Etiket: Türkiye Solu

BİR EKİM YILDÖNÜMÜNDE, STALİN ÜZERİNE

Stalin gibi önemli bir sosyalist lider hakkında bir şeyler yazmak, kendine ha bazı güçlükleri göze almayı zaten gerektiriyor. Ama, bu kendine ha güçlüklerin de ötesinde, bazı “güncel” hesaplar içerisinde düşünmek ve davranmak zorunlu...1956’dan sonra Sovyetler’de Stalin hiçbir zaman bayraklaştırılmadı. Zaman zaman sert, hatta gereksiz ölçülerde eleştirildiği oldu. Hruşçov’un, sosyalizm tarihi söz konusu olduğunda pek seviyeli tanımlanamayacak olan “destalinizasyon” kampanyasından sonra, Stalin sorunu hep “sessiz sinema” biçemiyle gündeme geldi. Eleştiri ve övgüler daha çok satır aralarına atıldı. Sovyet toplumu kendisine çeyrek ...

TROTSKİY,TROÇKİZM VE EŞİTSİZ GELİŞME

Trotskiy isminin yakın dönemde bir güncellik kazandığı doğru. Güncelliğin bir kaynağı Sovyetler Birliği’nde. Kısa bir süre önce SBKP’nin kendi tarihini yeni bir gözle ele alacağının sinyalleri verildi. Yeni değerlendirmenin içinde, boyutları henüz kesinleşmemiş olsa da, Trotskiy’e yönelik bir “iade-i itibar” da söz konusu... Bu uluslararası güncellik kaynağının dışında bir de Türkiye solundan söz etmek gerekiyor. Devrimci demokratların, 80 şokunun etkisini atlatırken bir arayışa yöneldikleri hatırlanır. Bu yöneliş sosyalist sisteme kuşku ile birleştiğinde, kapılar ilk önce liberal sivil toplumcu etkilere açılmıştı. ...

BİR DÖNEMİN İNSANLARI (1917-1922)

Ekim Devrimi’nin üzerinden yetmiş yıl geçti. Yetmiş yıl sonra bakıldığında, Devrim’in dünyadaki yansımalarına ilişkin olarak, çok daha net biçimde görülebilen noktalar var. Bunlardan biri ile başlamak istiyorum.Bolşevikler 1917’de Çarlık Rusya’sında iktidarı aldıklarında, dünyanın batısı ile doğusu arasında, pek çok açıdan, önemli uçurumlar vardı. Bir yanda gelişmiş kapitalist ülkelerin aydınları ve işçi sınıfları, öte yanda Asya’nın orta sınıf “münevveran”ı, 1917’yi ilk bakışta oldukça farklı biçimlerde değerlendirdiler. Ancak aradan yıllar geçtikten sonra belirginlik kazanan bir “ortaklık”da vardı aralarında: Gerek batı gerekse doğu, ...

KÜFÜR ROMANLARINA HAYIR, PLEBYEN KÜFÜRLERE EVET…

Beceriksizlik, çıkarcılık, dirençsizlik, eylemsizlik, gevşeklik, gerilik, hafiflik, ikiyüzlülük işbirlikçilik, inançsızlık, kuru gürültücülük, korkaklık, kariyerizm, kültürsüzlük, sahte pehlivanlık, sahtekarlık, sorumsuzluk, sefillik, uşaklık, ukalâlık...Ve daha nicesi. Bunlar PKK'nın bir bütün olarak Türk solunu tanımlamak için kullandığı sıfatlardan yalnızca bir bölümü. Toplumsal Kurtuluş dergisinin 3. sayısında yer verilen üç sayfalık bir yazıda, bu ve benzeri sıfatlarla Türk solunun bünyesel özellikleri anlatılıyor. Yazı, gene Türk sosyalistlerine ilişkin olarak şu saptama ile bitiyor: "Bu tipin, dünyanın en beceriksiz ,uşak, demagog ve karmakarışık bir tipi olduğu, ...

GELENEKSEL SOL VE REEL SOSYALİZM

Rus sosyal demokrasisi geçen yüzyılın ikinci yarısında bir tartışmanın içine doğdu. İlk Rus Marksistlerinin Narodnik hareketten kopuşlarında, ülkenin evrensel gelişim yasalarına uygunluğu tezinin, Rusya’nın kendine özgülüğü tezine karşı yükseltilmesi önemli bir yer tuttu. Önce Plehanov, ardından Lenin’in isimlerinin parladığı bu Batıcı-Slavcı tartışmasının özü oldukça basit: Rusya, kapitalizmin Batı'da kaydettiği ilerlemeyi ve toplumun sosyalist devrime yaklaşacağı bir dinamikleşmeyi yaşayabilir mi, yoksa bu “Asyatik despotizm” ülkesi modern üretim ilişkileri, sınıflar ve siyasal hareketlere tamamen yabancı mı?... Rus Marksistleri geri köy komünü obşçina’yı, ...

GÜNDEM: SOL PARTİ; DÜNÜN DENEYİMLERİ, BUGÜNÜN TARTIŞMALARI

Türkiye solu tartışıyor.Türkiye solu pek çok sorununu tartışıyor. Bu arada, ağırlığını geleneksel sol'un oluşturduğu kesimde "legal sol parti" sorunu gündemde giderek başlıca yeri alıyor. Gelenek, bir önceki kitabında, konuya yaklaşımının genel hatlarını ortaya koymuştu. Burada da sürdürmek, önemli kimi noktaları açmak istiyoruz.Türkiye solundaki çeşitli tartışmalara katılanlar, hangi düzeyi sergiliyor, ne tür bir birikimi yansıtıyorlar. İşe buradan başlamak mümkün.Önce, genel bir gözlemimizi dile getireceğiz. Baskı dönemleri, solun farklı kesimlerinde gene farklı denebilecek yönelimler doğuruyor. Belli soyutlamalarla bu farklılığı iki çıkış noktasından ...

PARTİ VE ÖRGÜT TEORİSİ

Türkiye sol hareketi, 20. yüzyılın son on yıllık dilimine yaklaşırken hala işçi sınıfının bilimsel sosyalist partisinden yoksun olmasının sancısını çekiyor. Kesinlikle burjuva demokrasisinin eksikliğinden yakınmak, ya da Batı’nın geleneksel ve kitlesel işçi partisine öykünmek anlamında söylemiyorum. Burjuva demokrasisinin eksikliği, Türkiye’de siyaset alanının zenginleşme potansiyelinin var olmaması anlamına gelmiyor. Olsa olsa, egemen sınıfların, muhalefeti kanalize edebilecekleri düzen içi mekanizmalar yaratmak konusundaki zaaflarına ve kendilerine güvensizliklerine işaret edebilir. Batı’nın partilerine gelince; bunların, çoğunlukla, durağan toplumların durağan ve tamamlayıcı parçaları haline gelmeleri, kitleselliğin ...

BİR PARTİ TARTIŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Legal sol parti, 1987 yılının ikinci yarısında Türkiye solunun ağırlıklı gündem maddesini oluşturacağa benziyor. Gelenek, 8. kitabının "Gündem"inde konuya yaklaşımının genel hatlarını ortaya koymuştu. Burada, zaman zaman geçmişe de dönerek, bu genel yaklaşımı kimi görüşler doğrultusunda ayrıntılandırmaya çalışacağım.Daha yolun başındayken bir noktada açık olunması gereğine inanıyorum: Tarihsel ve sınıfsal zorunluluklar, istisnasız her koşulda kitlesel gereksinim ya da dayatmalarla çakışma durumunda değildirler. Konumuz açısından bakıldığında ise, legal bir sol partinin gerekliliğini doğrudan doğruya "kitlesel dayatma"lara bağlamanın yanlış olacağını düşünüyorum. Başka deyişle, ...

PARTİ: UZLAŞMA MI, MÜCADELE Mİ?

Sosyalist olmayanların sosyalist parti kurma çabaları bilindiği gibi "birleşik" sıfatını tümüyle yitirdi. Burjuvazinin sol görünümlü eski partisi TİKP yandaşlarınca sahiplenilmeye çalışılan ve bu çevre tarafından yönlendirilen tartışma yalnız bırakıldı; sınıf uzlaşmacı, ihbarcı eğilim sol içinde yeniden tecrit olma sürecine girdi.Hapishanelerde yatan sol siyasiler genellikle dışarıdaki gelişmeleri, siyasi havayı yeterince yakından tanıyamadıklarından rahatsızlık duyarlar. Bir anlamda hapishanelerde insanların "konserve" edildiklerini düşünmek mümkün. Çoğunlukla olumsuz, ama zaman zaman da olumlu olabilen sonuçlarıyla birlikte. 1980-83 yıllarında, Türkiye'de derin bir sessizliğin hüküm sürdüğü dönemde, ...

ÜÇ YAZI VE BİR “AHLAK”

Gelenek kitap dizisinin önceki sayılarında, başlıkta adı geçen iki konu ayrıntılı olarak ele alınmıştı. Geçtiğimiz ay içinde, başka dergi ve kitaplar içerisinde bu yazılara yönelik açık ya da imalı eleştiriler taşıyan öç çalışma yayınlandı. Biri, Türkiye Sorunları Dizisi'nde, C. Akman'ın "Bir Yanlış Tartışma" denemesi, diğerleri Saçak 'ta, H. Berktay'ın "Türkiye'nin Özgüllüğü" başlıklı bir konuşma metni ve M. Ulusoy'un, Hikmet Özdemir'in Yön Hareketi araştırmasına ilişkin değerlendirmesi. Ulusoy hariç diğer iki yazar, Gelenek'de geliştirilen görüşlere atıfta bulunurken bir ortak tutum sergiliyorlar. Teorik ...

Sayfa 21 of 24 1 20 21 22 24

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur