Dünya devrim tarihi süreklilik ve kopuş diyalektiğiyle açıklanabilir. Her yeni dönem eski dönemlerin bir devamını, ama öte yandan eski dönemlerden bir kopuşu ifade eder. Sınıf mücadelelerinin ve komünist hareketin bu seyrini anlamayanlar her zaman mücadeleden geri düşmüşlerdir. Kendi dönemlerine takılıp kalanlar, kendi dönemlerinde uygulanan politikaları, yönelimleri “mutlak” olarak görenler ile kopuşların o kendini dayatan zorunluluğuyla özgürleşenler arasındaki çelişkide, kazanan her zaman ikinciler olmuştur. Birinciler bir bayrak yarışında bayrağı devreden atletten öteye gidememiş, kendi dönemlerinde haklı bir saygınlık yaratmalarına karşın geleceği, uzun soluklu yol arkadaşlarına bırakmak zorunda kalmışlardır. Uzun solukluluk ihtilalciliğin hamurunda vardır…
Uzun solukluluğun öteki adı olan bolşevizmin Rusya’da gelişimine baktığımızda oldukça verimli bir toprakta yeşerdiğini görürüz. Deutcher’in bu konudaki saptaması oldukça yerinde:
“Bolşevikler aşmakta oldukları popülistlerden köylülük karşısındaki duyarlılıklarını, yoğun saldırı güçlerini ve tertipçi kararlılıklarını ödünç aldı. Bu öğeler olmasaydı, Rusya’da Marksizm… Batı Avrupa sosyalizminin teorik bir uzantısı olarak kalmaya mahkum olurdu.” 1 [DEUTCHER, Isaac]
Yalnızca Narodnik gelenek mi? Batı’da teorik gelişimini belli bir noktaya getirmiş teori de beslemiştir bolşevizmi. Bu gelişkin teorik birikimin Rus toprağındaki, “Ne Yapmalı” öncesi en büyük temsilcisi Plehanov’dur. Gerek sınıfsal tercihleri, gerekse teorik birikimi ile oldukça gelişkin bir noktadan başlama şansına sahip olan Rus Marksizminin en büyük temsilcilerinden Plehanov, narodizmden kopuş ve legal marksizmle ittifak döneminin insanıdır. Teorik gelişimine baktığımızda, sınıfsal tercihler için gözle görülür bir nesnelliğin olmadığı 1880’ler Rusyası’nda gözünü işçi sınıfına dikmiş, 1883’te çıkardığı “Sosyalizm ve Siyasi Mücadele” broşürü ile Ne Yapmalı’nın habercisi olmuştur. Bu yazıda verimli Rus toprağında narodizmden kopuşu gerçekleştiren, ancak Bolşevizmin Narodnik gelenekten aldığı mücadeleci, ihtilalci ruhu içselleştiremeyen, yine de eserleriyle Marksist klasiklerin arasında her zaman veri olacak ama her zaman geçmişte bir kişi olarak kalacak Plehanov’u anlatmaya çalışacağız, “Öğretmen” Plehanov’u…
“Hydepark’ta Lenin’i ilk kez görmüş olan birkaç işçi, onun parti kongresindeki konuşmasından söz ediyorlardı… Bir işçi gülerek şunu ekledi:
‘O (Lenin) bizden biri’
Bu görüşe karşı koydular: ‘Plehanov da bizden biri’
Bunun üzerine şu isabetli yanıtı duydum: ‘Plehanov bizim öğretmenimiz, saygıdeğer efendimiz, ama Lenin önderimiz ve yoldaşımız'” 2 [GORKİY, Maksim]
Rus marksizminin Ne Yapmalı’ya dek en yetkin kişiliklerinden biri olan Plehanov, 1856’da doğdu. 1876’da daha sonra Toprak ve Özgürlük örgütü ile birleşen popülist bir siyasi gruba katıldı, aynı yıl Petersburg’da Rusya’nın ilk büyük siyasi kitle gösterisinin yöneticileri arasında yer aldı. “Toprak ve Özgürlük” dergisinde yazılar yazdı. Bu dergide yönetici konumuna yükseldi ve popülizmin önde gelen teorisyenlerinden biri oldu. 1879’dan sonra 1880 başından 1881 sonuna dek Akselrod Zasuliç ve Stefanoviç’le çıkardıkları Kara Paylaşım dergisinde de her tür Blankizme karşı tavır aldı ve 1880 sonrası Marksizm’i benimsedi. 1881’de bir suikast sonucu Çar II. Aleksandr öldü. Bu olayı izleyen III. Aleksandr döneminde bir gericilik dalgası içinde popülist hareket ezildi. Narodizmin bir kolu 1890 sonrasında liberal bir biçim aldı. Plehanov bu arada 1877 ve 78’de iki kez tutuklandı. 1880’de Avrupa’ya gitti.
Daha öncesinde, “Genel Toprak Dağıtımı” örgütünün önderlerinden biri olarak Marx’ın yapıtlarının Rus diline çevrilmesinde büyük emeği geçti Plehanov’un. Aynı zamanda iyi bir çevirmen olan Plehanov, 1882 yılının ocak ayında, Marx ve Engels’ten tarihi bir mektup alır. Bu mektup Komünist Manifesto’nun Rusça baskısına önsözdür. Bu önsözde, Avrupa devriminin merkezinin Rusya’ya kaydığını belirten ifadeler yer almaktadır. 1883’te Cenevre’de Zasuliç Deutch Akselrod ve İdnatov ile birlikte ilk Marksist grup olan “Emeğin Kurtuluşu”nu kuran Plehanov ve takipçileri, Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin kuruluş yolunu açmışlardı. Bu Rusya’daki ilk Marksist gruptur. Rusya’daki devrimci mücadelede yeni ve olumlu bir adım olan Emeğin Kurtuluşu’nun kurulması üzerine Engels, Vera Zasuliç’e şunları yazar:
“Rus gençliği arasında Marx’ın büyük ekonomi ve tarih öğretilerini içtenlikle ve anlamını çarpıtmaksızın benimseyen bir grubun bulunduğunu ve bunların daha önceki o anarşist ve Slavofil gelenekleriyle bağlarını koparmış olmalarını işitmekten gurur duyuyorum. Eğer Marx da bir müddet daha yaşamış olsaydı eminim ki o da bundan gurur duyardı.” 3
Plehanov bu sözlerin sahibi Engels ile 1890’da tanışır. Bu arada 1895’de Lenin Emeğin Kurtuluşu ile temas kurmak için yurtdışına çıkar Plehanov’u İsviçre’de ziyaret eder. Böylece daha önceleri bir mülteci hareketi olmanın ötesine geçilememişken, ilk kez Rusya içinden devrimci gruplarla düzenli bir ilişki kurulmuş olur. 1898’de Lenin ve Martov ile Iskra’yı çıkartır, başyazarlığını ve yayın yönetmenliğini üstlenir. 1903 yılında yapılan Parti 2. Kongresi ertesinde önce Bolşeviklerle birlikte hareket eder, ancak sonradan Menşeviklere katılır. 1905 Aralık ayaklanmasına karşı çıkar. 1909-12’de Bolşevikler içindeki “likidatör” gruba karşı partiyi destekler. Bir dönem Bolşevik Zvezda dergisine yazı yazar. 1917 Şubatında Rusya’ya döndükten sonra aktif siyasete katılmaz; devrim için ekonomik koşulların olgunlaşması ve yüksek kültür düzeyi gerektiği tezleri ile geride durur. 1918’de Finlandiya’da ölür.
Bolşevizm yoluna devam ederken, kendinden önceki siyasal birikimi yanına aldığı gibi, kendi döneminde, “sıradışı” olan unsurlarla da birlikteliğe girdi. Legal Marksizmle ittifak dönemi bu açıdan anlamlıydı. Halkçı Devrimciliğin yayıldığı bu topraklarda, bilimsel sosyalizmin bir daha sökülememecesine kök salması gerekiyordu. Eşitsiz gelişimin bir sonucu olarak, işçi sınıfının diğer Avrupa ülkelerine kıyasla nicel olarak zayıf olduğu Rusya’da, sınıfın eylemlilikleri ve devrimci hareketin performansı nitel olarak ileride idi. Bu nesnelliğin değerlendirilmesi ise ancak Marksizm ile mümkün olabilirdi. Lenin’in bu dönemde legal marksizmle bir ittifak arayışına girmesi ve Plehanov’u devrimci sosyalist harekete kazandırma çabaları oldukça anlamlıydı. Eksiğiyle fazlasıyla Plehanov gibi birinin birikimi heba edilemezdi. Bunu saptayan Lenin II. Enternasyonalde güçlenen revizyonizme karşı Plehanov’un konumlanışı ve tartışmaları konusunda “Marksizmin Temel Sorunları”nın yayınlandığı yıl şunları söyler:
“Uluslararası sosyal demokraside, revizyonistlerin söyledikleri akıl almaz bayağılıkları tutarlı diyalektik materyalist bakış açısından eleştiren tek marksistin Plehanov olduğunu yalnızca belirtmek isteriz.” 4
Ölümünden birkaç yıl sonra ise Lenin şunları yazar:
“İnsan ilk olarak, Plehanov’un eserlerinin şimdi yayınlanan baskısına rağmen, felsefe konusundaki bütün yazılarının özel bir cilt ya da ciltlerde oldukça ayrıntılı bir dizin vb. ile birlikte bir araya getirilmesi isteğini bildirmekten kendini alamamaktadır. Zira bunun, komünizmin zorunlu ders kitapları dizisine alınması gerekmektedir. İkinci olarak bana göre işçi devleti felsefe profesörlerinden Plehanov’un marksist felsefe konusundaki açıklamalarını bilmelerini ve bu bilgiyi öğrencilerine kazandırmayı öğrenmiş olmalarını istemelidir” 5
Öte yandan Lenin onun “menşevik politikanın tinsel özünü, temel eğilimini herkesten çok dile getiren… önde gelen bir menşevik” olduğunu da vurgulamaktadır.
Geç gelen kapitalizm, halkçı devrimci bir birikim, nicel olarak geri, nitel olarak ileride bir işçi sınıfı, kitle partilerinin, revizyonizmin çağında devrimci bir parti, bilimsel sosyalizm ile işçi sınıfını buluşturmaya çalışan aydınlar… Yüzyıl başlarında belki de Rusya böyle özetlenebilirdi. İşte böylesi bir nesnellikte, revizyonizme karşı savaş açan, narodnik gelenekten kopan, görevi eski dünyayı yıkmak olan bir “bilge”…
“Plehanov hiç bir şeyi öğrenmek istemezdi, o her şeyi kendi bilir ve kendi anlatırdı. Rus tarzında çok kabiliyetli, Avrupa tarzında iyi yetiştirilmişti… Onda çok fazla aristokrasi vardı. Belki yargımda yanılıyorum… Fakat gerçek olan şu ki, G.V.Plehanov ve V.Lenin gibi birbirinden bu denli farklı iki insana daha rastlamadım. Aslında bu da doğal. Biri eski dünyanın yıkılması olan görevini bitirirken diğeri yeni dünyayı kurmaya başlıyordu”. 6 [GORKİY, Maksim]
Eski dünyanın yıkılışı görevi Bolşevikler için biricik görev değildi. Bolşevizm’in uzun solukluluğu, kurulacak yeni dünyanın da planlanmasını, “hayal edilmesini” gerektiriyordu. Bu yazıda Plehanov’u devrimci mücadeleden koparan temel noktalara da işaret edeceğiz. Buraya kadar da kimi ipuçlarını vermeye çalıştık. Bunlardan biri, Plehanov’un bolşevizmin uzun solukluluğundan uzaklığı ve dolayısıyla örgütsel işleyişe, disipline karşı, her şeyden öle reformizmden ve oportünizmin her türlüsünden arınmış bir partiye soğukluğuydu. Soğukluk yerine uzlaşmacılık demek belki daha yerinde olacaktır.
RSDİP’in bölünmesi sırasında birden Lenin’e sırtını dönmesi, eskiden kopamamanın, yeniyi hissedememenin bir sonucu olarak algılanabilir. Eski dünyanın yıkılması derken, Rusya’daki eski düşünce kalıpları da anlaşılmalı. Bu pek çok olumluluklarına karşın narodizmin yıkılması, bilimsel sosyalizmin bu topraklarda kök salmasıydı. Plehanov bu görevini belki de eksiksiz yerine getirdi. Onun katkılarıyla Rusya’da Marksizm legal Marksistlerin entelektüel gıdaları olmaktan çıktı. Onun katkılarıyla, yeni bir yüzyılın başlangıcında, marksizmin bir bunalım yaşadığı, bunu aşmak için Bernstein revizyonizminin alaşağı edilmesi gereken bir dönemde Lenin yanıbaşında sınıf dostu bir aydın buldu. Ancak yukarıda da belirttik, Lenin yeni bir dünya kurmak istiyordu ve bunun yolu Bolşevik partiden geçerdi. Ne Yapmalı Plehanov’un “sonu” idi, o artık bu noktadan sonra “önde gelen bir Menşevik”ti. Ve konuşmalarıyla belki de Lenin’i en çok huzursuzlandıran kişi…
“Plehanov’un ilk oturumdaki konuşmasında Bolşevikler arasında en çok huzursuzlanan Lenin’di. Bir üşümüş gibi büzülüyor, bir sıcaktan bunalmış gibi arkasına yaslanıyor, alnını oğuşturuyor, pırıl pırıl parlayan başını sallıyor ve yanında oturan M.P. Tomsky’e bir şeyler fısıldıyordu. Plehanov: ‘Partide revizyonistler yoktur’ deyince Lenin öne eğildi, çıplak başı kızardı, omuzları sessiz bir gülüşle sarsıldı, yanındaki ve arkasındaki işçiler de gülümsediler ve salonun arkalarından biri yüksek sesle sordu: ‘Peki o zaman şu öteki tarafta oturanlar kim?’ ” 7 [GORKİY, Maksim]
Plehanov’u devrimci mücadeleden koparan noktalardan söz ettik. Bunu ayrıntılarıyla incelemeye çalışacağız. Tabii yaptığı katkıların hakkını vererek. Onun teorik gelişiminin bir tarihçesine bakacağız ve “iplerin koptuğu” an ve sonrasını, tarihsellik içinde incelemeye çalışacağız.
Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi, sınıfsallıktan söz etmenin, işçi sınıfına vurgu yapmanın nesnelliğinin olmadığı 1870’lerde Plehanov, sınıf perspektifli bir mücadele hattı öne koyar. 1883’te Rus popülistlerinin eleştirisini yaptığı Sosyalizm ve Siyasi Mücadele broşüründe (bu broşür Emeğin Kurtuluşu grubunun ilk yayını, manifestosudur) sınıfsal bir perspektifi net bir biçimde belirtir. Marksizm tezlerini içselleştiren ve toplumsal düzenin ekonomik gelişme ve üretici güçlerin gelişimi tarafından belirlendiğini, belli yasalara tabi olduğunu gören Plehanov’un, iradi müdahaleyi kutsayan ve bu yasaların önüne koyan narodnik tezlere karşı durması ve devrimci güç olarak, üretimden gelen gücüyle işçi sınıfını görmesi şaşırtıcı olmuyor. Öte yandan Rus anarşistlerine baktığımızda, ekonomik gelişmenin toplumsal gelişime ilişkin sonuçları üzerinde durmadıklarını görürüz. Üretici güçlerin gelişimini ve bu gelişimin yarattığı çelişkiler sonucunda sınıf mücadelelerini “tarihin motoru” olarak gören Marksistlere karşı, Rus anarşistlerinin bir bölümü, ekonomik geriliği devrimin en büyük güvencelerinden biri olarak ilan edebiliyorlar. Günümüzden baktığımızda, ekonomik refah açısından işçi sınıfının da gerisinde olan kent yoksullarının ya da genel olarak halkın, yoksulların devrimciliğine yapılan vurgular işçi sınıfını temel almıyor, işçi sınıfını yalnızca bir müttefik olarak görüyor. Plehanov ise bu tezlere her zaman savaş açıyor, bunun mücadelesini gerek Emeğin Kurtuluşunda, gerek başyazarlığını üstlendiği Iskra’da veriyor.
Plehanov kapitalist gelişmenin henüz başlangıç aşamasında ve geri olduğu bir dönemde Marksizmin bilimselliğini her zaman öne koyuyor ve Marx’ın sözünü ettiği nesnel iktisadi gelişme süreçlerini önemsiyor. Burjuvazinin, üretici güçleri geliştirdiğini saptıyor. Kimi zaman buna aşırı vurgularda bulunsa da, 19.yy sonlarında, söyledikleri çok fazla göze batmıyor. Ne Yapmalı sonrasında, üretici güçlerin gelişimini yaptığı aşırı vurgular, teorik olarak da Bolşeviklerden ayrılmasının gerekçelerinden birini oluşturuyor. Plehanov, üretici güçler arasındaki ilişkilerin, yukarıdaki ifadeyle, burjuvazinin üretici güçleri geliştirmesinin ve kapitalizmin gelişiminin geri halkları ve Rusya’yı ilerleme yoluna sokabileceğinden söz ediyor. Son dönem eserlerinde ise, neredeyse iradi müdahaleye yer bırakmayacak ölçüde, üretici güçlerin gelişmesini bekleme eğilimi göze çarpıyor.
Rusya’da köy komünlerinin, kapitalizm ile “tanışmadan” sosyalizme geçişi konusunda Narodniklerden oldukça farklı düşünüyor. Rusya’da 1861 yılında yapılan Toprak Reformunun köylülerin ilişkilerinde, yaşam tarzlarında büyük değişiklikler getirdiğini söylüyor. Köy komünlerinin, Rus topraklarında devrimci mücadeleye yakın durması için, mülksüzleşme sürecine girmeleri, bir başka ifadeyle tarım işçileri haline gelmeleri gerektiği, köy komünlerinin, gelişen kapitalist ilişkilere karşı duramayacağı, bütünden özerk olamayacağı saptamaları Plehanov’un Lenin ile ortak noktalarda buluşmaları için bir zemin sunuyor. Marksizmin toplumun ve üretici güçlerin gelişiminin bazı yasalara tabi olduğu tezleriyle Plehanov, Rusya’nın kapitalist gelişim çizgisine girdiğini ve bundan geri dönemeyeceğini vurguluyor.
Plehanov’un “eski dünyayı yıkma” konusunda oldukça başarılı olduğunu belirtmiştik. Yıkılacak dünya arasında, Rusya’da egemen düşünce siyaset tarzları ve belki de en önemlisi popülist “teori” var. Bu “teori”, köy komünlerinden, komünizme atlayabilineceğini söylüyor, sınıfsal çelişkilerin günden güne geliştiği bir nesnellikte halk kavramını başa koyabiliyor ve ne yüzünü ne de kafasını işçi sınıfına çevirmiyor. Öte yandan, Rus toprağında, yaptıkları suikast, bombalama vb. eylemlerle ses getiren bir anarşist hareket var. Zamanında Marx’ın var gücüyle mahkûm etmeye çalıştığı Bakunin’in ardılları var… Plehanov bu ortodoks marksist konumu sıkı sıkıya sahiplenerek, her türden devleti reddeden, her türden otoritenin karşısında yer alan anarşistlere karşı çıkıyor. Siyaset denince ise, sınıf mücadelesini anladığını sürekli vurguluyor. Bunun için ise bir işçi sınıfı partisi gerektiği vurgulanıp, “Ne Yapmalı”nın sinyalleri yavaş yavaş veriliyor.
Rus toprağı blankizmin belki de en çarpıcı örnekleriyle dolu bir toprak. Ancak Blanqui’de bir hedef vardır. Komplolarla, devrimci bir grupla darbe yapılarak iktidarın ele alınmasını savunur Blanqui. Sınıfı bir kenara atar, siyaset yapmayı çoğu zaman gereksiz bulur, ancak iktidarı hedefler, devletin ele geçirilmesini savunur. Bu yüzden Marx kıyasıya eleştirse de, Blanqui’nin 4 yıl tutsak edilmesine ve kendisine kötü muamele edilmesine karşı düzenlenen kampanya sırasında yazdığı bir mektupta “Her zaman Fransız proleter partisinin yüreği ve beyni olarak görmüş olduğum insanın kaderi ile kimsenin benden daha fazla ilgili olamayacağından emin olabilirsin” diye yazmıştır.
Oysa Rusya’daki blankistlerde Blanqui’deki “hedef” dahi yoktur. Bu inançlı devrimcilerin gözlerini diktikleri nokta belirli bir siyasi hedef olmaktan çok, yalnızca harekettir, eylemdir. Eyleme (praxis), maddenin nitel dönüşümü (hedefi) içkin değilse, verili nesnellik eylemi soğuracak, eylem nicel olacaktır, siyasal (nitel) değil. Siyaset yapma adına, hedefsiz eylemler içinde yoğun bir apolitizm yaşanır. Devleti, her türden otoriteyi, her türden sistemi reddeden anarşistlerin programı da yoktur. Eylemlerin hedefi, sürekliliği, düzenliliği gibi bir şey söz konusu değildir. Sınıflı toplumlarda sınıf mücadelesi bir zorunluluktur, dönüştürücü etkendir. Rusya’da popülistler sınıf siyasetinden uzaklaştıkları oranda silinmeye mahkumdular ve nitekim silindiler.
Rusya’daki ilk Marksist grup olan Emeğin Kurtuluşu’nun kökenine baktığımızda, narodizmden köklü bir kopuş yaşayan aydınları görmekteyiz. Bu kopuş sürekli marksizmle beslenmiştir, hem de ilk elden! Bu grubun önderlerinden Vera Zasuliç ile Marx ve Engels sürekli mektuplaşıyorlar ve görüş alışverişinde bulunuyorlardı. Rus komünleri hakkında, Plehanov’un yaptığı ve sonrasında Lenin tarafından geliştirilen saptamalar kökenini bizzat Marx’ın mektuplarından alıyordu. Örneğin Halkın İradesi Yürütme Kurulu adına Morozov, 1880 yılında Marx’tan köy komünleri hakkında bir yazı yazmasını istemiş, bunun üzerine, Marx, Zasuliç’e ayrıntılı bir mektup yazmıştı. Vera Zasuliç bu mektubu pek çok arkadaşı arasında dolaştırmış, bir kopyası da Deutsch vasıtasıyla Plehanov’a ulaşmıştı. Bu mektupta Marx köylü komününden sosyalist değişme için hangi şartlar içinde yararlanılabileceğini özellikle belirtiyor, bunun Narodnikler tarafından idealize edilmesi karşısında kararlı bir tavır takınıyordu. Marx’ın tezlerinden etkilenen Plehanov narodniklerle polemiklerinde onu referans gösterdi. Dönem Rusya’da marksist klasiklerin çevrildiği ve okunmaya başlandığı bir dönemdi. Halkın İradesi ve Genel Toprak Dağıtımı gruplarınca ortaklaşa “Sosyo-İhtilalci Kitaplık” dizisi oluşturulmaya başlanmıştı. Bu dizide yayınlanan kitapların büyük bir çoğunluğu ise Plehanov tarafından Rusça’ya çevriliyordu.
Döneminde Plehanov, Narodnikler tarafından Batıcılık ve kapitalizmin gelişimine katkıda bulunmakla suçlanır. Plehanov, marksizmin ve marksist toplumsal gelişme modelinin siyaseti dışlamadığının, iradi müdahaleyi tamamen dışlayan bir determizminin olmadığının farkında ve Rus toprağında “marksist siyaseti” yeşertmeye uğraşıyor. Narodniklere verdiği yanıt ise, yakın bir gelecekte kurulacak RSDİP’in habercisi gibi: “Köycü eğilimin uşakları olma rolünü veriyorlar… Oysa sosyal demokratlar her zaman işçileri köleleştirmek için burjuvaziyle ittifak yapabilecek durumda olmak şöyle dursun kapitalist sömürüye karşı ciddi direnme örgütleyebilecek tek gruptur.”
Keza Narodniklerin “köylüye toprak” türü mutlak taleplerinin sınıf bilincinin gelişmesini engellediğini söylüyor. Sosyal demokratlar sınıfı yaratmıyor, sınıf bilincini geliştirmeye hizmet ediyor. Mücadele Plehanov’a göre üstün bir sosyalist şekle işçi sınıfı partisi olmaksızın yükselemeyecektir.
Plehanov’un belli bir dönemin lideri olduğunu vurgulamak gerekiyor. Bu dönem daha önce de belirtildiği gibi, narodizmden kopuş ve legal marksizmle ittifak dönemidir. Plehanov, bu kopuşu en şiddetli biçimde yaşatanlardan biridir. Narodnik gelenekten böylesi şiddetli bir kopuş, onun ilerki yıllarda teorisinde üretici güçlerin gelişimine fazla vurgu yapılması sonucunu da getirmiştir. Özellikle örgütlü siyasal mücadelenin dışında kaldığı 1915 sonrası dönemlerde, sosyalizmin ileri bir kültür düzeyinin toplumda hakim olmasıyla gerçekleşebileceğinden söz etmiş ve iradi müdahaleyi bir kenara bırakmıştır. Narodizmden kopuş ve legal marksizmle ittifak döneminin simgesi olan Plehanov’un sonu, RSDİP II. Kongresiyle birlikte geliyor. Örgütsel sıçramayı gerçekleştiremeyen Plehanov teorik olarak da geri kalıyor. Yeni bir örgüt, Bolşevizm onu korkutuyor. “Çoğunluk”çular, isimlerinin aksine, özel konjonktürler haricinde her zaman azınlıkta kalıyorlar. Yeni dönem birleşmeyi değil ayrışmayı gerektiriyor.
Plehanov ise buna dayanamıyor, her zaman bu ayrışmanın karşısında yer alıyor ve bu onu önde gelen bir Menşevik haline getirebiliyor. Eski dönemin ittifak döneminin alışkanlıklarından kopamamak onun siyasal anlamda sonunu hazırlıyor.
Sonun başlangıcı RSDİP II. Kongresi
Rusya’daki tüm devrimci grupların bir araya geldiği Kongre, her açıdan ilgi çekicidir. Tüm Avrupa’da yaşanan, devrimcilik-reformizm ayrışması burada da gerçekleşmiş, Lenin’in tabiriyle Jakoben-Jironden ayrışması keskin bir şekilde yaşanmıştır. Yukarı kadar iliklenmiş redingotuyla bir Protestan rahibini andıran, kendinden emin ve kimi zaman aşırı kendini beğenmiş tavırlarıyla Plehanov, Kongre boyunca Lenin’in yanında yer almış, Martov ve Akimov’a karşı en acımasız eleştirileri yöneltmiştir. Hatta “azınlık” (Bolşevik ve Menşevik tanımlarının siyasal literatüre ilk kez girdiği zamanlardır) temsilcilerinin konuşmalarına karşı, ahmaklarla ilgili yaptığı bir nüktesiyle ortalığı karıştıran Plehanov’un bu sert tutumuna karşı Lenin bile ortamı yumuşatmaya çalışmıştır. Esas olarak Parti Tüzüğünün parti üyeliğiyle ilgili birinci maddesi üzerinde yoğunlaşan Kongre’de Plehanov’un sözleri anlamlıdır. Plehanov Lenin’in birinci maddeye ilişkin önerisinin, oportünizmin her çeşit temsilcisinin partiden uzak durmasını sağladığını ve Lenin’in tüzük taslağının, oportünistlerin partiyi ele geçirmelerine karşı bir siper olduğunu savunmaktadır. Menşeviklerin tabandan tavana örgütlenme modelinin, onları anarşizme ve oportünizme savurduğu saptamasını ilk olarak yapan Lenin’in de işaret ettiği gibi Plehanov’dur:
“Eğer böyle olsaydı (yani, eğer komiteler kendi örgütlerini biçimlendirmekte ve tüzüklerini hazırlamakta özerk olsalardı), bütünle yani parti ile olan ilişkilerinde de özerk olmaları gerekirdi. Bu ise Bundçu görüşten de öte, düpedüz anarşist bir görüştür. İşte anarşistler bu şekilde tartışırlar: Bireylerin hakları sınırsızdır; birbirleriyle çatışabilirler; her birey kendi haklarının sınırlarını kendisi saptar. Gerçekte, özerkliğin sınırları, gruplar tarafından değil, o grupların birer parçasını oluşturdukları bütün tarafından saptanmalıdır” 8 [PLEHANOV, Georgiy]
Lenin ile birlikte Iskra yazı kurulunun iki üyesinden biri olan Plehanov (Martov partinin görevlendirmesini reddedip yazı kurulunda yer almamıştır) Kongre’nin bittiği günün akşamı birden menşevik karşıtı sert tutumuna son verir. Keskin bir bölünmenin yaşandığı Kongre sonrasında “yoldaşlarına ateş açmaya” katlanamayacağını ve “bölünmeye razı olmaktansa, beynine bir kurşun sıkmanın daha iyi olacağını” söyler. Lenin Plehanov’un bu tutumu karşısında oldukça şaşırır. Plehanov bu dönüşünü lskra’nın 52.sayısında yazdığı “Ne yapmamalı” makalesinde açıklamaya çalışır. Bu makaleyi okuyunca gerçekten de ayrışarak arınan bir partinin militanının neyi yapmaması gerektiğini çok iyi öğreniriz! Süreklilik ve kopuş diyalektiğini “bilge” Plehanov’un hiç anlamamış olduğunu görürüz. Bu makalenin ana fikrini Lenin şöyle özetliyor:
“Ne yapmamalı’nın ana fikri şudur: İnsan politik hayatta gerekli olmadıkça çok dikkafalı, sert ve uzlaşmaz olmamalıdır; revizyonistlere bazen bölünmeden kaçınmak için, (bize yaklaşanlar arasından ya da tutarsızlar arasından) bireyci anarşistlere olduğu kadar revizyonistlere de boyun eğmek gereklidir” 9
“Plehanov yoldaş anarşist bireycilikten söz ederken ve bize zaman zaman disiplinin çiğnenmesine ‘göz yummayı’ ve ‘devrimci düşünceye bağlılıkla hiç ilgisi bulunmayan bir duygudan kaynaklanan’ entelektüel kural tanımazlığa bazen boyun eğmemizi öğütlerken, Parti çoğunluğunun da özgür iradesini hesaba katmak zorunda olduğumuzu ve anarşist bireycilere karşı verilecek tavizlerin sınırlarının saptanmasının pratisyenlere bırakılması gerektiğini unutmuş görünmekledir”. 10 [LENİN, Vladimir İlyiç]
İpler artık kopmuştur. Plehanov, Menşeviklerden kopuşu yaşayamamaktadır. O teoride, onlarla savaşır, en sert sözleri söyler, tutarlı konuşur, disiplinden geri basmaz vs…”Yazın alanında, çocukça anarşist saçmalıklarla uğraşmak kolaydır ama, anarşist bireycilerle aynı örgüt içerisinde pratik çalışmayı yürütmek son derece zordur”. Lenin, Plehanov için böyle demektedir kongrenin ertesinde. Artık kılıçlar çekilmiştir; Bolşevikler,, devrimi yapmanın yolunun ancak Lenin’in Ne Yapmalı’da işaret ettiği parti teorisiyle gerçekleşeceğini düşünmektedir. Menşevikler ise, batılı benzerleri gibi bir kitle partisi peşindedir. Eski dönemin “lideri” Plehanov’a ise yeni dönemde Bolşeviklerle, Menşevikler arasında “arabuluculuk” yapmak düşmüştür.
Plehanov, bölünmenin “acısıyla” Menşevikleri Iskra yazı kuruluna çağırır. Kongre’de çıkan kararları hiçe sayan bu tutum, Kongre boyunca mazlum rolü oynamış olan Menşevikler tarafından sevinçle karşılanır. Bunu kesinlikle kabul etmeyen Lenin, Kasım 1903’te yazı kurulundan ayrılır. RSDİP’in kurulmasında ve ülkedeki devrimci yükselişe yön vermede büyük katkıları olan Iskra artık Menşeviklerin elindedir. Menşevikleri Iskra yazı kuruluna almasını “içerden mücadele ederek yok etmek”, “kibarca öldürmek” (killing with kindness) olarak rasyonalize eden Plehanov, bu savruluşu ile artık önde gelen bir Menşevik olmuştur. Onun bu tavrı, gerek legal Marksistlerde gerekse küçük burjuva Sosyalist devrimcilerde büyük sevinç yaratır. Onlara göre, RSDİP artık olumlu bir yola girmiş, partide “otokrasi” (Lenin’in otokrasisi) yıkılmıştır. Lenin’in II. Kongre’deki bölünmeyi ve eski yoldaşlarının tutarsızlıklarını anlattığı “Partimizdeki Bunalım” (Bir Adım İleri İki Adım Geri) kitabına Plehanov’un ve uzlaşmacı Merkez Komitesi üyelerinin tavrı ise hiç de “kibarca öldürmek” tanımına uymamaktadır. Kitabın basımı ve dağıtımı durdurulmaya çalışılmış ve Plehanov, kibarlığının yalnızca Menşeviklere karşı olduğunu göstermiştir. “Bozgunculuk yapmayalım, birbirimize karşı eleştirilerimizi saklı tutalım” diyerek devrimcileri her platformda susturmaya çalışan “devrimci siyaset” tarzı, kendine köken olarak Plehanov’un o dönemki davranışlarını rahatlıkla alabilir…
Yazının başlangıcında, tarihsel olayların süreklilik ve kopuş diyalektiğiyle açıklanması gerektiğinden söz etmiştik. Plehanov, kopuşlardan birincisini gerçekleştirmiş, ancak legal Marksistlerle, Menşeviklerle ittifak dönemini mutlak olarak varsaymıştır. Teorisinde, Lenin’in örgüt teorisine karşı çıkmasa da, bu “mutlak” dönemin sonu anlamına gelecek örgütsel bir sıçrayışı gerçekleştirememiştir. Menşeviklerle legal Marksistlerle, küçük burjuva devrimcileriyle teorik olarak mücadele etmenin ötesine ancak farklı bir parti ve partili kimliğiyle girilmesini kavrayamayan Plehanov’un, bundan sonraki yaşamı geleneğimizin bir parçası olamaz. Belli bir güce erişmenin ilk koşulunu, nicel olarak, büyük bir birliktelik olarak gören ve ayrışmaların özgürleştirici gücünü kavrayamayan birlikçilik düşüncesi, Plehanov’un oldukça içselleştirdiği, bir düşüncedir. Farklı görüşlere de sahip olsalar, devrimcilerin sürekli birlikteliğini güçlü bir örgütün ön şartı olarak gören zihniyet Plehanov’un siyasal yaşamının sonunu hazırlamıştır. Öte yandan Plehanov’un Batılı Marksistlerden etkilenmesi ve onların siyaset modellerine yakınlığı ve üretici güçlerin gelişimine yaptığı aşırı vurgular günün birinde onun Leninist anlamda bir özneyi kabul edebilmesini de zorlaştırmaktadır.
Plehanov’a göre, artık narodizmin esamesinin okunmadığı Rusya’da gelecek Bolşevik’iyle, Menşevik’iyle küçük burjuva devrimcisiyle ve liberaliyle tüm muhalif güçlerin birlikteliğindedir. Narodniklerden en sert kopuşu gerçekleştiren, ancak onların, en olumlu, en onurlu yönlerini kendine mal eden Bolşevikler ise yollarına devam etmektedir. Onlar birlikteliklerin ve ayrılıkların, sürekliliğin ve kopuşun diyalektik bütünlüğünün farkında olan, yalnızca eskiyi yıkmakla yetinmeyen, yeni günlerin de yaratıcılığına soyunan disiplinli, kararlı “özel bir iplikten dokunmuş” insanlardır.
Dipnotlar ve Kaynak
- Deutcher, Isaac; Bitmemiş Devrim, Yol Yayınları, s. I 7
- Gorki, Maksim; Lenin’den Anılar, s.36
- Marx-Engels, Ausgewählte Briefe, Berlin 1953, ss.455-456 (Karl Marx Biyografi,Öncü Yayınevi, 1976 S. 680 içinde)
- Lenin, V. I.; Marx-Engels-Marksizm, Sol Yayınları, s.191
- Lenin, “Sendika Sorunu Üzerine İki Çalışma”, G.V. Plehanov’un Marksizmin Temel Sorunları, önsözü içinde
- Gorki; Lenin’den Anılar, s.47
- age; s.32
- Lenin; Bir Adım İleri İki Adım Geri; Yorum Yay. Temmuz 1993, s.211. Lenin Kongre tutanaklarından Plehanov’un konuşmasını aktarıyor.
- age, s.215
- age, s.220