Sayı 6

Kadın hareketleri, feminizm ve kadının kurtuluşu

“(…) kadının eşitliğinin burjuva ahlakının temelleri ortadan kaldırılmadan sağlanmayacağı görüşündeydim, hâlâ da böyle düşünüyorum.”Kollontay (2010). Birçok Hayat Yaşadım (Çev: S. Nazlı-S. Kaya). Agora Kitaplığı. s.375 Mülkiyet ilişkileriyle ortaya çıktığı gözlemlenen ve sınıflı toplumlarla keskinleşen kadının ikincil konumuna karşı kadınların eşitlik mücadeleleri, tarih içerisinde gelişmiş ve çeşitlenmiştir. “Kadının köleleşmesi; ailenin kabileyle zıtlaştığı, özel mülkiyetin geliştiği sınıflara bölündüğü ve sınıf uyuşmazlıkları dizginini sıkı sıkıya tutmak ihtiyacından Devlet’in doğacağı, tarih öncesi dönemle aynı zamana denk gelir.” Marx , Engels F., Lenin V. İ. (1996). Kadın ve Marksizm (Çev: Ö. Ufuk). Sorun Yayınları. İstanbul. s.19 Sınıf çelişkileri ile birlikte bu çelişkinin egemen sınıflar lehine...

Kadın mücadelesinde liberal tezler: İdeolojiler öldü mü?

Siyasi yaklaşımların dayandığı tarih tezi ve insanlık tarihine yüklediği anlam, güncel gelişmelere ürettiği yanıtların en temel belirleyenidir. Marksizmin özgün tarih tezi ana eksene sınıf savaşımlarını yerleştirerek tarih okumasına büyük bir katkıda bulunmuştur. İnsanlığın ilerleme fikrini de bu ana eksende değerlendiren Marksizmin kurucuları, insanlığın kurtuluşunu yani en yalın anlamıyla eşitlik ve özgürlüğün yaşanacağı komünist bir toplumun inşasının da sınıfların, özel mülkiyetin ve sömürünün ortadan kalktığı koşullarda gerçekleşeceğini ön- görür. Kadın sorunu açısından da bugünkü kapitalist üretim ilişkileri içerisinde kadının karşı karşıya kaldığı katmerli sömürüyü ortaya koyar, kadının kurtuluşu yolunu da bu ana eksende değerlendirir. Engels’in analık hukukunun geçerli olduğu ilkel toplumda...

Din ve Kadın

Giriş Toplumsal yapıyı belirleyenin ekonomik koşullar olduğunu ve dinlerin de bir dönemin ekonomik koşullarına toplumun uyumunu sağlamaya yönelik kurallar bütünü olduğunu biliyoruz. Toplumlarda meydana gelen inanç değişikliklerinin, o toplumlarda yer alan belirli maddi değişimleri izlediğine ya da onlarla eş zamanlı gerçekleştiğine ilişkin bilgimiz de gayet nettir. Başlığımız din ve kadın ama kadının toplumsal konumu dinlere değil, üretim ilişkilerinin değişmesine bağlıdır. Dinler kadınların ve aslında tüm toplumun, bu ilişkileri kabul etmesini kolaylaştırmaktadır. Bir toplumda kadının ve diğer ezilenlerin statüsü aynı kalıyorsa bu; o toplumda üretim ilişkilerinin kültürü değiştirmemesindendir (töre, örf, adet vs. değil). Yani feodal ya da kapitalist ilişkilerin hâkim olduğu...

Marksizm ve kadın: Sorular ve sorunlar

Nereden başlamalı? Adettendir. Kadın sorunu konusu açıldığında hep bir köken tartışması yapılır. Burada “köken” kelimesi ile iki ayrı kalkış noktasına refere etmeye çalışıyorum ama aslında bu kalkış noktaları arka planda aynı noktaya işaret ediyor. Engels’in “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni”Bundan sonra Köken olarak anılacak. isimli kitabı herhalde kadın sorunu konusunda üzerine en fazla kafa yorulmuş, tartışma yürütülmüş, pozitif veya negatif referans olarak gösterilmiş eserdir. Köken tartışmasının bir tarafında bu yatar. Tartışmayı birkaç küçük soru ile özetlemek gerekirse, Engels’in ele aldığı çerçeve kadın sorunun kökenini anlamada yeterli midir? Dayandığı temel ne kadar doğrulanmıştır? Ve en nihayetinde önerdiği çözüm tatmin edici...

Bir tarihin izini sürmek…

20. yüzyıl uluslararası sosyalist kadın hareketi, tarihsel İKD ve bugüne kalanlar Bu yazıda tarihsel bir çerçeve oluşturmak için kadın hareketlerinin ortaya çıkışı ile komünist kadın hareketine zemin hazırlayan dönem ele alınacak, Reel sosyalizm koşullarında uluslararası sosyalist kadın hareketinin şekillenişi ve bu hareket ile Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) ilişkisine değinilecek, devamında tarihsel İlerici Kadınlar Derneği’nin (İKD) doğduğu dönem ve 12 Eylül 1980 sonrasının koşulları ve o koşullarda kadın hareketlerinin yaşadıkları değişimler Türkiye’ye mercek tutularak ele alınacaktır. Tarihsel İKD’yi değerlendirirken uluslararası komünist hareketin bir parçası olan tarihsel TKP’nin 1973 Atılımı –yeniden örgütlenme, partinin yığın bağlarını kurma adımı çerçevesinde sendikalar ve meslek örgütleri...

Krizler kadınları nasıl vuruyor?

Kriz, hem ülkemiz hem de kadın emekçiler için oldukça zor ve karanlık bir sürece işaret ediyor. Kriz koşullarında ülkenin içine düştüğü yoksulluk ve gericilik girdabını en acımasız, en sert ve şiddetli deneyimleyenler kadınlardır. Aynı kadınlar sırtlarına çöken karanlığı kaldırayım derken, kendi kurtuluşlarını ararken, bu karanlığı dağıtacak itiraz, irade ve mücadelenin de taşıyıcısı olurlar. Dünyada ve ülkemizde işçi sınıfının ve bu sınıfın kadınlarının mücadele birikimini ve kazanımlarını hatırlamak, bugünün gericilik ve yoksulluk karşıtı direnişini daha güçlü kılacaktır. Bu çalışma üç ana başlıktan oluşuyor. İlk olarak, “kriz ve kadın ilişkisine nasıl bakmak gerekir?" sorusunu tartışmaya açmak istiyorum. Ardından, içinden geçmekte olduğumuz kriz...

Yeni bir krizin eşiğinde kriz kadın istihdamı ilişkisi üzerine…

Krizin yükünü kimin çektiği sorusunun, yani yaşam koşullarının bozulması ve zorlaşması açısından bakıldığında krizin maliyetine kimin katlandığı sorusunun, kuşkusuz sınıfsal bir yanıtı var. Zira emeğiyle yaşayan sabit gelirliler açısından ekonomik kriz, en hafif atlatılması halinde dahi, enflasyon karşısında gelirlerinin erimesi ve alım güçlerinin düşmesi anlamına geliyor. Enflasyonun olumsuz etkisinin üstüne, mali disiplin politikaları kapsamında eklenen yeni vergiler ve kamu harcamalarının kısılması ise krizin hane bütçesini zorlayan ek yükler demektir. Kriz dönemlerinde işlerini koruyabilenler ise işsizlik tehdidinin etkisiyle; ücretsiz izinler, eksik istihdamın artması, ücret kesintileri, verimlilik artışı beklentisi ile artan iş yükü gibi işverenlerin maliyet kısma tedbirleri kapsamında, çalışma koşullarında yapacakları...

Kadının görünmeyen emeği: Ev içi emek

Ev içi emek, kadın işi olduğu için değersiz görülür; iş yaşamındaki ücretli emeğe karşılık ücretlendirilmemiş emektir, tıpkı köle emeği gibi. Evdeki iş yükü, erkeklerce de paylaşılmaz. Modern toplumda kadın iş yaşamına atıldığında kısmen paylaşılsa bile, kadının sorumluluğu daha fazladır. Demek ki ortada bir eşitsizlik, cinsler arası iktidara dayalı bir ilişki söz konusudur. İktidar, eşitsizlik olan her yerde vardır; her eşitsiz ilişkide üremesi kaçınılmazdır. “Bu, hukukta ifade edilmeyen iktidardır.” İktidar zihniyetli kişi, uyruk konumundakilere iktidarını kolaylıkla kabul ettirebilir, çünkü onları boyun eğmeye zorlayan niyeti örtük kalmaktadır. Sözgelimi kadın, evdeki işleri “kadın” kimliğini içselleştirdiğinden gocunmadan, dahası seve seve yapar. Eşi ve diğer...

Türkiye’de Çalışma Yaşamında Kadının Güncel Durumu

Giriş Konuşmama başlarken öncelikle 162 yıl önce 8 Mart günü, Amerika’da 40 bin dokuma işçisinin fazla çalışma süreleri, kötü çalışma koşulları sebebiyle başlattıkları grev esnasında çıkan yangında hayatını kaybeden 129 kadın işçi ile, bu mücadelede ve iş kazalarında yaşamlarını yitirmiş tüm emekçi kadınları saygıyla anmak ve hepimizin Emekçi Kadınlar Günü’nü bu kürsüden de kutlamak istiyorum. Kurultayda benim değerlendirmeye çalışacağım konu ülkemizde çalışma yaşamında kadının güncel durumu. Bu Kurultayda kadın işçilerin güncel haklarının neler olduğunu teker teker anlatmanın, Kurultay kapsamını ve bana verilen süreyi aşacağını düşündüğümden; kadın işçilerin çalışma yaşamındaki durumunu ve söz konusu duruma yönelik hukuki düzenlemelerin etkilerini genel olarak...

Sermayenin mikro kredisi kadınların kurtuluşu mudur?

1970’lerin sonu 1980’lerin başında aslına rücu eden kapitalizmin krizi ile birlikte bütün ülkelerde, emekçilerin kazanımlarına dönük bir saldırı başladı. Sermaye artık maliyetlerini en aza indirmek istiyordu. Dünyada bir yandan üretimin düzeyi yükselerek sermayenin kâr oranları, diğer yandan yoksulluk artıyordu. Büyük özelleştirme hamlelerine örgütlü işçi hareketini yok etmek eşlik edecekti. Sendikasızlaştırma, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, esnek istihdam, kazanılmış sosyal hakların gasp edilmesi, emeklilik haklarının kaldırılması, eğitim ve sağlık gibi parasız olarak verilen hizmetlerin paralı hale getirilmesi... Bu süreç her ülkede işçi sınıfı hareketinin gücüne ve tarihselliğine göre farklı hızlarda gerçekleşti. Kapitalizmin sosyal devletinin bir yanılsama olduğu böylece görülmüş oldu. Zira bu...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur