Alev Doğan

Alev Doğan

Bir tarihe sadakatsizlik örneği: Rüzgarın Hatıraları

“merdivenleri çıkıyorum dik ve sonu gelmez merdivenleri... o yol güneşe götürecek bizleri”Aram Pehlivanyan’ın 5 Ocak 1946 tarihli “Türkü” isimli şiirinden bir alıntı.   Marksist Manifesto’nun dosya konusu “Sol” olunca, yazının temasını seçmek için tonlarca girişimde bulundum. Aklımda sayısız fikir varken, üstelik bir tanesini işlemeye başlamışken, Özcan Alper’in RüzgarınHatıraları isimli filmine denk geldim. Filmin henüz ortasında kafamdaki konu belirlenmişti, hatta yazmaya başlamıştım. Tarihe nasıl sadakatsizlik edilir, bu yazıda biraz bunu irdeleyeceğiz. Alper’in, Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi, Ermeni şair-ressam Aram Pehlivanyan’ın...

Sovyet film okulu

David Robinson, Devrim Sineması seçkisine yazdığı önsözde, Sovyet Film Okulu’nu şu cümleler ile özetler; “(…) Geçmişin sanatları tamamen ölmüştü. Güncel görev, yeni, devrimci bir sanat, sosyalist bir sanat (heyecan duyan, eşine rastlanmadık ve ideal yeni toplumun gereksinmelerine hizmet edecek bir sanat) yaratmaktı. Kural, emsal, sınırlama, kısıtlama, hiçbir şey yoktu. Söylemek gereksiz ki bu gençler çok da korkusuzlardı. Niçin korksunlar ki? Geçmişin yıkılmaz gibi görünen dev kütlesinin bir anda un ufak olup dağılmasına tanıklık etmişlerdi. İçlerinden birçoğu Birinci Dünya Savaşı’nda, Devrim’de...

Kültürel emperyalizmin kıskacı altındaki Suriye’ye emperyalizmin vizöründen bakmak: Beyaz Miğferler

Marksist Manifesto’nun bu sayısı için belirlenen “Emperyalizm” başlıklı dosya konusu vesilesi ile emperyalizm olgusuna, dünyanın içinde bulunduğu nesnel duruma, bu olgunun tarihselliğine ve hangi noktaya evrileceğine dair gerek politik gerekse ideolojik bir dizi yazı ile kapsamlı bir çalışma ortaya konduğu içindir ki, emperyalizmin “ne” olduğuna ilişkin bir ön giriş yapmanın –yazıyı boğacağı kaygısı ile- pek de iyi durmayacağı kanısındayım. O yüzden diğer yazar arkadaşların deklare ettikleri görüşlerin bu yazının da bir anlamda zemini olduğu gerçeğini belirterek meselenin bana ayrılan kısmına...

Ulusal soruna sınıfsal bakış: Yılmaz Güney’in Yol’u (*)

Sinemacı, yazar, şair kısacası bir anlatıcının, anlatıyor olma refleksine dair en güzel açıklamayı Sait Faik “yazmasaydım çıldırırdım” ifadesi ile somutlamış yıllar önce. Yazmasaydı çıldıracak olan bizler de, Türkiye sinemasının en büyük anlatıcılarından Yılmaz Güney’i ve onun anlatısının doruk noktası Yol’u konu edindik. Marksist Manifesto’nun bu sayısının dosya konusu “Marksizm, ulusal sorun ve Kürt sorunu” olunca diyalektik kavrayışı, sınıfsal bakış açısı ve elbette politik sinemayı politik bir biçimde yapıyor oluşu ile fark yaratan Güney’in Yol’u ile ufak bir katkı koymamak  olmazdı....

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur