Osmanlı, Konstantinopolis’i payitaht kıldıktan sonra içinden geçip geldiği Anadolu’yu hep “arka bahçe” olarak değerlendirirken gözünü Avrupa’ya dikmişti. Arka bahçe Anadolu’dan bakıldığında da durum farklı görülmüyordu. Anadolu’dan bakıldığında payitaht olarak tanımlanan İstanbul, taşı toprağı altın; payitahttan bakıldığında Anadolu, “taşra” idi. Bu çerçevede Anadolu’da, İstanbul için bir yandan güzellemeler düzülüp diğer yandan türkülerle ağıtlar yakılır, beddualara konu olurken aynı zamanda “taşra” sözcüğü kavram olarak bu görüşler çerçevesinde anlam kazanıp sözlüklere geçti: Taşra, bir ülkenin başkenti ya da en önemli kentleri dışındaki toprakların ...
Yerel seçimler yaklaştıkça en büyük metropol kentlerden küçük ölçekli yerleşimlere kadar memleket sathında proje yarışları hızlanıyor. Bu projelerin kapitalizmi derinleştirmeyi, sermayeyi, kâr motifini ve sömürü ilişkilerini toplumun her hücresine şırınga etmeyi öngören arı burjuva olanlarını bir kenara bırakalım. Bir de “toplumsal” içerikli ve söylemli olanlar var.Ancak daha baştan belirtmekte yarar var; bu iki kategoriyi birbirinden ayırmakta teorik ve pratik zorluklar bulunuyor. Örneğin sağcı bir belediyenin meta ilişkilerini yaygınlaştırma işlevini gören, dolayısıyla sermayeyi toplumsal yaşamın mahalle ve sokak kıvrımlarına kadar sokmaya ...
Bugün, dünyanın neresinde olursa olsun komünistlerin önünde duran görevlerin başka tarihsel dönemlere göre daha güç ve karmaşık olduğunu kabul ederek başlamak gerekiyor.Söylenen, ilk bakışta, öteden beri vurguladığımız belirli gerçeklere ters düştüğü izlenimi verebilir. Öyle ya, sosyalizm alternatifinin zorlayıcılığından kurtulan kapitalizm kendi çıplak yüzünü artık daha pervasızca sergilemiyor muydu? Son on yılda birbiri ardına patlak veren krizler uluslararası sistemin ve ülke ekonomilerinin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koymamış mıydı? Milyonlarca insan piyasa fetişizmi adına açlığa ve yoksulluğa itilmiyor muydu? Emperyalist saldırganlığın, ...
MİRASIN SINIRI MÜCADELENİN UFKU
Sosyalist mücadelenin en önemli sorunlarından birisi, mücadelenin bilfiil içinde olan kadroların dışında kalan insanların, bugünden dört başı mamur bir şekilde tahayyül edemeyeceği bir gelecek projesine sahip olmasıdır. Sosyalizm, hala sürmekte olan tüm tartışmalara rağmen aslında bir iktidar sonrası toplumu betimler; sosyalistler bir şekilde iktidara gelecek ve birtakım toplumsal dönüşümleri yaşama geçireceklerdir.Sosyalizm bugün dünyada birkaç ülke dışında muhalefette olan bir harekettir. Hem de insanların karşılaştığı güncel sorunların önemli bir kısmının çözümünü, üretim ilişkilerinin dönüştüğü bir toplumsal formasyona referansla anlatmak zorunda olan ...
Türkiye'de burjuva siyasetinin AKP hükümetiyle birlikte yeni bir liberal sentez süreci içerisine girdiğini söylemek pekala mümkün. Bu süreç 3 Kasım seçimleri ile başlamadı kuşkusuz. 1980 öncesine dayanan fakat ANAP iktidarıyla şekillenmeye başlayan, belirli dönemlerde kesintiye uğramakla birlikte belirli bir süreklilik arzeden bir dönem kastettiğim. Hemen herkes bu dönem için ekonomik liberalleşme konusunda anlaşırken aynı şey siyasal liberalizm için geçerliliğini yitiriyor. Özallı ANAP iktidarının "dört eğilimin sentezi", DYP-SHP koalisyonunun "sağ-sol kaynaşması", DSP-MHP-ANAP iktidarının da "milliyetçi-sol birlikteliği" olarak nitelendirilmesi bu dönemlerin ana ...
Türkiye solunun yakın geçmişinde iç içe giren kimi yönelimler ayırt edebiliriz. Bu yönelimlerin alt evrelere damga vuracak etkinliğe kavuştuğunu ise söyleyemiyoruz. Damga vuracak etkinlik derken sol içi perspektif tartışmalarını değil, toplumsal ölçeği kastediyorum. Bu durumda böylesi bir niteliğe kavuşan en önemli sol damarın Kürt hareketi olduğu saptanmalıdır.Tabiatı gereği Kürt hareketi Türkiye solunun haritasının tamamını dolduramazdı. Ancak bir yandan Kürt hareketinin solun üzerine kalın bir gölge düşürdüğü, diğer yandan da Kürt hareketine bakış açıları farklı olan tüm sol kesimlerin, en azından ...
"Fakat iki Devlet üçüncü bir Devlete karşı gerçekten savaşa girseler bile, ikisi ortak düşmanın imha edilmesi veya kimin tarafından imha edileceği konusunda aynı şeyi düşünmezler. Mesele çoğu kez bir ticari alışveriş gibi halledilir. Her iki taraf teşebbüse 30 bin veya 40 bin asker tutarında bir hisse ile katılır, bunun miktarını maruz kaldığı tehlikeye veya umduğu avantajlara göre saptar ve yatırımından fazlasını kaybetmeye istekli değilmiş gibi hareket eder.”CLAUSEWITZ, Savaş Üzerine, çev: Şiar Yalçın, Spartaküs Yay., 1997, s. 308. “Savaş”la ilgili okuduğum ...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe