Metin Çulhaoğlu

Metin Çulhaoğlu

BİR YAKLAŞIM ÖNERİSİ: ZİNCİRE DOĞRU, ÖNCE HALKA….

İnsanın, gerçekliğin en az eksikli algılamasına ulaştığına inandığı bir anda, farkında olmadan, o gün için öne çıkmış bir parçaya takılıp kalması mümkün müdür? Mümkündür. Marksistler olarak, yaşadıkça pek çok şey öğreniyoruz. Öğrendiklerimizin arasında, kendi birikimimiz açısından “çok yeni” olanlar da yer alıyor. Zaman zaman hepimiz, kendi özgül konumumuzla sahip olmamız gereken bütünü artık yakaladığımıza inanıyoruz. Kuşkusuz orada kalmıyor iş. Sonra başka başka “yeni”ler çıkıyor ve böylece gelişiyoruz... Akla, son on yıldan bazı örnekler geliyor. Solun 12 Eylül’ü izleyen ilk büyük...

DIŞA BAKAN TÜRKİYE: İTİDAL Mİ, MACERA MI?

Şöyle bir bakıldığında ilginç bulmamak mümkün değil: Bulgaristan, Yunanistan, Suriye, Irak, İran ile Sovyetler Birliği Türkiye'nin komşuları ve Türkiye'nin hepsiyle sorunu var. Kara parçaları dışında ülkeyi çevreleyen denizlere baktığımızda, kirlenen suları ve tükenen balık nesilleriyle bunların bile Türkiye'ye dost oldukları herhalde söylenemez.Türkiye'nin ezeli ve edebi düşmanlarla kuşatılmış bir ülke olduğu tezi egemen söylemde öteden beri kendine özgü bir yer tutar. Kurulu düzenin artık iyiden içselleşmiş savunma refleksleri arasındadır bu. Gerekçe de oldukça basit sayılır: Dünya kapitalizminin birinci pek olmasa bile...

SOLDA “BOŞLUK” VAR MI?

Türkiye'de solun gündemine, beğenilsin beğenilmesin, damga vuran "birlik" tartışmalarının bugün hangi düzlemde seyrettiğine ilişkin değişik görüşler ileri sürülebilir. Bu görüş çeşitliliği içinde önce önemli bulduğum bir noktanın altını çizmek istiyorum.Tartışmalarda, her biri kendi işlevine sahip, iki tür yaklaşımın geçerli olduğunu düşünüyorum. Bunlardan biri, gelinen noktayı ya da alınan mesafeyi görmeye, daha ileri mevziler için sabitleştirmeye yönelik derleyici, kucaklayıcı durum saptamalarıdır. Ancak, yararlarının ötesinde, bu türden saptamaların daha çok sevilip tercih edilmesi giderek yerleşiklik kazanırsa, tutucu bir etki de doğabilir. Bir...

SOL PARTİ: YOĞURDU NASIL ÜFLEMELİ

"Sosyalist parti"nin tartışılmasında birkaç adım daha atmak mümkün mü? Başka deyişle, partinin yapısı, ilkeleri, işleyişi gibi konularda bugünden ortaya konabilecek neler var?Yazı bu alana bir giriş niteliği taşıyor. Kolay iş olmadığını belirtmek isterim. Bir yanda "örgüt anısı" nakletmekten, öte yanda deney-ilke mesafesini bir anda aşıveren tez canlı genellemelerden kaçınmak gerekir. Yaşananlar arasında nelerin gerçekten ilke düzeyinde ifade edilebilecek olgunluğa ulaştığı, nelerin ise bu anlamda henüz beklemesi gerektiği konusunda ayrım yapmak asıl güçlüğü oluşturuyor.Bu nedenle az çok net olduğum, kendimi göreli...

SOLUN İNSANLARINDA SOLUN TARİHİ

Türkiye sol hareketinin 1960 öncesi, eskilerin deyişiyle oldukça "netameli" bir alandır.Buna ben de kızıyorum; ama daha çok etik gerekçelerle. Ön plandaki kişilere ve olgulara ilişkin acımasız yargılarda bulunmak kolaydır. Üstelik, acımasız niteliklerine karşın bu yargılarda mutlaka belirli doğruluk payları da bulunacaktır. "Anlayışlı" bir yaklaşımla bu tür yargıların acımasızlık dozajını azaltmak, en başta gençler için güç oluyor. Militan sol, kendi geçmişine daha çok idealize edilmiş ilkeler, katı ölçütler ışığında yaklaşıyor. Kendi verili formasyonu çerçevesinde elementer düzeyde bulduğu pek çok ölçütü bu...

YÖNTEM SORUNU: GENEL BİR YAKLAŞIM

Marx’ın yöntemine en genel anlamda ad bulmak sorun olmamıştır. “Diyalektik yöntem” denilir, doğrudur da. Oysa bu yöntemin Marx tarafından kullanılışındaki ayrıntıları, incelikleri ve özellikleri kavrayabilmek o denli kolay değildir. Marx, yönteminin özelliklerine ilişkin önemli ipuçları bırakmıştır geride. Bunlardan kalkarak ve Kapital, Grundrisse gibi çalışmalarda rastlanan destekleyici örneklerle, yöntem sorununa genel bir yaklaşım denemesinde bulunulabilir.Marx, diyalektik yönteminin özelliklerini başlı başına bağımsız bir çalışmanın konusu yapmadı. Kimi kaynaklara göre Marx böyle bir çalışmaya girişmek istemiş, ancak özellikle ekonomik politik alanındaki araştırmalarının yoğunluğu...

SİYASET VE İDEOLOJİ II: TÜRKİYE’YE BAKARKEN

Türkiye ilginç bir ülkedir. Türkiye toplumu geçmişinden uzaklaştığı ölçüde, yakın tarihini kimi alanlarda daha yoğun yaşamaya başlar. Çünkü Türkiye'de siyasetin açılımcı zenginliği, ideolojinin döngüsel kısırlığını oluşturur. Aynı nedenle ülkedeki sınıfsal ve siyasal mücadele süreçleri içerisinde, ideolojik formasyonlar, çoğu kez kendi doğal gelişimlerini yaşayamazlar. Bu anlamda pek "bitmezler" de. Siyasetin oynaklığı, aralarından kimilerini, birer parmak tadıldıktan sonrakilere bırakılan reçel kavanozlarına çevirir. Gene de tükenmeye yüz tutanlar görülür. Bunun nedeni, farklı sınıf politikaları adına farklı nedenlerle ama sıkça "parmaklanmaları"dır.Siyaset adeta her an...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur