SOSYALİZMDE ÇOK YÖNLÜ GELİŞKİN BİREYLERİN YARATILMASI
Gelenek'in daha önceki sayılarında ve hemen tüm yayın organlarımızda, düzenin, siyasal üstyapı kurumlarının merkezine oturması öngörülen burjuva partilerinin bıraktığı boşluğu, devletin içindeki ve/veya desteğindeki diğer güç ve ideoloji örgütlenmeleriyle (medya, kontr-gerilla vs.) doldurmaya çalıştığını vurgulamıştık Gelenek; "Krizde Restorasyon Uğrağı",Gelenek 54, Mayıs 1997, s. 3. .Bugün gerek krizin çeşitli boyutlarında (özelleştirmeler, parlamenter demokrasinin temsil krizi vs.) gerekse restorasyon uğrağında, burjuvazinin, kendi sesini duyuran medyanın desteğine ihtiyacı vardır. Öyle ki medya zaman zaman "burjuva özne"nin yokluğunu hissettirmemek üzere, "özne''liğe soyunabilmektedir. Medyanın, kapitalist sistemde, yalnız kriz dönemlerinde değil, burjuvazinin görece sorunsuz sömürdüğü dönemlerde de kapitalizmin devamı yönünde gördüğü işlevlerin deşifrasyonu her geçen gün...
Komünist Parti Manifestosu, bu Şubat ayında, 150 yaşına basıyor.Yani, tam zamanında!1989'dan bu yana, anti-komünistlerin ve döneklerin oluşturduğu cephe, marksizme ilişkin olarak söyleyebileceği her şeyi söyledi. Marksizmin defterinin dürülmesi adına ellerinden gelen ne varsa yaptılar.Sonuç ortada. Ellerinden, ciddiye alınabilir hiçbir şey gelmedi. Gelinen noktada, marksizm eleştirisi iflas etmiştir.İflas, şimdilik yalnızca teorik cephede. Ama iflasın sonuçlarını ideolojik ve siyasal cepheye taşımanın zamanı gelmiştir.Komünist Parti Manifestosu, "komünizm hayaleti''ne karşı, komünistlerin gerçekte ne istediğini ortaya koymak için yazıldı ve yeni bir dönemi başlattı. Manifesto'nun yazıldığı dönemde, bir hayalet olarak komünizm, her türden muhalif harekete yönelik suçlama ve iftiraların bir toplamıydı.1848 Şubatı, tarihin bir dönüm...
Postmodernizm tartışmaları Türkiye'de özellikle 1990'lı yılların başında popülarite kazandı. Batıda "moda" olan her akımı sorgusuz sualsiz ithal eden Türkiye aydını, bu tartışmalara yeni bir şey eklemekten çok varolanı anlamaya ve güzelce ambalajlayıp anlatmaya çalışır. Batı'daki yüklü külliyata karşın Türkiye'deki tartışmalar daha çok çevrilen kitapların üzerinden yol alır.'90'lardaki bu "moda" da geniş kesimler tarafından ucundan bucağından çekiştirilerek her mezeye sos olarak kullanılmaya çalışıldı. Pek haksızlık etmemek de gerekiyor, çünkü postmodernizm temel olarak bütünlüksüz, sistematiği olmayan, nedensellikten uzak bir kayganlığı barındırıyor. Örneğin, ilk elden, postmodernizmin ne olduğunun yanıtını verenlerin sayısı sınırlıyken, ne olmadığı üzerinden verilen yanıtlar daha net olarak karşımıza çıkıyor. Bunları...
İran İslam Cumhuriyeti'nde 1 Mayıslar İşçi Bayramı olarak kutlanıyor. Humeyni de, 1 Mayıs'larda birçok açış konuşması yapmıştı. Sarf ettiği sözlerden bazıları şöyle:Yıl 1979: "Emek, cennet ve cehennem dahil her şeyin kaynağı olduğuna göre her gün işçi günü sayılmalıdır."Yıl 1980: "İşçiler insanlığın feneridir! Toplumun en değerli sınıfıdır!"Yıl 1982: "İşçinin kanı şehidin kanı kadar değerlidir. İşçinin hayatının bir günü kapitalist sömürücünün tüm hayatından daha değerlidir" ABRAHANYAN Ervand; "Humeyni Köktendinci mi Popülist mi?", Dünya Solu dergisi sayı 9 içinde, s. 28. .İran devrimi ile ilgili çalışmalarıyla tanınan Ervand Abrahanyam, Humeyni hakkında "Köktendinci mi, popülist mi?" sorusunu sorarak geliştirdiği yaklaşımların içine bunları yerleştirmiş. Humeyni'nin...
"Kim kurtaracak bizi, bizi en son kurtarandan " Kıbrıslı Şair M. YaşınKıbrıs, Türkiye'nin en uzun süreli dış politika gündemi. Başarı ve geri çekilmelerin iç politika malzemesi de yapıldığı Kıbrıs sorunu için, 1997/98, çözüm dönemi olarak ilan edildi. Çözüm için sorunun bütün sıcaklığı ile tekrar uluslararası gündeme gelmesi gerekiyordu. Birilerinin ölmesi, birilerinin silaha sarılması gerekiyordu. Birileri öldü, birileri silaha sarıldı, hatta daha fazlası oldu. Önce motosikletleri ile sınırı geçmeye çalışan Rum gençleri ve sınır çatışmalarında ölenler, ardından Rum kesiminin Rusya'dan füze alarak silahlanma girişimleri ve bunlara karşı Türkiye'den gelen gerek askeri gerek diplomatik sinyaller, Maraş'ın iskana açılma çalışmaları, Türk donanmasının KKTC...
Che Guevara anısına düzenlenen "21. Yüzyıla Doğru Sosyalizm" başlıklı uluslararası toplantıya sunulan makale, Havana, 21-23 Ekim 1997
GirişSon yıllarda ülkemizde ve dünyada yeniden "sol" rüzgarların esmeye başladığı, sosyal demokrasinin bir kitle hareketi ve siyasal bir kanal olarak yeniden güç kazandığı söylenip duruyor. Emekçilerin Avrupa'da ve Türkiye'deki huzursuzluğundan korkuya kapılan, kapitalizmin ekonomik ve siyasi krizinden kaygı duyan tüm burjuva kesimler sosyal demokrasiyi pazarlamada birbirleriyle yarışa giriyor. İngiltere'de yıllar sonra İşçi Partisi iktidara geliyor. Hem de arkasında ciddi bir medya ve sermaye desteği ile. Seçimden haftalarca önce İngiltere İşçi Partisi Başkanı Blair'in geçeceği iktidar yolları temizleniyor ve pembe halılarla örtülüyor. Blair buradan atına binmiş Napolyon edasıyla, en doğrusu burjuvazinin ezeli korkularını unutturacak bir kahraman edasıyla geçiyor. Geçerken etrafa da...
Kapitalist dünya ekonomisinde 1980'lerden itibaren önem kazanmaya başlayan ve giderek yaygınlaşan üretim örgütlenmelerinden biri de KOBİ'ler. Yani Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler. Kapitalistler için, ülke ve dünya ekonomisindeki krizlere daha kolay uyum sağlaması, sendikal örgütlenmenin daha kolay engellenebilmesi, esnek üretim uygulamalarının rahatlıkla hayata geçirilebilmesi gibi avantajlara sahip olan küçük işletmeler, bu nitelikleriyle ülkemizde de gelişme göstermektedir.Yazının konusu olan, küçük sanayi sitelerindeki ya da organize sanayi bölgelerindeki işletmeler için yaygın olarak KOBİ kısaltması kullanılmaktadır. Ancak, sermayenin üretimi örgütleme amacıyla günümüzde başvurduğu yöntemlerden biri olan üretimin parçalanması ve ayrı işyerlerine bölünmesi yöntemiyle kurulmuş pek çok KOBİ de vardır ki, bunlar aynı zamanda...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe