Gelenek Sayı 35

TOPLUMSALIN SONU MU?: ÜTOPYALAR 1

Bir iddia var: Deniliyor ki, 20. yüzyılın son çeyreğinde "politik olanla toplumsal olanı birbirinden ayırabilmek artık imkansız birşeydir." Doğru, fakat tartışılması gereken bir nokta var. Bu iddiaya göre hem politik olanın ve hem de toplumsal olanın her ikisinin de ortadan kalkması nedeniyle geçersizleşmiştir. "Çünkü Fransız Devrimi'nden bu yana ekonomik adlı (ister belirleyici olsun isterse olmasın) göstergeyle birbirlerine bağlanmışlardır. Oysa bugün onların birlikte çöküşlerine tanık oluyoruz." Baudrillard Jean, "Sessiz Yığınların Gölgesinde ya da Toplumsalın Sonu", çev. Oğuz Adanır, Ayrıntı Yay., Haziran 1991, s. 16. "Tarihin sonu" mu? Belki!.. Anti-ütopya mı? Evet. İddianın sahibi Baudrillard'a göre herhangi bir sosyolojik tanımlamaya olanak tanımayan...

DAHA AZ RAHAT AMA DAHA ÖZGÜRCE

Gelenek Türkiye'de yayınlanmakta olan süreli sol siyasi dergiler arasında en eskisi. Yaklaşık beş yıl önce yayına başladığında Gelenek, kendine en genel anlamda kılavuz aldığı bir tür teorik kurguya ya da senteze sahipti. Amacı, Türkiye soluna bu konumdan bir müdahalede bulunmaktı.Bu işin ne kadar başarılı biçimde yapılabildiğinin değerlendirmesi ayrı. Ancak, geri dönüp bakıldığında bir nokta oldukça çarpıcı biçimde öne çıkıyor: Bundan beş yıl önce Türkiye solunun teorik ilkeleri ve öncülleri yerli yerinde duruyordu; ve bu nedenle, kapsamlı olması arzu edilen bir sentez bile, belirli temelleri sorgulamak yerine daha çok bunları veri almayı yeğliyordu. Gelenek'in konumu da buydu. Bu nedenle Gelenek'in yaptığı...

İDEOLOJİLER ÖLDÜ, AMERİKAN KÜLTÜRÜ ÇOK YAŞA!

Sıcak bir yaz ortası çoğu kez çeşitli maddi olanaksızlıklarla izlenemeyen bir festival sürüyor İstanbul'da. Bu vesileyle pek çok yayına, çeviri baskılara, yeni yayınlanan kitaplarda konular yelpazesinin genişlemesine karşın hemen her yerde daralan ve tekleşen; bir yanda "arabesk" denilen popüler kültürün çevresinde gördüğü herşeyi yiyerek beslenmesi ile almış olduğu biçimler ve yaygınlık alanını günden güne genişletmesi olgusu, televizyonda izlediğimiz "Küçük" Emrah ve İbo ve Coşkun Sabah ve diğerleri ile öte yanda yine aynı geniş kesime hitap edebilme özelliği taşıyan Amerikan kültürüyle galiba sadece bizleri bunaltan kültür ortamımızdan sözetmek istiyorum.İşte önemli sayılabilecek örneklerden biri: Sinemada Amerikan filmleri istilası. Türkiye'de, hele hele son...

SOLDA İDEOLOJİK SİLKİNİŞ İÇİN DÜŞÜNCELER

Türkiye'nin son otuz yılına bakıldığında ilginç bir durum dikkati çekiyor. Türkiye kapitalizminin üretime ve iç pazara dönük dinamizmi ile solun göreli etkinliği arasında bir ilişki gözleniyor. Genel hatlarıyla bakıldığında Türkiye'de solun yükseliş dönemi, 1960'ların ortaları ile 1977 arasındaki yıllardır. Aradan zaman geçtikçe, 12 Mart'ın solu geriletmede belirli sınırların ötesinde etki yaratmadığı anlaşılıyor.Özetle, Türkiye kapitalizminin üretime dönük iç dinamizmi ile en genel anlamda sola yönelim arasında doğrusal bir ilişki olduğu ileri sürülebilir.Bu ilişkinin temelindeki etmenler ayrıca tartışılabilir. Örneğin iç pazara dayalı büyümenin hep "popülist" siyasal söylemle birlikte gitmesi bazı bilim adamlarımızın üzerinde durduğu bir saptamadır. Bu konuda bkz. Korkut Boratav, "Türkiye...

YENİ DÜNYA DÜZENİ, TRİBALİZM VE YUGOSLAVYA

Mayıs ayının başlarında Yugoslavya'nın bir kaosun içine girdiğinden hiçkimsenin şüphesi kalmamıştı. Kimileri askeri bir çöküşün eşiğine gelindiğinden sözederken, kimi yorumcular bir iç savaşın kaçınılmaz hale geldiğini öne sürüyorlardı. Yugoslavya'nın dağılmanın eşiğinde olduğu konusunda ise hemen hemen herkes fikir birliği içindeydi. Aslında Yugoslavya'nın başına gelenleri ve daha da önemlisi bundan sonra gelecekleri birkaç kelime ile anlatmak o kadar kolay değil. Askeri bir çöküş, bir iç savaş ya da dağılma... Bütün tanımlamalar tek tek yetersiz kalıyor ve bunların bir kombinasyonundan sözetmek daha doğru olacağa benziyor. İşin ilginç yanı ise Yugoslavya'da silahlar patlayıncaya dek, bu ülkenin çok az bir ilgi görmesiydi.Yugoslavya mı? Kimin...

” ULUSALLIK” TA NESNEL BOYUT

Kürt yoksul köylülüğünün yarattığı devrimci dinamizm Türkiye kapitalizminin genel kriz manzarası içinde, sıcak noktalardan birisi olmayı sürdürüyor. Sosyalist hareketin bütün kesimleri için bu açıklık kazanmış durumda. Diğer yandan Türkiye'de sol hareket söz konusu dinamizmi sosyalizme akan devrimci süreçler açısından yerli yerine oturtmak çabasından oldukça uzak. Kendi nesnelliği içinde yol alan Kürt hareketinden, kendisine pay çıkartmak için kalıptan kalıba giren Kürt "dostları" için bu durum doğal karşılanmalı. Bu kesimler kitle hareketleri karşısındaki alışılmış tavırlarını burada da sürdürüyorlar. Sosyalizm mücadelesini hareket yaratmaktan ibaret görenler, kitle hareketi karşısında kendi misyonlarını tanımlayamıyorlar. Öncülük misyonu ve iddiasını temel alanlar...

BİR RUH HALİ ANALOJİSİ: SAÇMA POLİTİKASI

Ionesco, Beckett, Genet ve Adamov. Bu ünlü oyun yazarları 2. Dünya Savaşı sonrasında Saçma Tiyatrosu ekolünü oluşturdular, ona öncülük ettiler. Kendilerine sorulduğunda ortada Saçma Tiyatrosu adlı bir ekol olmadığını, en azından kendilerini böyle bir ekole ait hissetmediklerini söylüyorlardı. Bu yazarlar oyunlarıyla bir ekol oluşturmayı değil, sadece kendi dünya görüşlerini ifade etmeye çalıştıklarını vurguluyorlardı.Gerçekten de ortada kendini belli bir isim altında ifade eden organize bir hareket sanatsal bir ekol yoktu. Ancak sözkonusu isimlerin (ve kimi başka oyun yazarlarının) oyunlarındaki ortak yanlar onların Saçma Tiyatrosu etiketiyle bir araya toplanabilmesine olanak sağlıyordu.Bu noktada durup Saçma Tiyatrosu'nun ne ifade ettiği sorusuna cevap aramamız gerekiyor....

SOSYALİZMİN SORUNLARINA DAİR DEĞİNMELER

SBKP MK tarafından Temmuz ayı sonlarında düzenlenecek olan plenuma sunulmak üzere hazırlanan yeni parti programı taslağı, parti içerisindeki farklı eğilimlerin temsilcisi unsurları tamamen ayrışmanın eşiğine getirecek bir içeriğe sahip...The Economist'in "bir yıl önce sunulsa sansasyon yaratabileceğini" iddia ettiği taslak, parlamenter demokrasi, karma ekonomi vb. doğrultusunda piyasa ekonomisinin geliştirilmesi ve partinin sosyal demokratlaştırılması hedeflerini içeriyor. Stalin döneminin şiddetle eleştirildiği, 1950'den 80 ortalarına dek süren dönemin yitirilmiş fırsatlar, toplumsal ve ekonomik gerileme ve propagandif iddialarla dolu olarak nitelendiği taslak, SBKP'nin geleneksel ilkelerinin çoğundan vazgeçildiğinin belgelenmesi rolünü üstlenmeye aday.Diğer yandan, yeni birlik sözleşmesi, Amerikalı ekonomistlerle birlikte hazırlanan yeni ekonomik reform programı ve bunun...

SOSYALİST DÜNYA ÇÖZÜLÜRKEN TÜRKİYE SOLU – II

"Mediokr kişiliksizdir. Beş yıl savunduğu fikirden genellikle bir gecede vazgeçer. Çünkü o gece birdenbire eski çerçevede kendi varlığını sürdüremeyeceğini farkeder... " Anadol Çağatay, "Mediokr", Görüş 11, Ekim 1987, s. 38. 1987 Ekimi’nde Görüş dergisinin yayın yönetmeni, esas olarak Sovyetler Birliği'nde yaşanan süreçlerin Türkiye solundaki yansımalarına ilişkin bu değerlendirmeyi yapıyordu. Bu dönem TSİP içinde genel bir eğilim olarak glasnost ve perestroykanın sosyalist sistemin nesnel ihtiyaçlarından ürediği saptaması yapılıyor; bu görüşe, sürecin temel yönünün, ulaşacağı sonuçların henüz tam anlamıyla biçimlenmediği yolunda bir rezerv de konuluyordu. Denilebilir ki, TSİP'in glasnosta ilk dönem yaklaşımlarında eksik olan sosyalist ülkelerin ihtiyaçlarından hareketle gündeme gelmiş bulunan yeni...

Sayıdaki Yazarlar

    Hoşgeldiniz!

    Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

    Kayıt Ol!

    Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

    *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

    Şifrenizi geri alın

    Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

    Oluştur