Sosyalizm uzun süredir dünya ölçeğinde bir çıkışsızlık yaşıyor. Buna paralel olarak hemen tüm komünist partileri (sadece komünist partiler değil; sosyalist, işçi ve sosyal demokrat partiler, devrimci demokrat ve ulusal kurtuluş hareketleri de) bu çıkışsızlıktan daha da vahim ve şiddetli bir krizle karşı karşıya. Tıkanmanın nedenleri, boyutları, tarihsel arka planı tartışılırken genellikle iki ana yöntem, özde aynı olan, tersyüz edilmiş iki ayrı söylem öne çıkıyor. Ya kriz yok sayılıyor yahut ta Marksizm-Leninizmin tüm değerleri, bilimsel, siyasi, etik hiçbir ölçüte ve önermeye gereksinim duyulmaksızın "yağmalanıyor" ve geçersiz ilan ediliyor.Uluslararası komünist hareketin yaşadığı krizi, reel sosyalizmin çözülmesi ile birlikte açığa çıkan savrulma ve...
Toplumsal formasyonu oluşturan üç ana düzey ekonomi, siyaset ve ideolojidir. En genel tanımıyla ekonomik pratik, toplumsal ilişkiler içerisinde doğanın dönüştürülmesi; politik pratik, bu toplumsal ilişkilerin dönüştürülmesi; ideolojik pratik ise ekonomik ve politik varoluş koşullarının insan (veya toplum) tarafından kavranış biçiminin dönüştürülmesi, ya da yeniden üretilmesidir. Sınıflar mücadelesinde, ekonomik ve siyasal boyutların yanında ideolojik mücadele boyutu da ihmal edilemez bir önem taşımaktadır.Türkiye kapitalistleşme sürecine görece geç girmiş, dünya kapitalist sisteminde zincirin zayıf bir halkası olarak yerini almıştır. Zayıf halkada ekonomik istikrarsızlık bir yaşam biçimidir. Sömürülen sınıfı düzen içinde tutma işlevi gören ekonomik subaplar (işsizlik sigortası, sosyal hizmetler, ücretlerin görece iyileştirilmesi) ise...
Kamu emekçileri hareketi nereye gidiyor, hareketin içinde bulunduğu tıkanıklığı aşması için yapılması gerekenler nelerdir sorularına yanıt ararken, yanıtın kamu emekçileri hareketinde sınıf tavrının ne olması gerektiğinde gizli olduğunu düşünüyorum."Memurlar" onyılların geleneğini yıkmış ve yeni bir mücadele tarzı yaratmışlardır. Onlar artık kendilerini "memur" olarak değil, "kamu emekçileri" olarak tanımlamaktadır. Ve kamu emekçileri 1989'dan 1995'e kadar çeşitli şekillerde süren mücadelelerinde bir dönüm noktasına gelmişlerdir. Bu dönüm noktasında, kamu sendikalarının yönetimlerinde mücadeleye devam diyenler olmakla birlikte, nokta koymak isteyenler çoğunluktadır. Dolayısıyla bugün, sınıf sendikacılığını, sınıf mücadelesini savunan sosyalist kamu emekçilerine çok önemli görevler düşmektedir. Mücadelenin bundan sonra alacağı biçimleri belirlemede sosyalist kamu emekçileri...
Emperyalist-kapitalist ülkelerde yaygın olan paralı eğitim, diğer bir anlatımla eğitimin özelleştirilmesi, ülkemizde de 1980'li yılların ikinci yarısından itibaren burjuva iktidarlar tarafından hızla yaygınlaştırılmaya başlanmıştır. Kısaca, emekçi çocuklarının paraları kadar okuyabileceği veya paralı burjuva çocuklarının "iyi bir öğrenim" yapabileceği anlamına gelen eğitimde özelleştirme, emekçi çocuklarının geleceğini karartmaya yönelik ciddi bir tehdittir. Bu memleket bizlerin, yani emekçilerin olduğuna göre, aynı tehdit ülkemizin aydınlık ve sosyalist geleceği için de ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Yalnızca ülkemizin değil, kapitalist- emperyalist ülkelerdeki emekçi çocuklarının da geleceğini karartmaya yönelik eğitimde özelleştirme saldırısının izlediği tarihsel gelişmeyi yakından inceleyelim.Toplumların diyalektik gelişme sürecinde ilkel-komünal toplumun, yerini kölece topluma bırakması sonucu,...
Eğitim emekçileri ve sosyalizm; "özlenen" bir ikili... Eğitim emekçileri, on yıllardır Türkiye sınıf mücadeleleri tarihinde önemli yer tutmuş olan bir emekçi kesimini oluşturmakta. Günümüzde de benzeri bir önemi ve ağırlığı olan bu kesim, aslında diğer kamu emekçileri gibi, tarihsel bir dönüm noktası ile yüz yüze gelmiş durumda. Ya yıllardır yaptıkları gibi düzen dışına pek de çıkamayan yarı aydın, yarı emekçi tarzı mücadelelerini sürdürecekler ve "demokrasi mücadelesi"nin ötesine geçemeyecekler, ya da sınıf karşıtlıklarının bilincine gerektiği gibi vararak yüzlerini sosyalizme dönecekler. Güncele hapsolan bir bakışla ikinci olasılığın zayıf görünmesine karşın, eğitim emekçilerinin mücadele geçmişine göz atıldığında bile umutlanmak için yeterli verileri bulmak...
Parklarınla, köprülerinle, meydanlarınlaBekle bizi İstanbulTophane'nin karanlık sokaklarındaKoyun koyuna yatan çocuklarınla bekleBekle zafer şarkılarıyla geçişimizi İstanbulHaramilerin saltanatını yıkacağızBekle o günler gelsin, gelsin İstanbul Vedat TürkaliŞehr-i İstanbul'a fazlasıyla bağlı olmakla suçlanan bir geleneğe sahibiz. Biz abartmıyoruz, ama ülkenin en büyük metropolü ve işçi şehrinde sürdürdüğümüz kavgaya biraz "fazla" bağlanmakta çok gocunacak bir şey olduğunu da düşünmüyoruz. Öyle ki, şehirle beraber uzayan bir işçi kuşağını, Gebze'yi, haftalık gazetemizin künyesinde İstanbul'un bir ilçesi gibi görme hatası yapıyoruz. İzmit'li yoldaşlarımızdan ve İstanbul-İzmit işçi kuşağında kendini İzmit'li olarak gören işçi arkadaşlarımızdan özür dileriz. Hatamızı düzelttik. Fakat hatayı bulup çıkaran insanların, "Beyoğlu entelijansiyası" için kurdukları Öpücük ve...
* B.N. Ponomarev, vd. (ed.), THE INTERNATIONAL WORKING CLASS MOVEMENT, c. 3: "Revolutionary Battles of the Early 20th Century"; Progress Publishers, Moskova, 1983 (Rusçası 1978), s. 175-187'deki "Ulusal ve Ulusal-Sömürgesel Sorunlar Alanında Marksist Öğretinin Gelişimi" başlıklı alt-bölümün çevirisidir.Çev: Yavuz UTKANEmperyalizm altında proletarya ile burjuvazinin tarihsel karşılaşmasının sonucunu biçimlendiren bir başka belirleyici etken, proletaryanın anti-emperyalist ulusal kurtuluş hareketlerini kendi müttefiki yapabilme-siydi. Yeni tarihsel koşullarda, Lenin ulusal sorunun ve ulusal kurtuluş hareketlerinin sorunları ile bunların işçi sınıfının tarihsel misyonu açısından öneminin derin ve kapsamlı bir çözümlemesini yaptı. Lenin'in ulusal ve ulusal-sömürgesel sorunlar alanındaki düşünceleri devrimci Marksist teoriyi geliştirdi ve Marksist düşünce hazinesinin...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe