Gelenek Sayı 53

REFAH PARTİSİ VE TÜRKİYE GERİCİLİĞİ

1994 yerel seçimlerinde gerici partinin sağladığı başarı ve bu başarının kendisini büyük kentlerin toplumsal dokusunda hissettirmiş olması, hatırlanacağı gibi çeşitli spekülasyonlarla karşılanmıştı. Refah Partisi'nin 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde 15 büyükşehirden 8'inde belediye başkanlığını kazanarak kentlerdeki etkinliğini tescillemiş olması, ilk başta dar kafalı küçük burjuvanın modern yaşamın vazgeçilmez öğeleri olarak kabul ettiği içki, giyim vb. mevzularında bir taciz ile karşı karşıya olduğu izlenimine kapılmasına neden oldu. Artık çağdaş yaşamın vazgeçilemez görüngüleri tehdit altındaydı. Ortahalli kentli sağduyu, gerici partinin yerel seçim başarısının uyandırdığı "tehlike sinyallerini" ilk defa böyle algılamıştı.İnsanın "size de ne oluyor" diyesi geliyor. Üretici güçlerin gelişmesinin önündeki engellerin tümüyle...

DEVLET SOLUNUN ECİNNİSİ: FALANJİST RP

İktidar fetişizmi ve İslamRefah Partisi'nin önderliğinde gelişen falanjist islam dalgası yeni bir gündem yaratıyor. Burjuva diktatörlüğüne teokratik ayrıcalıklar sağlayan meşrulaştırıcı bir söylem giderek gelişiyor. Tekelli düzen, dinsel birlik prensibinin güvenceleri ile pekiştiriliyor. Militarist çürüme, yozlaşma ve şovenist katliamların yaşandığı süreçte, siyasi ortama dinsel bir çerçeve kazandırılmasında RP öncülük etmektedir. Bu noktada, islam dininin en önemli özelliklerinden olan din devleti anlayışının sunduğu mutlak hakikat tekeli formülasyonu ön plana çıkmaktadır. İslam dininin dogmalarıyla bütünleştirilen tekelli düzen, mutlak hakikat yolunda önemli bir aşama sayılmaktadır.RP üzerine oldukça genel bu gözlemlerden sonra islama ilişkin bazı temel noktalara değinmek gerekiyor. İslam, din olarak iktidarı önerir. İktidar...

TÜRKİYE’DE RADİKAL İSLAMCI HAREKET

Siyasal islam, Türkiye kapitalizminin geldiği nokta itibarıyla, burjuvazinin ideolojik saldırısının önemli bileşenlerinden biri konumundadır. Siyasal islami düzen içindeki misyonu açısından ılımlı islami hareket ve radikal islamcı hareket olarak ikiye ayırmak mümkün. Bu yazıda, radikal islamcı hareketin Türkiye nesnelliğinde oturduğu yeri; örgütlenme dinamiğini, mücadele tarzı ve düzenle bağlarını siyasal bir değerlendirmeye tabi tutacağız.Öncelikle, siyasal islamın bu kanadına neden radikal sıfatını atfettiğimizi açmakta yarar var. İslamın siyasallaşması, islamın bütünlüklü olarak algılanması gereğini ve siyaseti şeriat için bir araç olarak benimseme ilkesini "keşfetmekle" başlıyor. Ayrım, var olan düzenle şeriat düzeni arasındaki bağın nasıl kurulacağında ortaya çıkıyor. Ilımlı islam, islami yaşam tarzının yaygınlaştırılması yoluyla...

ÜLKE SİYASETE, SOL SİYASETSİZLİĞE Mİ MAHKUM?

Türkiye kapitalizminin gündemi siyasetle yüklemesi ile solun siyaset yoğunluğunu düşürmesi arasındaki çelişkinin üzerinde durulmalıdır. Gelenek Gündemi'ni bu konuya ayırarak, önümüzdeki aylarda sürece nasıl müdahale edeceğimizin ipuçlarını vermek istiyoruz.Yukarıda değindiğimiz çelişki ilk bakışta anlaşılmaz bulunabilir. 1980 sonrasında kendisini devreye sokucu az sayıda dönem bulan Türkiye solu, 1995 ve 1996'nın ilk yarısında eline geçen fırsatları belli ölçülerde kullanmakla birlikte, daha sonra siyasal alanı çarpıcı bir biçimde terk etmek durumunda kaldı. Halbuki, bu dönem, yani son 6 ay, Türkiye'de devrimci hareket dahil, bütün siyasal aktörlerin alanını genişleten gelişmeler ortaya çıktı. Gelenek'te ve başka yayınlarda sürekli olarak vurguladığımız krizin oldukça önemli bir aşamaya girdiği...

İŞÇİ HAREKETİNDE PERSPEKTİF KRİZİ

Sınıfımızın ihtiyaç duyduğu yeni öncü işçi kuşağına, bu kuşağın habercilerinden Hyatt Oteli işçisi yoldaşlara. Bu yazının akademik anlamda bir mükemmellik iddiası olmayacak. Çizilecek çerçevede öne çıkartılan öğeler, özellikle Türkiye işçi sınıfı hareketinin tarihinin tam ve eksiksiz bir değerlendirmesini değil, özellikle bugün içinde bulunduğu sıkışmışlığın kavranmasına katkı kaygısıyla seçildi.Kaldı ki, çoğunlukla somut bir kaygıya dayanmayan mükemmellik arayışları politik irdeleme alanının dışında kalır. Mükemmellik kaygısı, siyasal mücadelede doğruyu arayış motivasyonu sağladığı ölçüde anlamlı ve yararlı. Kendi başına kaldığında ise lüzumsuz bir saplantıya dönüşür.Bu yazı, akademik mükemmellik iddiasından uzak ve bir politik çalışma. Bu vurgu, işçi hareketimizin gereksindiği araştırma hacminin bilimsel çalışmalarla zaten...

TÜRKİYE’DE 1980 SONRASI POPÜLER KÜLTÜR

1970'li yılların ortalarında patlak veren petrol şoku dünya kapitalist sistemini büyük bir krizin içine soktu. Sürdürmekte olduğu ithal ikameci sanayileşme politikaları yüzünden Ödemeler dengesi problemiyle karşı karşıya olan Türkiye, bir yandan da yükselen petrol fiyatlarının ithalat maliyetini artırması nedeniyle, petrol şokunu takip eden borç krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. "Borç krizinin pratikteki önemi, IMF ve bankalar tarafından dayatılan koşulların bir parçası olarak, anti liberalizmin ve korumacılığın reddedilmesinin gerekli hale gelmesiydi." KEYDER; Çağlar, Modernleşme ve Ulusal Kalkınmacılık, Hürriyet Gösteri, No:138, Mayıs 1992, s.15 Türkiye burjuvazisi bir yandan IMF patentli liberalleşme, sosyal harcamaların kısılması, özelleştirme gibi politikaları yaşama geçirmek zorunda,...

Sayıdaki Yazarlar

    Hoşgeldiniz!

    Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

    Kayıt Ol!

    Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

    *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

    Şifrenizi geri alın

    Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

    Oluştur