Nazım Hikmet’in şiirlerinden bir derlemeyi parti olarak yayınlamamız üzerine gecikmiş bir tartışma başlamış oldu. Aslında bu tartışma Yapı Kredi Yayınları’nın komünist şairin eserlerinin yayın haklarını satın alma olasılığı üzerine başlayabilmeliydi.
Konunun tartışılacak çok yanı var kuşkusuz. Ancak biz de kendimizce boyutlar arasında bir önem sıralaması yapıyoruz. Aşağıda mümkün olduğunca kısa ve başlıklar halinde görüşlerimizi sunacağız.
Nazım’ın eseri kapitalizme karşıdır yani yayın haklarını satın alan tekele de karşıdır
Yapı Kredi ülkemizin sayılı tekellerinden biridir. Bu tekel, aynı zamanda Türkiye kapitalizminin yağmacılıkta engel tanımayan yapısının önde gelen temsilcilerinden biridir. Nazım ise Türkiye’de komünizm mücadelesinin halk kitlelerine ulaşmış sayılı simgelerinden bir tanesidir. Yapı Kredi ile Nazım Hikmet iki karşıt dünyaya aittir. Nazım’ın eserinin içeriği Yapı Kredi’yi mahkum eder niteliktedir.
Nazım’ı ehlileştirme operasyonunun son halkası yayın tekelidir
Ancak YKY’nın Nazım Hikmet’in yayın haklarını alması bir rastlantı veya şaşkınlık ürünü değildir. Bir taşla çok kuş vurulmak istenmiştir…
Yıllardır Nazım hakkında aşk şairi ile playboy arasında gidip gelen bir görüntü çizilmeye çalışıldı. Nazım’ın sömürülenlerin sözcüsü olduğu unutturulmak istendi. Şimdi eserlerinin bir tekel tarafından basılıyor olmasının birinci anlamı, Nazım’ın siyasal özünün önemsizleştirilmek istenmesidir.
İkincil bir anlam ise yayıncı tekelin kendi yağmacı imajını düzeltmesidir.
Nazım Hikmet ile devletin sözde barıştırılması şairin 100. yılında sık tekrarlanmaktadır. YKY bu barıştırma / ehlileştirme operasyonunun “sivil” ayağıdır. Nazım, çetelerini bağrına basan, çeteci aşiret reislerini koruyup kollayan, idam çığırtkanlığını bırakmayan, karar mekanizmalarını dışarıya havale eden, halkını yoksulluğa mahkum eden… bu düzenle mi barışacakmış!
Bir tekel, Nazım’ın vatandaşlıktan atıldığı hükümet kararının iptali için boykota giren faşist vekillerin çirkinliğini örtmeye çalışmaktadır…
Nazım şiirlerinin kullanımına tekel konması kabul edilemez
Biliyor musunuz, hukuki açıdan bakıldığında, bir Nazım dizesini başlığına koymak isteyen bir sendika dergisi, Nazım’ın eseri üzerine değerlendirme yazan bir araştırmacı, bir edebiyatçı, Nazım’ın vurucu bir şirini manşetine taşımak isteyen bir yayıncı, Nazım şarkıları söyleyen bir müzisyen, “bu memleket bizim” dizesini pankart ya da afiş yapmak isteyen bir parti, hatta grev çadırının önünde toplanıp “yapıcılar türkü söylüyor”u hep bir ağızdan söylemek isteyen işçiler… hepsi Yapı Kredi Yayınları’ndan izin almakla yükümlü!
Nazım Hikmet’in yayın haklarına tekel konması bu anlama geliyor. Nazım Hikmet tam anlamıyla emekçilere, aydınlara, halka malolduğu içindir ki, YKY’nın hakları (!) hükümsüzdür, meşru değildir, uygulanabilir değildir.
Nazım ile tekeller arasındaki ilişki karşıtlık üstüne kuruludur
Nazım’ın eseri ve mücadelesi, yayıncı tekel dahil kapitalizmi mahkum eder niteliktedir. Nazım tekellere karşı, tekeller de Nazım’a!
Peki kim, doğası gereği anti-komünist bir kurumun bugünkü ehlileştirme uygulamalarını bırakıp, komünizm propagandası yapıyor diye Nazım yayınlarını durdurmayacağını garanti edebilir? Bu hak tekelci grubun elindedir. Bugün TKP’yi ticari ve hukuki kuralları ihlal ettiği için eleştirenler, Nazım’ı yayınlamaktan vazgeçtiğinde bu sermaye tekelini komünizm propagandasına hizmet etmediği için eleştirebilecekler midir? Yoksa böyle bir eleştiri çok saçma olacağı için, “ne yapalım, adamlar parasını vermiş, ister satar ister saklar” mı denecektir?
Özetle Nazım’ın yayın haklarının YKY’de olması, kuzunun kurda teslim edilmesiyle aynı anlama gelmektedir.
TKP’nin ticari bir talebi yoktur
Tartışmalarda Nazım Hikmet’in eserlerinin yayın gelirleri üzerinde bir hak talep ettiğimizi çağrıştıracak görüşler ortaya atılabilmiştir. Elbette böyle bir şey söz konusu değildir. Nazım’ın eserini alınıp satılır bir mal olarak aklımızdan geçirmemiz imkansızdır. (Yeri gelmişken söyleyelim, TKP yayını olarak basılan seçkinin bedeli olarak herhangi bir ücret talep edilmemiş, parti üyelerinin emek ve katkılarının ürünü olan kitap parti üye ve dostlarına ücretsiz dağıtılmıştır) Bizce bu ölçüde halka malolmuş bir kişinin eserlerinin basılması ve yayılması için ticaret hukukuna sığmayacak başka ve akılcı kurallar geçerlidir. Çarpıtmadan, bütünlüğünü bozmadan, özüne ve biçimine sadık, eserin niteliğine yaraşır bir estetik emek harcayarak yayınlamak…
Miras hukukuyla ilgili sosyalist yaklaşımları başka bir tartışma konusu olarak sosyalist iktidarımıza saklıyoruz. Ancak bize ikide bir telif ve miras haklarını hatırlatanlara, bugün geçinmek için Nazım’ın şiirlerinin satışına mahkum olan herhangi bir “bakmakla yükümlü olduğu” akrabası olmadığını söylemek durumundayız.
TKP’nin iddiası hukuki değil siyasidir
Nazım’ın vasiyetinde üyesi olduğu partiye ne bıraktığı konusunu da biz gündeme getirmedik ve getirmeyeceğiz. Bugünkü TKP, Nazım’ın üyesi olduğu TKP’nin siyasi anlamda mirasçısıdır. Nazım’ın eserinin de aynı şekilde. Nazım’la ilgili olarak attığımız adımların meşruiyet kaynağı şairin ve bizim mücadelemizden ibarettir.
Tehditlere pabuç bırakmayız
Yine gazetelere, sözkonusu tekelci sermaye grubunun yayınevinden bize yönelen tehditler yansımış bulunmaktadır. Ne denli haklı olduğumuzu başka hangi gelişme bu kadar açık biçimde kanıtlayabilirdi? Tekelcilerin bugün TKP’ye yönelttiği öfkenin, yarın da, aynı yukarıda yazdığımız gibi müzisyenlere, araştırmacılara, edebiyat dergilerine, işçilere, sendikalara yönelmemesinin önünde herhangi bir engel yoktur. Ama bunlar son derece boş çabalardır. Çünkü Nazım karanlık tekellere, bizzat onların bastıkları kitapların içinden hakettikleri yanıtı vermektedir!
Türkiye Komünist Partisi
Siyasi Büro