Etiket: Aydınlar / Aydın Hareketi

ORTAÇAĞ’A YOLCULUK: SİYASETSİZ BİLİM

Marksizmin her alanda yeniden üretilmesi düşüncesi, bu misyonu sahiplenenler için öğrenme iştahını açıcı etkisiyle, heyecan vericidir. Bu düşünce, burjuvaziye karşı mücadele içinde anlamını kazanır ve dolayısıyla politik bir içeriği vardır. Marksizmin birçok alanda kendini hissettirmesi, politik mücadeleyle köprü oluşturabildiği ölçüde anlamlıyken, köprünün kopması, marksizm dışı ve takiben karşıtının oluşmasıyla sonuçlanıyor.Bu yazıda, marksizmin sınırları içerisinde siyaset ve entellektüel üretkenlik - burada geniş anlamda kullanılıyor- arasındaki ilişkiyi tartışmaya çalışacağım. İlişki ya da ilişkisizliği politikanın belirlediği nesnel koşullar ve konunun öznesi aydın üzerinde, ...

BİR ADIM İLERİ ÜÇ ADIM SOLA…

Son on yılda edebiyat alanında -belki bir ölçüde şiir ve edebiyatın diğer alanlarından unutulmuş ve umulmadık birkaç örnek hariç tutulacak olursa- iş için ya da salt tanımak amacıyla diyemeyeceğiniz, gerçekten zevk alarak okuduğunuz, içinde yaşadığımız dünyaya, Türkiye'ye, ileriye doğru kendine yol açmaya çalışan bireye dair bir şeyler bulduğunuz ve bu anlamda kendinizi kelimenin gerçek anlamında teslim ettiğiniz "ufuk açıcı" yanlar taşıyan, nitelikli yeni edebi eserlerle karşılaştınız mı? Yoksa cinselliğin ve metinsel oyun anlayışının hakim olduğu edebiyat ürünleri ve genelde kitapla, ...

TARİH’İN KÜLTÜRÜ VE TARİHSİZ KÜLTÜR

"Yarınlardan koparıp almalıdır mutluluğu insanŞu yaşamda en kolay iştir ölmekAsıl güç olan yepyeni bir yaşama başlamak"- MayokovskiKültür ve sanatın tarihsel-toplumsal açıdan ve daha özelde politikayla ilişkisi içerisinde değerlendirilmesine yönelik çalışmalar son zamanlarda çiçek açan edebiyat dergiciliğini ve bunların çoğunlukla apolitiklikten anti-politikliğe doğru giden eğilimlerini bir kenara bırakırsak, Türkiye solunun da ilgi alanı dahilinde. Ancak konu genellikle "öylesine bir değini" düzeyinde algılanarak geçiştiriliyor. Bu yazı konu üzerine derin bir inceleme olmayı hedeflememekle birlikte, hem "biraz daha kapsayıcı bir değini" olma iddiasıyla ...

KIVILCIMLI’NIN MİRASI – İSLAM, OSMANLI, KEMALİZM

Marksist harekette, her yenilgi sonrasında, yenilgiye uğrayanların kendi tarihlerinin yazımı bir geleneği oluşturuyor. Türkiye’deki Marksist hareketin, yediği darbe sonrasında sergilediği tavır, Türkiye Marksistlerinin de bundan muaf olmadığını ortaya koyuyor. 1980’lere doğru yol alırken sıcak siyasal pratiğin yazımına izin vermediği ve gölgelediği tarih yazımı, 1980 sonrasında kendini yeniden dayattı.Bir kez daha klasiklere dönüldü. Dönüldü ama, ortada önemli bir değişim var: Uluslararası sıçratıcı etkilerden yoksun olmak. Hatta, uluslararası dinamiklerin sağa çekici ve likide edici etkisine karşı koruyucu bir kalkan oluşturmak.1980 öncesi dünya ...

YALÇIN KÜÇÜK; BİR SORAN VAR!

Emre Kongar, Mustafa Akdağ, Sina Akşin, Niyazi Berkes, Doğu Ergil, Mete Tunçay... Bu listeyi uzatmak, biraz haksızlık yapmayı göze alarak Doğan Avcıoğlu'na kadar genişletmek veya araya başka isimler eklemek mümkün; ama bir şeyi değiştirmiyor. Liste, Türkiye solcusuna, uzunca bir süre "telif eser" bağlamında teorik gıda sunabilen araştırmacıları kapsıyor. Siyasi mücadele pratiği bir yana, Marksizme yakınlıkları tartışma konusu olan bu isimler, Türkiye sosyalist hareketinin uzunca bir süre boş bıraktığı bir alanın (elbette kendi istekleri dışında) "denetimsiz" ve "kontrolsüz" aktörleri olmuşlardır.Türkiye solcusunda ...

MURAT BELGE; ENTELLEKTÜEL RANTİYELİK

Siz hiç iri kafalı, ama çelimsiz veya gözlüklü ve elinde kalem ve mürekkep hokkası bulunan ya da aydın bakışlı "devrimci proleter" figürü gördünüz mü?..."... Bu işçi figürlerinin iki çarpıcı özelliği üstüne konuşmak istiyorum. Birincisi kolların 'güçlü' kaslarının, özellikle ele doğru yaklaşırken, giderek makinayı andırması. İkincisi ise, işçi figürlerinin 'kol'ları ile 'kafa'ları arasındaki orantı -daha doğrusu orantısızlık- çünkü kollar ve özellikle pazular, kafadan çok daha iri."Bu resmetme biçimi, yalnız bir sanat anlayışını değil, aynı zamanda bir 'işçi sınıfı anlayışı’nı da getiriyor. ...

DOĞU PERİNÇEK: KEMALİZM, KİTLECİLİK VE YORGUNLUK

Türkiye sol hareketi yaklaşık yüz yıllık tarihinde birçok politik önder yetiştirdi. Tümü, kendi kimlikleriyle kimi özgünlükleri yalnız başlarına taşıdılar. Ancak politik mücadelenin artık toplumun derinliklerine doğru kök salmaya başladığı yıllardan, özellikle 60'lı yıllardan sonra, solda ortaya çıkan politik önderlerin, kimi kez, kendilerini biçimlendiren koşulların belirleyiciliği, kimi kez de kendi çizdikleri çizgilerin özgünlüğü altında belli bir tipoloji oluşturduklarını görmek mümkün.Türkiye'de 61-71 döneminde, gençlik kesiminde yeni bir önder tipi şekillenmeye başladı. Militan önderleri dışlayarak (örneğin D. Gezmiş, İ. Kaypakkaya vb. aslında daha ...

BİR DÖNEMİN İNSANLARI (1917-1922)

Ekim Devrimi’nin üzerinden yetmiş yıl geçti. Yetmiş yıl sonra bakıldığında, Devrim’in dünyadaki yansımalarına ilişkin olarak, çok daha net biçimde görülebilen noktalar var. Bunlardan biri ile başlamak istiyorum.Bolşevikler 1917’de Çarlık Rusya’sında iktidarı aldıklarında, dünyanın batısı ile doğusu arasında, pek çok açıdan, önemli uçurumlar vardı. Bir yanda gelişmiş kapitalist ülkelerin aydınları ve işçi sınıfları, öte yanda Asya’nın orta sınıf “münevveran”ı, 1917’yi ilk bakışta oldukça farklı biçimlerde değerlendirdiler. Ancak aradan yıllar geçtikten sonra belirginlik kazanan bir “ortaklık”da vardı aralarında: Gerek batı gerekse doğu, ...

HAYDAR KUTLU’YA NE OLUYOR?

"Yasaksız bir Türkiye'de çalışmak istiyoruz."TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu, önce Güneş, ardından Yeni Gündem, son olarak da Milliyet'te yayınlanan röportajlarda 'yeni yönelişler" sergiledi. NATO'dan ayrılmayı "gereksiz", AET'ye girmeyi ise yalnızca "zamansız" bulan saptamaları da içeren bu yöneliş ne ölçüde "yeni"dir?Gerçekte TKP, Türkiye sosyalist hareketinde kendine sürekli bir yer edinen demokrat-Kemalist eğilimin en berrak çizgilerinden biridir. Sol hareketin yükselme ve kitleselleşme dönemlerinde zaman zaman rastlanan keskin sol retorik, çizginin bu niteliğini unutturmamalıdır. Dolayısıyla, TKP'nin "yeni" yönelişi, gerçekte pek de yeni olmayan ...

TÜRK SİNEMASINDA SUSKUN KAHRAMANLAR

Geçtiğimiz iki yıl içinde Türk sinemasında çok da doğru sayılmayacak şekilde "12 Eylül filmleri" diye adlandırılan dört film yapıldı. Geniş yankı uyandırdıkları söylenebilir. Bu filmleri Türk solunun 1980'den bu yana ve hatta 80 öncesinde yaşadıkları ile hesaplaşma denemeleri olarak değerlendirmek gerekli. Sol kesimler dışında, 80 öncesi ile nasıl bir hesaplaşma yapıldığı hepimizce biliniyor. Ancak yine 80'e gelirken çözülmeyi bekleyen sorunların yakıcı birikimi de hatırdan çıkartılmamalı. İçten bir eleştiri-özeleştiri dün olduğu gibi bugün de kendini dayatıyor. İleri adımlar atabilmek için...Hesaplaşma gerekliliği ...

Sayfa 4 of 5 1 3 4 5

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur