Türkiye siyaseti kemalizmin altından kalkamıyor. Kemalizmle başa da çıkılamıyor.Sol içerisinde ideolojik etkisi asla küçümsenmemesi gereken sol-liberalizm hâlâ kemalizmle hesaplaşmaya uğraşıyor. Solun bütünü hâlâ kemalizmden kopamamakla eleştiriliyor. Devrimci demokrasinin bir kesimi, sanki kemalizmin peşinde koşturan kendi öz ataları değilmişcesine solun diğer kesimlerine herhangi bir konuda fatura çıkartmak gerektiğinde kemalizmin izlerini arıyor.Bu arada, sola anti-kemalizm pompalayan sol-liberaller devrimci siyasette denizi ne zaman tüketseler, sosyal-demokratlaşırlar ve kemalizmin en sıkı mirasçıları sayılan partilere uzman kadro ya da köşe yazarı sıfatıyla danışmanlığa atanırlar.Hoş, bugün anti-kemalist ...
Kemalizm üzerine yazmak 90'lı yıllarda sosyalistler açısından siyasal önemini yitirmiş görünüyordu. Bu konu daha çok sivil toplumcularla sol-kemalistlerin arasında bir tür polemik konusu olmaya sıkışmış durumdaydı. Açıkçası bunu çok isabetli olarak görüyor ve gerek Osmanlı gerekse Türkiye Cumhuriyeti tarihi üzerine çalışmanın akademik ağırlıklı bir çaba haline gelmesini yararlı buluyordum. Siyasetçiler buradan özellikle ideoloji konularında önemli sonuçlar çıkarabilir ve bu sonuçlar sosyalist ideolojinin yeniden yükselişi için kimi katkılar yapabilirdi. Ama öyle kalmadı. 28 Şubat'ta başlayan süreç ve Asker Partisi'nin siyasete ağırlığını ...
1993 yılının ikinci yarısıydı. Yoldaşlarla Türkiye kapitalizminin nasıl bir döneme girmekte olduğuna ilişkin tartışıyorduk. Bu tartışma ilk haliyle, bir mücadele stratejisi belirleme çabasından kaynaklanıyordu. Sistemin hangi unsurlarında devrimci hareketin yararlanabileceği zayıflamalar ortaya çıkacak, bu zayıflamalar giderek çatlak ve gedikler haline gelecekler mi, zayıf noktalara dönük müdahalelerimiz işçi sınıfını merkeze koyarak nasıl mümkün olacak vb...Bu tartışmalarda Türkiye burjuvazisinin egemenlik aygıtında ortaya çıkan "basınç" üzerinde özellikle duruyor ve bu aygıtın yakın gelecekte devrimci siyasetin yardımıyla çok büyük sarsıntılar geçirebileceğini düşünüyorduk.Düşündüklerimizi birçok kez ...
1980 sonrası burjuva siyaset ve ideoloji alanının yapılanmasının temel zemini liberalizm, bunun emekçi sınıflara izdüşümü ise depolitizasyon ve örgütsüzlük olmuştu. 12 Eylül askeri diktatörlüğünün sınıf mücadelesini küllendirmesi ve otoriter yapıyı yeniden inşa etmesinden sonra liberalizm ve depolitizasyon çifti yeni krizlerin önünü alacak, krizin kapitalizmin içsel mekanizmalarından kaçınılmaz yeniden üremesi ise Türkiye'nin dünya kapitalizmine eski dönemlerde olduğundan daha eşit, daha fazla söz sahibi bir kimlikle eklemlenmesi sayesinde engellenmiş olacaktı.Türkiye kapitalizminin bu rotada attığı adımlar her cephede yenilgiye uğramıştır. Yaşanan krizin total, ...
1. Yaklaşımımızın ana başlıkları ne olmalıdır?Türkiye'de son yıllarda, düzen güçlerinin açıktan kışkırtmalarıyla da büyütülen bir karışıklık vardır. Bu karışıklık, çeşitli kavramlar üstünden emekçilerin ve ezilenlerin politik istem ve beklentilerini sulandırıp düzen adına teslim almak için yapılmaktadır. Egemen sınıfın ve onun temsilcilerinin siyasi pragmatizm ve popülizm arasında yalpalayıp durmaları da ezilenlerin politik istemlerinin havada asılı kalması sonucunu vermektedir. Bunun nedeni, aslında egemenlerin "yönetmek" konusundaki çıkışsızlıkları ve burjuva diktatörlüğü sisteminin bu talepleri karşılayabilmekten kesinlikle uzak oluşudur.Oysa tarih boyunca, sınıf mücadeleleri pratiğinde hiçbir ...
Ocak ayında Türkiye'de halk şaşkın bir pazar yaşadı. "Faili meçhul" kurşunlar Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy'dan sonra bu kez de Uğur Mumcu'yu seçmişti. Hedefin, pek çok kişi tarafından tanınan bir isim olması, doğal olarak etkisini arttırıyordu. Yıllardır pek çok şeye alışkın insanlar, bu eksikliğe de pekala alışabilirdi. Ama cinayeti izleyen günlerde gelişmeler farklı seyretti.Basın ve TV'de olay şimdiye kadar pek az rastlanan bir yoğunlukta gündeme getirildi. Sadece haber olarak üzerinde durmanın ötesinde kitleler bu olaya sahip çıkmaya çağırıldı. Kamuoyu ...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe