Gelenek Sayı 90

YUNAN İÇ SAVAŞI ÜZERİNE NOTLAR (1946-1949)

Yunanistan Komünist Partisi (KKE), bu yıl Yunanistan Demokratik Ordusu’nun 60. kuruluş yıldönümünü kitlesel olarak kutladı. Bu vesileyle partinin uluslararası ilişkiler departmanından Kostas Pateras’ın imzasını taşıyan bir de çalışma yayımlandı. Bu çalışmanın İç Savaşın tarihini anlatan birinci ve “Bazı Düşünceler” başlıklı üçüncü bölümünü Enternasyonal Gündem’e aldık. Hakkında pek az Türkçe kaynak bulunan konunun, savaşın tarafı olan parti tarafından nasıl değerlendirildiğini öğrenmenin yararlı olacağını düşünüyoruz.2 Temmuz 2006 günü, Yunanistan Demokratik Ordusu’nun (YDO) 60. kuruluş yıldönümünü kutlamak ve yerli gericiliğe ve Anglo-Amerikan emperyalizmine karşı mücadele verilen üç yıllık iç savaşta (1946-1949) hayatlarını feda eden binlerce savaşçıyı anmak için Grammos sıradağlarının içlerindeki Likorakhi köyünde...

‘FAHRİ ERDİNÇ’İN KİTAPLARI 30 YIL SONRA BASILIYOR’

Kemal Özer’le 1976-86 yıllarında güçlü bir dostluk ilişkisi kurduğu Fahri Erdinç’le mektuplaşmaları“Bulgaristan Mektupları” başlıklı bir kitapta toplanan bu mektuplar bu ay (Ekim) Nâzım Kitaplığı tarafından yayımlanacak. Kitapta yer alan özyaşam öyküsüne göre, 1917 doğumlu Fahri Erdinç, Türkiye’de öğretmenlik yaptı, bir dönem tiyatro öğrenimi gördü, öykü yazarlığına başladı, birkaç ay cezaevinde kaldı ve 1949 yılında iki arkadaşıyla birlikte Bulgaristan’a göç etti. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti tarafından politik göçmenliğe kabul edilen Erdinç, 1957’de Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) yurtdışındaki yetkilileriyle temas kurduktan sonra, 1958 yılında parti üyeliğine kabul edildi ve parti çalışmalarını sürdürmek üzere Bulgaristan’dan ayrıldı. 1969 yılında kalp krizi geçirdikten sonra, çalışma temposunu...

EMPERYALİZM VE REFORM

Hatırlayacaksınız, Gelenek’in Eylül 2006 tarihli 89. sayısında yer verdiğimiz “Emperyalizm Kendini Dizginleyebilir mi?” başlıklı kolektif çalışma, kapitalist sistemin içsel reform dinamiklerine sahip olmadığını hem genel düzeyde, hem de bugünkü dünyada kaydedilen somut gelişmelerden hareketle saptıyordu.Bu tartışmayı biraz sürdüreceğiz.Sürdürülmeyi hak ediyor, çünkü aynı yazıda mücadele dinamiklerine ilişkin olarak yapılan şu saptama, reformist beklentilerin psikolojik zemininin hiç zayıf olmadığını da çağrıştırmaktadır:“2006 itibariyle dünyamızda ortaya çıkan karşı ağırlıkların emperyalizmi model değiştirmeye zorlayacak kadar güçlü olmadığı açıktır. Karşıt dinamikler emperyalizmi ‘gaza basması’ için provoke etmektedir."“Emperyalizm Kendini Dizginleyebilir mi?”, Gelenek 89, Eylül 2006, s. 5. Karşı ağırlık veya bizim cephenin yetersizlikleri ortadayken bugünkü ortamı içine...

ÇÜRÜME’NİN TEORİSİ OLUR MU?

Olur da, olmaz da; yahut, hem olur hem olmaz. Bizim halklarımızın haklı olarak sahiplenmede paylaşamadıkları büyük bilge Nasrettin Hoca’nın, çatışan tarafları dinledikten sonra, birine dönüp “sen haklısın”, öbürüne dönüp “sen de haklısın” demesine benzedi biraz. Dolayısıyla, bu kez, yazıya başlarken sorduğumuz soruya ne kestirme ne de kesin bir yanıt bulamadığımıza göre, asıl konuya girmeden önce bu duruma ilişkin üç beş söz etmekte yarar var.Çürüme konusunda dört başı bayındır, öteki bağlantılarından az çok bağımsız olarak kendine özgü bir iç tutarlılığı ve yeterli açıklayıcılığı bulunan, bizim dar çevremizin uzak geçmişindeki sevilen ve çokça kullanılan deyişle bir “baba teori” geliştirmek imkânsız denemese bile,...

MARKSİZM VE DİN

Marksizm ile din arasındaki ilişkiden ne zaman söz açılsa, gündeme Marx’ın ünlü cümlesi gelir: “Din halkın afyonudur.”Üç sözcüklük bir ideoloji, siyaset ya da bilim tanımı ne kadar açıklayıcı olabilirse, bu cümle de din hakkında ancak o ölçüde tatminkar bir açıklama sağlayabilir. Ama ne yazık ki, Marksizm hakkındaki tartışmaların önemlice bir bölümü, Marx’ın, Engels’in ya da Lenin’in bazı ifadelerinin bağlamlarından ve tarihselliklerinden koparılarak “açımlanması”na, daha doğrusu çekiştirilmesine dayanıyor...Bu yazıya, çok fazla uzatmadan, söz konusu cümlenin, konu hakkındaki tartışmalarda referans kabul edilemeyecek bir metinde (Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Giriş) geçtiğini vurgulayarak başlayacağım.Söz konusu metin, Marx’ın henüz “Feuerbach’çı” sayılabileceği bir dönemde (1843 sonu...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur