81. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNDE TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ (TKP) ÜZERİNE
HALUK YURTSEVER İLE SÖYLEŞİ
HALUK YURTSEVER İLE SÖYLEŞİ
Uzunca bir süredir Türkiye solu ve Kürt hareketi üzerinde genel çerçeve itibarı ile “sivil toplumculuk” olarak adlandırılabilecek bir siyasi yönelim etkinliğini arttırmaktadır. Belli bir siyasal temsiliyete sahip bu kesimlerde sivil toplumcu eğilimler güçlendikçe, solu sol yapan değerlerden uzaklaşıldığı özellikle de sınıf eksenli siyasetin terk edildiği ve siyasetin konusu/hedefi olan iktidardan koparıldığı görülmektedir. Bu sürecin de katkılarıyla şekillenen “liberal sol” ya da “sol liberalizm” marksizmden özgürleşmenin siyasal karşılığı olarak anılmalıdır.Evet, sol içinde bir ayrışmayı da beraberinde getiren bu yönelim sadece Türkiye’de değil diğer geç kapitalistleşmiş ülkelerde ve elbette ki emperyal merkezlerde de sol üzerine “salınmış” durumdadır.İddiaya göre artık içinde yaşadığımız sanayi...
Marksizmin toplumun değişen yapısına, ortaya çıkan yeni olgulara yanıt üretemediği ve dolayısıyla marksizmin bir bunalım içinde olduğu savı yakın döneme özgü bir iddia değil. Marksizmin yetersizliklerini kapatmak adına, marksizmin zemininden havalanıp burjuva demokratizminin gömülü hazinesine ulaşmak da pek yeni bir girişim sayılmaz. Çağımıza özgü olan ise bu tür faaliyetlerin artık birtakım “post”lar altında dolanıyor oluşudur. Bu postların altında gizlenenin bize düşman mı, dost mu olduğu “post”u kaldırdığımızda neyle karşılaşacağımız ise ilk bakışta pek anlaşılamıyor.Türkiye’de son dönemde akademik çevrelerden başlayarak kimi “siyasi” ortamlarda sürdürülen “postmarksizm ve radikal demokrasi” tartışmaları yeni bir canlanma popülerleşme yaşıyor. Bu popülerliğin iki-üç temel kaynağı var: İlki...
Avrupa komünizmi avrokomünizm Avrupa solu Batı marksizmi kavramları dillendirildikleri ve yazıldıkları yerlerde her zaman coğrafi bir vurgudan daha fazlasını ifade ettiler daha fazlasını hak ettiler. Avrupa ve marksizmin doğduğu Avrupa solu tüm dünya soluna en az reel sosyalizm kadar referans oldu. Avrupa’ya bakmadan edilemedi; edilemezdi de... Bundan sonra da edilemeyecek kimsenin şüphesi olmasın.Öte yandan denilebilir ki Avrupa solu kendi geleneğine burun çevirdikçe Marx’dan uzaklaştı marksizmden uzaklaştı; bu geleneğe sahip çıktıkça devrime doğru yaklaştı. Marksizmin yeşerdiği topraklar revizyonizme de reformizme de kaynaklık etti. Dahası yapısalcılığı ve postyapısalcılığı keşfetti. Şimdilerde Avrupa solunun önemli bir kesimi sivil toplum düşkünü oldu. Radikal demokrasi ve...
"Muhterem Müslümanlar... Yüce Rabb'imiz kainata mükemmel bir denge koymuştur. Gerçekten insanlığın hem içinde hayatını sürdürdüğü fiz(maddi) dünyada, hem de birey olarak sahip olduğu ruh dünyasında, muazzam bir denge bulunmaktadır.(…) bugün insanlığın yaşadığı problemler başka gezegenlerden taşınmış değildir. Bütün problemler, dünyada yaşayan akıllı canlıların, yani biz insanların eseridir. Kur'an-ı Kerim, Rum Suresinin 41. ayetinde 'İnsanların bizzat kendi yaptıkları yüzünden karada ve denizde düzen bozulduğunu…' vurgulayarak bu gerçeği en açık şekilde tasvir etmektedir.(…) Değerli Kardeşlerim... Huzur içinde, huşu içinde ibadet etmek bile ekonomik hayat ile yakından ilgilidir. Ekonomik sorunlar içerisinde kıvranan ve ezilen insanların, huzurlu bir manevi hayat sürmeleri, -iç dünyaları rahat...
“Şunu söylemek gerekir ki, sözünü ettiğimiz asilzade, boş zamanlarında (yani yılın büyük bölümünde) şövalye romansları okumaya o kadar merak saldı ki, avlanmayı ve çiftliğini yönetmeyi neredeyse tamamen unuttu. Merakı ve bu konudaki aşırılığı öyle bir noktaya vardı ki, dönümlerce arazi satıp, okumak üzere şövalyelikle ilgili kitaplar aldı; bu konuda ne kadar kitap varsa evine yığdı.(...)Zavallı asilzade, bu cümlelerle aklını sıçratıyor, sırf bu iş için dirilecek olsa, Aristoteles’in bile kavrayamayacağı anlamlarını çözebilmek için uykularından oluyordu. Don Belianis’in başkalarında, başkalarının da Don Belianis’te açtığı yaralar, kafasını kurcalıyordu; her ne kadar büyük hekimler tarafından tedavi edilse de, hem yüzünün hem bütün vücudunun yara...
Parlamenter demokrasi tarihinin üç uzun yüzyılı skandalların bozulmaların aldatmacaların en bayağı entrikaların ve seçim hilelerinin art arda dizilişinden başka bir şey değildir. Buna rağmen kapitalist bir toplumdaki "demokrasinin kusurları"ndan söz etmek hiçbir burjuva politikacı ya da gazetecinin aklının ucundan dahi geçmemiştir. Yine de parlamenter burjuva demokrasisi feodal mutlakçılığa göre tarihsel bir ilerlemeyi temsil ediyordu. Parlamenter burjuva sistemi sanayi ve tarım işçilerinin öncelikle dışlandıkları özel mülkiyet sahipleri arasındaki rekabetin bir yansımasıydı. İşçi sınıfının genel ve eşit oy hakkını ve parlamentoda temsiliyetini kazanması sınıfların siyasal mücadelesiyle olanaklı olabilmiştir. İşçi partilerinin temsilcilerinin burjuva parlamentosuna seçilmelerinden bu yana bu kurum da sınıflar mücadelesinin bir...
Sosyalist İktidar PartisiGenel Merkez1 Eylül 2001Barış SosyalizmdeKürt Sorununun Çözümü Sosyalist CumhuriyetteHalkların Kardeşliği için Birlikte Kurtuluş için Ortak Mücadeleye1 Eylül 2001'de görülmektedir ki, yaşanan kanlı ve acılarla dolu savaşın sona ermiş olması Kürt sorununun topraklarımızda yaşayan tüm halkların kardeşliğini esas alan bir ortamın tesisi anlamında barışın önününü açmamıştır.Kürt sorununda iki yılı aşkın süredir egemen güçler Öcalan'ın idamını bir koz olarak ellerinde tutmakta, HADEP'li belediyeleri kaynaksız ve sorunlar karşısında çaresiz bırakmakta, Kürt kimliğinin özgürce ifade edilebilmesi ve geliştirilmesinin önünü tıkamaktadırlar. Egemen güçler açısından Kürt sorunu bölücülükten ibarettir ve bölücü bir eyleme girişmemeleri için Kürtler sürekli baskı altında tutulmalı "burunları sürtülmelidir…"Bu yaklaşıma karşılık...
Biz halkız.Biz işçiyiz, emekçiyiz, yoksul köylüyüz. Biz aydınız. Biz öğrenciyiz. Biz bu topraklarda yaşayan ve “bu memleket bizim” diyen halklarız.Biz halkız. İnsanca ve onurlu bir yaşam istiyoruz.Bir avuç zengin ailenin elinde milyonlarca insandan daha fazla zenginlik birikmesini istemiyoruz.İnsanların eşit ve özgür yaşayacakları bir dünya ve Türkiye istiyoruz.Sömürücü sınıflar yer altı ve yerüstü zenginliklerini kendilerine saklarken geride kalanların açlık sınırında yaşaması ve bir bölümünün açlıktan ölmesini istemiyoruz. Dünyamızın bütün insanlığı fazlasıyla doyuracak kadar cömert olduğunu biliyor ve bütün insanlığın doymasını istiyoruz.Biz halkız. İş istiyoruz.Çalışma ve üretme hakkımızın elimizden alınmasını istemiyoruz. Asalak sınıfların tersine çalışmayı gereksiz veya onursuz bir şey olarak görmüyor,...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe