Gelenek Sayı 45

DEVRİMCİ BİR İDDİA OLARAK SİYASAL KRİZ

Türkiye'de geçtiğimiz yıl artık burjuvazinin de pembe tablolar çizmeye gücü ve yüzü kalmadı. Bu ülkede siyasal-toplumsal yorum için her ağzını açan söze bir krize değinerek başlıyor. Kriz, çoğunlukla bileşenlerinden bir tanesine, Kürt sorununa indirgenerek açıklansa da varlığı genel kabul gören bir olgu haline gelmiştir. Bu yazı da sözü edilen genel kabulü paylaşıyor. Ancak burada mevcut tartışmalara bir katkı çabası olarak iki kanaldan yol almaya çalışacağım. Birincisi, krizin bileşenlerine ilişkin yanılsamaları yoket-meye çalışmak olacak. İkincisi ise krizin sosyalistler tarafından nasıl ele alınması gerektiği, siyasal mücadeleye sunacağı girdilerle ilintili boyut.Başlarken bu iki kanala ilişkin önbelirlemeleri ifade etmekte yarar var.Yaşanan krizin siyasal açıdan...

DEVRİMİN GÜNCELLİĞİ SİYASALLAŞTIRIRKEN

Sosyalistlerin bu ülkede mevcut güç dengelerine bakarak siyaset yapmamaları gerektiğini yazdığımızdan beri sadece iki ay geçtiCemal Hekimoğlu, “Gelenek KitapDizisi 44”, Ocak 1994. . Sosyalist hareketin taşıdığı sıçrama potansiyeli üzerinden perspektif üretilmesinin hareketi devrimcileştireceğini söylemiştik. İki ay içerisinde kriz dinamikleri önemli bir ivme kazandı.Bu dinamiklere tersinden bakarsak, son derece önemli iki sonuçla karşılaşırız. Bu iki sonuç, somut durumun somut tahlilini verili nesnelliğe esaret olarak algılayanlar için şaşırtıcı olmuştur. Sonuçlardan birincisi, kriz dinamiklerinin burjuva siyasetinde yol açtığı tahribatla ilgilidir. Bu tahribatın değişik yönlerine Gelenek ve İktidar'da değiniliyor. İkincisi ise kriz dinamiklerinin şimdilik pek algılanmayan bir sonucudur. Türkiye solu, bütün saplantı eksiklik ve...

KRİZ DÖNEMİNDE SOSYALİST POLİTİKA

Mevcut kriz dinamiklerinin yoğunlaşması ve kendilerini giderek daha açık şekillerde göstermesi, krizin varlığı konusundaki tartışmaların hızla aşınmasına yol açtı. Kriz saptamasının öznel yetersizlikleri kapatmanın bir aracı olarak kullanıldığını iddia edenler bile, sözlerine kriz nesnelliğine işaret ederek başlamak zorunda kalıyor.Elbette, sosyalist hareket açısından asıl önem taşıyan, krizin varlığı konusundaki uzlaşmanın çok ötesinde, somut kriz dinamiklerinin tarifi, bu dinamiklerin karşımıza ne tür nesnellikler çıkarabileceğinin öngörüsü ve sosyalist politikanın şekillendirilmesi. Türkiye sosyalist hareketinin bazı olumsuz "gelenek"leri, sosyalistlerin krize nasıl bakılması gerektiğini de unutmalarına yol açtı. Sosyalizmin uluslararası ve yerel birikimini bütünsel bir çerçeve içinde yeniden üretme yeteneğine sahip olamayan ve varoluşuna nesnel bir...

EKONOMİ TIKIRINDA: KRİZ VAR, BUNALIM VAR…

Türkiye ekonomisi, beklenmedik hiç bir boyutu bulunmayan krizine sonunda girdi. Şimdiden "yitirilmiş" olduğu kabul edilen 1994 yılında ekonomiyle ilgili tartışmalar yoğunluğunu kaçınılmaz olarak koruyacak.Kriz tartışmalarının dikkat çeken bir yönünü neredeyse tümüyle finansal kesimdeki hareketler üzerinde durulması oluşturuyor. Artık konuyla uzaktan-yakından ilgili herkesin bildiği gibi, Hazine dış borçlanmaya ağırlık vererek içeriden borçlanmadı; piyasada TL fazlalığı oluşmaya başladı; Moody's kredi notunu düşürdü; memurların maaşlarını alarak döviz büfelerine yüklenmesi ile Hazine'nin borç geri ödemesi yoluyla piyasaya sürdüğü paranın "serseri"leşmesi ve dövize yönelmesi sonucunda döviz krizi patlak verdi; bunun ardından pek doğal olarak faizler yükseltilmek zorunda kaldı; arada borsa endeksi paldır-küldür düştü; devalüasyon geldi...

SOSYALİSTLER NASIL MÜCADELE EDER?

Şimdi, aslında bu soruya yanıt olarak kısaca ellerinden geleni ardına koymazlar demek mümkün. Daha ciddiye alırsak, bu temel sorunun altında marksizmin kavrayışından varolan ülkenin kavramsallaştırılmasına, ideolojiye, siyasete, altyapıya biçilen rol ve genel olarak sosyalizmden ne anlaşıldığına dair formasyonun toplamı yatar.Zaten, sosyalist hareketteki bütün temel ve meşru ayrımlar bu soruya verilen cevaplardan yola çıkmıştır. Gerçekten mücadele etmekten vazgeçenler dışında, örneğin Kautsky'i dönek yapan adımların zemininde, bolşevilerinkinden farklılaşan bir kapitalizm kavrayışını bulabiliriz. Elbette, belli bir yol ayrımında, farklı kavramsallaştırmalar mücadeleden vazgeçmenin bahanesi de olabilir. Ama bu içice geçmiş bir süreçtir, kolaycılığa kaçmadan farklılaşan yönlerin nesnelliğini de anlamak lazım.Özellikle, Avrupa komünizmi diye adlandırılan...

İDEOLOJİ’NİN YENİ ANLAMI ve DEV’İN ÖZGÜRLEŞMESİ

Bu çalışma iki ana bölümden oluşuyor. Öncelikle "ideoloji" kavramının Marksizm içindeki iç evrimine yönelik dönemsel bir değerlendirme hedefleniyor. Marx-Engels sonrasıyla başlayan bu dönem Lenin'le noktalanıyor. Yazının ikinci kısmı ise, "ideoloji"nin Lenin'le birlikte bir "savaş alanı" olarak ele alınmasının anlamına ilişkin olacak.Bu sürecin Marx ve Engels'i ele alan dönemi daha evvel "Önce İdeoloji Vardı" adlı çalışmada ele alınmıştı Cemil Alp; Önce ideoloji vardı... Geleneksayı4l, s.29 .Öncelikle, Marx ve Engels'de "ideoloji" ile neyin kastedildiğini kısaca hatırlayalım.MARX-ENGELS ve İDEOLOJİMarx ve Engels'de "ideoloji" kavramının ağırlıklı olarak negatif bir içerik taşıdığını görmekteyiz. Dolayısıyla, "ideoloji" gerçeklikten köken alan, ama onu çarpıtan bir anlamda kullanılmaktadır. Burada "ağırlıklı...

1980’LERDEN 90’LARA ÜNİVERSİTELER: KRİZ VE SOL SİYASET

80'li ve 90'lı yıllarda üniversiteye başlıyan insanlar arasında ne gibi farklılıklar var? Belirli bazı farklılıkların olduğunu kabul edersek, bunlar iki kuşağın tanımlanmasını gerektirecek farklılıklar mıdır? Sosyalist mücadelede kuşak kavramı, belirli mücadele dönemlerine damgasını vuran belirli bir yaş grubunu anlatmak üzere kullanılır. Kuşak sınıflamasının yapılabilmesi için belirli bir yaş grubunun içinde yaşadığı atmosferin belirgin ve ayırdedici renklerini mücadeleye taşımış olması gerekmektedir. Tarihe baktığımızda, solun yükseliş ve iniş dönemlerini mücadele içinde yaşamış belirli yaş gruplarının birer kuşak oluşturduğunu görüyoruz. Bu anlamda 68 çıkışını yaratmış olan 1947'liler ya da 1951 tevkifatını göğüsleyen insanlar bir kuşak oluşturacak zenginliktedir.Bu yazıda, sosyalizmle 80'li yılların üniversitelerinde tanışan...

OKURLARLA

Merhaba... GELENEK, ağırlıklı olarak yine kriz dinamiklerinde sosyalist hareketin siyasi ve ideolojik görevleri üzerinde duran bir kitapla çıkıyor karşınıza. Ama başlarken kriz sürecine denk gelen ve bu anlamda öncesi ve sonrasında gerek düzen cephesi, gerekse devrimci güçler açısından özel bir önem taşıyan 27 Mart Yerel Seçimleri'ne değinmek gerekiyor. Bu GELENEK'te Sosyalist İktidar Partisi'nin "sol güçlerin seçimlerden çekilmesi" için yaptığı çağrı yer alıyor. Ayrıca bu doğrultuda ortaklaşan kesimlerin hazırladığı ve imzaya açılan metni de bir kez daha yayınlıyoruz. Metin binlerce komünist, devrimci ve yurtsever tarafından imzalandı. Gazetelerde ve burada imzaların ancak küçük bir bölümü yeralmakta. Kriz dinamikleri üzerine yazıların ilki Aydın...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur