Gelenek dizisinin bu kitabı ağırlıklı olarak geleneksel solun bir türlü giremediği, dolayısıyla Yeni Sol’un Türkiye temsilcilerince parsellenen bir alana çeşitli yaklaşımları içeriyor. Özetle, yapı-özne ilişkilerinin değerlendirilmesi, Türkiye’de yavaş yavaş her niyete çiğnenen bir sakız haline – ne yazık ki – gelmeye başlayan Gramsci düşüncesinin sergilenmesi ve galiba “sivil” sözcüğünün bir dönemki olağanüstü çekiciliği nedeniyle, aynı dönem yaygın biçimde tutulan “sivil toplumculuk” akımının eleştirisi bu kitabın ana konularını oluşturuyor. Bu aya özgü “Gelenek Gündemi” de ağırlıklı olarak Avrupa solunu aynı çerçevede ele alıyor.
Cemal Hekimoğlu’nun “Gramsci Düşüncesi Kimlik Bunalımında” adlı çalışması, başlığın da çağrıştırabileceği gibi, bu ünlü Batılı Marksistin düşüncesinin kendi kimliğini net biçimde ortaya koyan bir bütünsellik taşıyıp taşımadığını araştırıyor. “Pratiğin ve Eylemin Bilincine Doğru”da ise Harun Koçak bir uçta sıkca yinelenen “ekonomizm”, öteki uçta ise “iradecilik” kavramları arasında oldukça eski bir tartışma konusuna, yapı-özne arası ilişkiler sorununa eğiliyor. Aydın Giritli “Türkiye’de Sivil Toplumculuk 1981-86”da birkaç yıl öncesine kıyasla “inişe geçtiği” saptamasını yaptığı “sivil toplum” kavramı ve bunun Türkiye’deki özlemcilerinin eleştirisini üstleniyor.
Ertuğrul Kürkçü’nün bir süre önce Yeni Gündem’de yer alan 1968 kuşağına ilişkin yazısı, çağrıştırdığı ek düşünceler ve değerlendirmelerle birlikte Metin Çulhaoğlu’nun “68 Kuşağı Üzerine” başlıklı yazısının konusunu oluşturuyor. Dizinin 2. kitabında bir yanlışlık sonucu soyadı Gezgin yerine “Sezgin” olarak çıkan ve bu nedenle kendisine özür borçlu olduğumuz Yusuf Gezgin “11. Tez ve Sosyal Demokrasi” başlıklı yazısında söz konusu kitabın yerinde ve tutarlı değerlendirmelerine değindikten sonra, sosyal demokrasi konusundaki tuzaklara açık veren önemli eksiklikleri de ele alıyor ve bunları eleştiriyor.
“Eleştiri – Tanıtma” bölümünde Metin Çulhaoğlu’nun bir yazısı daha yer alıyor. Çulhaoğlu, “Çerkez Etem Olayı ve Tarih Bilmeceleri” yazısında, yakın tarihimizdeki olaylara ve kişilere ilişkin belge ve değerlendirmelerdeki bazı tutmazlıkları, herhangi bir kurgusal amaç gözetmeksizin, okurlara aktarıyor.
Gelenek’e yayınlanması dileğiyle gönderilen yazılar konusunda da bir açıklamamız olacak: Redaksiyon “hakkı” konusunda ayrıca bir açıklık ya da ek not yer almadığı sürece bu hakkın bize peşinen tanındığı varsayımıyla hareket ediyoruz. Elbette bu hatırlatma kendileri ile ilişki kurma olanağımız bulunmayan yazar-okurlarımızla ilgili.
Son olarak 1987 yılının tüm okurlarımız için başarılı ve verimli geçmesini diliyoruz.
Gelenek