Gelenek Sayı 47

TARIMDA KAPİTALİST GELİŞİM VE SİYASİ SONUÇLARI ÜZERİNE DEĞİNMELER…

Tarımda kapitalist gelişim ve kırlarda toplumsal süreçlere dair analizlerde kimi boşlukların varlığından söz edilebilir. Bu boşluklar siyasi üretim ve müdahalelerde kimi sınırlamalara yol açabilmektedir. Boşluğa yol açan nedenleri iki olgu üzerinde yoğunlaştırmak mümkün. İlki, Türkiye'de tarımdaki kapitalist gelişmenin teorideki klasik modele uymaması. Bu durum, konuyla ilgili analizleri deneyimlerin ortaya çıkarabildiklerine ertelemiş ve böylelikle konjonktürel gelişmelere bağımlı bir siyaset söz konusu olabilmiştir.İkincisi ise, kapitalizmde tarımın ve kırların bağımlı konumudur. Bu bağımlılık, alana dair süreçlere "ikincil" bir bakış açısı geliştirmiş, bu "ikinci"lik "soğuk"luk yaratmış ve bu "soğuk"luk giderek bu alana dair üretimi önemli oranda sınırlandırmıştır."İkincil" ve "kısır" yaklaşımlar bütüncül çözümlemeleri sınırlarken alanın...

OKURLARLA…

Gelenek, bu sayısında ağırlıklı olarak, burjuva siyaseti ile ilgili. Kriz sürecinde, bütün kurumları ile tıkanan ve söze hep "yenilenme ihtiyacı"na vurgu yaparak giren sermaye sınıfının bu ülkede engin bir siyasal deneyimi var. Daha önceki kitaplarımızda çeşitli açılardan ele aldığımız bu deneyim, bu kez bir dizi yazıyla ve yelpazenin değişik noktalarında yoğunlaşılarak gündeme geliyor.Bu ana gündeme ilişkin iki çerçeve yazımız var. Bunlardan ilki, kriz sürecinde burjuva siyasetindeki yönelimleri inceleyen Nadir Koraltan'a ait. Koraltan, burjuvazi ile onun siyasal temsilcileri arasındaki ilişkilerin son dönemde yaşadığı gerginlikler ve siyasal sistemde gerçekleşen kaymaları marksist kavramlar aracılığıyla açıklıyor. Karşı-devrimin sistemin bütün dokusuna yayılması olarak tarif ettiğimiz...

TÜRKİYE’NİN KRİZİNDE ULUSAL HAREKET BOYUTU

Bu yazıda, Türkiye'de yaşanmakta olan kriz sürecinde bir kriz dinamiği olarak Kürt devrimci hareketinin yerini ana hatlarıyla ele almaya çalışacağım. Ardından bazı çevrelerin bu harekete bakışma kısa bir değinme ve bu çerçevede bir eleştiri denemesi gelecek.Açıkça görüleni ifade etmekle başlanabilir. KDH, Türkiye'de yaşanmakta olan kriz ile başta siyasal, ekonomik ve ideolojik olmak üzere birçok düzlemde etkileşmektedir. Bu etkileşim karmaşık bir biçimde gerçekleşiyor olsa bile, bir bütün olarak bakıldığında, hareketin krizi hemen her yönden derinleştirmekte olduğu söylenebilir Türkiye burjuvazisinin ideolojik donanımı belirli noktalarda KDH karşıtlığını kullanarak tahkim ediyor olması bu genellemeyi değiştirmez. Burada söz konusu olan KDH'nin bir yan etkisi değil,...

SOSYALİST HAREKETİN MİLİTANLARINA…

Kitap dizimizin sayfalarında sosyalist hareketin, dolayısıyla da bu hareketin militanlarının "görev"leri ve "sorumluluk"ları üzerinde sıklıkla, belki de gereğinden fazla duruldu. Olanaklar ve kazanımlardan çok, zorunluklar ve yükümlülüklerin altı çizildi. Bunlara hızlı hareket etme çağrısı eklendi.Gelenek okurları, bu tercihimizin temel teorik ve politik gerekçelerini yeterince biliyor. Sınıf mücadelelerinde öncülüğün yerine ilişkin teorik saptamalarımız ve politikada "irade"ye yaptığımız vurgu, nesnelliğin sunduklarından çok ve bunları da değerlendirmenin gereği olarak öznenin misyonlarını önemsememize yol açıyor. Türkiye sosyalist hareketinin 1980 sonrasında bir türlü aşamadığı eksikler ve kriz sürecine bu eksiklerle birlikte girmekten kaynaklanan riskler, yüzümüzü en fazla dışa döndüğümüz bir dönemde bile, içe dönük mesajlarımızın...

HEKİMLERİN SINIFSAL KONUMU

Ülkemizde sol çevrelerin gündemine 80'li yılların ortalarında giren bir tartışma bugün, yaşanan son ekonomik kriz sonrası yeniden güncellik kazandı: Kriz dinamikleri üçüncü sektör diye de adlandırılan hizmetler sektörünü nasıl etkiledi, bu sektörde yer alan çeşitli meslek gruplarına üye olanların değişen ekonomik göstergeler sonrası yeni sınıfsal konumları nedir ve en önemlisi bu sektörün kriz sonrası giderek mülksüzleşen kesimleri sınıflar mücadelesinde diğer sektörel alanların proletaryası ile aynı saflara nasıl çekilecek? Ben bu sorular çerçevesinde hekimlerin günümüzdeki konumlarını ve hekim örgütlenmesinin bugünkü düzeyini sağlık hizmetlerinin gelişimiyle birlikte değerlendirmeye çalışacacağım.Bugün ülkemiz özelinde hekimler, özellikle de yaşanan son ekonomik kriz sonrası, tüm sağlık çalışanları içinde...

SENDİKALAR SINIF MÜCADELESİNDE NE İŞE YARAR?

Türkiye kapitalizminin yaşadığı kriz ve sermayenin emekçi sınıflara yönelik tam boy ve vahşi saldırı politikası ile emekçi kitlelerin bu saldırılara verdikleri tepkinin düzeyi arasındaki çelişki, Türkiye solu için birinci gündem maddesi olmalıdır. Gerek poitik mücadelenin araç ve hedeflerinin saptanması, gerek teorik katkı ve arayışların siyasal mücadelenin gereksinimlerine endekslenmesi, gerek ideolojik mücadelede vurucu söylem ve araçlar geliştirilebilmesi için...Türkiye solunun bu çelişkili durum karşısında, politik bir sıçrama için yeni bir üretime ihtiyacı var. Bu gündemin kısa sürede hakkının verilmesi gerekiyor, çünkü Türkiye kapitalizminin krizi işçi sınıfı ve sosyalist harekete güncel olanaklar vaadetmeyi sürdürüyor.Söz konusu üretimin önemli bir boyutu, bizzat siyasi mücadelenin konusudur....

KRİZ SÜRECİNDE ÖNCÜ-SINIF İLİŞKİLERİ – II

Geçen yazımızda sınıf hareketinin siyasallaşma düzeyindeki nesnel geriliğin Öncü örgüte yüklediği görevleri ele almaya çalışmıştık. Yazımızı, "siyasal dayatmacılık" misyonunun ilk elden nasıl ve nereye kadar sorularına muhatap olduğu saptamasıyla bitirmiştik. Konuya bu noktadan devam etmek istiyoruz.Siyasal dayatmacılık olarak ifade ettiğimiz, sosyalist hareketin siyasal faaliyetinin sınıfın mevcut siyasallaşma düzeyini zorlaması, sınıf mücadelesinin dinamiklerinden kopuk, keyfi bir etkinlik değildir. Nesnel dinamiklerin açtığı alanı genişletmeye yönelik müdahale, bu dinamiklerin üzerine oturmak zorundadır. Meşruluk salt bir haklılık sorunu olarak değil, bu dinamiklerle ilişkisi açısından ele alınmalıdır.Sosyalist hareketin siyasal dayatmacılığın konusu dinamikleri yakalaması ve seçmesi meşruluk sorusunun bir boyutuysa, diğer bir boyutu da siyasi faaliyetin...

KRİZ SÜRECİNDE BURJUVA SİYASETİ

Gelenek'in bu sayısında, burjuva siyaset sahnesini konu alan çalışmalara ağırlıklı bir yer veriliyor. Bu yazıda, burjuva partileri ile ilgili daha özel çalışmaların alanlarına fazlaca girmeden, kriz koşulları ile birlikte burjuva siyasetinde açığa ya da öne çıkan kimi genel eğilimler üzerinde durulacak. Bundan önceki ve giderek bir diziye dönüşen yazılarımızın aksine, ekonomik gelişmelere çok daha sınırlı bir yer vereceğiz. Bu tercih, ekonomi cephesinde değişen pek az şeyin bulunmasından kaynaklanıyor.Bir yanda tıkanan sermaye birikim modeli, diğer yanda ise yeni bir sermaye birikim modeline geçişin ekonomik ve siyasal koşullarının henüz olgunlaşmamışlığı, ekonominin şu andaki durumunu en özet haliyle anlatıyor. Her sermaye birikim modeli...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur