Gelenek Sayı 25

BİR SEÇİMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…

Önceleri üç-dört yılda bir seçim olurdu. 1983'ten bu yana halk yedi kez oy atmaya çağrıldı. Her şey bir yana yedi yılda yedi kez tercih kullanan bir halkın, kurduğu cumhuriyetin en geri "demokratik" dönemlerinden birini yaşıyor olması, demokrasi ve seçimler arasında burjuva ideolojisince kurulan paralelliğin ne denli sahte olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir.Kapsayıcı bir politik gelişme olarak her zaman önem taşıyan seçimlere bir başka önem katan durumlardan biri de işte budur. Yedi değil daha da çok sandık başına gidilse, çalışanların durumunun özünde değişmeyeceği gerçeğini ve alternatifin başka bir düzende olduğunun tüm topluma gösterilmesi için malzeme ve platform yaratması anlamında önem kazanan bir...

BARIŞ VE SINIF MÜCADELESİ

Dünya sosyalist hareketi Gorbaçov'un SBKP liderliğine gelmesinden sonra ilan edilen glasnost ve perestroyka açılımlarıyla bir sürpriz yaşadı. Başlangıçta bu açılımlar yalnızca Sovyetler Birliği’yle sınırlı gibi görünüyor, Sovyet teorisyenleri sınıf mücadelesi, devlet, devrim, ittifaklar vb. sorunlara ilişkin kavramlar ortaya atmıyorlardı. Derken 88 yılının ortalarında SBKP MK'ya bağlı Toplumsal Bilimler Akademisi "Günümüz Dünyasında Toplumsal İlerleme" başlıklı tezleri dünya sosyalist hareketinin tartışmasına açtı. Bugün, dünya solu bu tezleri tartışmakta, yeni saflaşmalar ortaya çıkmaktadır. Bu yazıda tezlerin odak noktalarından birini oluşturduğunu düşündüğüm "savaş ve barış" sorununu ele alacağım.* * *Tezlerin hareket noktası global bir termonükleer savaşın yaşanabileceği ve böyle bir savaş çıkarsa dünyanın ve...

TİP TARİHİ’NDEN KESİTLER-II

Parti’nin Niteliği ve 1968 Kongresi:"Türkiye İşçi Partisi, Türk işçi sınıfının ve onun tarihi, bilime dayanan demokratik öncülüğü etrafında toplanmış, onunla kader birliğinin bilinç ve mutluluğuna varmış toplumcu aydınlarla, ırgatların, topraksız ve az topraklı köylülerin, zanaatkarların, küçük esnafın, aylıklı ve ücretlilerin, dar gelirli serbest meslek sahiplerinin, kısacası, emeğiyle yaşayan bütün yurttaşların kanun yolundan iktidara yürüyen siyasi teşkilatıdır." TİP Tüzüğü, 2. madde. TİP gerçek bir "işçi sınıfı" partisi miydi? Parti'nin karakterini ve amacını belirten tüzükte gösterildiği gibi, TİP gerçekte bir sınıf partisi olarak değil, "halkın partisi", "tüm emekçilerin partisi" olarak kuruluyor. Son derece muğlak, ileride çok büyük tartışmalara yol açacak ve herkesin...

SİYASET’TEN OKUYUCULARINA AÇIKLAMA

Kasım 1988'de yayın hayatına başlamıştı Siyaset. Bugüne kadar dört sayı, üç de özel sayı ile ulaştı okuyucularının karşısına. Çıkarken bir ayrım çizgisinin siyasal olarak yeniden üretileceği vurgulanıyordu. Çıkan dört sayıda bu amaca ne ölçüde ulaşıldı, bizim değerlendirmemiz çok güç. Ancak, bizler, Siyaset'in varlık gerekçesinin üstesinden geleceğine inanıyor ve okurlarımıza bazı konularda bilgi vermek istiyoruz.Gazetemizin Mart, Nisan ve Mayıs sayıları tamamen kendimize ait sorun ve kararlar nedeniyle yayınlanmamıştır. Belli iddialarla yola çıkan bir yayın için burada bir mazeret listesi üretmek hiç de anlamlı olmayacak. Bu nedenle biraz bundan sonrasına değinmek niyetindeyiz.Haziran ayında, bazı değişikliklerle yeniden karşınızda olacağız. Daha önceki sayılarımızda karşılaşılan...

OKURLARLA

Dizimizin elinizdeki kitabı oldukça güncel ve somut politik bir içerik taşıyor. Kitabımızın başlığı Sol Harekette Durum ve Perspektif konusunun değişik boyutlarıyla tartışıldığı yazılardan önce, Türkiye'nin gündemini sarsan 1 Mayıs kutlamaları üzerine bir değerlendirme yer alıyor. Serdar Aydın'ın yazısı, ölü ve yaralılarımızın acısını henüz taptaze taşıdığımız 89 1 Mayıs'ının özel önemi ve ayırt edici yanlarının altını çizerken olası abartılı yorumlara yönelik uyarılarda bulunuyor.Ana konumuzun ilk çalışmasını Gelenek imzasıyla yayınlıyoruz. "Sol Parti ve Solda Durum Saptaması" başlıklı bu kolektif çalışmada solda yer alan tekil güç odaklarının "bütünü" etkileyecek bir dinamik yaratma konusundaki yetersizlikleri, reformist/devrimci kanatların ayrışmasında içinde bulunulan aşama ve yasal bir...

1 MAYIS 89’DAN SONRA…

Mehmet Dalcı'nın anısına saygıyla...Türkiye'de 1 Mayıs'ın yarım yüzyıl aradan sonra yeniden kutlandığı 70'lerin ikinci yarısının üzerinden de yaklaşık 10 yıl geçti. 1976, 77 ve 78 yıllarında İstanbul Taksim Meydanı'na "1 Mayıs Alanı" adını kazandıran yığınsal kutlamalar, özellikle 36 şehit verilen 77 katliamının anısına, bu alanı da gelenekselleştirdi.12 Eylül sonrasında ise ilk organize girişim 87'deki bir kapalı salon toplantısı, ikincisi geçen yılki Taksim kutlaması oldu. Her iki eylem darbeyle ve hatta öncesinde kesintiye uğratılan 1 Mayıs Bayramı'nın yeniden meşrulaştırılması yönünde adımlar olarak önem taşır. Ancak 89 1 Mayıs'ı, gerek işçi sınıfı ve sosyalist hareketler için, gerekse salt "sınıfın birlik-dayanışma-mücadele günü" anlamında,...

SOL PARTİ VE SOLDA DURUM SAPTAMASI

Ülkemizde sosyalist hareketin sorunlarına ciddiyetle eğilenler, bugün en azından bir noktada görüş birliği sağlamışa benziyorlar. En genel ifadesiyle bugünkü temel sorun, sosyalizmin ülkenin siyasal gündemine yerleştirilmesi sorunudur. Tek tek sosyalist odakların kendi etkinliklerinin ötesinde, aynı zamanda birleşik bir gücün sergilenmesi ve bu arada kitlesellik alanının zorlanıp genişletilmesiyle...Bu saptamanın, görüş birliğini bozmayacak şekilde biraz daha açılması mümkündür. Örneğin görüldüğü kadarıyla kimse, böyle bir görüş birliğinin somutta karşılık bulmasıyla (birleşik bir parti) Türkiye sosyalizminin tüm sorunlarının bir anda çözülüvereceğini sanmıyor. Oluşacak birleşik yapının, sosyalistleri daha ileri düzeylere götürebilecek süreçleri en başından kilitleyecek geri bir ortalamayı temsil etmesini de yine kimse önermiyor. Bunların...

GÜNCEL MESAJLAR…

"Türkiye solu, kendi tarihinin en sorunlu ama, en çok gelecek vaat eden dönemini yaşıyor."Çok beylik geliyor, değil mi?12 Mart sonrasında, 80'in öngünlerinde ve son yıllarda benzer vurgulamalarla çok sık karşılaştık.Güçsüzdük, ama güçlü olacaktık. Eziliyorduk, ezecektik. Sorgulanıyorduk, sorgulayacaktık... Anlaşılmıyorduk, anlatacak, anlaşılacaktık. İlerici sınıf uzaktı, yakınlaşacaktı. Azdık, çoğalıyor ve çoğalacaktık...Böyle derdik ve sonra kendimiz adını koyardık "kuru dolduruş edebiyatı" diye...Eğer, bugünü kaytarmak, oyalamak veya geçiştirmek gibi bir arzudan kaynaklanmıyorsa, güçlü olmaya, sorgulamaya, iktidara, anlaşılmaya, çoğalmaya yönelik bir güven tazeleme mutlaka gerekiyor.Güçleneceğiz, çoğalacağız...Peki, bunun için ne yapacağız?Ve hemen:O kadar az şey yapıldı ki!Özveri, cesaret, kararlılık anlamında Türkiye toprağının yaşadığı deneyimin yanına bile yaklaşamadık...

SOLDA DURUM SAPTAMASI İÇİN NOTLAR

Türkiye solunun otuz yıla yaklaşan yakın tarihinde üç dönem ayrıştırmak mümkün. İki açılım-yükseliş dönemi, sırasıyla, 12 Mart ve 12 Eylül ile kesintiye uğradı. Üçüncü dönem ise, henüz bir yükseliş niteliği kazanabilmiş değil. Solda iki döneme darbelerin nihayet vermiş olmasını fazla abartmamak gerekiyor. Öncelikle, bir tarafın ileri adımını mümkün kılan etkenler arasında mutlaka karşı tarafın zaafları da vardır. Üstelik bu genel formülün ötesinde, gerek 12 Mart, gerekse 12 Eylül'e yaklaşıldıkça solun iç çözümsüzlüklerinin yoğunlaştığı, bir anlamda hareketin içinin boşaldığı da söylenebilir. Bu yazıda solun otuz yıllık tarihi üzerinde durulmayacak. Ancak başlarken yakın geçmişin bugün ile kimi benzerlik ve farklılıklarına dikkat çekmek...

İŞÇİ SINIFI, MÜCADELE VE BİRLİK PERSPEKTİFİ

İşçi sınıfı hareketinde birlik sorunu, grevlerin artışı, kamuda toplu pazarlıkların kilitlenmesi ve 12 Eylül'ün attığı ölü toprağından silkinme çıkışlarıyla birlikte gündemin üst sıralarına tırmanmaktadır. Ülkemiz bir daha devletin ve sermayenin yaklaşık 10 yıldır bir topyekün saldırısının hem asıl hedefinin, hem de bu saldırıdan en az yılgınlıkla çıkan sınıfın işçi sınıfı olduğu gerçeğinin su üstüne çıktığı bir evreyi yaşamaktadır. İşçi sınıfı, patronu ister tekellerle bütünleşmiş devlet olsun, ister kapitalistler olsun, toplumsal mücadelenin ana lokomotifi, politik mücadelenin asli sınıfsal öznesi olduğunu yalın biçimde kanıtlamıştır. Üstelik bu gelişmeler, sosyalistlerin en fazla proletaryanın mücadelesinden söz etmelerine karşın sınıf bağlarının en zayıf olduğu bir evreye...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur