Sayı 3 / Temmuz 2017

Avrupa Birliği’nin duraklama dönemi

Savaş sonrası dönemin uluslararası atmosferinde ve ekonomik büyüme döneminde filizleri atılan, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Ortadoğu ülkelerine ulusötesi bir sosyal hukuk rejimi modeli olarak sunulan Avrupa Birliği, tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. 1970’lerin ortasına kadar Avrupa’ya hakim olan sosyal liberalizm ve refah devletinin ekonomik ve ideolojik birikimini kullanan, fakat aynı birikimi 1980’lerden bu yana tüketmekte olan Avrupa bir süredir model olma özelliğini yitirmiş durumda. Jessop’ın ifadesiyle Keynesçi ulusal refah devletinden ulus-sonrası Schumpeterci çalışma rejimine geçişin en yalın örneklerinden biri olan AB, Euro bölgesi krizi, göçmen dalgası, ulusal parlamentoların elini zayıflatan anti-demokratik kurumsal yapısı ve milli aidiyetleri aşmakta başarılı olamayan...

“Sam Amca” nereye?

1945 Ağustosu’ndan bu yana emperyalist sistemin mutlak lideri olan Amerika Birleşik Devletleri, 2008 krizinden bu yana gerçek bir alternatifi olmasa da, artık tartışmasız olarak bu liderliği eski usulde sürdürmekte zorlanıyor. 1989’da Berlin’de duvarın yıkılması ve iki yıl sonra Sovyetler Birliği’nin çözülmesiyle “tarihin sonu”nu ve “mutlak galibiyeti”ni ilan etmekte acele eden ABD önderliğindeki kapitalist blok, aradan ancak iki on yıl geçtikten sonra adeta duvara toslamış durumda. Karşısında ne reel sosyalizm ne de siyasallaşmış ve güçlü bir işçi sınıfı hareketi olmasına rağmen kapitalist-emperyalist sistemin toplumsal meşruluğunun sürekli sorgulanır hale gelmesi, yoksulluğun giderek artıyor ve derinleşiyor olması, kapitalizmin iktisadi krizlerinden daha zor çıkılması...

Küreselleşme mi, emperyalizm mi?

Dünya değişiyor. Günümüzdeki gelişmeleri takip etmekte, değişimleri yakalamakta zaman zaman zorluklar çekiyoruz. Her gün yeni kavramlar ortaya atılıyor. Ancak arka planda değişmeyen bir şey var: kapitalizm. Kapitalizm hâlâ dünya ekonomik düzeninde baskın konumunu korumaya devam ediyor. Soğuk Savaş’tan sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) avuçlarında kapitalizm ile bir başına kaldı ve avuçlarında kalanları saçacağı, Doğu Bloku’ndan arda kalan birçok “yeni” alan açıldı. Elbette ABD bu fırsatı kaçırmadı ve Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile birlikte gücünü kullanarak bölgede hegemonyasını kurdu. Günümüze baktığımızda ABD hâlâ kapitalist ve hâlâ güçlü. Soğuk Savaş döneminde ABD’nin yayılmacı serbest piyasa politikalarına emperyalizm denirken, Soğuk Savaş sonrası bunun adı...

Günümüzde emperyalizm ve sınıf mücadelesi

Çağımızda aydının düşünce dünyası Oblomov’un akıl yürütmelerine benziyor. İvan Gonçarov’un 19. yüzyılın ortasında yazdığı ve Rusya’da toprak sisteminin değişimi sonrası kapitalizmin birey üzerindeki değişikliklerini incelediği ünlü eserinde Oblomov’un düşünce dünyası kendi sınırlı çevresinin etkileri üzerinden şekilleniyordu. Oblomov karakteri kendisi eskimiş, sosyal sistem olarak çürümüş bir düzenin temsiliyetinden daha öte üretim ilişkilerinden kopmuş bir “erdemlinin” akıl yürütmelerinin sınırlarını göstermesi açısından da önemli bir içerik sunuyor. Bugünün düşünce dünyasını oluşturmaya çalışan aydınlar da benzer bir biçimde Oblomov’un düşünce dünyasına sahipler. Sadece “tembellikleri” ya da yer edinememeleri değil, aynı zamanda çözümleme yetenekleri ve tavır alışları açısından da Oblomovvari davranıyorlar. Günümüzde düşünce dünyasının ve...

Kriz ve gerilim sarmalında emperyalizm: Dün ve bugün

Bu sayfalarda, emperyalizmin bugünkü krizinin getirdiği yeniden konumlanışları anlamaya çalışacağız. Bunu yaparken uluslararası sermayenin yeniden yapılanmasıyla yaşanan dönüşümler ile başat kapitalist ülkeler ve emperyalist güçlerin kendi aralarındaki gerilimlere göz atacağız. Böylece, Ortadoğu ve Türkiye söz konusu olduğunda bütünlüklü bir perspektif için arka plana bakmaya çalışacağız. Emperyalizmin Türkiye ve bölge politikalarını anlayabilmek için öncelikle emperyalizmin tarihsel “ilerleyişine” göz atmakta fayda var. Diğer bir deyişle, tarihsel süreç ve bütünü görmeden emperyalizmin bölge ve Türkiye ölçeğindeki politikalarını anlamlandırmaya çalışmak, neyle karşı karşıya olduğumuzu ve mücadelenin ana hattını gözden kaçırmamıza neden olacaktır. Sermayenin büyümek ve gelişmek için ihtiyaç duyduğu dolaşımın, bu yolla yeni piyasaların...

Emperyalizm ve sosyalist devrim

Emperyalizm olgusunun değişik boyutlarıyla ele alınmasının, komünist hareketin politik mücadelesinde stratejik önemi bulunuyor. Emperyalizm olgusunun masaya yatırılmasını, güncel siyasal mücadelede politik hattın koordinatlarının oluşturulmasının ve bütünlüklü bir çerçevesinin ortaya çıkarılmasının olmazsa olmaz koşulu olarak görmek gerek. Ancak bununla birlikte, politik hattın oluşturulması kadar, emperyalizmi tartışmak aynı zamanda devrim stratejisinin de oluşturulmasında büyük önem taşımaktadır. Lenin’in marksist teoriye yaptığı en önemli katkılarından birisi de şüphesiz emperyalizm üzerine ortaya koyduğu teorik ve siyasal saptamalardır. İşçi sınıfının iktidar mücadelesinin politik hattını belirleyen ve zafere taşıyan bir pratiğin temsilcisi olarak Lenin’in, emperyalist aşamayı formüle ederek ortaya koyduğu teorik ve politik saptamalar en az öncülük...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur