Kimilerine göre marksizmin bunalımı, başkaları için bürokratik despotizmin çöküşü...Reel sosyalizmin yaşadığı çözülme süreci Doğu Avrupa'da işini şimdilik bitirmiş görünüyor. Arnavutluk ve sosyalist sistemin geçmişte en dejenere ögelerinden biri olan Yugoslavya'da da yolun sonuna yaklaşılıyor. Sovyetler Birliği dışında, Asya'nın bir ucunda, bir de Karayipler'de sosyalizm devlet iktidarına sahip olmaya devam ediyor. Emperyalizmin dünyanın yeniden yapılandırılması planında sıranın henüz bu ülkelere gelmemiş olmasının belli nedenleri var. Bunlardan bazıları şunlar: Öncelikle kitleler nezdinde sosyalizmin meşruiyet derecesinin bu son örneklerde yüksek olduğu unutulmamalıdır. Kapitalizmin ...
Hepimiz biliriz: Marksistler, komünistler, yeninin yanındadırlar. Tarihin insan topluluklarının gelişimini yeni ile eskinin savaşımı olarak görürler, ilerlemenin yönünün her zaman yeni doğandan, gelişenden yana olduğunu saptarlar. Bu noktada da, tarihsel gelişmenin nesnel yasaları, komünistlerin sınıfsal tavır alışlarıyla çakışmakta, böylelikle de işçi sınıfının devrimci dünya görüşünün bilimsellikle üstüste düştüğünü parlak bir biçimde kanıtlamaktadır.Gerçekten de, toplum bilimlerinin ve tarih bilimlerinin durmaksızın gösterdiği şey; toplumsal yaşamda eskinin içinde doğup gelişen, eskiyle çatışarak serpilen ve utkuya ulaştığında, ait olduğu süreci tarihsel sarmalın bir üst ...
Marksist harekette, her yenilgi sonrasında, yenilgiye uğrayanların kendi tarihlerinin yazımı bir geleneği oluşturuyor. Türkiye’deki Marksist hareketin, yediği darbe sonrasında sergilediği tavır, Türkiye Marksistlerinin de bundan muaf olmadığını ortaya koyuyor. 1980’lere doğru yol alırken sıcak siyasal pratiğin yazımına izin vermediği ve gölgelediği tarih yazımı, 1980 sonrasında kendini yeniden dayattı.Bir kez daha klasiklere dönüldü. Dönüldü ama, ortada önemli bir değişim var: Uluslararası sıçratıcı etkilerden yoksun olmak. Hatta, uluslararası dinamiklerin sağa çekici ve likide edici etkisine karşı koruyucu bir kalkan oluşturmak.1980 öncesi dünya ...
Yazının başlığına baktıktan sonra "hâlâ mı Ne Yapmalı?" tepkisi verecekler çıkabilir.Tepki iki türlü olabilir. Bir kere, taşıdığı içerik ile Ne Yapmalı'nın artık aşıldığını ya da iflas ettiğini düşünenler herhalde vardır. Bazıları da, Rus Sosyal-Demokrat işçi hareketinin başlangıç dönemlerine denk düşen bu çalışmanın, özellikle son 30 yıl içinde yoğun deneyimler yaşayan Türkiye sosyalist hareketi için bugün ne anlam taşıdığını merak edeceklerdir.Her iki tepkiye tek bir yanıt vermek mümkün. Kapsamlı teorik arka planıyla Ne Yapmalı, politik mücadelenin daha gelişkin uğraklarına, hatta sosyalist iktidarın ...
Politikayı savaş olarak düşünmek, politik tavırları savaş taktikleri ile adlandırmak marksistlere çok yabancı değil. En azından değil idi. Bugünkü gibi, barışın sınıflar mücadelesinin dışında "demokrat" bir barışseverlik içinde kavranıldığı ve her türlü uzlaşmacılığın barış adına kutsandığı bir dönemde ise bu benzetmelere tekrar dönmemizin bazıları için sadece bir "yabancılaştırma efekti" rolü oynayacağını bilmemize rağmen "Birlik" tartışmalarına bu savaş araç ve kavramları açısından bir göz atarsak ilk etapta Marksistler için "birliğin" savaş "birlikleri" olduğunu söylemek gerekmektedir. Örneğin 1917 Devrimi’nde Sovyetler, bugün için ...
Cumhuriyet gazetesinden her seçim arifesinde araştırmalar anketler, röportajlar, okunur ve saf okuyucu, hani neredeyse sosyal-demokrasinin iktidar olacağına inanır. Burada saflık değil yönlendirme önemli, ve bu amaç gözönüne alındığında abartmayı haklı ve tutarlı bulmak da mümkün.Türkiye'nin "solcu" gazetesini okumalarının katkısı nedir bilinmez ama, sosyalist solda gelişmelere karşı yine bir abartmacı yaklaşım vardır. Tek bir farkla ki, sosyalistler gelişmelerin sonuç ya da yankılarını, boyutlarını önceden göstermek değil, işler olup bittikten sonra dünyanın sarsılmakta olduğunu haykırarak bu abartma işlemini yaparlar. Yönlendirilmesi hedeflenecek "başkaları" ...
Sözkonusu olanlar, sosyalist mücadelenin bireyleri olduğunda ve "herkesin kendi geleneğine yabancılaştığı açıkça görülmekte" olduğunda, bunda sevindirici bir yan bulabilir misiniz?Gelenek okurlarının hayal gücünün geniş olduğunu biliyorum, ama bu soruya olumlu yanıt vereceklerini hiç sanmıyorum. Ne kadar geniş de olsa, hayal güçlerinin buna elvermeyeceğini düşündüğümden değil. Çünkü bu soruya olumlu yanıt vermek için hayal gücü yetmiyor, başka özellikleriniz olmalı.Birincisi, "hâlâ geleneğin eksen olduğu tutum ve politikaları kendisi için bir lüks, kaldırılamaz bir külfet olarak görmek" gerekir.İkincisi, "özeleştiriyle de olsa, herkes tarafından ...
Siyasi hareketlerin kendi geçmişlerine yönelik olarak yaptıkları her değerlendirme, yayınladıkları her kitap vb., geçmişin gözler önüne serilmesi, bugün ulaşılan konumun "kamuoyu"na duyurulması anlamında bir belge niteliği taşıyor. Bunun yanısıra düşünsel yaratıcılık geleneğinin gelişkin olmadığı ülkemizde yapılan bu türden çalışmalar; eğer nitelikliyseler; kuşkusuz ayrı bir ilgi ve merak kaynağı oluyor.Eksen Yayıncılık tarafından yayınlanan "Devrimci Demokrasi ve Sosyalizm", "Yakın Geçmişe Genel Bir Bakış ve Platform Taslağı" ve "Modern Revizyonizmin Çöküşü" başlıklı çalışmalar işte bu çerçevede yoğun ilgiyi hakediyor. ("Modern Revizyonizmin Çöküşü" başlıklı ...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe