1970'li yılların ortalarında patlak veren petrol şoku dünya kapitalist sistemini büyük bir krizin içine soktu. Sürdürmekte olduğu ithal ikameci sanayileşme politikaları yüzünden Ödemeler dengesi problemiyle karşı karşıya olan Türkiye, bir yandan da yükselen petrol fiyatlarının ithalat maliyetini artırması nedeniyle, petrol şokunu takip eden borç krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. "Borç krizinin pratikteki önemi, IMF ve bankalar tarafından dayatılan koşulların bir parçası olarak, anti liberalizmin ve korumacılığın reddedilmesinin gerekli hale gelmesiydi." KEYDER; Çağlar, Modernleşme ve Ulusal Kalkınmacılık, Hürriyet Gösteri, No:138, Mayıs 1992, s.15 Türkiye burjuvazisi bir yandan IMF patentli liberalleşme, sosyal harcamaların kısılması, özelleştirme gibi politikaları yaşama geçirmek zorunda,...
Türkiye kapitalizminin gündemi siyasetle yüklemesi ile solun siyaset yoğunluğunu düşürmesi arasındaki çelişkinin üzerinde durulmalıdır. Gelenek Gündemi'ni bu konuya ayırarak, önümüzdeki aylarda sürece nasıl müdahale edeceğimizin ipuçlarını vermek istiyoruz.Yukarıda değindiğimiz çelişki ilk bakışta anlaşılmaz bulunabilir. 1980 sonrasında kendisini devreye sokucu az sayıda dönem bulan Türkiye solu, 1995 ve 1996'nın ilk yarısında eline geçen fırsatları belli ölçülerde kullanmakla birlikte, daha sonra siyasal alanı çarpıcı bir biçimde terk etmek durumunda kaldı. Halbuki, bu dönem, yani son 6 ay, Türkiye'de devrimci hareket dahil, bütün siyasal aktörlerin alanını genişleten gelişmeler ortaya çıktı. Gelenek'te ve başka yayınlarda sürekli olarak vurguladığımız krizin oldukça önemli bir aşamaya girdiği...
Sınıfımızın ihtiyaç duyduğu yeni öncü işçi kuşağına, bu kuşağın habercilerinden Hyatt Oteli işçisi yoldaşlara. Bu yazının akademik anlamda bir mükemmellik iddiası olmayacak. Çizilecek çerçevede öne çıkartılan öğeler, özellikle Türkiye işçi sınıfı hareketinin tarihinin tam ve eksiksiz bir değerlendirmesini değil, özellikle bugün içinde bulunduğu sıkışmışlığın kavranmasına katkı kaygısıyla seçildi.Kaldı ki, çoğunlukla somut bir kaygıya dayanmayan mükemmellik arayışları politik irdeleme alanının dışında kalır. Mükemmellik kaygısı, siyasal mücadelede doğruyu arayış motivasyonu sağladığı ölçüde anlamlı ve yararlı. Kendi başına kaldığında ise lüzumsuz bir saplantıya dönüşür.Bu yazı, akademik mükemmellik iddiasından uzak ve bir politik çalışma. Bu vurgu, işçi hareketimizin gereksindiği araştırma hacminin bilimsel çalışmalarla zaten...
Türkiye işçi sınıfı 15-16 Haziran 1970'de onurlu bir direniş gerçekleştirdi. İşçi sınıfının gerçekleştirdiği bu kalkışmanın aktığı kulvarlar, sınıf mücadelesinin temel alınarak yükseldiği kulvarlar olmamasına rağmen işçi sınıfının devrimci bir sınıf olduğunu ısrarla görmeyenlerin görmesi açısından bu memleket topraklarındaki en önemli işçi hareketlerinden biridir. Bu hareketten çıkarılacak, kullanılacak dersler vardır. Eksikli bir eylemler bütünü olmasına rağmen işçi sınıfının devrimci dinamizmini devrimci disiplinini ve Leninist öncünün olmadığı eylemlerin nasıl sonlanacağını, iktidarsız sendikacıların neler yapabileceğini gösteren önemli dersleri çıkarmamız gereken bir kalkışmadır. Bölgesellik içine kapanıp kalmayan, askerin, polisin nasıl yarılıp geçilebileceğini gösteren, millicilikten kopamamış, kitlesel, TC tarihi boyunca bir kez daha yaşanmamış, burjuvaziye...
Bir trafik kazasında kaybettiğimgüzel insanNedim'e"Proletarya saf ve katışıksız olarak, proletarya ile yarı proleterler arasında (yaşamını emek gücünü kısmen satarak kazanan), yarı proleterler ile küçük köylüler arasında (küçük zanaatkâr, el işçisi ve genel olarak küçük ölçekli toprak sahipleri), küçük köylüler ve orta köylüler arasında vs., giderek artan sayıda karmaşık biçimlerle çevrili olmasaydı ve proletarya daha çok ve daha az gelişmiş katmanlarla bölünmüş olmasaydı ve bölgesel köken, ticaret ve bazen de dine göre bölünmüş olmasaydı kapitalizm, kapitalizm olmazdı" Lenin, V.I. (1971) Selected Works Cilt 3, Moscow, Progress Publishers, s. 392-393. .Türkiye işçi sınıfının oluşumu ve yapısı konusunda yapılan araştırmalara kısaca bir göz...
Bu topraklarda sosyalizmin boy atamayışını "işçi sınıfı kültürü"nün yokluğuna bağlayanlar olduğuna oldukça sık tanık olmaya başladık. Yine benzer bir biçimde, bu ülkede felsefe birikiminin olmayışı ya da yetersizliği; sanatın, bilimin, estetiğin "geri" oluşu da devrimin sürekli "bir başka bahara" ertelenmesinin (yegâne) sorumlusu olarak gösteriliyor...Somut durumun somut tahlilini yapmaya çalışarak sınıf savaşımında işçi sınıfından yana saf tutanlara; yani Türkiye Sosyalist Devrimi'nin gerçekleşmesi için bu toprağın bağrında neler taşıdığını anlamaya çalışıp, başka nelere gereksinim duyduğunu, nelerinse ayıklanmak zorunda olduğunu ortaya koymaya çalışanlara gönderecek devrimci selamlarımız ve verilecek sözlerimiz var...Ancak... Çubuğu bükmenin ötesinde bir hissiyatla, beyinlerini ne yapılması gerektiğine değil de geçmişe, "neler...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe