Gelenek Sayı 65

OKURLARLA

İki Temmuz Bindokuzyüzdoksanüç... Gericiliği de onun önünü açanları da ona yataklık eden bu kalleş düzeni de unutmayacağız...Ne de yitirdiğimiz dostlarımızı kardeşlerimizi...Bu sayımızın ağırlıklı konusu dinci gericilik. Birbirini tamamlayan yeni çalışmalar için zemin oluşturduğuna inandığımız yazıların ilgi uyandıracağını düşünüyoruz.Siyasal gündeme dair yazı Fazilet Partisi'nin kapatılmasıyla birlikte ortaya çıkan "yeni gerici" aktörü karşı devrim-devrim denkleminde ele alarak konuya güncel bir giriş yapmış oluyor.Aydemir Güler de Fazilet Partisi'nin kapatılması gündeminden hareketle yürütülen tartışmalardaki konumlanışları deşifre ederek gericiliğin ülkemizdeki misyonu ve komünistlerin alması gereken tavır sorununu ele alıyor. "Gericilikle mücadelenin alfabesi" başlıklı yazı ülkemizde bir süredir yaşanan kafa karışıklıklarına güncel ve tarihsel bir açıklık...

KENTLERİ KAZANMA KAVGASINDA AYDINLANMACILIK VE İŞÇİ SINIFI

Dinci gericilik, Türkiye solunun politik, ideolojik mücadelesinde ve uzantısı olarak toplumsal hareket alanında her zaman anlamlı bir yer kaplamıştır. Ancak, bu kavga alanının bir tarafını solun "sosyal demokrat" ve "ulusal sol" bölmelerinin kaplayagelmiş olması ironiktir.Kimi zaman emperyalist hesapların ürünü olarak palazlandırılan, kimi zamansa karşı devrimci yığışmanın içinde toplumsallaşma kanalları yakalayabilen dinci gericilik, -bir olgu olarak yükseldiği her durum aslında bir sınıf mücadelesi başlığı olmasına karşın- en fazla düzen içi didişme/inatlaşma konusu olarak politik değer kazanabilmiştir.Bu sonuca yol açan, sosyal demokrat ve ulusal sol bölmelerin bu başlıkta düzen dışı sola hareket alanı bırakmaması değil, düzen dışı solun bu başlığa dair kafa...

EKONOMİK KRİZİN ARKAPLANI ÜZERİNE

Bu yazı, başlığının da söylediği gibi, daha çok bir giriş yazısı. Türkiye ekonomisinin güncel krizinin farklı boyutları, Gelenek'in önümüzdeki sayılarında ayrıntılı olarak tartışılacak. Bunun bir "gecikme" anlamına geleceği düşünülebilir. Ama birincisi, eğer Türkiye ekonomisine borsacılar gibi at gözlükleriyle bakmayacaksak, krizi tarihsel bağlamına yerleştirmemiz gerekiyor. İkincisi, Türkiye kapitalizminin bugünkü krizi, anlık bir kesintiden ibaret değil. Krizin yalnızca sonuçlarının belirginleşmesi değil, bizzat kendisi de uzun bir vadeye yayılacak.Uzatmamak için, biraz da keyfi olarak, 70lerin sonundaki "70 sente muhtaç" Türkiyeden başlayabiliriz...Sorun yüzeysel olarak ele alındığında, bir "döviz kıtlığı" sorunuydu. Yani, Türkiye'nin döviz kaynakları (ihracat, turizm, işçi dövizleri, uyuşturucu gelirleri vb.) döviz ihtiyacını (ithalat,...

Sayıdaki Konular

Sayıdaki Yazarlar

    Hoşgeldiniz!

    Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

    Kayıt Ol!

    Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

    *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

    Şifrenizi geri alın

    Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

    Oluştur