Gelenek Sayı 65

DEVRİM COĞRAFYASINDA NATO VE ALT BİRİMİ AVRUPA ORDUSU

 "Zaman zaman gözleri sıkıntıya, yorgunluğa benzer bir şeyle bulanıyordu; ama yalnız çehresinin değil bütün varlığının hakim ve devamlı ifadesi olan rehaveti, ne yorgunluk, ne de sıkıntı bir an olsun bozabiliyordu. Gözlerinde, gülüşünde, başının, ellerinin her hareketinde rahat, açık, temiz bir ruhun ifadesi parlıyordu. Kayıtsız ve sathi bir göz Oblomov'a şöyle bir bakar ve 'iyi yürekli, kuzu gibi bir adamcağız olsa gerek' derdi. Ona daha yakından, daha anlayışlı bir gözle bakan biriyse yüzünü bir müddet süzer, sonra garip bir tereddüt içinde gülümser, geçerdi" GONÇAROV İvan Oblomov Türkiye İş Bankası yayınları 2000 s. 15. . 90'lı yılları dünya solu bu şekilde...

SEN ELMAYI SEVİYORSUN DİYE

 Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), uzunca bir aradan sonra, "sol siyasette gündem" başlıklı bir makalenin kendisine ayrılmasını hak etti. Yalnız bu yazı, ÖDP'nin son dönemdeki bir politik açılımının değerlendirmesiyle ilgili bir yazı olmayacak. ÖDP bir süredir siyasal ve örgütsel olarak kilitlenmiş durumda. Bu yazıyı gerekli kılan, ÖDP'nin yola çıkış öncüllerini oluşturan siyasal ve örgütsel tercihlerine dair bir değerlendirme yapılması ihtiyacıdır. ÖDP pratiği, başından beri kendi varlık gerekçesi olarak öne sürdüğü bu tercihlerinin sorgulanabileceği ve belli sonuçların daha açık bir şekilde çıkarılabileceği bir evreye girmiştir.Bir süredir ÖDP'nin kendi içindeki bileşenleri zaman zaman can sıkıcı, zaman zaman gülünç ve zaman zaman da...

AYDIN ÇUBUKÇU NEYİ TEORİZE EDİYOR

 Aydın Çubukçu, Özgürlük Dünyası'nın Haziran ayında çıkan sayısında "solculuk üzerine" bir yazı yazdı ÇUBUKÇU Aydın "Solculuk Üzerine"; Özgürlük Dünyası S. 111. . EMEP bir yana, Aydın Çubukçu'ya bu yazıyı yakıştırmakta oldukça zorlandığımı söyleyerek başlayacağım.Ne Çubukçu'yu partisinden ayırmak niyetindeyim, ne de EMEP'in teorik siyasal yanlışlarından azade bir Çubukçu var kafamda. Sadece EMEP'in bir süredir kendine yol olarak belirlediği çizginin teorizasyonu amacıyla kaleme aldığını çıkardığım yazının "Çubukçu'nun bunun aslını biliyor olması, bunları yazmaması gerekirdi" denecek şeyler içerdiğini düşünüyorum."Sınıfın birliği" denilince sendikal birliği anlıyor olmak, ideolojik mücadele denilince "toplumun sınıflara ayrıldığını ve işçi sınıfının ayrı çıkarları olduğunu" söylemek, ideolojik yapıları birebir ait oldukları...

SPOR EĞİTİM SAĞLIK VE EĞLENCE ÜZERİNE 23 ŞUBAT 2001 TARİHİNDE ULUSAL SPOR BEDEN EĞİTİMİ VE EĞLENCE ENSTİTÜSÜNÜN (INDER) 40. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ VE ULUSLARARASI BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR OKULUNUN AÇILIŞI SEBEBİYLE KÜBA CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI DR. FİDEL CASTRO

Boşuna ümitlenmeyin konuşmam uzun olmayacak. (Kahkaha ve tezahüratlar)Seçkin konuklar;Değerli öğrenciler;Bir sorunum var, çünkü bugün burada iki şeyi bir arada kutlamak üzere bulunuyoruz: INDER'in kuruluşunun 40. yıldönümü (Alkışlar) ve Uluslararası Beden Eğitimi ve Spor Okulu'nun açılışı (Sloganlar). Peki şimdi ne yapmam gerekiyor? Ne hakkında konuşmalıyım? İkisi de benim açımdan çok önemli olaylar. Okulun açılışı iki ya da üç ay öncesinde gerçekleştirilemezdi, çünkü bunun için hiç zamanımız yoktu ve bu yüzden de açılış ve yıldönümü kutlaması aynı zamana rastladılar; yani tam anlamıyla bir tesadüf.INDER ve onun kırk yıllık tarihi hakkında söylenebilecek çok şey var. Bazı yoldaşlarımız bu tarihin bir kısmını hatırlattılar. Humberto...

FAZİLET KAPATILIRKEN GÜLÜMSEYEN GERİCİLİK

Marx en az Fransa üçlemesi kadar değerli ve keyifli Neue Rheinische Zeitung yazılarından birisinde şöyle diyor:"Burjuvazinin ticari ve endüstriyel kesimleri kendilerini karşı-devrimin kollarına atıyorlar. Sanki karşı-devrim devrimin uvertürü değilmiş gibi..."(Marx; 21 Ocak 1849)Şaşırtıcı gelebilir. Çünkü sınıflar mücadelesi tarihi, devrim ve karşı-devrimin aynı momentin zıt kutupları olduğunu söyler. Karşı-devrimlerin "gerçekleşmeyen" ya da "gerçekleştirilemeyen" devrimlerin bir bedeli olduğu ise Leninin söyleneni güçlendiren yaklaşımıdır.Dikkatle bakıldığında Marx'ın teorik açıdan tartışmalı önermesinde iki önemli unsur öne çıkmaktadır. Birincisi umuttur... İşçi sınıfı hareketinin zaferine olan inancı söz konusu olduğunda Marx hâlâ haklıdır. İkincisi ise, karşı-devrimin devrimi tetikleme olasılığıdır. Eğer, karşı-devrim devrim cephesinin büyük yükselişine karşı sermaye...

ÜLKENİN KOMÜNİST PARTİSİ EMEKÇİLERİ AYDINLARI VE GENÇLERİ ÇAĞIRIYOR SOSYALİST İKTİDAR PARTİSİNE KATIL

 İşçiler, aydınlar, yurtseverler ülkenin komünist partisine katılıyor...Sosyalist İktidar Partisi emekçileri, onurlu aydınları akıllarını, yüreklerinienerjilerini birleştirmeye çağırıyor.Ülkemizin parsel parsel satılmakta olduğu doğrudur.İşçi sınıfımızın ve emekçilerin eşi benzeri bulunmaz bir saldırı altındaişsizliğe, yoksulluğa, boyun eğmeye zorlandıkları açıktır.Aydınlarımızın bu emperyalist yağmaya teslim olmaya itildikleri kesindir.Sosyalist İktidar Partisi bu görüntünün altında karşı durulmaz birpotansiyelin yeşerdiğini saptamaktadır. Bugün kapitalizminbarbarlığını, ülkemizin sömürgeleştirilmesini içlerinesindiremeyenler için gündemde ne umutsuzluk olmalıdır ne de tevazu.Tam tersine Sosyalist İktidar Partisi komünist hareketinköklü bir atılımın eşiğinde olduğunu iddia ve ilan etmektedir.Ülkemizde hafife alınamayacak bir devrimci birikimbulunduğunu düşünüyor ve görüyoruz.Sosyalist İktidar Partisi bugün söz konusu birikimin önde gelenörgütlü mevzisini oluşturuyor. Komünist hareketin nesnel...

GERİCİLİKLE MÜCADELENİN ALFABESİ

 Fazilet Partisi kapatıldı da, bir kez daha gördük kimin ne olduğunu... Ufuk Uras demokrasiye giden yolun partiler mezarlığından geçmediğini söyledi. Ecevit üzülmüştü. Mümtaz Soysal bir TV kanalında sıcağı sıcağına soruya maruz kaldığında yurt dışında idi ve mahkeme sonucunu da bu vesileyle öğrenince "kambura yattı": Siyasetçi kimliğini ellemedi ve cebinden "Anayasa hukukçusu" kartını çıkarttı öyle konuştu. Aynı Sezer gibi... "Yapacak bir şey yoktu." Mahkeme Başkanı Bumin tüyoyu Soysaldan mı aldı, bilemeyiz, ama o da "yasalar böyle" nakaratına başvurdu.Sağ liberaller durumu üzüntüyle geçirdiler. MHP olaya daha "sıcak" duran bir parti olarak kapatma cezasını alanların bunu hakettiklerini ima eden bir çizgi tutturdu. HADEP...

DEVRİMCİ STRATEJİ PARTİ VE SENDİKA

 Yunanistan Komünist Partisi'nin evsahipliği yaptığı "Parti ve Sendikalar" konulu uluslararası toplantıya, dünyanın değişik bölgelerinden 60'ı aşkın komünist ya da işçi partisi katıldı. Sosyalist İktidar Partisi'ni Kemal Okuyan ve Uğur İşlek'in temsil ettiği toplantıda konuya ilişkin çok sayıda tebliğ sunuldu. Okuyan ve aynı zamanda Sınıf Tavrı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni olan İşlek, Atina'da çok sayıda ikili görüşme yaptılar ve sendikal alanda yaşanan tıkanmanın nedenleri ve uluslararası komünist hareketin bu alana dönük müdahalesine dair karşılıklı deneyim aktarımında bulundular. Aşağıda Sosyalist İktidar Partisi adına Kemal Okuyan'ın sunduğu metin yer almaktadır."Değerli dostlar, yoldaşlar, bizlere bu son derece hayati konuyu tartışma olanağı sağlayan Yunan komünistleri;Komünist...

MARKSİZM AYDINLATMIYOR MU?

 Bizim marksist ya da ilerici aydınlarımızın bir bölümü (büyük bir bölümü demek yaralayıcı olacak) neden aydınlanmacılıktan bu kadar korkuyorlar? Hadi peşin hüküm vermeyelim, "cılık" demeyelim de daha kategorik bir kavram kullanalım; "Aydınlanma" neden onlar için kopulması gereken bir dönem?Marksistten ve aydından söz ediyoruz. Kendisine bahşedilen "ışık tutucu" sıfatın kaynağındaki bir büyük mücadeleye bu kadar hoyrat, bu kadar soğuk bakmak niye?Bu "titizlik" onların burjuvaziye (değil mi ki büyük "A"la Aydınlanma burjuva devrimlerine denk düşmektedir) karşı konumlanışlarındaki ideolojik tutarlılıklarının ürünü olabilir mi? Aydınlanma fikrine karşı dostça duygular beslenmemesi sakın bizim fark edemediğimiz ölçüde aydınca bir tavır olmasın?Bu sorulara yanıt arayacağım; onlarla yetinmeden....

OKURLARLA

İki Temmuz Bindokuzyüzdoksanüç... Gericiliği de onun önünü açanları da ona yataklık eden bu kalleş düzeni de unutmayacağız...Ne de yitirdiğimiz dostlarımızı kardeşlerimizi...Bu sayımızın ağırlıklı konusu dinci gericilik. Birbirini tamamlayan yeni çalışmalar için zemin oluşturduğuna inandığımız yazıların ilgi uyandıracağını düşünüyoruz.Siyasal gündeme dair yazı Fazilet Partisi'nin kapatılmasıyla birlikte ortaya çıkan "yeni gerici" aktörü karşı devrim-devrim denkleminde ele alarak konuya güncel bir giriş yapmış oluyor.Aydemir Güler de Fazilet Partisi'nin kapatılması gündeminden hareketle yürütülen tartışmalardaki konumlanışları deşifre ederek gericiliğin ülkemizdeki misyonu ve komünistlerin alması gereken tavır sorununu ele alıyor. "Gericilikle mücadelenin alfabesi" başlıklı yazı ülkemizde bir süredir yaşanan kafa karışıklıklarına güncel ve tarihsel bir açıklık...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur