Gelenek Sayı 51

SANATTA SOSYALİST GERÇEKÇİLİK ÜZERİNE SÖYLENMİŞTİR…

... sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidinisin kolayına kaçmadan amagül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil ne de ak örtüde elmaların ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin 1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstatNazım Hikmet (Saman Sarısı)Ne yazık ki bu dizelerin ithaf olunduğu ressamın hiçbir zaman böyle bir kaygısı olmadı... Sanatta hep bir köylü olarak kaldı. Bu yazı, sosyalizm mücadelesinde ressamın nasıl bir kaygıya sahip olması gerektiğini biraz açmaya çalışacak. Yazı resim üzerinde...

OKURLARLA

Gelenek'in 51. sayısı, ciddi bir gecikme ve bu gecikmeyi belli ölçülerde telafi edecek doyurucu bir içerikle çıkıyor. Yazılara burada tek tek değinmek gereğini duymuyoruz. Değişik alanları kapsayan çok sayıda çalışmanın yer aldığı bu sayımızı ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz.Bir sonraki sayımız, büyük ölçüde Türkiye solu değerlendirmelerine ayrılacak. Değişik geleneklerden sol hareketlerin dünü ve bugününe ışık tutacak yazıların yanı sıra bazı partilerin programları da ele alınacak.Ayrıca dergimiz baskıya hazırlandığı sırada Y. Fırat dostumuzdan bizden cevaplanması istenen bazı sorular da içeren bir yazı aldık. Fırat'ın konuya ilişkin değerlendirmemizi bu sayıya yetiştiremememizi anlayışla karşılayacağını umarak, gelecek sayıda kapsamlı bir "yanıt"ın yer alacağını belirtmek istiyoruz. Haziran...

AYDIN’IN ENTELLEKTÜEL ve SİYASAL KONUMLANIŞ DİNAMİKLERİ

Toplumsal olayların, toplumun hareket yasalarının, ideolojinin, sınıf mücadelesine dair yasallıkların sezilmesi, algılanması ve giderek soyutlanmasına olanak veren bir zenginlik var.Bir inceleme başlığı olarak aydın da sözü edilen zenginliğin bir bölümünü oluşturuyor. 20. yüzyılın sonuna doğru dünyada aydının hareket yasalarının soyutlanmasında Türkiye en elverişli coğrafyalardan birini oluşturuyor.1) İşçi sınıfının tarih ve siyaset sahnesine çıkışından itibaren deklare ve özerk varlık alanı bulabilen aydın dönemi kapanmıştır. Hegel ve Adam Smith, biri felsefede diğeri ekonomi politikte bu yüzden bir eşiğe gelip durmuşlardır. Bu yüzden burada kullanılan anlamı ile aydın olma durumları tartışılır konumudur.2)Aydını aydına anlatmak herhangi biri ne anlatmaktan daha zor görünüyor. Ama bir...

BLOK, HADEP ve SOL ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRMELER

Gelenek'in bir önceki 50. sayısının yayınlanışından sonra oldukça uzun bir süre geçti. Türkiye gibi ülkelerde, siyasi dengelerin günden güne değişebildiği, toplumsal dinamiklerin kısa sürede hızlanıp dalgalanabildiği biliniyor. Bu nedenle, Gelenek'in çıkmadığı aylara ilişkin kapsayıcı bir siyasi değerlendirme yapmak demek, aslında başlıbaşına bir kitabı, bu değerlendirmeye ayırmak demek.Ancak başka yayınlarımız, özellikle haftalık Sosyalist İktidar'ın varlığı işimizi kolaylaştırıyor. Hareketimizin kendi yaklaşım ve açılımlarını dışarıya yansıtma sorunu olmadığını düşünüyoruz. Düşünce ve eylemimiz gün geçtikçe daha geniş kesimler tarafından sahipleniliyor, gün geçtikçe geleneğimizi daha ileri mevzilere taşıyoruz.Yine de, bazı konulardaki tutumumuzu, yakın gelecekteki siyasi faaliyetlerimize ışık tutacak biçimde sizlerle paylaşmak istiyoruz. Fazla uzatmadan, açık...

TÜRK SİNEMA TARİHİNİ YENİDEN YAZMAK

Bugüne kadar Türk sinema tarihi konusunda, temelde, iki çalışmadan bahsedilebilir. Bir tanesi Nijat Özön'ün Nijat Özön, Türk Sinema Tarihi, Artist Yay., 1962. 1962 yılında yazdığı tarih çalışması, diğeri de Giovanni Scognamillo'nun Giovanni Scognamillo, Türk Sinema Tarihi, Metis Yay., 1990. başlangıcından 1980'lerin sonlarına kadar getirdiği Türk sinema tarihidir. Bunlar dışında, Engin Ayça'nın kitap boyutlarına ulaşamayan daha çok dergilerde yazı olarak, yayınlanan ve genel olarak Türk sinemasının başlangıcından 1950'lerin sonuna kadar olan dönemi kapsayan çalışması vardır. Her üç tarih yazımı da belli eksiklikleri, yetersizlikleri ve yanlışları taşısa da, Türkiye gibi bir sinema piyasasına sahip ve bunun içinde yer alanların beyinlerinden çok egolarının "çalıştığı" bir...

SEÇİMLER BLOK TÜRKİYE SOLU

Ölüm döşeğindeyken duyduğum son siyasi değerlendirmesi, "Blok ile seçimlerde çok iyi bir politika izledik" olan İdris yoldaşın anısına...24 Aralık seçimlerinde, en azından sol siyasete, Emek, Barış, Özgürlük Bloku damga vurdu. Sosyalist İktidar Partisi'nin konuyla ilgili ve yalnızca seçimlerle sınırlı olmayan politik açılımları partinin açıklamaları ve yayın organından izleniyor. Gelenek, bu açılımların arka planında nasıl bir perspektifin yattığına biraz daha ayrıntılı ve teorik boyutlarıyla ele almamız için uygun bir yayın organı. Bu yazının eksenini de bu oluşturacak.Hemen belirtmeliyim, seçimlerin öncesinde ve sonrasında beş ya da altı değerlendirme açık oturum ya da paneline katıldım, konuyu değişik açılardan ele alan bir o kadar...

GÜMRÜK BİRLİĞİ SINIFA SALDIRIDIR

Türkiye solunun gümrük birliği konusunda bugüne kadar sergilediği performans hiç iç açıcı değil. Bu konuda fikir beyan eden sosyalistlerin büyük çoğunluğunun, gümrük birliği anlaşmasının içeriği hakkında bile doğru dürüst bilgi sahibi olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Gümrük birliğini toptan reddetmenin yanlış bir tavır olacağını düşünen, daha "diyalektik" bir tavır geliştirmek gerektiğini savunan sosyalistler, ne uluslararası düzeydeki güncel ekonomik süreçleri, ne de AB-Türkiye ilişkilerini ciddi bir şekilde incelemiş durumda.İşin ilginç yanı, gümrük birliğine hayır diyenleri eleştirenler, Türkiye işçi sınıfının gümrük birliğinden ve AB ile ilişkilerden ne beklemesi gerektiği konusunda elle tutulur herhangi bir şey de söylemiyor. Daha fazla "demokrasi" bekleyenleri bir yana bırakırsak,...

TÜRKİYE’DE NEYİN ROMANI YAZILIR?

Öncelikle, sosyalizm mücadelesi açısından "neyin romanı yazılır" sorusunu tuhaf karşılamamak gerekiyor. Roman, bir ülkenin toprağında, o ülkenin nesnelliğine doğan bir şey. Dolayısıyla o toprağın özgünlüklerini yansıtmak zorunda. Diğer yandan, evrensel bir biçim olması ve yine evrensel bir geleneğin taşıyıcısı olması babında, üzerinde serpildiği topraktan ötelere taşmak durumunda. Aynı anda pek çok gerilimi bünyesinde barındırıyor: Yazarın kendi yaşamsal deneyimiyle ülke toprağının nesnelliğini, "gerçek olan"la gelenek topluma olan özlemi ve bağı; bu anlamda gerçeklikle kurguyu, romanda birleştirmesi gerekiyor.Romanın evrensel bir geleneğin taşıyıcısı ve sahiplenicisi olması, onu yazarının kafasındaki düşüncelerin bir kaba boşalıp harmanlanmasından öte bir şey yapıyor; biçim, bu düşünceleri kısıtlamak bir...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur