Gelenek Sayı 71

OKURLARLA

Merhaba, Geride bıraktığımız Ocak ayı, mücadele tarihimizin önemli günlerini kapsıyordu. Bizler için önemli olan bir gün 28-29 Ocak tarihidir. Ülkemiz komünist hareketinin ilk önderlerinin Karadeniz’de katledildiği tarih… Onbeşlerin yolundan mücadeleyi sürdürenlerden birisinin, komünist şairimizin doğum günü de Ocak ayının 15’i. Bu yıl 15 Ocağın, daha farklı bir yeri vardı. Nazım Hikmet’in 100. doğum yıldönümüydü 15 Ocak 2002. Bizler için bu tarih, Nazım’ı düzene yamamaya çalışan bir toplulukla kavga olanağı sunduğu için önem kazandı. Çünkü onlar doğum günlerinden; 25, 50 ve 100. yıllardan fırsatlar ortaya çıkarmayı görev bilirler. Nazım Hikmet’in doğumunun 100. yılınıda bir fırsat olarak gördüler. Avrupa Birliği hazırlıklarını sürdürdükleri...

BİR LENİNİZM HATIRLATMASI

"Sosyal demokratların Lenin'in egemenliğinden acı acı yakındığı günlerde eski arkadaşı Kırizhanovski dayanamadı artık, Fiyodr Dan'dan sordu: 'Siz böyle diyorsunuz ama, dedi nasıl oluyor da tek bir adam koca bir partiyi batırıyor da, hepiniz buna ellerinizi bağlayıp seyirci kalıyorsunuz' Dan'ın karşılığı şu: 'Günün yirmi dört saatinde Devrimle uğraşan Devrimden başka bir şey düşünmeyen, yatağına yattığı zaman bile düşünde Devrim gören başka kimse yok da ondan! Böyle adamla başa çıkılır mı?" WILSON Edmund, Lenin Petrograd'da, çev. Can Yücel, Ağaoğlu Yay., İstanbul, Nisan 1967, s.443. Bir zamanlar alıntılar vardıTürkiye solunda 1970'li yıllar, marksist-leninist külliyatın sanıyorum en fazla referans gösterildiği dönem olmuştur. Ancak bu...

LENİN’İ NASIL OKUMALI

"Böyle bir soruyla başlayarak en bayağısından bir oldu-bitti tezgahlamış oluyorum. 'Lenin'i okumalı mı?' sorusu devre dışı kalıyor 'sosyalizm mücadelesinde ille de okumak gerekiyor mu' diye düşünenlerin muhtemelen canı fena halde sıkılıyor.Sosyalizm mücadelesine omuz vermek için ille de okumak gerektiğini düşünmüyorum. Ancak partinin sosyalizm mücadelesinde okumayı teşvik etmesi gerektiğini, sosyalizm mücadelesinin okumayı özendirmesinin zorunlu olduğunu, komünist bir partinin kadro standartlarında, koşullar ne olursa olsun, kitap kurtluğunun kritik bir yere sahip olduğunu biliyorum. Lenin'i okumadan, hem öyle arada sırada değil, sıkça ve sindire sindire okumadan kitap kurdu olunamayacağını da..."Erokomünizmin etkisi altında kalan bir partinin yayın organında yazsaydım, herhalde söze böyle girerdim. Marksist...

LENİNİZM: BİR ‘ÇOCUKLUK AŞKI’ MI?

Bir sol örgüt, hareket ya da partinin büyüklüğü ve toplumsal ölçekteki etkinliğiyle, onun leninistlik düzeyi arasında ters orantılı bir ilişkinin bulunması kaçınılmaz mı?Gerek uluslararası komünist hareketin, gerekse Türkiye solunun tarihinde, yola leninizme yaslanmaya çalışarak çıkmakla birlikte, bir miktar mesafe aldıktan sonra, leninizm tartışmalarını yolun henüz başında olanlara bırakmış olan pek çok örgüt var. Bunun leninizmi açıkça reddetme biçimini alması gerekmiyor. Ama örneğin, Ekim Devrimi'nden sonra ve Avrupa'daki devrim dalgasının geriye çekildiği bir dönemde kaleme alınan "Sol" Komünizm'in aslında çok önemli bir çalışma olduğunun keşfedilmesi, leninizmden uzaklaşma sürecindeki uğrak noktalarından biri olabiliyor. Hele "komünistler en gerici sendikalarda bile çalışma yürütebilmelidir" türü...

GELENEK’İN LENİNİZMİNE DAİR NOTLAR

"Bolşevizasyon sürecinin her aşamasında motor sayılabilecek bir öznesi vardır."Leninizm bir siyasi iradenin örgütlenmesidir... "Daha iyi bir dünya" isteyenlerin iradesinin...Gerekçesi, yüz yıl önce olduğu gibi "Ne yapmalı?" sorusudur...Türkçesi "Ne olacak bu memleketin hali?"...Bu soruya "insanca yaşanacak bir düzen kuracağız" yanıtını verenlerin örgütlenmiş iradesidir leninizm... "Devrim yapacağız" diyenlerin...Biz böyle anladık.Bu iradenin kapitalist toplumda mücadele ederek kendisini yeniden ürettiği, daha iyi bir dünya kurmanın kritik bir aracı olan iktidarı ele geçirdiği, bundan sonra "daha iyi dünya"yı reel hale getirme uğraşı verdiği süreçlerin hep bir "rotası" olduğunu / olması gerektiğini düşündük.Leninizmin bugünkü dünyada objektif bir zorunluluk olmadığına ancak sübjektif bir gereklilik olduğuna inandık.Bu haliyle...

NAZIM 100 YAŞINDA

Nazım hakkında söz söylemek gerektiğinde hep onun dehasından, Türk şiirine kattıklarından, evrensel ölçekte bir değer oluşundan söz edilir. Oysa Nazım kendi yetenekleri ile çağının doğurganlığı arasında oluşan bir kişiliktir.Şiirinden, siyasal kişiliğine kadar bütün yönleri ile Nazım, doğurgan bir çağın yetenekli çocuğudur.Nazım'a verdiğimiz önemin bu niteliğinden kaynaklandığını inkâr edebilir miyiz?Nazım'ın Türkçe şiirde açtığı çığıra bakalım. Bunun toplumsal gelişmenin ve edebiyattaki birikimin talep ettiklerinin, dayattıklarının çok ötesinde ve çok dışında olduğunu söyleyebilir miyiz?Biçim ile içerik arasında, anlatım aracı ile anlatılan arasında yeni bir uyum arayışının 1920'ler Türkiyesi (ve Türkçesi) için kaçınılmaz olmadığını, Nazım'ın buradaki açılımının bir dehaya has olduğunu söyleyebilir miyiz? Bunu...

SANAYİSİZLEŞME VE İŞÇİ SINIFI

Sanayisiz bir kapitalizm olabilir mi? Bu yazı, en özet ifadeyle bu soruya yanıt arayacak. "Postendüstriyel toplum tezi", sanayisiz bir kapitalizmin varolabileceğini öne sürmekte ve en azından kapitalist hiyerarşinin en tepesindeki ülkelerde sanayi üretimin ve istihdamının giderek düşmesini buna kanıt olarak göstermektedir. Yani postendüstriyel toplum tezine göre kapitalizmin giderek sanayisizleşmesi, tıpkı küreselleşme süreci gibi kaçınılmaz bir gelişmedir. Aynı yaklaşım, sanayileşme ya da daha geniş anlamda kalkınma kavramlarının 20. yüzyılın son çeyreği itibarıyla gündemden düşmüş olduğunu ya da en azından bu ikisi arasındaki bağın kopmuş olduğunu öne sürerek, artık eski kalkınma paradigmasının yerini yeni bir "gelişme tarzı"nın dinamiklerine ve paradigmalarına bıraktığını vaaz...

EMPERYALİZMİN ŞEMSİYESİ ALTINDA TÜRKİYE VE PAKİSTAN

Bugün Türkiye ve Pakistan, ABD emperyalizminin saldırdığı iki farklı coğrafyada bulunmaları itibariyle sık sık gündeme geliyorlar. Soğuk Savaş döneminde karşı devrimci kampta yer alan, örneğin Bağdat Paktı'nda birlikte bulunan bu iki ülke kimi zaman takdir edilerek, kimi zaman azarlanarak Soğuk Savaş sonrası konjonktüre uyumlulaştırılıyor. Uyumlulaştırmanın esas kıstası ise emperyalizme daha fazla bağımlılaştırılmak. Bu yazıda Türkiye ve Pakistan'ın sosyalizme karşı konumlanışlarında bölgesel ve kendilerine özgü yapısal özellikleri nedeniyle nasıl bir rol üstlendiklerine değinilecek. Kimi farklılıklarına rağmen emperyalizmin şemsiyesi altında olmanın belirleyiciliğinin bugün ve özellikle de 11 Eylül sonrası iki ülkeyi ne yönde etkilediği de ele alınacak.Türkiye ve Pakistan özelinde yanıtlanması gereken...

Sayıdaki Konular

Sayıdaki Yazarlar

    Hoşgeldiniz!

    Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

    Kayıt Ol!

    Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

    *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

    Şifrenizi geri alın

    Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

    Oluştur