Son genel seçimlerde ismiyle olduğu kadar amblemiyle, kelebekle de anıldı HADEP. Kelebeğin ilk elden çağrıştırdıkları ise kısa ömürlülük ve her çiçeğe konmak. Kısa ömürlülük, fiziksel bir zayıflıktan çok düzenin Kürtlerin siyasal alanda temsiline dönük tahammülsüzlüğünün bir sonucu olacak. Her çiçeğe konmanın bir tür oportünizme delalet ettiğini ise düşünmemek gerek. Karmaşık bir siyasal, toplumsal ve ideolojik zemin üzerinde varolan, bu karmaşıklığın etki alanındaki varlığını işaret etmeli.HADEP'in hikâyesi, doksanlı yıllara sığan kısa bir süredeki yasal Kürt partilerinin hikâyesinin son halkasıdır. HEP'in kuruluşundan bugüne dek geçen süre içerisinde Kürt hareketinin yasal alandaki varlığı, zorlu ve her ne kadar aynı çizgi üzerinde yol alsa...
"Direniş", Türkiye sosyalist hareketi tarihinde stratejik tahlillerin doğruluğu söz konusu olduğunda çokça tartışılan, ancak devrimci kimliği ve mücadeleci yanı nedeniyle saygın bir yer kaplayan Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın siyasi mirasçısı olduğu iddiasıyla yol alan bir hattın yayın organıdır.Direniş ile bugüne kadar bir alıp veremediğimiz olmadı. Hatta kimi etkinlikler bazında ilkeli bir yakınlaşmayı gözettiğimiz söylenebilir. Elbette devrimci sıfatını koruduğu oranda farklı siyasi çevreler arasında kurulmasını ve sürdürülmesini önemsediğimiz, sınıf düşmanımız karşısında örülecek ortak tavır alışlar "Direniş" için de geçerliydi ve geçerlidir. Hemen belirtelim. Ortak tavır alıştan kastımız siyasi-ideolojik bir örtüşmeden çok, Türkiye solunun farklı öbeklerinin kritik dönemeçlerde güçlerini bir araya getirebilmesine dayalı...
Konvansiyonel kuşatma Bayar-Menderes istibdatının üst düzey komutanlarla birlikte yürürlüğe koyduğu sıkıyönetim rejimi, iktidarın anti-sosyal ve liberal ekonomik politikasının doğurduğu tepkileri bastırmanın aracı haline getirilmiştir. Kentli orta sınıfların siyasi aksiyona tarihsel nedenlerle de yatkın olan güçleri aydınlar, küçük memurlar ve alt kadrolarda bulunan genç subaylar, izlenen politikaların yükünü çekmekle birlikte en erken tepki gösteren kesimler olmuştur. Ancak, bu tepki sınıfsal keskinliğin yoğun olmadığı bir ortamda işçi sınıfının ekonomik mücadele araçları veya diğer araçlarla dışa vurulamamıştır. Bu nedenle, 27 Mayıs'a yönelen mücadele sürecinde asıl belirleyici düzlem siyasi düzlemdir.DP'nin siyasi muhalefeti bastırmak amacı ile aldığı önlemler, Takrir-i Sükûn döneminden 1960'lı yıllara kadar sınıfsal...
Osmanlı'da ilk legal sosyalist partiler Osmanlı'da ilk legal sosyalist parti, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra, yayınladığı haftalık derginin adı kendisine lakap olarak takılan "İştirakçi" Hilmi'nin önderliğinde kurulan Osmanlı Sosyalist Fırkası'dır. Hüseyin Hilmi Bey, 26 Şubat 1910'da "İştirak" (ortaklaşacılık) adıyla haftalık bir dergi yayınlamaya başlamıştır. İlk 16 sayısı düzenli olarak çıkan "İştirak", 13 Haziran 1910 tarihli 17. sayısını iktidardaki İttihat ve Terakki fedailerinin öldürdüğü gazeteci Ahmet Samim için bir özel sayı haline getirince Divan-ı Harb-i Örfi (Sıkıyönetim mahkemesi) tarafından kapatılmıştır. Bunun üzerine Hüseyin Hilmi ve çevresi, Ağustos ayında "İnsaniyet" adıyla yeni bir dergi yayınlamaya başlamış; 2 sayı sonra, Divan-ı Harb-i Örfi'nin "İştirak"in...
1996 1 Mayıs'ı, ülke gündeminde sarsıcı bir etki yarattığı gibi, sol içinde de geniş çapta tartışıldı. Kuşkusuz daha uzun yıllar tartışılacak ve alınan tavırlar ayrıştırıcı bir niteliğe sahip olacaktır. Devrimcileri provokatörlükle, CIA ve MİT'le ilişki içinde olmakla suçlayan karşı devrimci hareketi ve bu güçlerin "tecrit" edilmesinden bahseden reformistleri bu tartışmada bir kenara bırakmak gerekiyor. Çünkü tartışma bu noktada sol içi bir gündeme sahip olmaktan çıkıyor. Bu yazının konusunu ise bu ülkenin sol güçleri, solun "devrimci demokrat" kesimi oluşturuyor.Solun ancak mücadelesiyle, mücadelede şiddet boyutuyla, kısa süreli olarak ve malum medyanın karalama kampanyasıyla, gündemi belirleyebildiği bu günlerde, kendileri de dahil, kimse egemen...
Kürt devrimci demokrasisi, 1984 sonrasında yaşanan süreçlerle Türkiye'de oldukça önemli bir siyasi hareket haline geldi. Burjuva siyasi partilerinin kendi siyasal-ideolojik konumlarını endeksledikleri bir "siyasal sorun" olacak kadar gelişen bu hareket, gelişiminin bir evresinde ulusal tarihin ve kültürun (eğri ya da doğru) taşıyıcısı olan Kürt aydınlarını da içine aldı. Taşıdıkları ulusal kültür ve tarihsel mirasın siyasi ifadesi olarak görmeye başladıkları PKK'ye karşı geçmişte çelişkili tepkiler göstermiş olan bu kesim, artık PKK'yi Kürt tarihinin bir parçası ve onun mirasçısı olarak görüyor.Genel olarak Kürt tarihi olarak adlandırılabilecek olan bir "hafıza" bugün "Kürt mucadeleleri" tarihi olarak adlandırılıyor ve değerlendiriliyor. Bunun siyasi gerekçeleri elbette ,ama...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe