ve “şiir”i de “sanat ürünü” diye okuyabilirsiniz.İnciyi anlayabilmek için istiridyeyi ve onun yaşadığı sıcak denizleri anlamak zorundayız. Şiiri anlayabilmek için de onun ulamlarını iyi kavramamız gerekiyor. Bu nedenle şiiri; toplumbilim, ruhbilim ve dilbilimin konusu olarak...