SOVYETLER SONRASI TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Bir zamanlar dünyayı anlamak kolaydı. Bir tarafta tanrının desteklediği iyiler, diğer tarafta şeytanla ittifak halindeki kötüler vardı. Gerçi bu iki cepheyi birbirinden ayırmak her zaman çok kolay olmazdı. Kötüleri tehlikeli yapan, iyilerin arasına sızmaları, onları yoldan çıkarmaya çalışmalarıydı. Sözgelimi, tanrının yeryüzündeki gölgesi olan padişah ya da kralın çevresinde her zaman onun aklını çelmeye ve onu kötü yola sokmaya çalışan kötüler bulunurdu. Ama en azından, sokaktaki insan açısından, başına gelen kötülüklerin arkasında, şahsen tanımasa ve hatta adını bile duymasa da, bazı kötülerin olduğu açıktı. Yine örnek olsun, 70’li yıllarda, Demirel ya da Ecevit'in iyi niyetinden şüphe etmeyen, ama çevrelerindeki çıkar düşkünü...
1. Yaklaşımımızın ana başlıkları ne olmalıdır?Türkiye'de son yıllarda, düzen güçlerinin açıktan kışkırtmalarıyla da büyütülen bir karışıklık vardır. Bu karışıklık, çeşitli kavramlar üstünden emekçilerin ve ezilenlerin politik istem ve beklentilerini sulandırıp düzen adına teslim almak için yapılmaktadır. Egemen sınıfın ve onun temsilcilerinin siyasi pragmatizm ve popülizm arasında yalpalayıp durmaları da ezilenlerin politik istemlerinin havada asılı kalması sonucunu vermektedir. Bunun nedeni, aslında egemenlerin "yönetmek" konusundaki çıkışsızlıkları ve burjuva diktatörlüğü sisteminin bu talepleri karşılayabilmekten kesinlikle uzak oluşudur.Oysa tarih boyunca, sınıf mücadeleleri pratiğinde hiçbir kitlesel talep havada asılı kalmaz. Ya egemen sınıf tarafından budanarak teslim alınır; ya geçici bir süre geri plana itilir, ya...
Endüstrinin eğitimli teknik eleman gereksinmesini sağlayan mühendisler, diğer emekçiler gibi, kapitalist üretim ilişkileri içerisinde, sermaye sınıfının istekleri doğrultusunda istihdam edilmektedir. İş bulabilen mühendisler diğer işçilerden görece daha yüksek bir yaşam standardı yakalayabilmek umuduyla emek güçlerini satmakta, diğer bir deyişle, yalnızca bu yüksek(!) yaşam standardı için didinip durmaktadır. Bir bütün olarak mühendisler TMMOB ve bağlı odalarında örgütlüdür. 12 Eylül 1980 faşist darbesinden önce solun geniş bir biçimde örgütlü olduğu odalar, hem solun toplumsal muhalefet alanının genişletilmesinde hem de sosyalizmin ülke gündemine taşınmasında bugün de etkili olabilecek kurumlardır.Bu yazının esas konusu olan örgütlenme ve mücadelelerine geçmeden önce, mühendislerin kimliğine ve sınıfsal aidiyetine...
Günümüzde bilim ve teknolojinin üretimi ve uygulanması, ağırlıklı olarak mühendisleri kapsayan teknik elemanlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Öte yandan, bu teknolojinin kullanıcısı olarak üretim sürecinde de yer alan teknik elemanlar ve özelimizde mühendisler, bir meslek, ya da bir meslekler grubu olarak anılmaktadır. Ancak bu tanımlama işçi sınıfı ideolojisi açısından yetersiz olmasının ötesinde, ne kadar anlamlıdır? Bu yazıda işte bu "anlam" sorgulanmaya çalışılacak; tartışmaya, meslek ile başlandığında varılan noktanın bugüne bıraktığı tortular özetlenmeye çalışılacak ve geleceğe ilişkin bir perspektif sunulmaya çalışılacaktır.Teknolojinin ticarileşmesiGünümüzde bilim ve teknoloji, sermaye sahibi özel girişimci adına, ücretli emek sömürüsüne tabi olan bilim insanları, teknik elemanlar, mühendisler vb. gibi farklı...
Bu yazı bir polemik. Gecikmiş bir polemik. Bundan neredeyse iki yıl önce, yurtdışında yaşayan Türkiyeli Marksist aydınların çıkarttığı "Sosyalizmin Sorunları" kitap dizisinin ikinci sayısı yayınlandı. Demir Küçükaydın'ın "Enternasyonalizmin Sonu" başlıklı çalışması, kitabı "taşıyan" yazı olarak öne çıkıyordu. Çalışmanın herhangi bir yankısına, tartışmaya ben rastlamadım. Titiz bir izlemede bulunduğumu iddia edemeyeceğim. Dolayısıyla hiçbir yankısı olmadı, diyemeyeceğim, ancak önemli bir tartışma yaratmadığını söyleyebilirim.Açıkçası tartışma yaratmasını da dilemiyorum. Küçükaydın'ın tezlerinin, ulus sorunu ve enternasyonalizme ilişkin pek de verimli olduğunu söyleyemeyeceğim tartışma gündemine apolitik bir boyut daha katmasında yarar görmüyorum. Ancak yine de bu yazı Küçükaydın'ın çalışmasına yönelik bir polemik. Küçükaydın'ın tezlerini önemsediğim için...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe