Gelenek Sayı 88

OKUMA NOTLARI: ALAYCILIK VE MİZAH ARASINA SIKIŞANLAR

Gülmek ya da “karın kaslarımızı harekete geçirmek”, Brecht’e göre “meseleleri anlamanın” en etkili biçimi. Ancak söz konusu kasları harekete geçiren “şeyler”in o kadar geniş bir ıskalası var ki, ayrımları belirlemek epey zor gibi. Birkaç yıl önce, “şimdi” diyerek girmeye çalışmıştık meseleye. Hadi şimdi, bir daha bakalım öyleyse:İnat 3, Yeryüzü Mizahı, Tohum Yayınları, Ocak 2005.  Bir grup sözcüğü dizelim: Şaka (latife), alay, eğlenme, istihza, kinaye, gırgır, şamata, sululuk, dalga, saraka, ti’ye alma, makaraya alma, maytap geçme, nükte, espri, matraklık, muziplik, hinlik, fırlamalık, hazırcevaplık...Hazır dizmeye başlamışken, bir grup sözcüğü daha dizelim: Mizah, kara mizah, ironi, parodi, sakarlık komedisi, taşlama (satir, hiciv), fıkra,...

AVRUPALI BİR BARIŞ MÜMKÜN MÜ?

Aşağıdaki konuşma 3 Mart tarihinde Portekiz Komünist Partisi’nin ev sahipliğinde Lizbon’da, Avrupa’dan komünist partilerin katılımıyla düzenlenen, dışa kapalı bir tartışma toplantısında, Avrupa’da barış ve güvenlik gündeminde, Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Özgür Şen tarafından yapıldı.Sevgili yoldaşlar,İnsanlar Avrupa’nın güvenliği hakkında konuşurken, genelde konuyu Avrupa’nın sınırları içerisinde değerlendirme eğilimindedir. Avrupa’nın sınırlarının nerede başlayıp bittiği hakkında dahi anlaşamadığımızı, bu konuda çok farklı düşünceler olduğunu iyi biliyoruz. Fakat bir an için bu sınırlar konusunda anlaştığımızı düşünsek dahi, Avrupa’nın güvenliği konusunun bu sınırların içerisinde kalarak tartışabileceğimizi sanmıyorum.Bu yaklaşımın siyasi, tarihi ve sosyal kökenleri var. Bu kökenler Avrupa-merkezli düşünce sistematiğiyle de yakından bağlantılı.Bu sınırlar emperyalizmin...

YURTSEVERLER KURULTAYI’NDAN KAMUOYUNA AÇIKLAMA

9 Temmuz 2006 tarihinde İstanbul’da toplanan Yurtseverler Kurultayı’nın ardından yapılan açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz...Emperyalizme Karşı Yurtsever Cephe’nin çağrısıyla toplanan Yurtseverler Kurultayı’nda bir araya gelen işçiler, emekçiler, aydınlar, her yaş ve meslekten emperyalizm karşıtları,a) Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı emekçi sınıfların ortak mücadelesinin ertelenemeyeceğini, bu mücadelenin ilkeli, kararlı ve cesur bir biçimde geniş toplumsal kesimlere mal edilmesi gerektiğini saptar ve bu mücadelede üzerlerine düşeni yapacaklarını,b) Ülkemiz kaynaklarının emperyalist ülkeler ve uluslararası tekeller tarafından talan edilmesine neden olan neo-liberal piyasa ekonomisine, onun kurumlarına ve özelleştirme uygulamalarına karşı daha etkili bir direnç örgütleyeceklerini,c) Avrupa Birliği’nin halkımızın önüne bir “refah, uygarlık ve demokrasi” projesi olarak konularak,...

ORTADOĞU’DA SAVAŞ VE YURTSEVERLİK

Yazın ortasında, kurultay toplanır mı? Yazın ortasında, bir buçuk aylık bir eylem başlatılır mı?Olağan bir dönemden geçiyor olsaydık, 9 Temmuz 2006 tarihinde toplanan Yurtseverler Kurultayı ile 1 Eylül’de Dolmabahçe’de sona erdirilmek üzere 15 Temmuz’da İncirlik’te başlatılan “ABD DEFOL Bu Memleket Bizim Yürüyüşü”, gereksiz iradi zorlama girişimleri olarak görülebilirdi.Ama beklemeye tahammülümüz yok. Yurtseverler Kurultayı’nın sonuç bildirgesindeki ilk saptamalardan biri, “emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı emekçi sınıfların ortak mücadelesinin ertelenemeyeceği” idi. İsrail’in 12 Temmuz 2006’da Lübnan’a, daha doğrusu Lübnan halkına açtığı ilan edilmemiş savaş ve bu savaşa yönelik ilk tepkiler, ne kadar kritik bir dönemden geçtiğimizi ve mücadeleyi sonbahar aylarına ertelemenin ne kadar...

ANTİ-EMPERYALİST MÜCADELE VE CEPHE

Amacı polemik olmayan dergi yazılarına sola ilişkin eleştirilerle başlamak okurlara sevimsiz gelebilir. Bu yazı, Türkiye’nin mevcut durumu ve uluslararası konumlanışından hareketle “anti-emperyalist mücadele” ve “yurtsever cephe” kavramları üzerinden yürüyen kimi tartışmalara katkıda bulunma amacını taşıyor. Denecektir ki, “böyle bir yazıya sola yönelik eleştirilerle başlamak zorunlu mu?” Kanımca zorunlu. Üstelik, “ne yazık ki zorunlu” da demiyorum; çünkü, ortada, hayıflanılacak değil, gereği yapıldığında bize mesafe kazandırabilecek bir zorunluluk var.Başka pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de, solun genel durumu son dönemde ağırlıklı olarak “yenilgi” ve “gerileme” kavramlarıyla anlatılıyor. Bu kavramların hemen ardından, tanık olunan “savrulmalar” gündeme geliyor; “döneklerden”, “liberalleşenlerden”, “reddiyelerden” vb. söz...

TÜRKİYE’DE ABD KARŞITLIĞININ OMURGASI VAR MI?

Türkiye’de bir ABD karşıtlığıdır gidiyor. Anketlere göre Türkiye dünyada Amerikan karşıtlığı şampiyonu. Halkın yüzde 88’i ABD’ye karşı olumlu duygular beslemiyor.Cumhuriyet, “ABD Karşıtlığı Tırmandı” (Amerikan Pew’un araştırmasına göre ABD için olumlu görüş bildirenlerin oranının en düşük çıktığı ülke Türkiye), 15 Haziran 2006. Tabii ki bu anketin nasıl yapıldığını ve gerçeği ne kadar yansıttığını bilmiyoruz. Ancak etrafına bakan herkes ABD’ye karşı olumsuzluğu hissedebiliyor. ABD yetkilileri bu durumdan şikayetçi; bir yandan bu durumun düzeltilmesini, diğer yandan da halkın eğilimlerine kulak asmayacak otoriter bir siyasi iktidarı istiyorlar.Yezdani İpek, “Ankara, Ortadoğu’daki rolüne karar versin” (Perle’den dış politika eleştirisi), Milliyet, 1 Temmuz 2006. Düzenin siyasi aktörleri...

Sayıdaki Yazarlar

    Hoşgeldiniz!

    Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

    Kayıt Ol!

    Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

    *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

    Şifrenizi geri alın

    Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

    Oluştur