Geçen yazımızda sınıf hareketinin siyasallaşma düzeyindeki nesnel geriliğin Öncü örgüte yüklediği görevleri ele almaya çalışmıştık. Yazımızı, "siyasal dayatmacılık" misyonunun ilk elden nasıl ve nereye kadar sorularına muhatap olduğu saptamasıyla bitirmiştik. Konuya bu noktadan devam etmek istiyoruz.Siyasal dayatmacılık olarak ifade ettiğimiz, sosyalist hareketin siyasal faaliyetinin sınıfın mevcut siyasallaşma düzeyini zorlaması, sınıf mücadelesinin dinamiklerinden kopuk, keyfi bir etkinlik değildir. Nesnel dinamiklerin açtığı alanı genişletmeye yönelik müdahale, bu dinamiklerin üzerine oturmak zorundadır. Meşruluk salt bir haklılık sorunu olarak değil, bu dinamiklerle ilişkisi açısından...
12 Eylül'den bu yana, sınıf mücadelelerinin sosyalistleri bugünkü netlikte davet ettiği herhangi bir dönemden geçmedik. Üstelik, bu davet, icabet etmememiz halinde türünün son örneği olmaya da adaydır.Son onbeş yılda, sosyalizmin prestiji, solun güncel etkinliğini aşan bir parametre olmaktan giderek uzaklaşmıştır. Gerek solun 1980 iflası ve sonrasındaki zayıflığı, gerekse reel sosyalizmin çözülüşü, sosyalizmin reel bir almaşığı temsil etmekten uzaklaştığı yönündeki burjuva ideolojik propagandanın ciddi bir zemin bulmasını sağlamıştır. Sınıf mücadeleleri içinde müdahil bir konuma ulaşmamamız halinde, sosyalizm söz konusu propaganda karşısında...
Şimdi, aslında bu soruya yanıt olarak kısaca ellerinden geleni ardına koymazlar demek mümkün. Daha ciddiye alırsak, bu temel sorunun altında marksizmin kavrayışından varolan ülkenin kavramsallaştırılmasına, ideolojiye, siyasete, altyapıya biçilen rol ve genel olarak sosyalizmden ne anlaşıldığına dair formasyonun toplamı yatar.Zaten, sosyalist hareketteki bütün temel ve meşru ayrımlar bu soruya verilen cevaplardan yola çıkmıştır. Gerçekten mücadele etmekten vazgeçenler dışında, örneğin Kautsky'i dönek yapan adımların zemininde, bolşevilerinkinden farklılaşan bir kapitalizm kavrayışını bulabiliriz. Elbette, belli bir yol ayrımında, farklı kavramsallaştırmalar mücadeleden vazgeçmenin bahanesi...
EMPERYALİZM VE ANTİ-EMPERYALİZM II.
Kapitalizm tarih kitaplarına insanlığın bir buruk dönemi olarak geçtiğinde, kapitalizmi canlandıracak bir tabloyu nasıl resmederdik, diye düşünüyorum. Ya da bir tiyatro sahnesine nasıl yerleştirirdik? Önce kocaman bir afiş, "Her şey alınır satılır, fiyatı olan her şey üretilir." Sahnenin ortasına kocaman bir makine, geniş bir üretim bandı. Bu üretim bandı makinenin bir ucundan çıkıp, diğer bir ucundan tekrar makineye giriyor. Yardımcı aktör, çalışan insanlık, üretim ucunda kendini koyuyor bandın üstüne, parça parça tükeniyor. Tüketim ucunda bandın üstünde ne ararsanız var, arabalar,...
Son bir kaç aydır, Türkiye iç ve dış politika açısından hareketli günler yaşadı. Hükümet değişikliğinin peşi sıra, etkisi şu günlerde dağılmaya başlayan bir demokrasi narkozu verildi. Aynı günlerde Ankara'da hızlı bir yabancı heyet trafiğine tanık olduk. Özellikle Kafkas cumhuriyetlerinden ve Balkan ülkelerinden gelen bu heyetlerden biriyle imzalanan bir işbirliği ve dostluk anlaşmasının mürekkebi kurumadan, bir diğeriyle iyi komşuluk ve iyi geçinme anlaşması imzalanıveriyordu.Neler oluyor? Türkiye, yeni bir yönelimin içine mi giriyor? Türkiye burjuvazisi, değişen dünyada bu kez trenin arkasından bakakalmamaya...
Yüzyılın son on senesini tüketirken, dünya çapında kapitalizmin yeniden yapılanma sancılarına tanık oluyoruz. Sosyalist sistem sonrası dünyanın ekonomik ve askeri yapılanmalarının yaratılması sorunu kapitalist dünyanın ana problemlerinden birini teşkil ediyor. Bu yapılanma sürecinin kapitalizm açısından ana eksenlerini kapitalist sistem açısından şöyle saptayabiliriz:Yeni dünya düzeninin, ağırlık merkezleri ve kutupları yeniden tanımlanması.Eski sosyalist ülkelerin yeni dünya düzenine entegrasyonun sağlanması.Yeni düzene, yeni tehditleri saptamak ve önlemlerinin alınma zorunluluğu.Kapitalist sistemin diğer ana sorunsalı sosyalist sistemin çözülmesinden önce de varolan, sistem içi konsolidasyondur. Sosyalist sistemin...
Güneyde yangın var Körfez krizi emperyalizme, dünyayı yeniden düzenlemek için yeni bir fırsat daha verdi. Ortadoğu'da kurulmaya çalışacak yeni düzenin ana hatları bu yazı yazıldığında burjuva basının ana tartışma konusuydu. Talabani'nin Türkiye ziyaretiyle alevlenen Kürtlerin geleceği ile ilgili tartışmaya günlük basınımız yaratıcı katkılarda bulunuyordu. "Ölü olarak ele geçen" PKK militanlarının haberleri yerini Kürtlerin geçmişi ve yarınına ilişkin yazı dizilerine Kürdistan kelimesinin bol bol telafuz edildiği büyük puntolu haberlere bırakıyordu. Burjuva basını Çankaya'dan ve Washington'dan gelen yeni sinyalleri anladığını belirtmek istiyordu.Kapitalizm...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe