Gelenek Sayı 97

BOLŞEVİK ÜTOPYA VE SOVYET GERÇEKLİĞİ ÜZERİNE NOTLAR

Günümüz Türkiye’sinde yaşanmakta olan toplumsal çürümeyle anti-Sovyetik ideoloji arasında bir bağlantı kurabilir miyiz? Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı emperyalizmin yap-boz tahtasına çevirdiği, bu coğrafyada yaşayan toplumların emperyalizmin her türlü bozguncu ideolojik girdisine maruz kaldığı söylenebilir örneğin. Bu doğrudur, ama özel olarak anti-Sovyetik ideolojiye, en azından bu düzeyde, bir ihtiyaç yok gibi görünmektedir. Sovyetler Birliği’nin sahneden çekilmiş olması yeter.Ama o kadar basit değil… Sovyetler Birliği’nin sahneyi terk etmiş olması, Ekim Devrimi’nin yarattığı derin ideolojik etkilerin kendiliğinden toplumsal hafızadan silinmesine yol açamazdı. Çözülüşün hafızayı zayıflattığı, Ekim Devrimi’nin yarattığı özlemlerden ve gelecek hayalinden bazı şeyler götürdüğü muhakkak. Ama...

DEVLET ÇÖZÜLÜRKEN KAMUSAL ALANDA ERİME

 Bir süredir Gelenek’te Türkiye’de devletin çözülmekte olduğuna ilişkin saptamalar yer aldı.Kemal Okuyan, “Çözülüşten vazife çıkarmak”, Gelenek 89, 2006, sf. 23-34.  Metin Çulhaoğlu, “Devletin çözülmesi: Mevcut durum, olasılıklar ve görevler” Gelenek 94, 2007, sf. 47-56 Bu tez en kapsamlı ifadesini ise TKP’nin 8. Kongre Raporu’nda buldu.“TKP 8. Kongre Raporu”, Gelenek 94, 2007, sf.7-24 Söz konusu makaleler ve Kongre Raporu’nda belirtildiği gibi çözülme sürecini etkileyen birçok faktör bulunmakta ve süreç kendisini farklı şekillerde yansıtmaktadır. Devleti çözen faktörlerden birisi, devletin kamusal alandan çekilmesine yönelik yapılan müdahaleler ve kamusal alanın eritilmesi olarak gözüküyor. Bu yazıda devleti çözen faktörlerden ve çözülmenin önemli göstergelerinden biri olarak...

BÜYÜNÜN SÖZÜNDEN SÖZÜN BÜYÜSÜNE

Bu yazının konusu, ilkel büyü törenlerinden doğan ve binlerce yıllık serüveni içinde sürekli değişen şiirin; dili, yapısı ve işlevidir. Şiirin serüveni, onunla aynı kaynaktan doğan ve aynı tarihsel koşullardan beslenen; müziğin dansın ve (biraz da) tiyatronun serüvenine benziyor. Bu nedenle bu yazıyı okurken “şair”i “sanatçı” ve “şiir”i de “sanat ürünü” diye okuyabilirsiniz.İnciyi anlayabilmek için istiridyeyi ve onun yaşadığı sıcak denizleri anlamak zorundayız. Şiiri anlayabilmek için de onun ulamlarını iyi kavramamız gerekiyor. Bu nedenle şiiri; toplumbilim, ruhbilim ve dilbilimin konusu olarak ele alacağız.Kimse kaygılanmasın; bu çalışmanın amacı, şiirin cılız bacaklarının üzerine onun taşıyamayacağı yükler yüklemek olmayacaktır. Yük şiirin değil, şairindir. Şiir...

Sayıdaki Yazarlar

    Hoşgeldiniz!

    Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

    Kayıt Ol!

    Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

    *Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

    Şifrenizi geri alın

    Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

    Oluştur