Elinizdeki 8. kitabımızla birlikte, Gelenek’in ilk altı kitabı da ciltlenmiş olarak çıkmış bulunuyor. Gelenek’in birinci cildi, posta masrafı hariç 2.850,-TL. karşılığında adresimizden istenebilir.
Bu kitabımız yoğun bir içeriğe sahip. Kitabın ana konusunu oluşturan “devrimci demokratlara yaklaşım” dışında, “Gelenek Gündemi” oldukça önemli bir konuya, Türkiye’de yasal sosyalist parti sorununa eğiliyor. “Gündem”de yer alan genel değerlendirmeyi, bundan sonraki kitaplarımızda, sorunu çeşitli yönleriyle ele alan başka yazılar da izleyecek. “Gelenek Gündemi”nin küçük bir bölümü de TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu’nun basında yer alan açıklamalarına ilişkin. Yalnızca, bazı soruları dile getirmekle yetiniyor…
Ana konu olan “devrimci demokrasi”ye eğilen üç yazı var. Metin Çulhaoğlu’nun yazısı “Goşistler mi Devrimci Demokratlar mı” başlığını taşıyor. Yazıda, solda sıkça kullanılan kimi kavramlara değinildikten sonra, devrimci demokrat hareketin uluslararası ve tarihsel boyutları ele alınıyor. “Devrimci Demokrasi: Eğik Düzlemde Aranış” ise Cengiz Uygur’un yazısı. Uygur bu yazısında devrimci demokrat hareketin doğal kısırlıklarına ve içsel zaaflarına eğildikten sonra, bu hareketin geleneksel sol çizgi için bir tür “aşı” işlevi görüp göremeyeceğini tartışıyor. Devrimci demokrasiye ilişkin son yazı Aydın Giritli’nin ve “Türkiye’de Devrimci Demokrasi” başlığını taşıyor. Yazıda, Türkiye’deki devrimci demokrat geleneğe kısaca değinildikten sonra önemli bir tarihsel kesit olan 61-71 dönemi devrimci demokrat dinamizm açısından değerlendiriliyor ve daha sonra güncel sonuçlara yöneliniyor.
Ekim Devrimi’nin değerlendirilmesinde ön plana çıkarılacak ölçütler ya da bu devrime yol açan sürecin özellikleri, sol harekette pek çok tartışmanın konusunu oluşturmuştur. Cemal Hekimoğlu’nun yazısı “Birden Fazla Ekim mi Var?”, sürecin ve sonucun öz olarak kavranmasında yakalanması gereken, ancak çoğu kez üstü örtülen bazı gerçeklere değiniyor.
Daha önce iki yazısı çıkan konuk yazarımız Osman Akın, bu yazısında, geçtiğimiz nisan ayında Türkiye’de oldukça önemli ve tartışılır yankılar uyandıran “öğrenci direnişi” olgusuna 12 Eylül öncesinin ve günümüzün kuşakları açısından eğiliyor. Son olarak Emine Esin Bozoğlu “12 Eylül Filmleri” denilen, Türk sinemasının güncel 4 ürününden kalkarak bazı saptamalarda bulunuyor. “Türk Sinemasında Suskun Kahramanlar” sözü edilen yapıtlarda öne çıkarılmış bireylerin gerçekliğini tartışıyor.
Gelenek, bir sonraki kitabını ağırlıklı olarak sol parti sorununa eğilen bir içerikle hazırlıyor. Yararlı ve verimli bir tartışma-diyalog ortamının doğmasını dileyerek.